TÜM YAZILARI
Çanakkale geçilmez, hem gezilir hem yaşanır
Çanakkale, “ne ararsan var” denilecek kadar çok alternatifi barındıran yerlerden. Geçmişte hak ettiği ilgiyi göremese de son yıllarda bırakın tatilcilerin, taşınmak isteyenlerin de can attığı illerin başında geliyor. Anlayacağınız artık insanlar Çanakkale’den sadece “geçmiyor”, hem geziyor hem yerleşiyor.
Adana’ya gidek mi? Şalvarından giyek mi? Kebabından yiyek mi?
Tarihî, kültürel ve doğal zenginlikleriyle Adana benim favori şehirlerimden. Hatta kendimi fahri Adanalı olarak gördüğümü de söyleyebilirim. Ne de olsa “fahri” babamın, Ali Büyükyiğit’in, canım Ali babamın memleketi... Tıpkı onun gibi nevi şahsına münhasır insanların yaşadığı, her tür zenginliği ve farklılığı içinde barındıran, pamuğun ve kebabın başkenti “01” Adana...
Tencerem var, tavam var, Antepliyim havam var
Tarihî yapıları, antik kentleri, müzeleri ve de mutfağıyla sadece Türkiye’den değil, dünyanın birçok yerinden turist çeken Antep için Evliya Çelebi, “Bu kenti anlatmaya ne dil ne de kalem yeter” demiş. Demiş demesine de ben haddimi aşıp dilim ve kalemim yettiğince bu baklava tadındaki şehri anlatmaya çalışacağım size.
Balığın esir düştüğü yer: Balıkesir
Doğası, denizi, tarihi mekânlarıyla geçmişte tatilcilerin, şimdilerde ise devamlı yaşamak isteyenlerin ilk tercihlerinden Balıkesir köyleri ve sahil kesimi. Her köşesi ayrı bir güzellik sunuyor ve her mevsim yapacak çok şey var bu şehirde.
Ne Diyarbakır anladı beni ne de sen, ne çok sevdim ikinizi de bilsen
Türkiye’nin en eski yerleşim kentlerinden, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir şehir Diyarbakır... Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun surlarına sahip, her yerinden tarihin fışkırdığı Doğu’nun Paris’i...
Burası Adıyaman, âlem düşman kesilir seni sevdiğim zaman
Türkiye’nin kadim kentlerinden Adıyaman, tarihi, kültürel, turistik değerleri ve doğal güzellikleriyle insanı hayran bırakacak bir şehir. Her şey bir yana, Nemrut Dağı’nda güneşin doğuşunu ve batışını izlemeden bu diyardan göçmemeli insan.
Kocaeli merkez, kesemiyo bizi herkes
Sırtını Marmara Denizi’ne, göğsünü Karadeniz’e yaslamış; iki deniz, bir körfez ve bolca doğal güzelliğe sahip bir şehir Kocaeli. Tarihi mekanları, yazın sahilleri, kışın kayak merkezi, Maşukiye’si, Ormanya’sı, mesire yerleri ve yaylalarıyla biraz da İstanbul’un arka bahçesi diyebileceğimiz bir kent...
Haydi gidek Maraş’a, kurbanım kara kaşa
Hâlen deprem yaralarını sarmakla boğuşsa da kimi tarihî binaları zarar görse de hâlâ görülecek birçok yer var Kahramanmaraş’ta. Sizi zaman yolculuğuna çıkaracak sokaklarından milyonlarca uğur böceğine ev sahipliği yapan yaylalarına, biberli dondurmasından tarhana cipsine kadar birçok keşif yapabilirsiniz bu şehirde...
Eskişehir coşsun, Es Es’ler duysun
Bugüne kadar anlattığım onlarca ilin neredeyse hepsi, içinde yaşayanların bir an önce kaçmak istediği yerlerdi. Haksız da değiller; Anadolu kentlerinin çoğunda yaşamak öyle pek kolay değil. Peki ya Eskişehir öyle mi? Değil! Neden mi? Gelin, hep beraber bakalım...
Bütün yollar çıksa da Roma’ya, biz gidiyoruz Urfa’ya
Bir il düşünün ki tarihinde Âdem ile Havva’nın ilk ayak bastığı, birçok peygamberin bağrından çıktığı, birçok peygamberin de yolunun düştüğü bir yer olsun... Ama bir peygamberin mancınıkla ateşe gönderildiği yer de aynı yer olsun. Dünyanın ilk üniversitesi ile bilinen en eski heykeli burada bulunsun... Sular altında kalan Halfeti’siyle turist akınına uğrasın... Yetmesin, Göbeklitepe’siyle yüzlerce yıllık tarihi değiştirsin...
Lingo lingo lingolik, Kilis’e mi gittin sen bensiz?
Dar sokakları, taş binaları, tarihî yapıları, kültürü ve demografisiyle Türkiye’de görmeye alıştığınız şehirlerden çok farklı bir yer Kilis. Düşünün, Türkiye’de bir tanecik komşusu var. Hatta Suriye, daha yakın bu şehre; on dakikacık.
Edirne’ye gel, ciğerimi ye
Kurulduğu günden bu yana stratejik konumu nedeniyle her zaman imparatorlukların hayallerini süsleyen, Osmanlı’ya neredeyse bir asır başkentlik yapmış Edirne. Bu sayede görkemli günleri de olmuş; birçok yıkım da yaşamış ama ne olursa olsun günümüzde Türkiye’nin en 9/8’lik kenti... Ayrıca insanların uğruna diğer şehirlerden geldiği tava ciğerin ana vatanı...
Vanlıyız, şanlıyız, heyecanlıyız
Gölü, canavarı, kedisi, kahvaltısı, altınları, gümüşleri, birbirinden zengin tarihî ve doğal güzellikleriyle Doğu’nun yükselen yıldızı... En çok da kendi ülkelerindeki baskıdan dolayı dilediklerince yaşayamayan İranlıların çekim merkezi, şanlı ve heyecanlı Van...
Real Mardin
Uzun yıllardır farklı halklara, kültürlere, dillere ve dinlere ev sahipliği yapan; mimarisiyle de masal diyarlarını andıran enteresan bir coğrafya Mardin... “Allah’ın unuttuğu yer” iken otantik bir Güneydoğu turu yapmak, hele hele Mardin’i görmek artık birçok insanın hayalini süslüyor.
'Paris’i değil dostum, Artvin’i görmeden ölme'
Karadeniz Bölgesi’nin en doğusundaki son şehir Artvin için “cennetin dünya şubesi” diye boşuna dememişler. Gerçekten inanılmaz bir coğrafya... Her mevsim, her türlü doğa sporuna ev sahipliği yapmasıyla da tarihî ve kültürel zenginlikleriyle de kesinlikle diğer Anadolu kentlerinden çok net bir şekilde ayrılan bir şehir...
Ne işimiz var Mars’ta, hadi gidelim Kars’a
Özellikle Doğu Ekspresi’nin son yıllarda popülerliğinin iyice artmasıyla ziyaretçi sayısını sürekli artıran Kars, kışları beyaz, bembeyaz, daha da beyaz; soğuk, sopsoğuk daha da soğuk bir şehir... Ancak Türkiye’nin hiçbir kentinde göremeyeceğiniz kültüre ve mimari yapılara da sahip bir il...
Zonguldak’ın Zo’su
Ne demiş şair; “Yüz karası değil, kömür karası”... Tüm zenginliğini de yoksulluğunu da taş kömürüne borçlu bir il... Bir zamanlar insanların akın akın gittiği, günümüzde ise arkasına bakmadan kaçtığı bir şehir... Ah be Zonguldak! Nereden nereye?
Erzurum iki yoldur; biri sağ, biri soldur
Büyükşehir unvanına sahip olsa da Erzurum, hep “küçük” şehir muamelesi gören bir yer. Öğrencilerin “gerizurum”, askerlerin ise “ere zulüm” diye isim taktığı bu şehir, bence Türkiye’nin en iyi kayak merkezlerinden birini barındırması sebebiyle bile muhakkak gidilesi bir yer. Kaldı ki sadece kışın değil, yazın da ziyaret etmeniz için birçok sebep sunabilirim size.
Neyin var diye sorma yeterince Ağrılıyım
Birçok efsaneye konu olan Ağrı Dağı’ndan ismini alıyor Ağrı ili... Ama adının lanetinden midir bilinmez yine tıpkı ismi gibi ağrılı bir şehir... Ekonomik ve sosyal açıdan pek imkâna sahip olmayan, hâlen feodal yapının hâkim olduğu ancak masallardan fırlamış hissi uyandıran İshak Paşa Sarayı başta olmak üzere birçok güzelliği de barındıran bir yer...
Suyu incik, aşı cimcik, işi çinicilik, Kütahya’ya gidelim şimcik
Hiç, bir şehrin çeyiz olarak verildiğini duymuş muydunuz? İşte Kütahya, aslında böyle bir kent. Zamanında Germiyanoğulları tarafından Osmanlı’ya çeyiz olarak verilmiş. Peki, o günden bugüne neler mi olmuş, gelin beraber öğrenelim.
Pertek önünde kelek, Dersim’e gidek gelek
Uzun yıllar acının her tonunu yaşayan Tunceli, günümüzde en çok ilgi çeken illerinden biri... Haşmetli dağları, muhteşem vadileri, çağıl çağıl akan suları görenleri hayran bırakıyor. Sokaklarında özgür kadınları görmek ise hem insanı mutlu ediyor hem de diğer illerimizi düşünerek “Ah keşke!” dedirtiyor.
Gez dünyayı gör Konya’yı
Anadolu’nun küçük kentleri bir yana Türkiye’de insanların en çok önyargıyla yaklaştığı illerin başında geliyor olabilir Konya. Gerçekten anlaması zor bir il... Göründüğü gibi olanların mı, olduğu gibi görünenlerin mi şehri? Kararı size bırakıyorum.
BJK’nin emektarı ‘SeySey’, basketbol takımının tarihini yazdı
Çocukluğundan itibaren siyah-beyaz renklerin peşinden koşan ve tam bir Beşiktaş aşığı olan Seyhan Kesim, namıdiğer “SeySey”, BJK Basketbol Takımı’nın da otuz yıllık emektarı... SeySey, 1993 yılında başlayan hem taraftar olduğu hem de masörlük yaptığı yıllardaki anılarını Beşiktaş basketbolu tarihiyle harmanlayarak, “Siyah Beyaz Basketbol” kitabını yazdı.
Bir gün bulursa beni ölüm, bil ki seni sevmiştim Bingöl’üm
İçen kimseye ölümsüzlük bahşeden abıhayatın Bingöl’de olduğunu biliyor muydunuz? Bu kentte güneşin tüm dünyadan bir başka doğduğundan haberiniz var mıydı? Adalarının yüzdüğünü duymuş muydunuz?
Herkes gidiyorsa Mersin’e, biz gitmeyelim tersine
Âdeta “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” deyimini doğrularcasına gerçekten de her milletten, her dinden ve her mezhepten insan yaşıyor Mersin’de. Bir zamanlar pasaportla girileceği hayal edilen Mersin’de güzellikler kadar terslikler de yok değil hani. Ne demek mi istiyorum? Hadi filmi biraz başa saralım...
No haşhaş, yes Afyon
“Afyon’a gidilmez, bir yere giderken Afyon’dan geçilir” diye bir söz var. Türkiye’nin İstanbul’dan sonraki en işlek kavşağı Afyon... E tabii doğal olarak da en çok mola verilen ili... Hâlbuki Afyon, bu molaları uzatmanız, hatta tatilinizin birkaç gününü geçirmeniz için de sucuk ve kaymaktan başka birçok sebep sunabilir size.
Malatya, Malatya, bulunmaz eşin
"Kayısı” denince ilk aklan gelen, evlenme tekliflerinin bile kayısı şeklindeki yüzük kutusuyla yapıldığı şehir Malatya... Aynı zamanda Turgut Özal’ı, İsmet İnönü’süyle ve “Mercedes Kadir”iyle meşhur... Üçüncü ismi çıkaramadınız mı? O zaman buyurun yazıyı okuyun...
This is Isparta
Ne demişler; Isparta’nın keli, gölü, gülü meşhurmuş... Hadi gülünü, gölünü anladım da “keli” derken her yerde adına rastladığımız Süleyman Demirel’i mi kast ediyorlar, bir türlü çözemedim. Ama şuna eminim; Isparta, gölleri ve dağlarıyla benim en sevdiğim coğrafyalardan biri...
Şırnak ne zaman hayat bulacak?
Birbirinden heybetli dağları, muhteşem yaylaları ve akarsularıyla her türlü doğa sporuna ev sahipliği yapabilecekken tüm bu güzellikleri insanların uzaktan izlediği bir şehir Şırnak... Hem her anlamda güzellik o kadar uzak ki... Şırnak’ta kocaman bir “ŞIRNAK” yazısı var ve altında “Burada herkes hayat bulacak” yazıyor. Sormadan edemiyorum: Şırnak ne zaman hayat bulacak?
Vatan, millet, Sakarya
Yeşilin ve mavinin her tonunu barındıran ama doğasından çok insanı konuşulan bir il Sakarya... Karışık etnik yapısıyla “Ne millettensin?” sorusunu sanırım en fazla burada duyabilirsiniz. Ha bir hitap kelimesi olarak kullanılan “hafız”ı... Gerçi günden güne artan Arap nüfusuyla Türkçe bir kelime duymak da giderek zorlaşmış mıdır acaba? Ne dersiniz?