Yargıtay, kendisini taciz eden adamı öldüren çocuğa verilen cezayı fazla buldu

Kars'ta kendisini 3 yıl boyunca taciz eden erkeği öldüren 11. sınıf öğrencisi Azra E.'ye verilen cezayı Yargıtay fazla buldu. Karar 'meşru müdafaa' kararları için önemli.

Abone ol

DUVAR - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kendisini taciz eden Birdal Doğan'ı öldüren Azra E.'ye verilen 8 yıl 4 ay hapis cezasını fazla bularak, cezanın 1'inci Ceza Dairesi'nde bozulmasını talep etti.

DHA'nın haberine göre, Arpaçay ilçesine bağlı Kardeştepe köyünde 1 Mart 2022'de meydana gelen olayda, Şehit Engin Yılmaz Anadolu Lisesi 11'inci sınıf öğrencisi Azra E., köy meydanındaki çeşmede hayvanları suladığı sırada 3 yıldır kendisini taciz eden Birdal Doğan'ı öldürdü. Vücuduna 4 kurşun isabet eden Doğan, hayatını kaybetti. Gözaltına alınan Azra E. hakkında dava açıldı. Erdağ, Kars 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 Temmuz 2022'de görülen ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Mahkeme, Azra E.'nin 25 Nisan'da görülen son duruşmasında önce müebbet, sonra 'tahrik' altında öldürme ve 'iyi hal'den 8 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Mahkeme ayrıca Azra E. için adli kontrol tedbirlerinin uygulamasının devamını istedi. Karar Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi'nde onanınca Azra E.'nin avukatı Sinan Erdağı, temyiz için Yargıtay'a müracaat etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı sanığa verilen cezanın yüksek olduğunu belirtip, cezanın 1'inci Ceza Dairesi'nde bozulmasını talep etti.

YARGITAY CEZAYI FAZLA BULDU

Avukat Sinan Erdağı, "Kars Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başlanılan yargılamada, Azra ilk duruşmada tahliye edildi. Olay tarihinde lise öğrencisi olan Azra'ya yargılama sonucunda tahrik altında eylemi gerçekleştirdiğinden bahisle 8 yıl 4 ay ceza verildi. Bu kamuoyunun vicdanını nispeten yaralayan bir karar oldu. Ceza miktarı çok bulundu. Bu karara karşı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi'ne başvurduk. Maalesef çok kısa bir sürede orada da bu karar onaylandı. Biz de Yargıtay yoluna başvurduk. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından geçtiğimiz hafta içerisinde tebliğname düzenlenerek dosya, 1'inci Ceza Dairesi'ne gönderildi. Cumhuriyet Başsavcılığı kararı çok buldu, tacizin boyutu, süreci ve sürekliliği nedeniyle Azra için en üst oranda indirim yapılması talep etti. Bu tebliğnameyi önemsiyoruz, benzeri bir durum Kadir Şeker dosyasında da yaşanmıştı" diye konuştu.

'MEŞRU MÜDAFAA İÇİN ÖNEMLİ BİR KARAR OLACAK'

Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin vereceği kararın önemli olacağını vurgulayan Erdağı, "Yargıtay 1'inci Ceza Dairesi'nin en kötü ihtimal ile bu tebliğnameye uyacağını ve cezayı azaltacağını düşünüyoruz. Ancak buradaki önemli nokta; Türkiye'de kadınların maruz kaldığı, toplumdan, ailelerinden, yeri geldiği zaman devletten saklamak zorunda kaldıkları ve sistematik hale dönüşen taciz ve takiplerin neticesinde gerçekleşen eylemlerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu'nun 27/2'nci maddesi anlamında kapıldıkları korku ve panik nedeniyle meşru müdafaa sınırının aşılması olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Temyiz gerekçelerimiz bu yöndedir. 1'inci Ceza Dairesi tarafından da yakın bir zamanda bu yönde bir karar verilmesini bekliyoruz. Çünkü 14 yaşında küçücük bir çocukken başlayan tacizin bu çocuğun üzerinde oluşturduğu korku ve elem, standart yaşı büyük, yetişkin bir kişinin üzerinde oluşacak korkunun katbekat fazlasıdır. Kendisini zayıf, aciz gören bir insanın başka çaresi yok. Arpaçay'ın bir köyünde jandarmayı arasa 1 saatten önce gelinmesinin ihtimali yok. Toplumda adının çıkmaması için bir kısım şeyleri mecburen ailesinden saklıyor ve nihayetinde ağır bir korkuyla başına fiili bir saldırının geleceği korkusuyla bu eylemi gerçekleştiriyor. Türk yargısının bu noktada örnek bir karar vermesini bekliyoruz ki bu olayın oluşuyla da son derece uyan bir karar olacaktır. Azra cezaevinden tahliye olduktan sonra eğitimini devam ettirmeye çalışmakta, halihazırda üniversite sınavına hazırlanmakta. Umarım onun eğitim hayatı, geleceği bundan sonrası için verilecek bir cezayla sekteye uğratılmaz. Aynı zamanda sistematik olarak tacize maruz kalan, ısrarla takip edilen, sözlü, fiili ve psikolojik olarak şiddete maruz kalan kadınların zorunda kaldıkları eylemler konusunda yeni bir değerlendirmenin de kapısı açılmış olur" diye konuştu. (HABER MERKEZİ)