Gülümhan Gülten

ggulten@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
'Kötü'den 'vahim'e geçiş… Başkanlık sistemiyle getirilen otoriterlik, şimdi “yeni anayasa ihtiyacı” yaratılarak ve bunu bizzat yaratan iktidarın “hakemliğinde” (!) çözülecek. Gerçekleşirse o yeni anayasayla başlayacak yeni dönem ise, 12 Eylül ruhunu bile özendirecek şekilde emeğin haklarını ve temel anayasal özgürlükleri yok edecek.
Bizler yurttaşız, ne bir eksik ne bir fazla 2024 bütçesinin temel büyüklüklerinde bile, yurttaşlığın da, emeğin de, emekçinin de, hakların da umursanmadığı en çarpıcı haliyle kolayca görülebiliyor. Zımni hiçbir şey yok, o kadar açık… 2024 yılında ücretlilerin daha ücretini alırken kesilen gelir vergisinden 1,2 trilyon lira toplama hedefi bütçeye konulmuş. Bu, önceki yıla göre yüzde 70’in üzerinde artış demek. 100 yılı geride bırakırken, ekonomide 'yüzyıllık yalnızlık' Ekonomide kurucu iradenin murat ettiği kalkınma neden gerçekleşemedi? Türkiye ekonomisi 100 yıldır neden bocalıyor? Neden sürekli dış borca-dış kaynağa bağımlıyız? Hangi dönüm noktalarında, hangi fırsatları, nasıl kaçırdık? Yeni başlayan yüzyılda yeniden bir fırsatımız olabilecek mi? Şimdiden ne yapmalı?  Prof. Dr. Erinç Yeldan anlattı. 
Kalkınma Planı’nın önceliği yoksulluk değil, 'ailenin güçlendirilmesi' Kalkınma planları, iktidarların hedeflerini, önceliklerini, tercihlerini ortaya koyduğu en stratejik siyaset belgeleridir. İktidarın “Ülkemizin potansiyelini harekete geçiren bütüncül bir yol haritası” diye tarif ettiği ve önümüzdeki 5 yıllık dönemi belirleyecek kalkınma planının öncelikleri arasında yoksulluk yok, açlık yok, eşitsizlikler yok, deprem yok, kadın cinayetleri yok… Ne var? Ailenin güçlendirilmesi var. Çalışanlara 'düşük vergi dilimi' oyunu DİSK diyor ki, 2000 yılında 2.500 TL olan ilk vergi dilimi baz olarak kabul edilerek ilk vergi dilimleri Yeniden Değerleme Oranına göre artırılsaydı 2023’te ilk vergi dilimi 182 bin TL olarak uygulanacaktı. Oysa halen 70 bin TL olarak uygulanıyor. Yani daha ilk veya ikinci aydan sonra ücretin her ay düşüyor.     IMF, Kur Korumalı Mevduat'tan çıkışın somut planını bekliyor IMF, Raporun neredeyse tamamında sık sık ve apaçık şekilde “Kur Korumalı Mevduat” (KKM) uygulamasını büyük risk olarak tanımlıyor, eleştiriyor, hemen ama dikkatli bir biçimde aşamalı olarak kaldırılmasını istiyor. Açık ki KKM uygulamasının kaldırılmasının başarılı ve zararsız bir yolu olmayacak. Şimdiden gördüğümüz şey açık: Bu sorun her durumda, bunu ekonominin başına saranlara değil, ülke ekonomisine zarar verecek. Şimşek’in programında 'kamu yararı'na talan Ülkede emek rezervinin yüksekliğiyle bölüşümde hep dayak yiyen emeği, OVP bu kez göçmen işçiyle tehdit ediyor. Yani işverene diyor ki, düşük ücretle karın tokluğuna çalışmayı kabul etmeyeni gönder, asgari ücretin altında çalışmaya razı ve hiçbir sosyal hak talebi olmayan göçmen, mülteci, geçici koruma altında yabancıları işe al. Kârlarını artırırken, ücret maliyetini de düşür. 'Ekonominin çökmesini değil, durgunlaşarak çürümesini yaşıyoruz' Erdoğan’ın Haziran 2015’te kaybettiği seçimi kazanmasının siyasal yöntemi “şiddet”, ekonomik yöntemi de “büyüme” olmuştu. Şimşek, finans kapital ile Erdoğan’ın önceliklerini uzlaştırma çabasında.