Yapısal sorunlar ve reformlar

Yapısal sorunlar, yapısal reformlar gerektirir. Reformlar olmadan sağlıklı gelişimin ve toplumsal huzurun sağlanması mümkün değildir. Yapısal reformlar onları üstlenmeyi göze alan hükümetlerin işidir.

Abone ol

Özgür Saraç*

En sade haliyle yapı, parçaların oluşturduğu anlamlı bütündür. Yapı, insan ürünüdür; emek gerektirir. Zira emek, fiziksel ve düşünsel bir eylem olarak, dokunduğu parçaları birbiriyle ilişkilendirir ve ortaya anlamlı bir bütün çıkarır. Parçalar birer sebep, yapıysa bir sonuçtur. Lakin bazen eksik veya yanlış kullanılan bir parça sebebiyle yapı bozulup çarpıklaşır; yapısal sorunlar oluşur. Bu sorunlar ortadan kaldırılmadan çarpıklığın giderilmesi; yapının düzeltilmesi mümkün değildir. Misal, binanın temelindeki sorunlar, çatının onarılmasıyla değil, ancak binanın temeline inilmesiyle çözülebilir. Temele inilmesi, her şeye yeniden başlamayı göze almayı gerektirdiğinden cesur bir eylemdir ve yeniden şekillendirmek anlamına gelen reform, en etkili çözümdür.

Yapı kelimesinin en sık kullanıldığı alanlardan biri, toplum bilimi de denilen sosyolojidir. Zira bireyler arası ilişkilerle şekillenen toplumun kendisi de esasen bir yapıdır. Sorun ya da sorunlar toplumun yapısında da olabilir ya da ilerlemeyle birlikte sorunlar toplumsal yapıya zamanla sirayet edebilir. Toplum, sistemlerin oluşturduğu bir bütündür ve yapısal sorunlar, başta siyasi olmak üzere iktisadi, mali ve sosyal alanlara nüfuz etmiş olabilir. Bu bağlamda ülkelerin gelişimini engelleyen yapısal sorunlara ait bazı başlıklar ve buna uygun düşen örnekler şunlardır:

  • Özgürlük söylemini kullanan, lakin siyasi iktidarın tahakkümü altına giren basın organları.

Ör: Yüz seksen ülkeden oluşan dünya basın özgürlüğü klasmanında ülkenin sonlarda yer alması.

  • Siyasi karar alma sürecinde vekil bağımsızlığını ortadan kaldıran uygulamalar.

Ör: Siyasi partilerin belli oylamalarda aldığı grup kararları.

  • Seçimlerin adil ve şeffaf şekilde yapılmasını engelleyen seçim güvensizliği.

Ör: Yapılan hemen her seçimde ortaya çıkan üzerinde tahrifat yapılmış oylama listeleri, çöplüklerde bulunan oy pusulaları, mühürsüz oylar. 

  • Adalet işlevi hususunda misyonunu yerine getiremeyen ve geciken mahkeme kararları.

Ör: Ortalama dört yüz güne ulaşan dava süreleri.

  • Hukuk devleti ilkesini zedeleyen ve kanunun özünden bahsetmeyi imkansızlaştıran düzenlemeler.

Ör: Birden fazla kanunda birden fazla değişiklik yapan torba kanunlar.

  • Yasaların düzenlediği kurallara uymayanları ödüllendiren düzenlemeler.

Ör: Kaçak yapılara yasallık kazandıran imar afları, dürüst davranmayan mükellefleri ödüllendiren vergi afları.

  • Emeğin gelişimini olumsuz yönde etkileyen ve kültürel ilerlemeyi yavaşlatan yetersiz eğitim.

Ör: Başta yabancı dil olmak üzere iş ortamının gerektirdiği becerileri kazandıramayan üniversiteler.

  • Sağlıklı yaşamı olumsuz etkileyen ve toplumsal refah seviyesini gerileten yetersiz sağlık.

Ör: Hasta başına düşen doktor sayısı sıralamasında ülkenin dünya sıralamasında sonuncu olması.

  • Az gelişmişlikten kaynaklanan toplumsal cinsiyet eşitsizliği.

Ör: Kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçlar, töre cinayetleri, hak ihlalleri.

  • İnsanların doğup büyüdüğü topraklardan başka yerlere gitmelerine sebep olan göçler.

Ör: Az gelişmişlik yüzünden yaşanan iç göçler, siyasi karmaşa sebebiyle alınan dış göçler ve umutsuzluk sebebiyle oluşan beyin göçleri. 

  • Serbestlik söyleminden beslenen, lakin rekabetin aksadığı ve tekelleşmenin güçlendiği piyasalar.

Ör: Yüksek fiyatlama yapan tanzim satış mağazaları.

  • Düşük üretim kapasitesinden kaynaklanan sürdürülemeyen büyüme.

Ör: Ekonomik istikrarsızlıklar ve krizler.

  • Özerkliğini koruyamayan merkez bankası ve kronikleşen enflasyon.

Ör: Merkez bankasının sürekli emisyona yönelmesi sebebiyle oluşan üç haneli enflasyon oranları.

  • Cari ücretler seviyesinde aktif şekilde iş arayan lakin bulamayanları temsil eden yüksek işsizlik.

Ör: Uzun yıllar düşürülemeyen iki haneli işsizlik oranları.

  • Dışa bağımlılığın doğal bir sonucu olan cari açık ve önlenemeyen döviz kuru artışları.

Ör: Milli gelirin yüzde onuna yaklaşan cari açık ve yirmi liraya yaklaşan dolar kuru.

  • Ülkenin mali performansını olumsuz etkileyen borçlanma ihtiyacı.

Ör: Mali disiplini sağlama gayesinden uzak hükümetlerin sebep olduğu kronik bütçe açıkları.

  • Vergi yapısında dolaylı vergilerin ağırlıklı olmasından kaynaklanan adaletsiz vergi sistemi.

Ör: Vergi yapısının yüzde yetmişine ulaşan adaletten uzak ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler.

Sıraladığımız bu yapısal sorunlara ve örneklere daha birçoğu eklenebilir. Lakin önemle yine vurgulamak gerekirse yapısal sorunlar, yapısal reformlar gerektirir. Yapısal reformlar olmadan sağlıklı gelişimin ve toplumsal huzurun sağlanması mümkün değildir. Yapısal reformlar, onları üstlenmeyi göze alan hükümetlerin işidir ve bu reformları yapmayı başaracak hükümetlerin seçilmesi gerekir. Bu nedenle yapılacak yeni seçim, her seçimde olduğu gibi toplum için önemli bir fırsattır. 

*Doç. Dr./ DEÜ, İİBF / Maliye Bölümü