TÜM YAZILARI
Gladyatör'ün 'iç şeytanlarından' eser yok!
Ridley Scott kendisinden şüphe duymaya başladığımız anlarda bazı ‘parıltılar’ veren yapımlar çıkararak kendini hatırlatan bir isim. "Gladyatör" devam filminin ilki kadar başarılı olmayacağını bizim gibi kendisi de biliyordu herhalde ama onun gibi büyük bir yeteneğe sahip olunca ortalama bir film bile rahatça izlenebilir ve keyif alınabilir oluyor!
Hangisi daha sapkın?
Sonuçta beklentilerimizi tam olarak karşılayamayan finali ve ufak aksamalarına rağmen bizce ‘Heretic’ özgün yapısıyla ve sağlam senaryosuyla benzerlerinden ciddi bir şekilde ayrışan ve ilk bakışta korku türüyle hiç örtüşmeyecek bir tarzı başarıyla hikayesine yediren üst düzey bir yapım…
Anora: Külkedisinin düşüşü...
"Anora", baş karakterinin de bastırılmasına çalışılan gibi bir "Çığlık" filmi… Filmlerinde basit bir açılıştan ve basit bir gelişim sürecinden sonra yine basit bir sonuca bağlanmayı tercih eden, klişelere sığınmakta bir sakınca görmeyen bir sinema endüstrisine karşı bir isyan çığlığı filmi… Ve bizce bu çığlığa kulak vermemiz gerekir!
Venom, komediye kaymış!
Yeni "Venom", yabancı eleştirmenlerin çoğu tarafından pozitif eleştiriler aldı ve 'uçuk, çılgın ve özgün' gibi sıfatlarla nitelendirildi. Hatta bazıları şu ana kadarki en başarılı "Venom" olarak değerlendirdi. Bu değerlendirmelerin 'eğlenceli olması' tarafına katılmakla beraber Deadpool gibi bu mizahı tamamen sindirmemiş bir Marvel karakterinin bu derece değişmesi bize biraz sert ve aşırı geldi. Takdir tabii ki izleyicilerin…
Artık gülümseyemiyoruz!
Yönetmen Finn bu devam filmiyle (yapımcıların taleplerine boyun eğerek) tamamen ‘teslim bayrağı’ çekmemiş! Ama ilk filmde tanıştığımız ‘gülümseyen’ karakterleri gördüğümüzde içimizi bir ürperti kaplıyordu. Şimdi ise sadece. ‘Ha! İşte başlıyoruz!’ hissiyatı…
‘Platform 2’ ya da ‘liberalizm’ eleştirisine devam!
"Platform 2", ilkinin yarattığı etkiyi yaratacak mı? Yoksa pek yeni bir şey sunmayan bir devam filmi mi olacak?’. İlk soruya ‘evet’ ikinci soruya ‘hayır’ diyoruz ama daha da ötesi "Platform 2" gelecekte klasik haline gelmeye aday tek bir eserin ikinci parçası! Sanki ilk filmin ‘ruh eşi’!
Bir zamanlar bir 'Joker' vardı!
Filmin sonlarında Joker, artık ilk filmden tanıdığımız ve Joker’le artık özdeşleşmiş merdivene (başka bir amaçla) tekrar dönüyor. Bizce yüzünde sanki: ‘Zamanında bu merdivende ne fırtınalar estirmiştim!’ der gibi bir ifade var. Durum böyleyse biz de aynı duyguları paylaşıyoruz!
Coppola’dan sönük bir veda!
‘Megalopolis’ bizce ne bazı yabancı eleştirmelerin dediği gibi Coppola’nın This is the end!’ini gösteren bir yapım ne de bir diğer kesimin iddia ettiği gibi yönetmenin en olgun filmlerinden biri! Ama bizce kesin olan şey Coppola’nın bu ‘veda’ filmi (eğer öyleyse) görsel ve içerik açısından olmasa da uygulama açısından biraz sönük kalıyor!
Yaşamın sohbarında... Bir dilim aşk!
"My Favourite Cake" sadece hoş ve tatlı değil aynı zamanda türünde farklı izler taşıyan önemli bir film. Değindiğimiz gibi birkaç ‘hazmetmesi zor’ öğe barındırsa da genel anlamda ‘reçetesi’ başarılı!
Sakın ‘arıza’ çıkarma!
‘Sakın Ses Çıkarma’, türünde çok parlak olsa da kuşkusuz devrim yaratacak bir örnek değil: Özellikle bir ‘remake’ olduğu düşünülürse… Ama nasıl desek… Eğer ‘remake’ler bu düzeyde olacaksa her zaman ‘başımızın üstünde yeri’ var!
Tim Burton 'özüne' dönüyor!
"Bettlejuice Bettlejuice"a (Beterböcek Beterböcek) gönderme yaparak bitirelim: Bizi zamanında şaşırtan, etkileyen ve başka evrenlere sürükleyen Burton hakkında son filmlerini görünce biraz endişelenmeye başlamıştık. Bu filmden sonra içimizde şöyle bağırmak geliyor: Tim Burton! Tim Burton!
‘The Crow’da bir lanet mi var?
Yeni ‘The Crow’ ne kadar beğeni toplar bilemiyoruz ama inşallah Brandon Lee’nin mezarında ‘kemiklerini sızlatacak’ bir sonuç çıkmaz. Çünkü oyuncu oynadığı ilk filmin sonucunu görebilse muhtemelen ‘hüzünlü’ vedasının daha da bozulmasını istemezdi!
Burada sıkıştık kaldık!
Geçen hafta sinema salonlarımıza uğrayan "Daddio" filminin hikayesinin tamamıyla bir taksi aracı içinde geçmesi, yine tek veya çok kısıtlı mekanlarda geçen bazı filmleri hatırlamamıza vesile oldu. Seçtiğimiz filmlerdeki ortak nokta ise sadece sınırlı bir mekan kullanmaları değil, asıl olarak seçilen bu yerin filmdeki karanlık, zaman zaman iç bunaltıcı atmosferi güçlendirmesi oluyor.
Beverly Hills Cop: Axel F. / Sosyete polisi 4
Bu kadar sene sonra Eddie Murphy ile üstelik en ikonik rollerinden birinde tekrar buluşmamız hoş bir nostalji havası estirse de Axel Foley’in bir "Nefes alamıyorum!" döneminde biraz ‘geride kalmış’, eski sempatikliğini yitirmiş göründüğünü ve farkında olmasa da hassas ve tehlikeli sularda gezindiğini kabul etmemiz gerekiyor.
Söz gümüşse sükut hâlâ altın mı?
"A Quiet Place 3" bizce orijinal ve farklı bir korku filminin basmakalıp Hollywood formatlarına sıkıştırılınca ne kadar sönük kalabileceğinin yeni bir kanıtı! Kısaca ‘yazık olmuş!’ diyebiliriz.
Yardımcı rolü başrole dönüştüren aktivist oyuncu: Donald Sutherland
Donald Sutherland bizce yirminci yüzyıla damga vurmuş bir oyuncu olarak aramızdan ayrıldı. Ardında çok büyük hatta unutulmaz yapıtlar bırakarak. Kuşkusuz onu özleyeceğiz ve belki de zaman zaman bazı filmlerde "Keşke bu rolü Sutherland canlandırsaydı!" diyeceğiz.
'Outsider'lar gerçekten dışarıda!
"Motorcular" tabii ki isminin de etkisiyle klasik bir ‘road movie’ yani ‘yol filmi’ izlenimi verse de aslında bu ‘formatın’ çok daha ötesine giden, sadece bu ‘motorcular’ çetesinin üyelerini ve (karakter) gelişimlerini mercek altına almakla yetinmeyip aynı zamanda da 60’lı yıllardan 70’li yıllara kadar giden bir Amerika’da kendi tarzlarında ‘sisteme’ karşı isyan bayrağı açan bir topluluğu anlatıyor.
Cin oldum adam çarptım!
Korku filmlerinin çoğu ne yazık ki basmakalıp senaryo, gerçekçi olmayan karakterler, sönük bir entrika, ağır ve genelde abartılı bir makyajdan çıkmış 'cinlerle' korkutmaya çalışma gibi öğeler barındırıyor ve "Siccin 7" de 'kaideyi bozmuyor!'
Bad Boys 'durulmuyor', sönüyor!
Jerry Bruckheimer bir kere daha yapımcılığını üstlendiği bir filmde seyircileri en azından aksiyon açısından ‘eli boş’ göndermeyeceğini kanıtlıyor. Arabalı takip, ateşli silahlarla çarpışma ve kanlı kavga sekansları göz doldurucu nitelikte, özel efektler başarılı bir şekilde kullanılmış.
Mad Max'in dünyası boşaltılmış!
"Furiosa" iktidar ve güç sahibi olan kaprisli karakterleri anlatıyor. Ve muhtemelen bu kaprisler uğruna ölmelerine göz yumulan insanları gösteriyor! George Miller’a naçizane önerimiz filmlerinin ihtişamlı görsel yanını yeterli bulup daha başka 'felsefi' konulara dalmaması olabilir. Çünkü seriye bu şekilde devam ederse yakında elimizde pek bir şey kalmayacak!
Yurt: 'Adil' olmaya çalışan bir film
"Yurt" filmi, yurt dışında birçok ödül aldı ve büyük bir ilgi gördü. Ama adil duran en azından durmaya çalışan bu filmi "Tam Batılı seyircilere göre!" diyerek değerlendirmenin de biraz haksızlık olacağını düşünüyoruz!
Kelimeleri arayan değil, kelimelerin 'bulduğu' yazar...
Paul Auster, daha okuduğum ilk romanıyla bana daha önce hiç yaşamadığım bir deneyimi tattırmakla kalmadı ayrıca gerçek anlamda modern edebiyatla tanışmamı sağlayan en önemli isimlerden biri oldu!
Bu bir film değil, bir uyarı!
"Civil War", Alex Garland’ın gönderdiği bir uyarı! Kendi içinde giderek ‘gömülen’, içten içe çürümeye başlayan, bencilliğin ve zalimliğin tavan yaptığı bir Amerika resmiyle hem başkanlığı sırasında bu doğrultuda ilerleyen Trump dönemine hem de günümüzde giderek saldırganlaşan ve etrafımızda yaşanan bütün savaşlara müdahil olan Biden Amerika’sına sadece çok sert bir eleştiri değil aynı zamanda bir uyarı da getiriyor. Umarız uyarısı duyulur ve dikkate alınır. Daha da geç olmadan!
'Double Deuce' barında yeterince rahattık!
Prime Video'nun "Road House" ‘remake’ini izledikten sonra içimizden şöyle bir hissiyat geçiyor: "Şerefine Patrick Swayze! Biz içkimizi ‘Double Deuce’ün salaş barında içmek istiyoruz! Florıda’nın cafcaflı barında değil!"
King Kong hem yoruluyor hem de bizi yoruyor!
"Godzilla ve Kong: Yeni İmparatorluk", bir kez daha Kong-Godzilla karşılaşmasını adeta bir rövanş maçı olarak sunuyor ama tabii ki tam bir tekrar hissiyatı yaratmamak için işin içine başka mahlukat (!) da katıyor. Ancak sonuçta karşımızda olan 'gürültüsü boyunu aşan', daha fazla fantastik sekans ve yaratık sunayım derken bizi bir özel efekt 'şelalesine' sokan ve bütün bunları yaparak senaryosunun zayıflıklarını ve açıklarını örtmeye çalışan bir yapım…
Hayalet Avcıları 'geçmişe' tutunmaya çalışıyor
'Efsane olmuş' bir filmin tam 40 sene sonra özüne ihanet etmeden devam ettirmek kolay bir iş değil! Filmin ana kusurunu da göz önüne aldığımızda niye bu tarz filmlerin 'altın çağını' 80’li ve 90’lı yıllarda yaşadığı daha açık bir hale geliyor: Gerçekten eğlendirmek bile tek başına yeterince değerlidir!
'Demir babadan' demir pençe!
Yönetmen Sean Durkin’in, gerçek bir hikayeden esinlenmiş olan son filmi "Demir Pençe", bu sporda adeta efsane olmuş bir ailenin trajik hikayesini anlatıyor. Ama yönetmen bu aile ve sportif başarılarından ziyade ‘çekirdek ailenin’ içindeki üyelere ve aralarındaki ilişkilere merceğini çeviriyor. Başka bir deyişle ‘Amerikan güreşi’ filmin arka planını oluşturuyor, asıl konusunu değil!
Adaletin 'yanık' eli!
Nelms Kardeşler, türe meraklı sinema severleri memnun edecek bolca dövüşlü, silahların ateşlendiği, kanlı ve hızlı akan bir aksiyon filmi imzalamışlar. Aksiyon tutkunu olmayan seyirciler ise zaman geçirmek için göz atabilirler!
Yedinci İzmir Kadın Yönetmenler Festivali: Sıcak bir ortam
Festival direktörü Gülten Taranç ve festival koordinatörü Sıla Topçam'ın, ekipleri ve gönüllü arkadaşları ile festivalin verimli, insanları kucaklayıcı, çeşitlilik açısından zengin ve ilgi çekici geçmesi için çabaladıkları anlaşılıyordu. Bu arada festivalin ‘tematik’ bir doğrultuda ilerlemesi de bizce ayrı bir önem taşıyor.
'Unutanların' unutulmaz geçmişi
Yönetmen Michel Franco, hikaye ve yönetmenlik açısından 'devrimci' olmasa da, türün parlak örnekleri arasında sayılabilecek, hem günümüzde daha da çok dile getirilen bu hastalığı duygu sömürüsüne girmeden önümüze getiren hem de bunu yaparken de üst düzey performanslarla değişik bir bakış sunan, sağlam bir dram filmine imza atmış! Bu da kuşkusuz kolay bir şey değil!