Onur Salman

salmanonur@gmail.com
TÜM YAZILARI
Pedalınıza umut bağladım Türkiye bisikleti için yeniden hayal kurma zamanı. Büyük yıldızlar 10-17 Nisan’da Türkiye’de olacak. Ama daha önemlisi daha fazlası için en azından benim umudum var artık. Ve umut tek kişilik bir umut değil. İyi ekip ve liyakatin bu topraklarda hala var olduğunu görmenin ümidi.
İnanılmazlar yetmez, bize ‘inanılan’ lazım Siz bu toprakların gençlerine umut verirseniz onlar size hayal bile edemeyeceğiniz bir gelecek sunar. Siz bir verirseniz onlar 10 yapar. Sadece yanlarında durduğunuzu gösterin onlara. Yeter ki köstek değil destek olun. Gerisini de merak etmeyin. Putin, Rusya değil Biliyoruz ki şu an yaşanılanlardan büyük üzüntü ve utanç duyan milyonlarca Rus var. Bu onların Rus olduğu gerçeğini değiştirmez. Sırf bu sebeple de cezalandırılmaları ise hayatın neresinden bakıyorsanız bakın adil değildir. Adil olan cezayı suçluya kesmek. Toplumları birleştiren spora ve sporculara ceza keserek adaleti sağlayamazsınız.
Şampiyonluğu nerede kutlayacaksınız? İstanbul’da mı Gebze’de mi? Erkek takımının hafta sonu maçına hazırlanırken nerede oynayacağına dair kafasında hiçbir soru işareti yok. Kendi sahalarında Gaziantep Futbol Kulübü ile karşı karşıya gelecekler. Stadı da yakından bilirsiniz. Vodafone Park. Peki ya kadın takımı? Boş vites ve 13 madalya Biz Olimpiyat Oyunları’nda neden sadece 13 madalya aldığımızı sorgulamıyoruz. Doğru yatırım ve yaklaşımla oluşabilecek bir spor ülkesinden bahsedebilecekken, mevcut şartlar altında olağanüstü işler başaran Mete’yi, ayrı da yazılsa birleşik de yazılsa Busenazları, Merveleri, Ferhatları konuşuyoruz. Çünkü kanıksadık. Bu vasatlığı, bu liyakatsizliği, bu saygısızlık iklimini benimsedik. O sebeple inanamıyoruz bu çocukların başardıklarına. Siz Tokyo’da biz burada mücadele edeceğiz 40 yıldır bu topraklarda yaşıyorum. Hep ‘Daha kötüsünü yaşayamayız’ dediğimde aslında serbest düşüşümüzün devam ettiğine tanık oldum. Başkasının yerine utanmaktan, liyakatin değil, ‘hamili kart yakînimdir’ geçer akçe olmasında bıktım. Halbuki insana ve doğaya saygılı olmak bu kadar zor olmamalıydı. İnsanların aklıyla, geleceğiyle, yaşamlarıyla, kariyerleriyle oynamak da bu kadar kolay olmamalıydı. Aşılamayacak duvar yoktur Ebrar Karakurt bir taraftan Türkiye voleybolunun önemli figürlerinden biri haline dönüşürken diğer yandan ise Türkiye sporunun tarihinde kendisine bir yer hazırlıyor. Kendisine şiar edindiği Anton Çehov’un dediği gibi “Aşılmasına imkan olmayan hiçbir duvarın olmadığına’ inanarak atıyor adımlarını. Belki de bu sebeple voleybol salonunda bu kadar ‘acımasız’, hayalleri konusunda bu kadar inatçı, hedefleri konusunda ise bu kadar limitsiz. Para, para, para… TFF’nin en genç takıma para vereceğini duyurması sadece bir son dakika haberi olarak mı kalmalı? Bunu bir sistem sorgulamasına dönüştüremez miyiz? Ayakta Kal çArşı 8 yıl önce çArşı’nın üstlendiği görevi eğer bir spor kulübü üstlenseydi ne olurdu diye düşünmekten kendimi hiç alamadım. 5 yıllık bekleyişin başrolü onun mu olacak? Şimdiye kadar her Olimpiyat kendi hikayesini yazdı. Tokyo’da yazılacak hikâyenin başrol oyuncularından biri de 2016’daki gibi Simone Biles olacak. Şimdi ‘çifte kupa’yı kutlama zamanı Ahmet Nur Çebi ve Sergen Yalçın her nerede şampiyonluktan bahsediyorsa yanlarına Bahar Özgüvenç’i de alacaklar... Eğer bunu yaparsa, bu garip sezonun en şık golünü Beşiktaş Yönetimi atmış olacak. LeBron’un gör dediği Ama neyse ki LeBron’lar var. Türkiye’de pek görmeye alışık değiliz ama en azından dünyada var. Elde ettikleri yerleri sadece yeni arabalar almak için kullanmayan, sürekli lüks hayatlarını gözümüze sokmayan sporcular var. Sosyal hayatla, eşitsizlikle, yoksunlukla mücadele eden sporcular var. Çünkü spor eşitsizliği ortadan kaldırmak için var. Şampiyon Osaka “Gelecek neslin kadın sporcularına ilham vermek istiyorum” diyen Osaka, kurduğu Naomi Osaka's Play Academy sayesinde kendi önüne çıkan onlarca engelin diğer kız çocukların ayaklarına takılmaması için yola çıktı. Dolayısıyla sadece dün Avustralya Açık tek kadınlar şampiyonluk kupasını kaldırdığı için değil, yarın o kupayı kaldıracakların önünü açtığı için rahatlıkla bağırabiliriz: ‘Şampiyon Osaka.’ L’Equipe kulağımıza fısıldıyor: Takım olun Bugün hiçbir şey olmamış gibi çıkan gazeteler, sırf günü kurtarma safsatası nedeniyle ölüyor. Ne yapalım en azından evimize ekmek parası götürüyoruz diyen basın emekçileri, düzen bu şekilde ilerlerse çok uzak olmayan bir tarihte işlerinin ellerinden kayıp gitmesini izlemek durumunda kalacaklar. O sebeple çok geç kalmadan ‘takım’ olalım ki mesleğimizi, tutkumuzu, geleceğimizi hep birlikte koruyalım. 2021 distopyası mı yoksa 2021 projeksiyonu mu? UNICEF’e göre 1.5 milyar çocuk, salgın nedeniyle okullarından uzak kaldı. 2008’de 6-12 yaş arasındaki çocukların spor yapma oranı yüzde 45 iken, 2018’de bu oran yüzde 38’e indi. Parents Together Vakfı’nın 3 bin ebeveynle gerçekleştirdiği araştırmaya göre, çocukların pandemi öncesine göre ekran süresindeki artış yüzde 500. Yani dünya sporunun altında bir dinamit var. Ya çocukları aktif hayata döndürerek dinamit patlamadan doğru kabloyu keseceğiz ya da sporun geleceğinin patlamasını izleyeceğiz. 2020: Unutulmaması gereken yıl Tüm dünyanın ‘unutulması gereken yıl’ olarak gördüğü 2020, Türkiye sporunun hafızasında asla silinmeyecek yıllar listesine üst sıralardan giriş yaptı. Tabii ki umalım ki gelecek yıllarda gelecek başarılar, 2020’yi unuttursun. Ama yine de birçok yönüyle illallah ettiren 2020, sağ ol var ol. Daha önce hiç yaşamadığımız duyguları tattığımız bir yıl olarak aramızdan ayrılıyorsun. Güle güle. Bir haber, onlarca yıllık fark Türkiye’de durum nedir? Biz bütçeleri konuşabilecek duruma bir türlü gelemiyoruz. Çünkü tam 2024 için neler yapılıyor diyeceğiz, karşımıza diploması sahte olduğu iddiaları olan bir yönetici çıkıyor, tam yeni spor dalları için bir girişim var mı diyeceğiz, paraların futbolda takılıp kaldığını öğreniyoruz. Bazen de kalp mantığı yener Aslında tünelin ucundaki ışık pek de parlak değildi Cavendish için. Zira tarihin en iyi sprinteri de olsa artık yaşı 35 olmuştu. O sebeple de daha ekimde Deceuninck-Quick-Step'in patronu Patrick Lefevere, Cavendish’in takıma katılacağı yönündeki söylentiler için “Kalbim evet diyor ama mantığım hayır diyor” ifadelerini kullanmıştı. Güle güle El Diego Maradona’ya sadece bir futbol tanrısı olarak bakmak, parçaları eksik bırakmak olur. O aynı zamanda bir siyasi figürdü de. Kendi ifadesiyle halk çocuğu olarak doğmuş ve halk için futbol oynayan biriydi. Ramazan gelmiş memleketimin Formula’sına Bilet satılmayan, davet listesi iptal edilen bir yarış için pazar günü giriş kuyruğunun olması ise en basit tarifiyle kötü yönetilen bir süreç olarak nitelenebilir. Çünkü sorarlar, madem bu kadar insan girecekti o zaman satılan biletler neden iptal edildi, neden bilet satışları kapatıldı diye. Yıldız sporcular neden var? Örneğin Messi ırkçılığa, Ronalda açlığa, Mbappe kadın şiddetine, Yusuf Yazıcı depremle yaşamaya dikkat çeksin. Sonra projelerini hayata geçirsinler. Koskoca bir denize taş atsınlar. Maalesef bu dünyada normal insanın attığı taşın çıkardığı dalga ile ünlü insanların attığı taşın çıkardığı dalga bile farklı. Belki onların taşının çıkardığı dalga tsunami yaratır. Bu isimler de tabela kalkıp kariyerleri bitince yastıklarına başlarını farklı bir huzurla koyarlar. Umut etmeden olmaz İzmir’den çıkan Emre Sakçı tam bize moral olacakken, işte o İzmir yine 2020’de olduğumuz ve kabusların bitmediğini gösterdi. Birçoklarının doğal dediği aslında tam olarak yine insan eliyle yapılmış bir felaket olan depremle yine sarsıldık. Mevzu paraysa gerisi teferruattır Son dönem futbolunun en büyük yıldızlarından biri olan Cristiano Ronaldo’nun koronaya yakalanması sonrasında bile yola devam edildi. Neden ‘bile’ diyorum. Malum UEFA’nın yıldızları koruma dürtüsü ama para kaybetmeyelim dürtüsü ile paralel gider. Bu nokta da bile ‘hakem devam’ diyebildi. Bir tek maskeler düşmüyor Bu yılın mart ayından bu yana iş bambaşka bir boyut kazandı. Salgınla birlikte futbol yöneticileri bu açığa bir nebze yama olabilmesi için sporcularından indirim istemiş, sözleşmesi gereği hak edilmiş ücretlerinde indirime gitmeyen futbolcular ise takım haini olarak fişlenmişti. Şeker seven dünya rekortmeni... Artık atletizmin cazibesini kaybettiği iddialarının tam üstüne geldi Duplantis. Aralarında benim de olduğum Bolt sonrası oluşan boşluğun dolmasının güç olduğunu düşünenlerin yanıldığını çok erken vurdu yüzümüze. Bazıları ona sırıkla atlamanın Tiger Woods’u diyor ama o atletizmin yeni yıldızı, sırıkla atlamanın Mondo Duplantis’i. O kadar. 3 harfle değişir her şey Verdiğiniz mesaj yarım diyen çıkmayacak mı? 4 büyük bir araya gelmeden hangi dayanışmadan bahsediyoruz diye soran olmaz mı? Ama en azından bir şey yaptılar, diğerleri onu da düşünemedi falan gibi garabetlere hiç girmeyelim mümkünse. Zira hamlenin çıkışı amacı çok iyi, getirdiği birlik duygusu kadüktür. Spor kulübü olma şüphesi Peki ya Türkiye’de kimsenin mi umurunda değil yüzlerce tecavüzcünün elini kolunu sallayarak dışarılarda dolaşması? Kendilerine yeni kurbanlar aramalarını kimse kafasına takmıyor mu? Kaçma şüphesini kim takar. Bu adamların kaçma değil yeni suçlar işleme, yeni hayatları söndürme şüphesi var. Sükut ikrardan gelir derler ya sustukça mevcut düzeni onaylıyorsunuz demektir. Amerika’da ırkçılık hangi boyuta yükseldiyse, Türkiye’de de kadına ve çocuğa şiddet ve tecavüz o boyuttadır. Yetenek, baskı, depresyon, efsane Zorlu bir çocukluk, bir snooker masasının etrafında yapılabilecek ne varsa bunların hepsini yapmaya muktedir bir yetenek, sosyal hayatın baskısı, bu baskı altında yaşanan ezilme ve en yeteneklerinin ışığında başardıklarının getirdiği tarihinin en iyisi olma seviyesi. Onu daha ne kadar izleyebiliriz bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. O da ne kadar izlersek kâr. Bu bayrak da mı inecek? Barcelona Messi, Messi de Barcelona’dır. O sebeple Messi, sadece bu kötü gidişe değil, endüstriyel futbolun takım dolaştırma tutkusuna karşı da mücadele etmeli. Evet bugün sis, dağın gözükmesine engel ama o sisin dağılmasını sağlayacak olan da Messi’nin ta kendisi. Alışmayın Futbol erkek oyunu değildir. Büyük büyük takımlar, kadınların bu spordaki ağırlığını keşfettikleri için pembe forma da yaptırır, kadın takımı kurmak için de yarışır. Biz ise geviş getire getire konuşuruz ancak.