Ümit Kıvanç

yazar@gazeteduvar.com.tr
TÜM YAZILARI
HTŞ’ye cihatçı eleştiri / 3 Şimdilik yaşananlara bakılırsa, HTŞ’ciler yumuşak ve hoşgörülü ortam peşinde gözüküyorlar. Samimiyetleri ve yeterlilikleri sert itirazlarla karşılaştıklarında görülecek, işler istedikleri gibi gitmediğinde ortaya çıkacak. Ancak ne olursa olsun, sadece silahlı marjinal muhalif örgütler değil, yeryüzündeki ezcümle cihatçıdan sert eleştiriler işitmeleri ve ihanet suçlamalarıyla karşı karşıya kalmaları muhtemel.
HTŞ’ye cihatçı eleştiri / 2 Bir Selefî düşünce-siyaset adamı olan Makdisi’ye göre, ittifak örgütünün adının değiştirilmesi bile şeriattan vazgeçildiği, demokrasiye yönelindiği yönünde işaretti. ŞFC’deki İslâmî çağrışımlı “fetih” kavramının yerine HTŞ’de böyle çağrışımı bulunmayan “tahrir” (kurtuluş) geçirilmişti. HTŞ’ye cihatçı eleştiri / 1 Somut siyasî başarıyı getireceği kestirilebilen pratik adımlarla, çiğnenmemesi, tavizsiz korunması, yerleştirilmesi gereken ilkeler arasındaki gerilim, El-Nusra’nın ŞFC’ye dönüştüğü aşamada açıkça ortaya çıktı. Hâlâ sürüyor ve muhtemeldir ki, bugünkü, Şam’da ele geçirilmiş iktidarın yönetilmesi ve yeni rejim kurulması aşamasında çok daha şiddetlenecek. Birileri birilerini ihanetle suçlamaya başladı bile.
Öcalan’ın mesajı ve 'bişey çıkmaz' tavrı Hiçbirimiz bu alandaki hiçbir oyuna iyimser beklentilerle gözü kapalı dalacak kadar hıyar değiliz. En azından artık değiliz. Bu açıdan, ihtiyatlı uyarıcıları baş tacı etmeli, ama bozguncu tutuculara aldırış etmemeliyiz, diye düşünüyorum. Faşist enternasyonal yolunda Elon Musk... Şımarık yeni devir zenginlerinin en ünlüsü Elon Musk şu anda ABD politikasına yön verir konumda. Bu zibidilerin ağababası Donald Trump’ın dünyanın en güçlü devletinin başına geçecek -aslında geçmiş- oluşunun anlamı hâlâ layıkıyla kavranmış değil. Hele Trump’ın “liderliği”nin dünyaya yansıması, başka yerde başkasına yaptırabilecekleri… bugünü mumla aratacak muhtemelen. El Kaide, DAİŞ, Nusra, HTŞ… /3 Ankara, kendine paralı asker devşirip SMO’yu kurdu, HTŞ ile ilişkisini de tekinsiz müttefiklik statüsünde sürdürdü. İdlib’le de sınırlı olmayan TSK varlığını Suriye’den sürüp çıkarma gibi bir işe gücünün yetmeyeceğini, Şam’da iktidarı ele geçirirse Türkiye’yle karşılıklı çıkara dayalı iyi ilişkiye ihtiyacı olacağını varsayan HTŞ de durumu kendi açısından mâkûl buldu. Bugüne böyle gelindi. El Kaide, DAİŞ, Nusra, HTŞ… /2 2016 Temmuz’unda Nusra Cephesi, başka örgütlerle biraraya gelerek Şam’ın Fethi Cephesi’ni (ŞFC) oluşturduklarını ilan etti. Açıktı ki, bu, ŞFC’nin odağındaki esas büyük güç Nusra’nın uzun zamandır başka herkesçe sorun sayılan El Kaide bağlantısının kesildiğinin ilanıydı. El Kaide, DAİŞ, Nusra, HTŞ… /1 Üç-beş günde koca ülkenin hakimi haline gelen şu HeTeŞe, sahiden El Kaide’ci midir? Öyleydi. DAİŞ/IŞİD ile ilgisi var mı? Vardı. Onlar gibi bir şey mi? Değil. Macera beklediğinizden daha renkli. Haydi başlayalım. Yine mi “82 Halep” meselesi? Ve saatli bombayı eline alıp bu kadar rahatça oynayabilmenin sırrı da, tıpkı İdlib açmazına herhangi bir inandırıcı çözüm formülünün kimse tarafından bulunamayışındaki acımasızca kesinliğe benzer şekilde, şu an için İdlib’e hükmeden Heyet Tahrir el-Şam devletçiğinin tek hayat kaynağının Cilvegözü (Türkiye-Suriye) sınır kapısından gelen mal ve para oluşunda. Ankara usulca kapıyı çekiverse, HTŞ de, İdlib’deki yapı da çöker. Umut yoksa ne var? “Umudum yok”, duygu durumu ifadesi değil. Karar bildirimi. “Benim bir şey yapmaya, birşeyler yapmaya çalışanlara katılmaya niyetim yok,’ demek. E, birşeylerin ucundan tutsan?” - “N’olucak ki!”: Yani, “Aza razı değilim,” demek. Bir nevi, “Böyle iyiyim,” demek. Kabullenememe, haysiyet meselesi. İtiraz, direniş, haysiyet meselesi. Başkasının başına iş gelirken umursama-umursamama haysiyet meselesi. Irkçıya karşı ırkçılık Faşistlerin yönetimindeki İsrail devletine düşmanlık beslemek her insan evladının hakkı, hattâ görevi. Buna şüphe yok. Ancak bu hakkı edinebilmek için, düşmanlığı “Yahudi”ye yönelterek genişleten ve gerçekte olan bitenden bağımsız, yapısal kılan beriki ırkçılara da itiraz meydanında yer açmamak şart. ABD seçiminden siyaset tüyoları İnsanlar adaleti, hak-hukuku takmıyor, insan onuru kavramına “gâvur icadı” olarak bakıyor vs. olabilir. Böyle durumda da çıkarlarına göre davranmaları beklenir. Davranmıyorlar. İşçiler tutuyor, işçi haklarına kökten düşman birilerine oy veriyor. Niye? İsrail tehlikesi. Kime? Kibirin pekişmesi, “ne istersem yaparım” duygusunun karakter özelliği haline gelmesi… Sanırım böyle bir ruh haliydi, Amsterdam’da Ajax maçına giden Macabi Telaviv taraftarlarına hakim olan. İsrail devleti, onu yönetenlerin -ve destekçilerinin- faşist zihniyeti yüzünden dünya üstündeki bütün Yahudileri hedef haline, potansiyel kurban konumuna getiriyor. Sinvar’ın sopası, faşistlerin kibiri İsrail liderleri, kolu kopmuş savaşçının hayattaki son anında kendisini görüntüleyen drona sopa fırlatmasının görüntüsünü yayınlarken, ancak gözü dönmüş kibirin ürünü olabilecek gaflete düştüler. Onlar oraya bakınca, kolu kopmuş, ölmek üzere bir çaresiz adam görmüş, zaferlerinin ete kemiğe bürünüşünü izlemiş olmalılar. Egemenin, güçlünün kibiri böyle bir şey. Ötesini görmeye engel. İsrail aynası İsrail ayna tutuyor. Diyor ki, kahramanlık hikâyeleri yaratarak, övüne şişine tarif ve tasvir ettiğiniz, yere göğe sığdıramadığınız bütün o devletleriniz nasıl kuruldu, bakın görün işte. Başka halkların topraklarına girerek, onların zeytin ağaçlarını keserek, topraklarını gasp ederek, direneni öldürerek, şehirlerini yıkıp yeryüzünden silerek… Hanginizin vaktiyle yapmadığı neyi yapıyoruz biz bugün? Silahlar farklı, o kadar. Gizli oturumda açık hesaplar Mecburen soracağız: İsrail Türkiye’ye niye saldırsın? Ne derdi var Türkiye ile? Petrol ihtiyacının yüzde kırkını ve daha kimbilir ne ihtiyaçlarını Ankara sayesinde karşılamıyor mu? En berbatından dümenler çevrilmedi mi, o faşistlere mal akışı durmasın diye? Sebep? Para. Demek daha fazla paraya daha fazlasını da elde edebilirler. Niye çomak soksun dönen çarkına? Be hey melunlar! Şu “İsrail’in durdurulması gerek” lafının eksik öznesi kimdir, kimlerdir? Kim(ler) durduracak? Meselâ biz durduralım mı? Düşünsenize: İMTD (iki millet-tek devlet) petrolünden, ihracattan, bazı kardeşlerin öbür kardeş öldürüldü diye dağıttığı lokumlardan, “Mehmetçik Arapları mı kurtaracak!” hezeyanlarına, neye uğradığını anlayamadan aynı safta toplanmış ahali!.. Be hey melunlar!.. Kirli işler dünyasına açılan ufak pencere İçlerine patlayıcı monte edilmiş çağrı cihazları ve el telsizlerinin peşine düşüldüğünde ortaya çıktı ki, işin içinde, asıl üretici Tayvan firmasının lisans verdiği Macaristan şirketi ve onun yanısıra para transferini ayarlayan Bulgaristan şirketi var ve ikincisinin sahibi, kendi ülkesinde şehir dışında huzurlu yaşam sürüyor görünen bir Norveçli. 'Narin Vakası' / 2 “Narin Vakası”nı, geleceğe uzanacak anlamlı sonuçlar yaratarak çözüp çözemeyeceğimiz, ne kadar nasıl çözebileceğimiz, Suriye’den ne kadar toprak apartılabileceğinden, bu memleketin insanlarına ve etrafa ne kadar dehşet salınabileceğinden çok daha ciddî meseledir, toplumumuzun geleceği açısından. Narin 'vakası' Mutlaka söylenmesi gereken büyük -kocaman- lafı pat diye söyleyeyim: Bir şekilde, ama şu şekilde, ama bu şekilde, küçük bir kız çocuğunun “icabında” öldürülmesi, bir yere kadar -nereye kadar?-, “normal” -evet, yani kabul edilebilir- sayılmasa, böyle bir inanç, kabul, yani aslında düpedüz bilgi, biryerlerde mikrop üretmeye ve saçmaya devam ediyor olmasa böyle olaylar kolay kolay meydana gelmez. Ateşkes oyalamacası, barış yalanı İsrail’in resmî think-tank’i “İstihbarat Bakanlığı”nın hazırladığı rapor, açıkça, Gazze sorununu çözmenin mümkün tek yolunun Filistinlileri oradan sürmek olduğunu kayda geçiriyor. Tabiî yazılı belgede “toptan yok etme” denemediği için, çeşitli akıl yürütmelerin sonucunda tehcir seçeneğine varılıyor. Normalleştirme-normalleşme Normalleşme-normalleştirme kavramları üzerine düşünmek entelektüel fikir jimnastiği olabilirdi. Değil. Normalleşme normalleşme derken muktedirlerin normalleştirme icraatını besler konuma düşülebilir bakarsınız. Meselâ tekme yumruk saldırı karşısında “ama bu hiç normal değil, lütfen normal olunsun” diye dilekçe vererek; mazallah! Genco Bey’i uğurlarken Esas zenginlikle onu provada izlediğimde karşılaştım. Onunla ilgili bildik klişelerin aksine, gayet minimalist bir anlayışla, iki ufak hareketle, bir baş çevirişle, asla fazladan dikkat çekmeden, akışa zarar verebilecek bütün boşlukları dolduruyor, yaptığı işin maharet sergileme haline gelmesine meydan vermiyor, temposuyla, ritmiyle hepimizi içine katan bir hareket yaratıyordu. 'Birileri'ne 'göstermiş'ler! Sokak hayvanlarını besledikleri için insanların vurularak öldürülebildiği, öyle durumlarda bile, birilerinin öldüreni “millet”, kurbanı “ötekiler” sayabildiği yerde yaşıyoruz biz. Umalım ki, “millet”, iktidarını korumak için, canlı katliamı dahil her şeyi göze alan bu kadronun çizdiği yola girmesin, sokaklar kana bulanmasın. Esad’ın gözünde Erdoğan’la görüşme Mevcut iktidar, Ankara’nın uluslararası sorunlardaki gelenekselleşmiş sündürme politikasına ilaveten, iç siyasette en önemli başlıklardan biri haline gelen ve kendisine puan kaybettiren sığınmacılar konusunda adım atıyor görünmek için, “tamam, oturduk, hallediyoruz, sıkıntı yok” havası yaratabilmek için bu en üst düzey görüşmeyi sahnelemek istiyor. Somut sonuç ve değişim, gerçek hedef değil. Ve öyle görünüyor ki, bu “karşıdan” da belli oluyor. Bilim ararken gerçeği yok etmek Neoliberal akıllı telefon çağı, aynı zamanda bir oyun çağı. Biz oynarken “onlar” da bizimle oynuyor. Böyle hep beraber oynayabiliriz sanılıyor. Hapsedileni, aç bırakılanı, kenara itileni görmezden gelirsek. I-ıh! Bizimle oynayanlar günün birinde sıkılacak ve yeni oyuncaklar arayacaklar. …ortaya atılan iddialar hk. Memleketimizi yönetenler, savaşların dışında mışında kalmamış, tâ içine dalmıştır. Hâlihazırda başka ülke topraklarındaki yerleşim birimlerini buradan gönderilen subaylar, idareciler yönetmektedir. Türkiye toplumunun huzur ve güvenliği 'perçinlenmiş' falan değildir. Yalanı kanıksayanların diyarı Alenî yalan sadece söyleyen yöneticinin karakterindeki oynaklığı, güvenilmezliği ortaya koymakla kalmaz, bizim başımıza geçirdiğimiz insanlar tarafından ne gözle görüldüğümüzü de apaçık gösterir. Yüzümüze baka baka yalan söylenişini mesele etmediğimiz durumda da, bizzat bizim kendimize ne gözle baktığımızı, yani haysiyetimizin “kalitesini” açığa çıkarır. İşte formül: 4x > 210y Bir tür yeni küresel ideolojik hat sözkonusu. Bu hat, 20. yüzyılın belalarından insanî çıkış yolu olarak ne bulunmuş benimsenmişse kaldırılıp çöpe atılmasıyla, yeryüzü adaleti, eşitlik, insan haysiyeti gibi kavramların terk edilmesiyle, insanlığın net çizgiyle ikiye ayrılmasıyla inşa ediliyor. Belki de normallik değildir muradımız Muktedirler Hakkarililerin seçtiği adayı bir çırpıda indirip hapse tıkarken, güya muhalif milliyetçi partili belediye şehrin meydanına Abdullah Çatlı’nın adını veriyor. İki normal birarada. Hayır! Üç: Katliamlarda, cinayetlerde emir verici olarak yeraldığı cinayet işlettirdiği adamların ifadeleriyle sabit olduğu halde Çatlı hiç yargılanıp mahkûm olmadı.