Yavuz Ağıralioğlu: Kimsenin B planı değil, milletin A planıyız

Suriye’deki gelişmeler, Bahçeli’nin Öcalan çağrısı, yeni anayasa, erken seçim, Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda soruları yanıtlayan A Parti lideri Yavuz Ağıralioğlu, "Kimsenin B planı değiliz" dedi.

Abone ol

ANKARA - Siyaset sahnesine 161. parti olarak katılan A Parti 40 günü geride bıraktı. Kısa sürede 56 il teşkilatını kuran parti, saha anketlerine de hızlı girdi. A Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun verdiği bilgiye göre; A Parti ilk saha araştırmalarında yüzde 3-4 oyu gördü, önümüzdeki süreçte bu daha da ivme kazanacak. Siyasette 2000-2001 yılları arasında olduğu gibi bir sıkışmışlık olduğunu söyleyen Yavuzağıralioğlu AK Parti’nin çıkış yaptığı gibi A Parti’nin de benzer bir yol alabileceği görüşünde. AK Parti ile CHP arasında sıkışmış siyaset sahnesinde önemli bir alternatif olacaklarını savunan Ağıralioğlu, “Oy verecek parti de adam da var. Kimsenin B planı değil milletin A planıyız” dedi.

A Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu gazete, televizyon ve internet haber sitelerinin Ankara temsilcileri ile kahvaltıda bir araya geldi.

Partisiyle ilgili bilgi paylaşan Ağıralioğlu, Suriye’deki gelişmeler, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan çağrısı, yeni anayasa, erken seçim, ittifaklar ve Cumhurbaşkanı adaylığı gibi gündemdeki konularla ilgili soruları yanıtladı. Ağıralioğlu’nun açıklamaları özetle şöyle oldu:

ÖCALAN KONUSUNDA MUHATAPLIĞI MEŞRU SAYMAYACAĞIM: Bölgede Suriye, Suriyeliler çok büyük acılar yaşadılar. Bu yaşanan büyük acının bir ağır ağır yükünü de Türkiye çekti. Hem nüfus olarak bize düştü, hem güvenlik olarak bize düştü. Türkiye bölge üzerinde toprak hesabı olmayan tek devlet. Sınırlarımızda bir PKK devleti, bir güvensizlik alanı oluşsun istemiyoruz.

Öcalan konusundaki muhataplığı ben hiçbir zaman, hayatımın hiçbir döneminde meşru saymayacağım. Milletimiz bunu bilsin, biz meşru muhataplıklar üzerinden yürümek zorundayız.

SURİYE’DE MASAYA GÜÇLÜ OTURMAK İÇİN TAPU TEKLİFİ: Suriye yeni bir sürece girdi. En ağır yükü biz çektiğimiz için, Suriye'nin bir yarısı da bizim memleketimizde misafirimiz olduğu için ona bağlı olarak elimizde tuttuğumuz gücün sahada bize alan açacağını düşünüyorum. Ama doğru yönetilmesi lazım bu işin. Suriye'nin toprak bütünlüğü vurgusunu hükümet doğru yapıyor. Suriye'de bütün paydaşların katılabileceği bir yönetim vurgusu doğru vurgudur. Türkmen varlığımız orada korunmalıdır, doğru vurgudur. PKK'lıların orada devlet kurmasına en büyük engel olacak güç bizdedir.

Sığınmacıların Türkiye'de kalması PKK'nın devlet güvencesidir. Herkes kendi yerine, yurduna, evine sahip çıkabilirse, PYD'nin elinde tutmaya çalıştığı demografik, fiziki, coğrafi avantaj kaybolacaktır. Bizim tapu teklifimizde yatan budur. Burada misafir ettiklerinizin orada nereden geldiğini kayıt altına alabilirseniz, masada eliniz kuvvetli olacaktır.

“Orta Doğu'da masada değilseniz menüdesiniz” denir. Eğer menüde olmak istemiyorsak masaya kuvvetli oturmak zorundayız. Masaya kuvvetli oturmak için de elimizde yeteri kadar argüman var. 900 kilometrelik sınırımıza rağmen Türkiye'ye burada ne işin var denilmez. Ama işlerin doğru yönetilmesi, planımızın doğru yapılması lazım, saha gücümüzün doğru yapılması lazım. Elimizde misafir ettiklerimizin varlığının o bölgede, masada elimizi kuvvetlendirecek şekilde envanterle kayıtlanması lazım. Kerkük’te biliyorsunuz tapu kayıtları yakıldı. Şimdi aynı şey bir oldu bittiyle yine önümüze gelmesin. Aynı yerden iki kere ısırılmayalım. Türkiye'nin yönetebileceği bir siyasi boşluk var. O boşluğu doğru yönetmemiz lazım.

KİMLİK SİYASETİ DEĞİL, KİMLİKLİ SİYASET YAPACAĞIZ: Partimizi bir merkezin üzerine tanımlıyoruz. İktidar milliyetçi muhafazakar bir iktidardır. Milliyetçi muhafazakar iktidarın karnesindeki yetersizliklere kızıyoruz. O yüzden pek çok şeyi yeniden tarif etmek zorunda olduğumuz için merkezinde millet olan bir siyasi pratiğe yürüyoruz. Merkezinde millet olsun, kimlik tartışması son bulsun. Türkiye kimlik siyaseti yapmaktan yoruldu, şahsiyet siyaseti yapacağız. Kimliksiz siyaset yapmayacağız, bizim bir kimliğimiz var. Milliyetçiyiz, demokratız. Cumhuriyet ile kazandığımız değerlerin korunması gerektiğine inanıyoruz. Müslümanlık milletimizin milli dini gibidir. Dinimizin bir şuur olarak, ahlak olarak hayatımızın her tarafını kuşatabildiği bir bin yılı yaşadık. Dolayısıyla değerler üzerinden siyaset yapmak değil ama değerlerle güçlü olmak imkanlarını yönetmeliyiz. Bin yıldır yüzümüz batıya dönük. Siyasetin geçmiş dönem muhasebelerini doğru yaptık. Kimlik siyaseti yapmayacağız. Kimlikli siyaset yapacağız. Merkezinde millet olan siyaset yapacağız.

MİLLETİN A PLANI OLMAK ZORUNDAYIZ: Siyasal alanın bu kadar erken ittifakları konuşarak kirletilmesini doğru bulmuyorum. Kimsenin B planı değil, milletin A planı olmak zorundayız. Cumhurbaşkanı'nın bir daha seçilme arzusunun gölgesinde bir takım değişikliklere gitmek istediğini düşünüyorum. 50 artı 1'i değiştirmeye heves edeceklerini düşünüyorum. Ama 50 artı 1 de olsa hedefimize bunu koyarak yürüyoruz. Ben siyaset alanının sıkışmasını, 2000'ler, 2001'ler gibi görüyorum. Tayyip Bey 2001'lerde sıkışan sosyolojinin kendisine sunduğu iktidar imkanını yönetti. Ekonominin yükü çok ağırlaşıyor... 2002 sürecinde AK Parti nasıl büyük bir oyla çıkmışsa biz böyle bir siyasi imkanı millet lehine kullanabiliriz. Öyle görünüyor. Ben siyasi koordinatlarımı onun üstüne kuruyorum. Yani memleketin umuduna.

VEKİL TRANSFERİ OLACAK MI? Şu belediye bize gelsin, şu milletvekili arkadaşımız bize katılsın diye hususi bir çalışmamız yoktur. Bir Türkiye hayali koyuyoruz milletin ufkuna. 'Bu hayal için alınteri dökeceğiz' diyen herkesi bekliyoruz. Her partiden arkadaşlarımız var görüşüyoruz ama hiç kimseye gelin bize partimizin milletvekili sayısı olun demiyoruz. Gelin milletinize alın teli dökeceğimiz bu yolda beraber olalım diyoruz. Siyasetin ilkeli bir alana taşınması gerektiğini söylüyoruz. Böyle ayartarak, o parti dağıldı bize geliyorlar duygusunun konusu olacak bir düşkünlük içinde değiliz. Bir Türkiye hayali kuruyoruz, bir Türkiye iddiası taşıyoruz. Bu iddiada ben de varım diyen herkesi canımız başımız üstüne ağırlamak isteriz, beraber olmak isteriz.

YENİ ANAYASA: Türk milleti tanımı, anayasanın değiştirilmez maddeleri, bunlar üzerinden yeni hevesler çok ağır bedeller ödetir. Cumhurbaşkanımız “ben bir daha seçilmek istiyorum” diyebilir. Bunu dümdüz söylemesi lazım, Mevzuyu uzatmasın. Bir anayasa değişikliğinin içine gizlenmesine gerek yoktur. Anayasaya ihtiyacımız varsa, bu anayasa ihtiyacımızı da doğru konuşamamımıza sebep oluyor. Anayasanın değiştirilmez maddelerine değmeyi doğru bulmuyorum. Asla burada tavizimiz olmaz. Türk milleti şemsiyesi altında yaşayacağız. Biz bir ulus devletiz. Ana dilde eğitim tartışmaları da dahil bu dediğime.

KAYYIM ATAMALARI: Devlet kendi koyduğu kanuna uyan bir mekanizma. Kayyum da anayasal bir kurum görünüyor, atayabilirsiniz. Belki aday olmasının önüne geçecek bir ön soruşturma yapmak lazımdır. Çünkü devletin millete aidiyetini zayıflatıyorsa siyaset onu yönetmek zorundadır. Yani “sizin iradenizi tanımıyorlar” propagandasına imkan verilmemelidir. Bunun için de önceden filtrasyon çalışmalıdır. Onlar kayyum atanacağı bilinen adamları aday yaparak propaganda imkanı kollamaktadırlar. Hükümet iyiliği koruyacağım, kurala uyanı muhafaza edeceğim, kurala uymazsanız müdahale edeceğim iradesini temsil etmelidir. Kayyum anayasal bir kurumdur. Devlet terörle irtibatı olana, belediye imkanlarını teröristlere kullanana bigane kalamaz. Ama vatandaşınızı sandığa küstürecek, vatandaşınızın devlete ya da hükümetin tasarruflarından adalete güvenini hasarlayacak hatalar yapılmamalıdır. Teröre de müsamaha gösterilmemelidir. Devlet kendi koyduğu kanunlara uysun. Hem teröriste müsamaha göstermesin, hem teröre müsamaha göstermesin, hem de vatandaşın iradesine hürmet etsin.

ERKEN SEÇİM BEKLEMİYORUM: Tayyip Bey haklarını sonuna kadar kullanır diye düşünüyoruz. Tayyip Bey'in siyasi pratiği 'erken bırakayım, feragat edeyim, vazgeçeyim' gibi değildir. Geçen genel seçimde almış olduğu yüzde 52’lik oyu belediye seçimlerinde kaybettiğini muhasebe ederek önümüzdeki dönem imkanlarını sonuna kadar kullanmayı sever. Anayasa görüşmelerinde yahut başka bir yolla, 50 artı bir matematiğine bir imkan bulamazlarsa belki seçimi biraz erkene, 3-4 ay öncesine alabilirler. Ben bir erken seçim beklemiyorum. Ama hazır olmak lazım.

İSMİ CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN GEÇENLERDEN DAHA İDDİALIYIZ: Biz bu partiyi memleketi yönetmek için kurduk. Memleketimizin bütün hizmet imkanlarına talibiz. Ama bazen sözler erken konuşunca sakil durur. Henüz erken ama irade olarak taşıyorum, bilesiniz. Şimdi derseniz ergen hevesler gibi algılanır. Zamanında, zemininde ve kıvamında demek lazımdır. Bu parti memleketi yönetmek için kuruldu. Ankara valisi olarak yönetmeyeceğimize göre Cumhurbaşkanı olarak yönetmek zorundayız. Dolayısıyla bu partinin iradesi memleketin bütün hizmetine talip. Ama isteriz ki memleketi kim yönetsin tartışmasından çok memleketi ne yönetsin konuşulabilsin bu süreçte. Zamanı geldiğinde, o şartlar içerisinde biz makul olanı yapacağız. Yani kendi hevesine imkan kollayan değil, memleketin geleceğine mesuliyetle yürüyen bir ciddiyeti temsil etmeliyiz. O ciddiyet hattında duracağız. Vakarımızı kaybetmeyeceğiz. Böyle ucuz heveslere memleketimizi kurban etmeyeceğiz. Kendimiz dahil böyle lüzumsuz bir pozisyon alma hevesinin içine düşmeyeceğiz. Ama bu bizim iradesizliğimiz gibi algılanmasın diye de milletimiz bilsin ki biz bu memleketi yöneteceğiz efendim. İsmi şu anda cumhurbaşkanlığı için geçen herkesten daha iddialıyız.