Rıza Oylum

r_oylum@hotmail.com
TÜM YAZILARI
Öğrenci filmleri: Okul çok yarışma az Majör festivaller üniversite yarışmalarına daha fazla imkan vermeli, görünürlüklerine de daha fazla özen göstermeli. Bu yıl çeşitli tartışmalar yaşandı bu konuda. Hem Adana hem de Antalya’da daha fazla görünür olmak ve fark edilmek isteyen öğrenciler haklı sitemlerini dile getirdiler.
'Hemme'nin Öldüğü Günlerden Biri': Israrla Kürtçesiz "Hemme'nin Öldüğü Günlerden Biri" adeta senaryosuz haliyle, bünyesindeki epizotların derinliksiz kaldığı, mekânın ruhunu, insan ilişkisini yüzeysel bir üslupla, gölgelerini yok sayarak inşa eden bir durum komedisi olmayı seçmiş. 'Dışavurumcu' İran sineması: Festivale film çekmek Festivallerde karşımıza daha çok çıkmaya başlayan İran dışında gelişen İran sineması artık Batılı festivallerin yeni bir stratejiyle İran’ı temsil eden filmlerin bu filmler olduğu algısını veren bir çizgi tutturuyor. İran’da yaşayan ve politik olmayan filmler artık itibar görmüyor.
Tuncay Akça’nın bilinmeyen başrolü: Bebek Tuncay Akça için daha önemli bir filmin vesilesi olmuştur "Bebek" filmi. Filmi izleyen Yılmaz Güney, "Yol" filminin kadrosunu oluştururken "Bebek"teki rolünden ötürü Tuncay Akça’yı da kadroya dahil etmek için ona haber yollar. Şerif Gören’in yönettiği ulusal sinemamızın en önemi filmlerinden biri olan "Yol"da Tuncay Akça, hapisten kuşuyla izinli çıkan Yusuf karakterini oynar. "Bebek" filminde hayvan sevgisinden kedileri ve köpekleri besleyen Apo, "Yol" filminde ise hapishanede kuş besliyordur. İktidardan muhalefete sürdürülemeyen film festivalleri Meşhur sözdür: Türk gibi başla Alman gibi sürdür İngiliz gibi bitir. Biz Türk gibi başlamak noktasında mahiriz ama Alman gibi disiplinli sürdüremiyoruz. Çok sayıda belediye film festivali için hızlıca başlangıçlar yaptı ama son 10 yıl içinde neredeyse hiçbiri Alman gibi devam ettiremedi. Safranbolu’da belgesel festivali: Süha Arın’ın izinde 25 yıl Coğrafyamızın hem kültürel hem de tarihi yaşanmışlıklarını belgesel gerçekliğine taşıyan usta belgeselci Suha Arın’ın ismiyle anılan Safranbolu Belgesel Film Festivali, belgesel namına önemli bir deneyim sunmaya devam ediyor. Günümüzde çok sayıda festival belediye başkanlarının değişmesiyle yok olurken bir festivalin üstelik küçük bütçeli bir Anadolu ilçesinin korumasında varlığını devam ettiren bir festivalin 25 yılı geride bırakması ulusal sinemamız namına adeta çölde vaha etkisi yapıyor. Ulusal sinemada devrimciler Devrimcilerin mizahını yapan üretimler, toplumun devrimcilere bakışında yaşanan dönüşümü de resmeder. Toplumsal hareketliliğin kitleleri sürüklediği dönemlerin öğüt verici kitle önderi tiplemeleri filmlerinden (Maden, Arkadaş) sonra 12 Eylül sonrasında hapisten çıkan yorgun adam imajına dönüşten devrimciler, günümüzde "Muro"dan "Mahsun J"ye uzanan bir çizgide toplumun yaşadığı dönüşüme ayak uyduramamış, kitlesellikten marjinalliğe dönüşerek mizah unsurlarına evrildiler. YouTube’da Güney Filmcilik: İstismar edilen bir arşiv Yılmaz Güney’in yönettiği, oynadığı ya da hapiste olduğu için onun senaryosuyla çekilen filmlerden yapılan 5-8 dakikalık kolajlar, Kiralık Bir Kadınım Ben, Kim Kiminle Eşleşecek?, Hatice Kötü Yola Düşüyor, Hatice Faik’in Dostu Oluyor, Yapma Pişman Olmayalım, Karısı Cemil’i Aldatıyor, Cemil Karısından İlgi Göremiyor, Arap Naciye’yi Avlıyor gibi isimlerle YouTube'da izleyicilere sunuluyor. Sunuluş görselleri ise isimlerden daha rezilce. 43. İstanbul Film Festivali’nde 4 Kıtada 4 Film Farklı coğrafyalardan insan hikayeleri sunması için 43. İstanbul Film Festivali’nde bu yıl 4 kıtadan 4 farklı film üstünde duracağım. Amerika’dan Alonzo Ruizpalacios’un yönettiği "Mutfak", Avrupa’dan Danimarka’nın Oscar adayı Nikolaj Arcel’in yönettiği "Toprak Uğruna", Asya’dan Zar Amir ve Guy Nattiv yönettiği "Tatami" ve belki de en istisnası Afrika Sudan’dan Mohamed Kordofani’nin yönettiği "Elveda Julia". Ülkelerin Oscar adayları İstanbul Film Festivali’nde Onlarca farklı ülkeden 140’tan fazla filmin gösterildiği 43. İstanbul Film Festivali’nde, umarım bu çeşitlilik her film izleyicisinin farklılığın zenginlik olduğunu keşfetmesine vesile olur. Zira en çok ihtiyacımız olan bu. Geri dönen Âzem Günümüze geldiğimizde ahlaksızlığın, hırsızlığın, etik bir değeri tanımamanın toplumu daha iyi bir yere götürmediğinin sesleri yükselmeye başladığında; karşımıza şapkasını yitirmiş de olsa yeni bir "Azem" çıkmış oldu. Yılmaz Erdoğan’ın önerdiği 'İnci Taneleri'nin "Azem"i insanın değerleri olduğunu yeniden hatırlatan, çökmüş bir ruh haline çok eskilerden seslenen bir çığlık gibidir. İlkler unutulmaz: İngiltere’ye Yabancı Film Oscar’ı "The Zone of Interest", 2023’ün en önemli filmlerinden biriydi kuşkusuz. İlk gösterimini 76. Cannes Film Festivali'nde yapmış Büyük Ödül ve FIPRESCI Ödülü'nü kazanmıştı. Altın Küre ve Avrupa Film Ödülleri adaylarından biri oldu. Çok sayıda eleştirmenler birliği ödülünü aldıktan sonra 5 dalda aday olduğu Oscar yarışında En İyi Uluslararası Film ve En İyi Ses dallarında iki ödül kazandı. Bu başarılar tesadüf değil. Sinemada Almanya sonbaharı Almanya'nın sanat ortamı için de oldukça besleyici bir yapı oldu RAF Hareketi. Hareketin eylemleri, üyelerinin yaşamları birçok romana, tiyatro oyununa ve sinema filmine konu oldu. Bu yazıda Baader-Meinhof hakkındaki filmlerin üstünde duracağım. Rusya’dan İran’a anadilinde sinema Çerkesce, Türkçe ve Kürtçe örneklerle anadilinde sinemanın kuzey ve güneydeki komşularımızdan verdiğim örnekler, bize bunun bir ülke için bir zenginlik unsuru olduğuna dair fikir verebilir. Oscar yarışında ’yabancı’ Türkiye adayları Bu yıl En İyi Uluslararasi Film dalında enteresan tesadüfler yılı oldu.  Almanya’nın meşhur yönetmeni Wim Wenders bu yıl Japonya namına Oscar için yarışıyor. Türkiye kökenli Yönetmen İlker Çatak da Almanya’yı temsil ediyor.  Bu geçişli girift yapı küreselleşmenin sinema namına en somut fotoğrafı sayılabilir. Animasyon sineması alan genişletiyor Son yıllarda dünyanın farklı yerlerinde animasyon üretimi oldukça önemli bir sıçrama yarattı. Bu animasyonların büyük bir kısmı çocuklar için üretilen içeriklerde karşılık bulurken yetişkin sineması için de daha önce olmadığı kadar zengin bir içerik önümüze çıkmaya başladı. 2023 ulusal sinema değerlendirmesi: 'Üvey evlat' belgeseller Uzun metraj, vizyondakiler, kısa filmler ve belgesel üretimini kapsayan dört yazılık bir seriyle 2023 yılı ulusal sinema değerlendirmesinin bu yazıyla sonuna gelmiş olduk. Ülkenin kültürel zenginliğinin ve çeşitliliğinin görsel hafızasını oluşturma namına belgesel üretimi yapanlar, umarım 2024’te de kendilerine sunulan imkanları fazlasıyla zorlayarak buldukları her delikten, kazdıkları her dehlizden ışık saçmaya devam ederler. Ulusal sinema 2023 değerlendirmesi: Kısa filmler Kısa filmlerin ülkenin kültürel ve coğrafi çeşitliliğine göre çeşitlenmesi ve yaygınlaşmasına dair hâlâ önemli bir boşluk olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Ulusal sinema 2023: Vizyonda kan kaybı sürüyor 2023’te vizyonda geçen yıl gibi 370 civarı film gösterildi. Ancak yerli film sayısında belirgin bir düşüş söz konusu. Geçen yıl 180 civarında olan yerli film sayısı bu yıl 140 civarına gerilemiş. 19 milyona dayanan yerli film izleyici sayısı da bu yıl 14 milyonu bulmamış. Sözün özü hasta kan kaybediyor, kan kaybını durduramıyoruz. Ulusal sinema 2023 ilk fasıl: Festivaller Türkiye'deki festivallerin en önemli eksikliği olan istikrar, umarım ulusal yarışma barındıran festivallerin yanında olur. Zira 4 yıl yapılan Bursa İpek Yolu Film Festivali, 10'uncu yılını bitirmesine rağmen sonlanan Malatya Uluslararası Film Festivali belediye çeperinde kaldıkları için devam edemeyen umut veren festivallerdi. Bir 'Şahsiyet' meselesi: Cumartesi Anneleri Hitchcock, "Bir filmde kötü karakter ne kadar iyiyse, film de o kadar iyidir" der. 'Şahsiyet'in en önemli gücü de bu önermeden geliyor. İlk sezonda kendi ifadesiyle; "mükerrer bir katil" olan Haluk Bilginer’in canlandırdığı Agâh Beyoğlu’nun anti kahramanlığının yanına bu dönem Kader de ekleniyor. Yunanistan’dan İtalya’ya Film Günleri Ülkelerin kendi filmlerini farklı ülkelerde gösterme motivasyonlarını istikrarlı bir biçimde Türkiye'de devam ettiren en başarılı ülkeler İtalya ve Almanya olarak sayılabilir. Fransa da İstanbul’daki en iyi konuma sahip kültür merkeziyle sinema gösterimleri için önemli bir merkez olma halini sürdürüyor. Adalet sinemanın nesi olur? Belgesel seçkisinde yer alan filmler, insan odaklı gelecek vaat eden genç yönetmenlerin üretimleriydi. Bu insan odaklı listenin yanında bir Ukrayna savaş propagandasına da maruz kaldık. "Ukraynamızın Gökleri" adlı savaş yanlısı materyalde, Ukrayna savaşı için pick-up kamyonet talebinde bulunan bir grubunun reklamını izledik. Pick-upların savaşlardaki maharetlerinin anlatıldığı materyalin sonunda ise bir internet sitesinin adresiyle Ukrayna askerlerine destek için para talep edildi. Partilerin kültür sorumsuzları Memleketin yönetimine talip olan partilerin kültür politikalarıyla; edebiyatla, sinemayla ve tiyatroyla kurdukları ilişki bu düzeyde olduğu sürece kimse şapkadan tavşan çıkmasını beklemesin. Bombalar altında Filistin sineması Son yılların filmlerinde ortak noktanın işgal ve baskı altında olan Filistinliler’in günlük yaşam rutinlerini ne denli etkiledikleri üstünde durulduğunu söyleyebiliriz. Yönetmenlerin İsrail mi yoksa işgal altındaki Filistin bölgelerinde mi yaşadıklarına göre de filmlerin konu çeperlerinin farklılaştığını da söyleyelim. Yapılamayan film festivalleri ve Yeşilçam’a sığınmak Ana akım filmlerin yanında vizyon şansı bulamayan, yenilikçi, alternatif filmlerin toplanma alanı olan festivaller özerkleşmediği sürece iptal tartışmalarının etrafında dönmeye devam edeceğiz gibi duruyor. Umarım önümüzdeki yıl festivaller kendi özerk yapılarını oluşturma namına adımlar atar, bu konuda sinema meslek birlikleriyle görüş alışverişinde bulunurlar. Sinemada Atatürk: Kutsalın dayanılmaz ağırlığı Dijital platformların geniş ekonomik imkanları ve görece daha özgür hallerinden ötürü daha fazla umut vaat ediyorken gelenek bir şekilde gene bozulmadı ve uluslararası bir Atatürk filmi planı gene suya düşmüş oldu. 3. yılında İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali Müzik ağırlıklı bir festival olan İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali her yıl isminin hakkını verecek hamleler yaparak gelişiyor. Festivalin teması müzik olunca ulusal yarışmada yarışan uzun metraj filmler içeriklerindeki müzikal unsurlar için de ödüllendiriliyorlar. Ulusal yarışmada yarışan 10 filmin arasında En İyi Film Ödülü Almanya’da yaşayan gurbetçi yönetmenimiz Ayşe Polat’ın yönettiği Kör Noktada filminin oldu. Asteroit Şehir: Wes Anderson’dan postmodern bir deneyim Wes Anderson'ın o bilindik renkli dünyasının son durağı olan "Asteroit Şehir", 1950’lerin popüler gündem maddesi olan uzaylıların varlığının toplum üzerindeki etkileri üstünde dururken, her zamanki Wes Anderson anlatımlarında olduğu gibi, aile kavramının sancıları, ansızın başlayan ergen aşklar, yetişkin dünyasının görünmeyen mesafeli halleri önümüzde beliriyor. Netflix, film festivallerinde el yükseltiyor İstanbul Film Festivali, festival-dijital platform gerginliğinde Cannes Film Festivali yaklaşımını değil Venedik Film Festivali yaklaşımını benimsiyor. Ancak jürilerin gönlü hala kısıtlı imkanlarla var olmaya çalışan festival filmlerinden yana.