TÜM YAZILARI
'Bağımsız' dış politika?
Bağımsızlık Türkiye sınırları dışındaki her aktörün konumu gereği düşman olduğunu kabul etmek, “gavura gavur” diyebilmek midir? Ya da “tam bağımsızlık” Türkiye’nin kendisini tek bir ittifak sistemine mahkum etmemesi midir?
Brüksel’den Şanghay’a Uzun İnce Bir Yol
Adını koyalım. Türkiye’nin dış politika çıkarlarını tartışıyor gibi yaptığımızda bile gerçekte tartıştığımız şey “değerler”. Kendi içinde değerler konusunda bu kadar kutuplaşan, bu kadar güvensizleşen bir toplum, hiçbir biçimde bu tartışmayı bırakıp çıkarının ne olduğunu tartışamıyor.
Popülizmin büyüsü
Sağ popülizm hınç, öfke ve korkunun bir araya geldiği ve bu duyguların 'umut ilkesi' ile dönüştürülemediği bu karanlık dönemlerin siyaseti. Düzeni nasıl dönüştüreceğini izah etmeyen ve öfkeyi değil gelecek umudunu örgütleyemeyen her güç bu karanlık içinde kaybolmaya mahkûm.
ABD ve Rusya: İki cephe, iki kamuoyu
Kapasite anlamında zayıf ama niyet itibariyle son derece güçlü, vicdanı zayıf Rus ölüm (savaş) makinesi; kapasite bakımından güçlü ama eli tetiğe uzandığında birçok kısıtlamayla karşılaşan Amerikan ölüm (savaş) makinesini yenebilir mi? Rusya askeri zaferler kazanmaya devam ederse bütün dünyayı kendi suretine çevirebilir mi?
Sürekli çatışma ve belirsizlik düzeni
Eğer kurulacaksa bu yeni düzen çatışmasız kurulmayacak. Gerçekçi senaryo, irili ufaklı çatışmaların sürekli devam ettiği ve belirsizliğin kalıcı bir hal aldığı yeni bir döneme girmiş olmamız. Bir düzenin kurulması çok uzak bir ihtimal, belirsizliğin düzen olduğu yeni bir dönem bu...
Bir kuruntu olarak batı karşıtlığı
Bu mudur istediğimiz dünya? Bu anlamsızlığın içerisinde Batı hattında mı kalalım, ötekilerle mi uzlaşalım diye konuşup durmak mıdır yapmamız gereken?
Geleceğimiz ve şiddet geleneğimiz
Peki hafıza hangi durumda şiddeti sınırlayan bir faktör olmaktan çıkarak, şiddet üreten bir güce dönüşür?
Cerablus ve üç tarz-ı siyaset
Kürt meselesindeki üç tarz-ı siyasetin üçü de 2016 itibarıyla çöktü. Türkiye ne 1990’lardaki gibi Kürt sorununu bölge devletlerinin baskıcı siyasetlerine havale edebilir, ne bu devletlerle 2000’lerdeki gibi işbirliği inşa edebilir ne de Selefi örgütleri çıkarları için seferber edebilir.
Rusya ile yine, yeni, yeniden
Galiba bu kez sorun Türkiye’nin ne istediği değil, Batı’nın Türkiye ile ilişkileri koparmak isteyip istemeyeceği. Batı medyasındaki “Türkiye’yi bırakıp güvenilir ortak bulalım” çağrıları yabana atılır gibi değil.