Hamza Aktan

hamzaaktan@gmail.com
TÜM YAZILARI
Kürt meselesinde söz üretme tekeli Araştırmayı bilimsel olmaktan çıkarıp politik hale getiren, dolayısıyla etik sorunları gündeme getiren hususlardan biri soruları, sorulma biçimleri ve formülasyonları kadar sorulmayan veya sorulamayan sorulardı. Kürt meselesi konusundaki çalışmalarıyla göz ardı edilemeyecek bir katkı sunmuş olan Yeğen’in söz konusu araştırmaya yönelik eleştirileri bu zaviyeden okuması, dolayısıyla daha yapıcı bir tartışmaya katkı sunması beklenirdi.
Milliyetçi dalga denemeleri   Sanatçısı konserde, gazetecisi haberde, futbolcusu sahada, vatandaşı da sokakta milliyetçi rol ve görevi ifa eder hale geldi. Önceleri yukarıdan inşa edilen ve aşağıda icrası yapılan gündelik milliyetçilik zamanla neredeyse aşağıdan inşa edilip yukarıda icrası yapılan bir döngüye kavuştu. Trafodaki Kürt sorunu “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçu uzun süredir “Kürtler hariç” şeklinde kodlanmış halde. Bunun verdiği rahatlık; sosyal medya kanallarını birer ırkçı çöplüğüne, ırkçılık bataklığına çevirmiş durumda. Kürtlere sosyal ve siyasal alanlarda yapılan ayrımcılıkları müstahak gören tezahüratçılara aynı şevkle bu defa elektrik şirketleri alkışlatılıyor.
Kiraz festivali, Avrupa seçimleri ve kayyım kampanyası Hakkâri belediyesine kayyım atanmasından sonra Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun önünde tarihi bir sınav durduğunu belirtmiştik. Aradan geçen bir haftada bu iki ismin de ne bu sınavı dert ettikleri ne de sınavı geçmek için bir çaba içine girdikleri görüldü. CHP’nin uzlaşmacı muhalefeti giderek daha çok bir tür iktidar-muhalefet koalisyonu görüntüsü vermeye başlıyor. Hakkari’ye kayyım; OHAL’e devam Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun önünde bir zamanlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun milletvekili dokunulmazlıkları sürecinde karşılaştığına benzer tarihi bir sınav duruyor. Ahmet Kaya’nın türküsü, Pîne Cafe’nin menüsü Yüzyıldır Kürtlerin Kürtçe konuşacaklarsa mümkünse sadece evlerinde konuşmaları isteniyor. Kamusal bir mekânda konuşmak veya anadilinde eser ürettiğini duyurmak Altaylıgillerin dünyasında bir meydan okumaya dönüşüyor. Ahmet Kaya lincinden güya utanç duyanlar bu tarihi ezber ve refleksin izinde 25 yıl sonra bu defa Pîne Cafe lincinde bir araya geldi. İnsan hakkı yoksa hayvan hakkı da yok Ülkenin en yakıcı sorunu ve bir an önce çözüme kavuşmaması halinde felakete sürüklenecekmişiz gibi gündeme atılan sokak hayvanları meselesi etrafındaki tartışmalar giderek tek tipleşen, kendisi dışındaki hiçbir özneye tahammülü kalmamış faşizan bir toplum projesinin izlerini taşıyor. Etik ve politik bir problem; Kürt sorununda anket yapmak Bu ölçüde hâkim ezber ve klişeler üzerinden yapılan bir araştırmadan son derece özgüvenli şekilde “Kürtler şu an böyle hissediyor, Kürtler artık bu şekilde” gibi devasa çıkarımlar yapmak da anketin kendisi ve metodolojisi kadar problemli ve elbette yanıltıcı. 31 Mart’tan sonra Kürt siyaseti 

 CHP’yi birinci, AKP’yi ikinci parti haline getiren, Yeniden Refah’ı ülke siyasetine etkili bir aktör olarak dahil eden, milliyetçi ligi gerilere iten 31 Mart seçimleri, Dem Parti’yi de ülkenin yakın geleceğinde önemli bir özne olarak tutacak sonuçlar yarattı. Bu sonuçlar Kürt meselesinin demokratik çözümünü önceleyen Kürtlerin inat ve iradelerini bir kez daha duyurmasının da bir aracı oldu. Van’dan önce, Van’dan sonra AKP, yine hukuku alet ederek bir belediyeye el koymaya çalıştı ancak oluşan tepkiler en azından şu an itibariyle kendisini bundan pişman edecek düzeye ulaştı. Van’daki benzersiz toplumsal tepki iktidarın kayyım planlarını da -eğer varsa- bir süre daha geciktirecek yeni bir siyasi farkındalık ve kültür yarattı. Kısa seçim notları CHP ve İmamoğlu her türlü devlet imkanını kullanan iktidar partisi ve ortağının ittifakını en derinden sarstı. Ülkenin geleceğinde söz sahibi olacağını gösterdi. Kürt seçmen her türlü baskı, karalama, yıldırma ve hile çabasına rağmen geri adım atmadı, aksine partisi DEM’i birkaç adım ileriye taşıdı. Hüdapar projesi çöktü. Seçimin bir diğer kaybedeni TİP ve diğer sol partiler oldu. 'Milliyetçi lig' siyaseti Milliyetçiliği temel alan siyasi partiler Erdoğan’la kurdukları ittifakı tarihi bir fırsata dönüştürmeye ve buradan bir hareket gücü alarak etki alanlarını genişletmeye çalışıyor. Bütün bu pastadan pay alma çaba ve mücadelesinin gerisinde ise Kürt meselesi yatıyor. 31 Mart’ta alınacak sonuçlar “milliyetçi lig”in de kader ve yönünü belirleyecek. Bir davada DEM belediyeciliği Kayyım uygulamalarından bağımsız olarak merkezi idarenin yerel yönetimler üzerindeki vesayetinin Kürt kentlerindeki uygulaması uzun uzadıya incelemeyi hak eden bir devlet pratiğini oluşturuyor. 31 Mart seçimleri Kürt siyasetinin bir kez daha bu katı idari vesayet mekanizmasıyla yüzleşeceği ve bu vesayeti kırmaya dönük gücünü test edeceği bir dönüm noktası olacak. Teşekkürler Ahmet Hakan Anadil, kimsenin iyi niyeti, minneti, ricası, araya girmesiyle kullanılacak bir araç veya hak değildir. Allah Ahmet Hakan’dan razı olsun, bu defa kendisi zahmet etti, iyilik etti ve yasağı kaldırttı. Ancak başka sefere zahmet etmesin, onun veya başkasının ricasıyla verilecek bir izin de hak da olmaz olsun. Mücadele ve müzakere arasında; bir imkânı zorlamak Kürt siyasetinin aktörleri karşı tarafında herhangi bir olumlu emare olmamasına rağmen bir kez daha şiddet sarmalından çıkılması ve sorunun çözümünün tartışılmasının kapılarını aralamak için müzakere imkanları arayışında. Önümüzdeki seçim ve sonuçlarının tek başına bunları sağlamasını beklemek naiflik olsa da gelinen aşamada bu naiflik dışında pek fazla seçeneğin kalmadığı da ortada. DEM’in İstanbul dilemması DEM Parti İstanbul kararıyla, seçmenini söylem ve adayları etrafında toparlayıp toparlayamadığını test ederken CHP, hükümetin kendisini Kürt hareketi üzerinden yıpratma çabalarından bir ölçüde kurtulmuş olarak gireceği seçimde İmamoğlu’nun partiyi aşan bir etkiye ulaşıp ulaşamadığını ölçecek. AKP ise yıpratma aracı elinden alınmış halde İmamoğlu ile yeni ve daha sahici bir sınava girmiş olacak. Yerel seçimler merkezi kararlar DEM Parti’nin büyük bir özgüvenle ve kimi risklerine rağmen yürüttüğü ön seçim deneyiminin bu seçimlerin şimdiden önemli kazanımlarından biri haline geldiğine kuşku yok. Demirtaş’ın savunması ya da yeni dönem Kürt siyaseti Savunmanın şeklinden içeriğine kadar Kürt hareketinin yakın gelecekteki söylemlerinin bir özetini sunduğunu, başka bir ifadeyle savunmanın yeni dönem Kürt siyasetinin bir tür tutum belgesi olarak da okunabileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kürtler için varan kaç? Devlet, Suudi Arabistan krizi sonrası makbul vatandaşına kime karşı ırkçılık yapıp kime karşı yapamayacağını bir kez daha somut örnekleriyle birlikte göstermiş oldu. Uzun süredir sosyal medya üzerinden yapılan ve bırakın herhangi bir yaptırımı, en ufak bir ayıpsamayla dahi karşılaşmayan ırkçılık, Kürtlere karşı uygulanan genel tedip harekâtının parçalarından birine dönüştürülmüş durumda. Tarihinizi de biz yazarız Kürtlerin “müstakil” bir tarih yazımı ve anlatısının önüne geçmeye çalışan bu çabayla, hakaret edildikçe lider ve isyancıların halkın gözündeki kıymetini düşürmek de amaçlandı. Bu sonu gelmeyen ve olabildiğince saldırgan dille, benzer niyet veya iştiyaki olan Kürtleri uyarmak, cezalandırmak da umuluyor. İmamoğlu 'kazanacak aday' mı? Muhalefetin üzerinde diğer yerlerden daha ağır bir şekilde bir İstanbul yükü ve dilemması olacak. Muhalefet bu yükü ya birlikte sırtlayacak ya da İmamoğlu muhalefetin dağınıklığı ve kafa karışıklığına rağmen kazanarak ülkenin geleceğine yeni izler bırakacak. Erdal’ımıza veda   Erdal, kazaların yaşanmamasının mucize olduğu yollar, hayatta kalmanın şansa bırakıldığı hastaneler kadar Kürtlerin nefes alması için çabalayanları yargılamak üzere delil değil bahane arayan yargı sisteminin de kurbanı oldu. Hukuk devleti görüntüsüne de veda Türkiye 90’lı yıllardan bu yana Avrupa Birliği adaylık süreci dolayısıyla içeriye ve dışarıya hukuk devleti görüntüsü vermek zorunda hissediyordu. İktidarın AYM “krizi” üzerinden verdiği mesajlar mevcut rejim açısından hukuk devleti görüntüsü vermenin dahi yük haline geldiğini ve her haliyle tamamen iktidarın insafına kalmış devletçi hukuk düzeninin tahkim edileceğini gösteriyor. CHP’de ürkek sosyal demokratlığın sonu mu? Hükümetin Türkiye’de ve dışarıda izlediği Kürt siyasetine karşı CHP’nin takınacağı tavır partinin değişip değişmediğinin veya yıllardır süregelen ürkekliğinden kurtulup kurtulmayacağının belirleyicisi olacak. Özgür Özel’in (ve İmamoğlu’nun) dolayısıyla önündeki en temel sınav muhalefetin geneline sinmiş ve yıllara yayılmış ürkekliği üzerinden atması olacak. 30 yıllık esaret Kimsenin bu kurumsallaşmış, normalleştirilmiş, içselleştirilmiş adaletsizlik ve ayrımcılıkla ilgilenmeye vakit, niyet ve hevesi yok. Böyle devam ettiği sürece de toplumun ne geçmişiyle ne bugünüyle yüzleşmesinin imkanları yaratılabiliyor. Diyanet, 'Selahattin Demirtaş ve diğerleri' Hükümet 2015’te çözüm sürecinin bitmesinden bu yana yürüttüğü operasyonunu oyuna her türlü aktörü dahil ederek ilerletmeye devam ediyor. Diyanet’in müdahillik dilekçesi de bir daha gösteriyor ki ülkede konu Kürt meselesi olduğunda hiçbir kurum veya kişinin savunduğunu öne sürdüğü değerlere dahi uymak gibi bir derdi kalmıyor. HDP’nin ikilemi, muhalefetin sorumluluğu HDP açısından siyaset üretmek veya yürütmek diğer hiçbir partinin karşılaşmadığı oranda zor, çetrefilli bir çabayı ifade ediyor. İktidarı HDP ve Kürt sorunu gerçeğiyle yüzleştirecek tek ve belki en etkili seçenek ise şimdiye kadar bu partinin ülkenin demokratikleşmesi için gösterdiği fedakarlık ve kararlılığı diğer muhalefet odaklarının da üstlenmesi gibi duruyor. Nasıl, bu kibri beğendiniz mi? Kendi ismi olmasa o anahaberin bir kıymeti olmayacaktı ona göre. Onca muhabir, editör, kurgucu, kameramanın emeği değil Fatih Portakal’ın marka ismi önemliydi. “Adımı verdim bu haber bültenine.” Ezidileri unutmama sorumluluğu 5 bin kişinin katledildiği, 6 bin kız çocuğunun kaçırıldığı ve 400 bin insanın yerinden edildiği bu soykırımdan sonra da Ezidiler yakın veya uzak komşularından herhangi bir destek görmedi. Ne kaçırılan kız çocuklarının kurtarılması ne soykırımdan kurtulanların rehabilitasyonu ne Şengal’in yeniden inşası ne de bu insanlık suçunun faillerinin bulunup yargılanması için komşu ülkeler herhangi bir ciddi çabanın içine girmedi.  Kürtlerin seçimi Kendisi dışında Kürt sorununun demokratik çözümünü önceleyen etkili bir aktörün olmadığı bilinciyle HDP’nin iktidarı ve muhalefeti çözüme zorlayan, toplumun tüm kesimleriyle sürekli müzakereye dayalı bir siyaset yapmasına ihtiyaç var. Eleştirdiği kadar dönüştüren veya dönüştürmeye çalışan bir siyasetin imkanlarının düşünülmesi, bu imkanların zorlanması gerekiyor.