TÜM YAZILARI
David Lynch’in ardından: 'Bu neydi şimdi?'
Perşembe günü aramızdan ayrılan bu deli dahi ya da dahi deli, bize sadece sinemada değil, sanatın her alanında 'başka türlü bir şey'in mümkün olduğunu gösterdi.
Arabesk üzerine birkaç kelam
Arabesk hakkında kitap ve yazı çok. Nazife Güngör’den Nurdan Gürbilek’e, Can Kozanoğlu’dan Aydın Uğur’a uzanan pek çok yazar farklı makalelerinde ve kitaplarında arabeskten bahis açtı. Bunlar, bilhassa bu türün yükselişe geçtiği ’80’li yılların sonlarına doğru yazılmış yazılar, kitaplar. Tartışmayı başka mecralara aktarmak, örneklerle anlatmak şart. En azından bunları anlatmak, aktarmak, kayda geçirmek önemli.
Üç büyük isme veda: Selami Karaibrahimgil, Gönül Akkor, Ferdi Tayfur
Dünyanın her yerini dolaşan, bir yandan müzisyenliğini sürdürürken diğer yandan hariciyecilik yapan Selami Karaibrahimgil, Londra’dan New York’a çalıştığı her yerde memleketi tanıtmak üzere çalışmalar yaptı. 30 Aralık'ta yitirdiğimiz Gönül Akkor'un sevenleri bir konuda hemfikir: Onun buğulu sesi, her şarkıyı “başka” kılıyordu. Arabeskin büyük yıldızlarından, benim için en büyüğü Ferdi Tayfur, ezilmişlerin, gariplerin sesi.
Yeni bir yeni yıl yazısı
Yeni yıl yeni bir başlangıç. Neydi on bir yıl önce dilimizden düşmeyen slogan: Bu daha başlangıç, mücadeleye devam! 2025, mücadelenin güçlendiği, yan yana ve omuz omuza durduğumuz, barışa hasret kalmadığımız bir yıl olsun.
46 yıl önce yaşanmış katliam: Maraş
Maraş Katliamı, tarihimizde farklı zamanlarda yaşadığımız faili meçhul olaylardan biri. Aslında faili belli ama nedense bulunamıyor. Yaşananların bilançosunun ağır, ayrıntılar daha da fena çünkü bir işkence söz konusu. İnsanlık dışı şekillerde öldürülen kadınlar, çocuklar, gençler var. Bu anlamda, Maraş Katliamı en ağır olaylardan. Ardından yakılan ağıtlar, türküler var. Onlar, yaşananları bugüne taşıyor.
2025’e doğru adım adım ilerlerken…
Tarihi değiştiren müdahaleler, darbeler, şarkılarda da bir değişime sebep oluyor. Sadece şarkılarda değil, plak kapaklarından eğlence anlayışına uzanan pek çok şey bunlarda şekilleniyor. Tarih tekerrür ediyor ama kapaklar ve müziğin halka ulaştırıldığı araçlar sürekli değişiyor.
Kış neden var?
Şarkılara baktığımızda, kış çilelerin mevsimi. Kardan, soğuktan şikayet eden şarkı çok. Belli ki daha çok yakınacağız çünkü mevsim aniden başladı; sonbaharı atlayarak doğrudan kışa girdik. Görünen o ki önümüzdeki yılları aniden düşen ya da yükselen sıcaklıkların etkisi altında bahara hasret geçireceğiz. Yine de şarkılardaki umudu susturmayacağız elbette.
Umudu dirilten albüm: 'Deniz Koydum Adını'
“Deniz Koydum Adını”, içerisindeki Türkçe ve Zazaca şarkılarla '90'lı yılların en çok dinlenen albümlerinden biri olmuştu. Sol eğilimli radyolar dışında -ki sayıları çok azdı- radyolarda çalmayan, ana akım kanallarda kendine yer bulamayan bir albümdü bu ama elden ele, dilden dile yayılmış, pek çok eve girmişti.
On yıllık bir macera: Adamlar
"Kahırlı Merdiven”, dokuz yeni Adamlar şarkısını bizle buluşturdu. Eski usül rock yaptıkları, başa döndükleri ama arada geçirdikleri evrelere el salladıkları bir albüm bu. “Duende” ile açılıyor, “Mezara Kadar”la kapanıyor ama arada muazzam şarkılar bizi bekliyor. Değerlendirme için henüz çok erken ama kendi adıma “Es” ve “Dalgalı”yı şimdiden kenara ayırdığımı söyleyeyim.
Sessiz bir yazı
İrfan dendiğinde aklımıza gelen ilk kelime, dayanışma. Kelimenin anlam kazanmış hâliydi; pek çoğumuz dayanışmanın ne olduğunu ondan öğrendik. Bugün en azından bir kısmımız yan yana, omuz omuza yürüyorsa, onun kurduğu temeller üzerinde ilerlediğimizden.
Kasım gündemi: İlk günlerin şarkılı tarihi
Bu haftaki yazıda memleket tarihinde gezinecek, farklı dönemlerde Kasım ayının ilk on gününde yaşanan hadiseler ve onların hatırlattığı şarkılar üzerine birkaç kelam edeceğim.
101. yaşında cumhuriyet ve ıskalanan bir eser
Coşku aranıyorsa ortada gerçek bir bayram var ve 100 yıldır kesintisiz kutlanıyor. İki gün sonra yine kutlanacak. Kimi belediyeler terör saldırısını bahane ederek kutlamaları iptal etti ama önemli olan insanların içinden gelen. Şunu söylemek yanlış değil: Zorla kutlama olmuyor ve kutlamalar tek bir elden iptal edilemiyor. Önemli olan, Barış Manço’nun da işaret ettiği birlik. Bu da toplumsal barışın ne kadar elzem olduğunu gösteriyor. Hele ki hızla gündemin değiştiği şu günlerde…
Tarihten ders çıkarmak
“Kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo” elbette kapatılamaz, susturulamaz, susturulamayacak. Yine de bir yanımız buruk. Yan yana olmadığımız sürece, bu burukluk daha da büyüyecek, umut azalacak. Geçmişe dönüp bakmak, tarihten dersler almak, şu an bize en gerekli şeylerden biri. Bir dönem yapıldı, şimdi neden yapılmasın?
12 Eylül ve kayıplara dair kısa bir hatırlatma
Eylül acılı: Yılmaz Güney’den Bedri Rahmi Eyüboğlu’na, Ahmet Rasim’den Ertem Eğilmez’e pek çok isim bu ayda aramızdan ayrıldı. Her şey bir yana, yukarıda andığım dört isim, Eylül’ün son on gününü karanlık kılıyor. 6-7 Eylül’den 12 Eylül’e karanlık başka tarihler de var. Hayat bizi nereye savurur bilinmez ama geçmişi unutmadan, sürekli hatırlayarak ve hatırlatarak bugünde dolanmak güzel.
Eylül’ün sesiyle (1): 6-7 Eylül Pogromu ve sonrası
Eylül kısadır, güzeldir ama bütün bunlara rağmen acıları ömre bedel. Her şey bir yana, tarihte, hâlâ büyük bir utançla andığımız 6-7 Eylül Pogromu var -ki üzerinden yüz yıllar geçse açtığı yaralar kapanmaz. Dahası, içinde bulunduğumuz günlerde bu yaralar yine açılıyor, kanıyor.
Bitmeyen hasret: Barış
Barış, her dem temennimiz. Eurovision Şarkı Yarışması, barış özleminin en çok dile getirildiği yer belki de. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da da böyle. Bugün, barışsız kutladığımız son Dünya Barış Günü olsun. Kim bilir, belki bundan sonrasında şarkılarımızı barışa hasret olmadığımız yasaksız günlerde hep birlikte, dayanışmayla söyleriz.
Gökçe’nin ardından: Her zaman beraberiz
Beraberiz Gökçe ve sana söz, her zaman beraber olacağız. Karaburun’dan Paris’e, İstanbul’dan Ankara’ya uzanan hatıralarla avunacak, Replikas müziğiyle birlikte adını sonsuza taşıyacağız.
Bir yarıştır başlar / Hedef Altın Madalya: Olimpiyatlara şarkılı bakış
Türkiye’de yazılmış olimpiyat şarkısı tek değil, birden fazla. Bu yıl olimpiyatlara katılan A milli kadın voleybol takımı ya da halk nezdinde anıldıkları gibi söylersek Filenin Sultanları, yeni şarkılara vesile oldu. Şarkılar, başta futbol, bütün spor dallarını güzelleştiriyor. Spor, holiganlığı bir kenara bırakacak olursak, yapana ve izleyene iyi geliyor.
Keşanlı Ali Destanı’ndan Dostlar Korosu’na: Başka açıdan Genco Erkal
Genco Erkal, yeri doldurulamaz kayıplardan. Son nefesine kadar sahnede olması hepimizin şansı. Kim bilir kaç kuşak onunla büyüdü, onun oyunlarıyla, okuduğu şiirlerle bugüne geldi ve kim bilir kaç kişiye dokundu. Hoşça kalın Genco Bey, büyük usta. İyi ki vardınız, iyi ki bize dokundunuz. Bir gün yeniden karşılaşacağız. O güne dek, emanetiniz bizde.
20 Temmuz: Kıbrıs’tan Suruç’a
Savaş çığlıkları atmadığımız, sakin barış cümleleri kurduğumuz, ülkemize konuk ettiğimiz şarkıcılara kapıyı göstermediğimiz, şarkılarımızı hep birlikte söylediğimiz, Kıbrıs’ı güzellikleriyle andığımız günlere ulaşmak çok zor olmamalı.
Şarkılar hayvanların yanında
Barış içinde bir arada yaşamak sadece insanların birlikte yaşaması anlamına gelmiyor. Hayvanlar da buna dahil. Hayvan dediklerimiz, mahallenin parçası. Sokaklarda dolaşırlar, seversiniz, beslersiniz, oynarsınız. Mahallenin delisinden daha tehlikeli olmadıkları aşikar; deliler zaten tehlikeli değil. Onlara kızmıyorsak, yemeğimize ve hayatımıza ortak olan, güzelleştiren, renklendiren kuşları, kedileri nasıl öldürmüyorsak köpekleri de öldürmememiz gerekiyor. Bu kadar basit.
Açık Radyo bizim/biziz
Açık Radyo bizim/biziz ya da başka bir deyişle söylersek biz Açık Radyo’yuz. Bu yüzden, verilen karar, bizi de bağlıyor. Susturulmak istenen sadece bir radyo değil, biziz. İnsanları ötekileştirmeyen, her türlü fikre ve düşünceye saygı duyan ve onların dillendirilmesi için her koşulda ve her cephede savaşanlarız. Farklı fikirlere ve bunların seslendirilmesine karşı olanlar önümüze engeller koysa da yolumuzdan sapmadan ilerliyoruz.
İncecik bir veda havası
Benimki, ani bir gidiş değil. Bu sayfalardaki son yazım bu ama tam anlamıyla bir veda değil. Bir gün bir yerde nasılsa yeniden karşılaşacağız. O güne dek eksilmeyelim, yeter. Hoşça kalın. Şimdilik.
Şarkılı Memleket Takvimi’nden bir yaprak: 10 Ekim
Attilâ İlhan’ın, Behice Boran’ın, 20 Temmuz ve 10 Ekim’de aramızdan alınan arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Şarkılar onları hatırlamamıza vesile. Adları, şarkılar söylendiği sürece yaşayacak.
Plak ve 'nostalji' üzerine…
Bu ara plaklar popüler. Kimi albümler yeniden basılıyor, döneminde plak olarak yayımlanmamış albümler plağa kaydediliyor. Sadece bunlar değil, yeni albümler de plaklar aracılığıyla dinleyiciye ulaştırılıyor. Ekseriyetle 33’lük plaklar bunlar ama benim gibi 45’lik sevdalılarını sevindiren hamleler de yok değil.
Kerim Afşar anısına: Bir 'sanat plağı' ve hatırlattıkları
Kerim Afşar, en sevdiğim oyunculardandı. Yokluğu, eksikliğimiz. Onu sahnede görmüş, seyretmiş, dinlemiş, alkışlamış olmak, benim şansım. Bir de plağı bulursam kendimi daha şanslı hissedeceğim.
Sonsuza dek yaşayacak iki ozan
Ruhi Su ve Victor Jara, sonsuza dek yaşayacak iki önemli ozan. Kenan Evren yargılanmadı ama çoktan unutuldu; Pinochet yargılandı ve artık sadece “zalim” olarak hatırlanıyor. Bu iki ozanın sesi dünyada yankılandığı sürece bu zalimlikler unutulmayacak ve iki halka çektirilenler kuşaktan kuşağa aktarılacak. Sadece Eylül’lerde değil, her dem.
12 Eylül sonrasını aydınlatan albüm: 'Güneş Topla Benim İçin'
12 Eylül’ü yapanlar ve ondan yararlananlar unutulacak ama ‘Güneş Topla Benim İçin’ ve diğer şarkılar kuşaktan kuşağa aktarılacak, umudu pekiştirecek. Tam da bu yüzden, bugün bu albümü dinlemeliyiz: Mikis Theodorakis ve Ülkü Tamer’in anısına, onların sesini sesine katarak çoğaltan Zülfü Livaneli’ye selam çakarak…
Theodorakis: Barış yolcularının en büyüğü
Theodorakis, sadece ülkesinin özgürlüğü için savaşmadı, dünya halklarının bağımsızlık mücadelesine de destek verdi. O'nun yokluğu, barış yolunda büyük eksiklik. Bayrağı bıraktığı yerden devralmak şart.
Ayzer Danga’ya veda
Müziği seven, hayatını ona vermiş bir isimdi Ayzer Danga. Yaptıkları boşa gitmedi, tarihe geçti.