Yargıtay'dan bağımsız yargı vurgusu
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Hakim ve Savcılar Kurulu'nun yeniden yapılandırılmasını isterken, yargıda reform paketlerinin süratle çıkarılması çağrısı yaptı. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise yargı bağımsızlığı vurgusu yaptı.
DUVAR - Yeni Adli Yıl Açılış Töreni, çok sayıda baronun boykotuna rağmen Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yapıldı. Törende ilk konuşmayı yapan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, avukatlık için 'bilgiyi ölçen zor bir sınav' getirilmesini isterken, Yargı Reformu Strateji Belgesi'ne de desteğini yineledi. Feyzioğlu'ndan sonra kürsüye gelen Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise "Yargının, yasama ve yürütme organı başta, tüm güç odakları karşısında bağımsız olması, hukuk devletinin değişmez ilkesidir" dedi.
Beştepe'deki töreni, 52 baro ve 20 Yargıtay üyesi, “Yargının yürütmeye biat etmesi anlamına gelir” diyerek boykot etti.
FEYZİOĞLU: BUGÜN BURADAYIZ ÇÜNKÜ...
Konuşmasının başında, Adli Yıl Açılış Töreni'nin Beştepe'de düzenlenmesine yönelik eleştirilere yanıt veren Fevzioğlu "Bugün buradayız, çünkü vatandaşlarımızın ve avukatların yargıya ilişkin sorunları, bizlerden beklentileri var. Vurgulamakta fayda görüyorum; Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin muhalifi veya destekçisi değildir. Yargı Erki'nin üç eşit kurucu unsurundan savunmayı temsil eder" dedi.
19 Mayıs'ın 100. yılını kutlayan ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nden bir bölümü okuyan Feyzioğlu, özetle şunları söyledi:
REFORM PAKETLERİ SÜRATLE ÇIKARILMALI: Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde sorunlarımızın önemli bir kısmının çözümüne yer verilmiştir. Ben de bu sorunların bazılarını çözümleriyle birlikte ortaya koyacağım. Yargı Reformu Strateji Belgesi, Türkiye Barolar Birliği'nin etkin katılımıyla hazırlanmıştır. Reform paketleri süratle çıkarılmalı ve hızla uygulamaya geçirilmelidir.
KADINA VE ÇOCUĞA ŞİDDET KONUSU PARTİLER ÜSTÜDÜR: 1- Ülkemizin kanayan yarası, biz avukatların da hedefi olduğumuz toplumsal şiddetle ve kadına/çocuğa karşı şiddetle hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Amacımız o ilk tokat, o ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanmasıdır. Bu konu partiler üstüdür. Milli bir meseledir. Hiç kimse ve hiçbir kurum kendi başına yeterli değildir. Herkes ve her kurum üzerine düşeni yaparsa çözüm olacaktır.
2. Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır.
3. Yeni hukuk fakültesi açılmasına, mevcutlar arzu edilen seviyeye gelinceye kadar son verilmelidir.
4. Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi getirilmelidir. Türkiye’nin son dönem gerçeği olan iki üç yıl kıdemli, yani tecrübesiz hâkim ve savcılarla adalet dağıtılmasında büyük sorun vardır. Bu müessese bu sorunu çözecektir.
5. Hâkim ve savcı adayları dahil olmak üzere kamuya personel alımlarında mülakat uygulamasına bir disiplin getirilmelidir. Örneğin 500 kişinin alınacağı bir pozisyona, yazılıyı geçen 3000 kişi çağrılmamalı, yazılı sınav anlamsız kılınmamalıdır. Kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlası, yazılı puanlarına göre mülakata davet edilmelidir. Mülakatlar kamera kaydına alınmalıdır. İlgili kamu kurumunun web sitesinde isim isim yayınlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece yargı denetimi fiilen mümkün kılınmalıdır.
6. Bugün verilen hükümlerin yaklaşık yüzde doksanı istinaf aşamasında kesinleşmektedir. İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bir yüzdesi Yargıtay denetimine açılmalıdır. Yargıtay’ın içtihat mahkemesi özelliği güçlendirilmelidir. Düşünce özgürlüğünü ilgilendiren her suç tipi mutlaka Yargıtay’ın denetiminden geçmelidir.
7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurulardaki ilke kararlarına uygun kararlar vermek, hakimlerin yükselmelerinde en önemli ölçüt haline getirilmelidir.
8. Tutuklama tedbirinin peşin ceza gibi uygulanmasına sebebiyet veren katalog suçlar kanundan çıkarılmalıdır.
9. Vatandaşlarımızın üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükü azaltılmalıdır. Kararname konusudur. Hızlıca çözülebilir.
10. Kamuda çalışan avukatların özlük hakları sorunu ve bu çerçevede ek gösterge sorunu artık çözülmelidir.
11. Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkânı getirilmelidir. Staj kredilerinin ödenmesi işe girişten sonraki sene başlamalı ve vadeleri de uzatılmalıdır.
12. Uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamaları geliştirilmelidir. Belirli miktarın üzerindeki sözleşmeler ile gayrimenkullün aynına ilişkin sözleşmelerin avukatlar eliyle yapılması, belirli davaların avukatlar eliyle takip edilmesi zorunluluğu getirilmelidir.
13. İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz. Talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görevlendirilecek avukatların müzakere yöntemleri, iletişim becerileri ve işçi alacağının hesaplanması konularında meslek içi eğitim almalarını sağlamaya hazırız. Bu konuda bir düzenleme ve adli yardım fonunun desteklenmesini bekliyoruz.
YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİ DOĞRU BİR BELGEDİR: Sayın Cumhurbaşkanım, Yargı Reformu Strateji belgesi, doğru bir belgedir. Kalıcı çözümlere odaklanmıştır. Adalet Bakanlığı’nın çatısı altında mümkün olan en çoğulcu katılımcı anlayışla hazırlanmıştır. Paketler halinde kanunlaşacaktır. Katkıda bulunan ve bulunacak her kurumdan ve her seviyeden herkes Türkiye için doğru bir iş yapmıştır. Teşekkür ediyoruz. Yerli ve yabancı yatırımcıların da Türkiye’ye gönül rahatlığıyla yatırım yapmalarını sağlayacak en etkili teşvik, güven veren bir adalet sistemini kurmamız olacaktır. Türkiye’ye yönelik çeşitli algı operasyonlarının yürütüldüğü ve bunların hedefi malumumuzdur. Yabancı kamuoylarının ülkemize karşı olumsuz etkilenmesini önleyecek en etkili çare, hukuk devletinin taşıyıcı kurumlarını güçlendirmektir. Yargı Reformu Strateji Belgesi bu sebeple de önemlidir. Hayata geçirilmelidir. Eksiklikleri de süreç içerisinde giderilmelidir. Meclisimiz açılır açılmaz bir an önce ilk paketi kanunlaştırılmalıdır.
HSK YENİDEN DÜZENLENMELİ: Türkiye’nin normalleşme sürecinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısının kuvvetler ayrılığını tam olarak sağlayacak şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uzlaşmayla yeniden düzenlenmesini öneriyoruz. Tartışmaya açmak istediğimiz önerimiz şudur: Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin yarısını TBMM’nin örneğin 3/5 gibi nitelikli bir oyla, dolayısıyla yüksek bir uzlaşmayla belirlemesi. Bu durumda uzlaşma kaçınılmaz olarak liyakat temelli olacaktır. Kalan üyelerin de Yargıtay ve Danıştay genel kurullarında yine nitelikli oyla belirlenmesi. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’na da aynı şekilde belli sayıda üye seçme yetkisi verilmesi. Elbette önerimizi tüm yönleriyle tartışmaya hazırız. Çünkü Türkiye’nin ortak akla konuşarak ve tartışarak ulaşabileceğini biliyoruz.
CİRİT: NELERİ BAŞARDIK NELERİ BAŞARAMADIK
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ise 'adli yıl açılışını yaparken bu süreçte neleri başarıp neleri başaramadığımızı açıklamak istiyorum' diyerek, şunları söyledi:
KİMSE İSTEMEYECEK: Yargının kullandığı kamusal gücün, tartışmaya açık bir kişi tarafından kullanılmasını kimse istemeyecektir. Bu sebeple yüksek mesleki ve kişisel yeteneklere sahip yargı mensuplarının varlığına bağlıdır. Yargının, yasama ve yürütme organı başta, tüm güç odakları karşısında bağımsız olması, hukuk devletinin değişmez ilkesidir. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte parlamenter sistemden farklı bir kuvvetle ayrılığı gündeme gelmiştir. Yargının tarafsızlık özelliği güçlendirilmiş, yargının denetleme ve denge görevi kuvvetlendirilmiştir.
HAKİMLERİN COĞRAFİ TEMİNATI: Yargı Reformu Stratejisi'nde öngörülen 9 amacın gerçekleştirilmesi, adalet sistemimizin daha da güçlenmesine katkı sağlayacak. Hakimlerin coğrafi teminatının olması, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi açısından olumlu bir adımdır."
SİYASİLER MAHKEMELERE ÇAĞRI YAPMAMALI: Adli yıl açılışlarının halkın huzurunda, tüm tarafların katılımıyla şeffaf ve demokratik şekilde yapılması önemlidir. Bağımsız yargı cumhuriyetimizi ve devletimizi ayakta tutan temellerden birisidir. Gerek yurtiçinden gerek yurtdışından üst düzey siyasi kişiliklerin, devam eden soruşturmalara haklı gerekçeleri olsa mahkemelere çağrıda bulunmaları veya açıklama yapmaları, adil yargılama hakkını güvence altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesindeki bağımsız ve tarafsız mahkeme maddesiyle bağdaşmamaktadır.
AB RAPORU DEĞERSİZ: AB'nin raporu değersiz bir kağıt parçasıdır. Uluslararası alanda Türk yargısına yönelik bir karalama kampanyasının parçası olan AB'nin raporundaki ifadeler, AB'nin Türk yargısı ve kamuoyu önünde itibar kaybetmesine yol açmıştır. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2018 yılı Küresel Rakabetçilik Raporu'nda Türkiye'deki yargı bağımsızlığı 111. sırada gösterilmiştir. Söz konusu idam cezalarının günlük yaşamın bir parçası haline geldiği Mısır 29. sıra, Cemal Kaşıkçı cinayetini dünyanın gözü önünde örtbas etmeye çalışan Suudi Arabistan ise 24. sırada gösterilmiştir.