Oğuz Demir

ooguzdemir@gmail.com
TÜM YAZILARI
Gerçekti, hayal oldu! Son yıllarda hem konut fiyatları uçtu, hem de hükümet aksini başarmaya çalışsa da faiz oranları uçtu. Bu şartlarda konut almak ise imkansıza döndü! Hani AKP’nin bir sloganı vardı. Hayaldi gerçek oldu derlerdi.
Ramazan geldi gelmesine de Memleketin masasından sürekli ekmek eksiliyor. Ve başta da dediğim gibi her ne kadar hepimizin gözü kulağı deprem bölgesinde ve aklı seçimde olsa da midelerimizde durum vahim! Krizler ikiye ayrılır! Ne üretici mutlu, ne tüketici mutlu! Ne çalışan mutlu, ne işveren mutlu! Böylesi bir mutsuzluk ortamında yapılması gereken tek şey ise o mutsuzluktan umut çıkarabilme alanı olan muhalefetin kriz çıksa bile doğru yönetmesiydi. Sonuç itibariyle de bunu başardılar. Bize yeniden iyi kriz yönetimini hatırlatan tüm liderlere ve kurmaylarına bir teşekkür borçluyuz.
14 Mayıs 2023! Milleti bilemem ama ben ne yapacağımı biliyorum. Çok uzaklara gitmeyeceğim… Öyle çok ekonomiyi de düşünmeyeceğim. Seçim sabahı, 6 Şubat günü, 7 Şubat günü ve takip eden 22 günü düşünerek sandığa gideceğim. İnsanlar çaresizken onlara kader planı diyenleri hatırlayacağım. İnsanların canı yanarken onları azarlayanları hatırlayacağım.  Ağrı kesici yetmez, kalıcı çözümler lazım Herhangi bir uyarının, eleştirinin ya da önerinin hükümet açısından bir karşılığı olmadığını bir kez daha deneyimledik. Bu saatten sonra da hükümet şunu yapmalı, şu adımları atmalı demenin çok fazla bir anlamı kalmadı. Sadece laf-ü güzaf oluyor. O yüzden bu noktada kamunun yaklaşımı ile ilgili yapabileceğimiz en temel görev bütçe ve yardımlardan gelen kaynağı nasıl kullandıklarını takip etmek olacak. Lütuf değil zorunluluk! Bu kampanyanın tüm ana akım medyada ortak yayınlanmasının temel amacı, herkesin birbirini teşvik etmesi miydi, yoksa yaşanan AHBAP ve AFAD tartışmalarına dair bir gövde gösterisi miydi? Ne düşüneceğini bilememek! Hangi para yaşadığımız bu çaresizliği ortadan kaldırabilecek güçte? Hangi para en kritik üç dört saat içinde enkaz kaldırabilirdi? Olmuyor işte! Paran olsa da olmuyor! Tırlarca malzemeyi üç-dört saatte tedarik etsen de, zamanında yetişmiyor işte! Paranın gücü, zamana yetmiyor! Modern bir sömürü ile o sömürüye hayır diyenler arasında bir seçim İzlerken düşündüğüm tek şey oldu; kendini milletin adamı olarak gösterenlerle milletin ta kendisi arasında bir seçime gittiğimiz! Sömürünün modern haliyle o sömürüye başkaldıranlar arasında bir seçim! Teneke evlerde ayakta kalmaya çalışanlarla gökdelenlere çökenler arasında bir seçim! Bizim seçimimiz işte! Ayşe'nin parası Fatma'ya Fatma'nın parası Ahmet'e. Hey gidi Maria hey! 2022 yılında dış borç faizi için 80 milyar TL ödeme yapılmış! Bu Mary’ye giden para… Asıl mesele paranın kime gittiği değil! Asıl mesele paranın bizim cebimizden bir kere çıkıyor olması! Çıktıktan sonra da asla geri dönmemesi. Bütçenin her bir başlığı zaten net bir şekilde hükümetin tercihini gösteriyor. Adı Mary olmuş, Ahmet olmuş fark etmiyor. Bizimkiler zengin seviyor işte! Borsada ne oluyor! Son bir yıl içinde 1,5 milyon yeni yatırımcı milyarlarca lirası ile birlikte Borsa İstanbul’a girdi. BİST-100 hala çıkışın başladığı temmuza göre iki katın üzerinde bir değere sahip. Yani o dönemden ekim sonuna kadar hisse senedi alabilenler şu anda kârdan zarar ediyor. Öte yandan son bir aydır borsaya gelenler de ise durum bir hayli sıkıntılı! İşin aslını söylemek gerekirse şu son dönemde en büyük kaybedenler trene son binenler oldu. Yüksek taleple şişen fiyatlardan hisse senedi alanlar. Dünyada düşüyor ondandır! Vatandaş için güzel olanın da sonu vardır, hükümet için güzel olanın da! O gün geldiğinde elimizde ciddi bir enkaz kalmış olacak. O gün geldiğinde herkes maalesef birbirine boş gözlerle bakacak! Yıl biterken: Faiz, enflasyon, seçim... Koca bir yılı, yine siyaset girdabında, gerçeklerden sık sık uzaklaşan tartışmalarla geride bıraktık. Yüz yaşına giren Cumhuriyet’in bu sıkıntılarla uğraşması yerine bilim, sanat, kültür ve refah konuşmasını, başarı öyküleri konuşmasını çok isterdim. Asgari ücret zammı kimseyi memnun etmeyecek! Enflasyonu artıran işçilerin kararları değildi. Bedelini onlara ödetmek de hiç adil olmayacak! Asıl mesele enflasyonla mücadele etmeyen bir ekonomi politikasının uygulamada olmasıdır. Önünü görebilen var mı? Ekonominin her sınıfında, her sektörde seçime sıkışmış bir toplum haline dönüştük. Öyle büyük bir belirsizlik unsuru işte. Bütün bunları düşününce de insan kendi kendine mırıldanmadan edemiyor. Yapın bir an evvel şu seçimi de en azından 2022’den sonra 2023 en kötü yıla dönüşmesin! Bu toplumsal yorgunluk ve yılgınlık nereye evrilecek ortaya çıksın! Sınırsız yoksulluk Ekonomik büyümeden payını alamayan milyonlarca çalışan, ekonomide daralma olduğunda neyle karşılaşacak? Büyürken büyüyemeyen, küçülürken daha hızlı küçülecek! Seçime doğru giderken böyle bir ortamın yaşanmasını iktidarın istemeyeceğine neredeyse eminiz. Yine sorunları piyasada yaratılacak suni bir parasal genişleme ile erteleyecekler. O genişlemenin bedeli de bundan önceki tüm sorunların bedeliyle birleşip önümüzdeki yıl fatura olarak önümüze çıkacak. Faiz kararı mı? Geçen yıl ekonomide yangın büyürken, kur yukarı doğru giderken ve herkes endişe ile ne olacağını beklerken TL’ye sahip çıkmasını umduğumuz tek yer Merkez Bankası idi. Hepimiz oraya mesaj gönderiyorduk. Çünkü merkez bankaları böyle kurumlardır. Ekonomide bir anormallik olduğunda da ilk müdahaleyi yapan ilk yardım ekibi olarak görülürler. Şimdi size soruyorum. Tetikleyici bir gelişme ile birlikte ortaya çıkacak bir krizde ilk yardım yapacak bir kurumumuz var mı? Seçime doğru ekonomi 2: Asgari ücret! Hükümetin bugüne kadar tavrı hep iş dünyasından yana oldu. Ancak oylardaki erime dikkate alındığında, hükümetin başka düzenlemeler (vergi dilimi ayarlamaları vs.) ile işverenin yükünü işverenin istediği seviyede tutacak ancak çalışanı da memnun edecek bir üçüncü yol arayışında olduğunu duyuyoruz. Seçim sayesinde belki de bu kez bir Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısından işçi temsilcileri yüzleri gülerek çıkacak. AKP’nin seçim ezberleri bozulmaya devam edecek mi? Yıllardır çözüm bekleyen ancak bizzat AKP’nin reddettiği tüm sorunlarda seçime kadar çözüm üretmeyi önceleyen ve her yerinden popülizm akan bir seçim ekonomisi bir yanda duruyor. Diğer yanda ise yarın bir gün ne olacağı belli olmayan projelerle birlikte seçime doğru umut satmaya yönelmiş bir pragmatizm var. Bu ezber işe yarayacak mı dersiniz? Bildiğim bir şey var ki AKP’nin ısrarlı ezberlerinin bedelini ödemeye devam edeceğiz. TOGG babayiğitleri söz versin! Bunca devlet desteği ile kurulan üretim tesisleri ve yaratılan markaya ilişkin bir sözü “babayiğit” firma ortaklarının bize vermesi gerekiyor. Bu kadar üst seviye olduğu söylenen bir tesisi her koşulda çalıştırmaya devam etme sözü! Üç beş yıl sonra milyar dolarlar verecek bir yabancı üreticiye satmama sözü! Yoksa bir bakmışız ortada sadece tesis var. Ne yerli! Ne milli! En az 4 bin lira zarardasınız! Enflasyon yüksek ve buna göre maaş artışları yapılırken vergi dilimlerinin değişmemesi çalışana daha yüksek vergi yükü getiriyor, asgari ücretten daha yüksek ücret alanlar aldıkları zammı tam hissedemiyor. Çünkü zammın önemli bir kısmı vergi dilimi değişiminden kaynaklı olarak artan vergi ödemesine gidiyor. 2023 Bütçesi: Seçime doğru Bu yıl önceki birkaç yıldan farklı bir Meclis maratonu göreceğimizi sanıyorum. Birincisi seçim yılının bütçesi görüşülecek. Seçime doğru giderken Türkiye’nin en önemli sorunu ekonomi. İkincisi 2023 yılı bütçesi, 2021 ve 2022 yılında hükümetin ekonomide bozduğu dengelerin bedelinin ödeneceği bir yıl olacak. Boşverin epistemolojiyi! Bir ülke düşünsenize. Tüm kesimleri aynı ya da değişik zamanlarda “verilecek bir müjdeye kilitleniyor!” O müjde ise aslında bayağı yine hükümetin yarattığı ekonomik ya da başka alanlardaki sorunlara ilişkin. Patlat dövizi, uçur maliyetleri ve enflasyonu. Herkesin geliri ve satın alma gücü erisin. Yoksulluk artsın. Sonra aldığını geri ver! Sırala müjdeleri, sonra da kap oyları! Çalışır mı? Moratoryum olsa duramazsın! Borç ertelemeyi hükümet neden istiyor? Birincisi bu erteleme ile doğalgaz sübvansiyonu için BOTAŞ’a verilen para tasarruf edilecek. Bu da önümüzdeki seçime kadar Hükümetin bütçede kullanabileceği kabaca 100 milyar tl’lik bir ek kaynak demek. EYT, 3600 ek gösterge, memur maaş zammı ve seçim için yapılacak işlere kaynak lazım. İkincisi rezerv sıkıntısından ötürü, erteleme ek 10-15 milyar dolar bir yükün kalkması demek. Beklenti yönetimiymiş (!) Önümüzdeki yıl Merkez Bankası’nın enflasyonu tek hanelere indirebileceğine inanan var mı? Tek haneyi de geçtim, enflasyonun hükümetin iddia ettiği gibi yüzde 20’li seviyelere düşeceğine inanan var mı? Bakan Nebati’ye sorsanız ekonomi gözlerdeki ışık! Hocası eski Bakan Albayrak’a sorsanız ekonominin yüzde 50’si beklenti yönetimi! Gel gör ki bu sözlerin bir gram itibarı kalmış değil… Kimmiş bu mandacı ekonomistler? Bir yanda, 'doğru yapın sermaye gelir, gelmezse de en azından enflasyonu biraz toparlarız' diyenler diğer yanda durumları toparlamak bir yana seçim kazanmak için Rus ve Arap sermayesi peşinde koşanlar! Şimdi sorayım size acaba kim daha mandacı ekonomist? O zam aslında dün akşam gelmedi! Evet dünyada kriz var! Enerji fiyatları çok hızlı arttı. Kabul ediyoruz etmesine de bir de yanlış politika ısrarı nedeniyle bu krizi iki katına çıkardılar. Şimdi bu yanlışın bedelini hem faturalarda hem de bizim vergilerimizden oluşan bütçeyi delik deşik ederek bize ödetiyorlar. Nereden baksan tutarsızlık Gıda enflasyonu kaçtı? Neden bu kadar yüksekti? Nedeni birçok yanlışa bağlı. Pekiyi kim kaybediyor? Milyonlarca tüketici. Kim kazanıyor? Bir avuç ihracatçı. Anlayacağınız bu tutarsızlık ekonomisi canımızı yakmaya daha çok devam edecek. Buna sebep olanlar ise vatandaşa attıkları bu kazığı bize gururla anlatmaya devam edecekler.