Âdettendir yaza girerken, tam da tatil mevsiminin başında gazeteler ve dergiler ‘yaz kitapları’ diye listeler yaparlar. Bu yıl pandemi yüzünden tatil de bir türlü başlayamadı, o nedenle olsa gerek mutat listeleri pek görmüyorum. Ama bu medya alışkanlığının temel sebebi ortadan kalkmış değil. Yazın daha çok kitap okuyacağımızı düşünüyor, tatilde yapılacaklar listesine mutlaka okunacak kitapları da ekliyoruz.
Kitap kurdu olalım ya da olmayalım, hemen hepimiz tatile giderken yanımıza mutlaka birkaç kitap almak isteriz. Tatilde bol boş zamana sahip olacağımız düşüncesi ve kendimizle baş başa kalma fikriyle ihmal ettiğimiz kitaplara daha fazla zaman ayırmayı planlarız. Bu planların ne kadar gerçekleşip gerçekleşmediği ayrı bir konu… Ama neticede çoğu yeni kitaplardan oluşan bir grup, mutlaka valizde yerini alır. Neticede bu kitaplar uçak yolculuğunda, şezlongda ya da hamakta biraz içimize kapanmak, farklı hayallere ve düşüncelere kapı aralamak, kendimiz için değer verdiğimiz bir şey yapmak gibi faydalı sonuçlar verir. Kimimiz yıl boyu alıp da bir kenara yığdığımız kitapların içinden seçeriz yaz kitaplarımızı, kimimiz kitapçıdan ya da internetten. Bir kenarda bize baskı yapan o okunmamış kitaplardan yaz tatilinde kurtulmayı planlamak aslında hem kitaba hem kendimize hem de o güzelim tatile karşı haksızlıktır. Çünkü okunmayan kitap okunmayacaktır, o kitapları yüklenmek evdeki stresi tatile götürmekten başka işe yaramaz. Ama tabii kitap yığınlarını oburca tüketen kitap kurtlarına bir sözüm yok. Onlar zaten yazın ne okuyacaklarını bilerek almışlardır kitaplarını ya da en azından listeleri hazırdır; internetten ‘satın al’ tuşuna basmak kalmıştır bir tek. Ve belki o kitaplar bile yetmeyecek, valizde ağırlık yapmasın diye ince olanları seçtikleri için pişmanlık duyacak, en yakındaki sayfiye kitapçısına gidip oradaki imkanlar nispetinde takviye yapmaya çalışacaklardır.
Tabii ki kitap kurtları bir istisna, hatta belki sadece bir efsane. Bizim gerçeğimizi yaz tatilinde hiç değilse bir kitabı plajda, balkonda, masada ve çantada ıslatıp, kumlayıp, kırıştırıp, yaşayan bir nesneye dönüştürmeyi, biraz da okumayı sevenler oluşturur. Yaz okurlarının ekseriyeti böyledir. Bu okurların ‘çanta kitabı’nı seçmeleri aslında çok zor değildir. Yaz kitabı listeleri en çok onlar için yapılır. Listelere bakar, kitapçı dükkanlarını ziyaret eder ve son bir yıl içinde çıkan ünlü- çok satan kitaplar içinden birisini seçerler. Bu tercihte çoğunlukla en yeni kitaplar avantajlıdır. Biraz da bu sebeple, özellikle çok okunan yazarların kitapları mümkün mertebe yaz başında çıkar.
Kimileri ‘yaz kitabı’ diye ayrı bir tür olduğunu bile sanır. İnsanların plajda uzanırken, bir gözü denizde bir gözü kitapta yani yarı dikkat halinde okuyabileceği, tatile atfettiğimiz o havailiğe uygun eğlenceli kitaplara ‘yaz kitapları’ derler. Bu tabii ki tamamen uydurma ve önyargılı bir tanımlamadır. Her şeyden önce kimin neyi eğlenceli bulacağını asla bilemeyiz. Senede bir iki tane kitap okuyan ya da kitabı elinde taşıyanlara uygun gördüğümüz kapağı canlı renklerle içi eğlenceli tespitlerle dolu denemeler ya da soluk soluğa okunduğuna inandığımız macera romanlarının ortak bir tür oluşturduğunu sananlar gazeteciler ve yayınevlerinin satış/pazarlama ekipleri olabilir. Oysa gerçekte, herkesin tatil kitabı kendisine göredir. Kitabın sonsuz çeşitliliğine uygun sonsuz sayıda ilgi alanı vardır ve aklı başında olan herkes tatilde okuyacağı kitapları kendi meşrebine göre seçer. Dolayısıyla ben bu okumalara ‘yaz kitapları’ yerine ‘yaz okumaları’ demeyi tercih ederim.
Radikal Kitap dergisini hazırlarken Tarhan Erdem de bize yazılar yazardı. Böyle yaz başı kendisine verdiğimiz birkaç siparişi hatırlattığımızda, ‘Merak etmeyin şimdi tatile gidiyorum orada okuyacağım hepsini’ demişti coşkuyla. Biz de yaz okumalarını bu birbirinden zorlu, tuğla gibi siyasi inceleme kitaplarından seçen Tarhan Bey’in cevabına tabii ki hiç şaşırmamıştık.
Mesela çevirmen-gazeteci Celal Üster de ‘tatil kitabı’ soruşturmalarından pek hoşlanmaz, bilirim. Tam da bu anlatmaya çalıştığım şey nedeniyle, yani ‘kitapların tatili matili, yazı kışı olmaz, herkes kendi tercihine göre kitabını seçer istediği zaman okur’ diye…
Hakikaten kimisi romanları, polisiyeleri sever ve okur; hem yazın hem de kışın. Kimisi tarih kitaplarının içinde kaybolur, kimisi öyküleri ve şiirleriyle mutludur. Kimi politik kitaplarla öfkesini bilemeyi sever, kimi kişisel gelişimle öğrenmeyi kimi de deneme kitaplarının güzel sözlerini not etmeyi… Kitap dünyasının en güzel yanı budur; herkese göre bir kitap mutlaka vardır ve ne mutlu ki bu okuma işinin sonu yoktur.
Yakında tatile çıkmayı planlamıyorum. Ama benim de bir yaz okuması listem var. En azından bu ay içinde okunacak kitaplarım masamda bekliyor. Bu yazıyı kendi kişisel okuma listemle bitireyim.
📚Klara ile Güneş/ Kazuo Ishiguro/YKY
📚Belirsiz Bir Anın Kıyısında/ Murat Gülsoy/Can
📚Bana Kuşlar Söyledi/ Yekta Kopan/Can
📚Mehmet Teoman Nehir Söyleşi/ Metin Solmaz/Anason İşleri
📚Tarih Öncesi Ege/ George Thomson/Yordam
📚Kayıp Tanrılar Ülkesi/ Ahmet Ümit/YKY
📚Aile Albümü / Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle/Metis