Yavuz Halat

yavuzhalatt@gmail.com
TÜM YAZILARI
Devlet, millet, anayasa: Demokrasi nereye sıkıştı? Nasıl oluyor da toplumun, toplumu yani kendisini daha düzenli, adaletli ve planlı hale getirmesi için inşa ettiği devlet, hepimizi “varlığım, senin varlığına armağan olsun” noktasına getirdi?
İsrail’in çağrı cihazı ile bize ve dünyaya gönderdiği mesaj! İsrail’in gerçekleştirdiği “çağrı cihazları saldırısı”, en açık bir biçimde göstermiştir ki İsrail’den ve elbette ABD’den ve hatta emperyalist ülkelerin tamamından alınan her şey “tehlike” barındırmaktadır. Sadece teknoloji ürünleri değil, her şey ama her şey! Mezunlar Türkiye’si: ODTÜ’den harp okuluna polis okulundan imam hatibe Kehanete gerek yok, ülkenin 20-30 yıl sonra neye benzeyeceğini, bu gençlerin şimdiki hallerinden görebiliriz. Ülkenin şu anki “siyasi levhalar”ında yerlerini alacaklar ve diğer levhalar ile aradaki fay hatlarının kırılganlığını sürdürecekler. Herhangi birinin başat hale gelmeyeceği ya da herhangi birinin yok olmayacağı aşikar, en azından orta vadede.
Hadi ırkçılar, dinciler olimpiyatları da açıklayın Bir düşünsenize, bizimkiler üç-beş altın madalya ile dönselerdi… Ali Erbaş, elinde kılıcı ile 'şükür duası'na çıkar, Bahçeli, sporculara, "Heykelinizi diktirecem" diyerek 'bozkurt işareti' yaptırmaya çalışırdı. 3. Dünya Savaşı’nı İsrail çıkaracak… Egemenlik hakları, varlık-yokluk sınırına gelen her ülke elindeki tüm silahları kullanmaktan çekinmeyecektir. Üstelik içinde yaşadığımız çağdaki devlet adamlarını düşününce, bu sınırın varlık-yokluk noktasına gelmesine de gerek yok hani. Tek adamın sorunu: MHP ile de olmuyor, MHP’siz de… Kökleri, taa cumhuriyet öncesine dayanan kontr-gerilla ilişkileri (hiyerarşisi) AKP döneminde yasal dayanaklarından azade edildi, hiyerarşisi, yönetici kadroları fetöcülere devredildi (bunlar da 15 Temmuz’dan sonra tasfiye edildi). Ama kontr-gerillanın bir bütün olarak dağıtıldığını, kontr-gerilla icraatlarından bir bütün olarak vazgeçildiğini söylemek, elbette safdillik olur. Ben senin iktidar olabilme ihtimalini sevdim CHP İyi niyetli bir değerlendirme ile Özgür Özel’in 'yumuşama, normalleşme' adıyla başlattığı sürecin, aslında Erdoğan’ın gerçek yüzünü açığa çıkarma amacı taşıdığı söylenebilir! Hem iyi niyetli hem de komplocu bir değerlendirme ile AKP-MHP bloğunu çatlatmayı hedeflediği de eklenebilir! Ya kötü niyetli değerlendirme yaparsanız, Kılıçdaroğlu’nun bıraktığı yerden değil, İmamoğlu’nun başladığı yerden yola çıkmak olarak da… Gezi ve Kobane: İki dava, bir devlet aklı Hem AKP için hem de AKP’yi de aşan düzen yanlıları için asıl tehdit; Kürt hareketinin ayrışmış faaliyeti ya da sosyalist mücadelenin (cılız da olsa) sürdürülmesi ve hatta bunların CHP şemsiyesi altına girmesi değildir! Asıl tehdit; sosyalistlerle, ezilen Kürt halkının düzen siyasetinden bağımsız, ortak yaşamı örgütleyen ve birlikte siyasi iktidar mücadelesi vermesidir. Özel mi Erdoğan’a, Erdoğan mı Özel’e zaman kazandırıyor? Özgür Özel’in 'yumuşama tercihi'nin, 'tekrar değil taktik' olduğunu varsayalım, iyi niyetle. Ve yine iyi niyetle; '1.parti olmasına rağmen, çoğunluğu ele geçiremeyeceğinin farkında olduğundan erken seçim istemediği ve zaman kazanarak çoğunluğu kazanacağı' planıyla hareket ettiğini kabul edelim… CHP’den ANAP’a giden kısa, kalın bir yol Yerel yönetimler (de) demokrasi ve adalet mücadelesi verebilir. İktidarını meşrulaştırmak için önce “bayram” ilan ettiği hatta Taksim alanını açtığı 1 Mayıs’ı, iktidarına tehdit görünce yıllardır yasaklayan (AYM kararına rağmen) Erdoğan’a karşı, başta İmamoğlu olmak üzere bütün CHP’li belediye başkanları kendi illerinin meydanlarındaki kürsülere çıkıversin. Nasıl bir siyasi atmosfer oluşur acaba? AKP’yi gerilettik, tatil yapabiliriz! Garip bir ülkede yaşıyoruz. 9 ayda ne oldu da seçmenlerin siyasi tutumu bu denli 'kökten' değişti? 9 ayda hangi ekonomik, sosyal, siyasi, coğrafi, 'kırılma noktası' yaşandı? 9 ay önce yıldızlar (AKP, MHP, İYİP, DEVA, Gelecek, HüdaPar, Zafer ve TİP), enerjileri tükendi de mi içine çöktü? Yerel seçim neyi değiştirecek? Sağın neredeyse bütün aktörleri (İYİP, Yeniden Refah, Saadet, Deva, BTP) yerel seçimleri kendileri için yeniden bir siyasi kimlik oluşturma amacıyla değerlendiriyor, kazanamayacaklarını bildikleri halde. Ve dikkat edilirse hiçbiri, yüzyıllık CeHaPe zihniyeti kazanabilir kaygısıyla sağ cephenin oylarını bölmeyelim “paniğinde” değil! Yerel yönetimde olsa bile iktidar paylaşılmaz! Bizim ideolojik hegemonistlerimiz, bırakın iktidarı paylaşmayı yani yetki ve karar sahibi olmayı, söz (hakkı) sahibi olmaya bile izin vermezler. Amanallah, sonra devlet elden gider, ülke elden gider, vatan elden gider hatta ve hatta geleceğimiz satılığa çıkar. Bu seçimde de hiçbir şey olmasa da bir şeyler olur mu? 22 yıllık AKP döneminde 18 seçim yaşadı ülkemiz. AKP hepsinden 1. parti olarak çıktı. Ama her seçim öncesi bir takım “anomali”ler, daha doğrusu provokasyonlar yaşamak normalleşti. Bu seçim “normal” olur mu? Gökhan Zan’da ve Vatan Partili’de sosyalizm ışığı keşfetmek Gökhan Zan’ın, Sarıgül ağabeyine görev lütfetmesi “otomatik olarak” onun adaylığını açıklayanlar tarafından sahipleniliyor, anlamındadır. Gökhan’ın yarın İYİP’e ya da CHP’ye ya da başka bir yere gitmeyeceğinin garantisi verilmiş, anlamındadır. Başak Demirtaş’ın adaylıktan neden çektirildiğini bilen var mı? Selahattin Demirtaş’ın vurgusunu tekrarlamakla yetinelim; “Bizim için 31 Mart seçimlerinden çok, 1 Nisan ve sonrası önemlidir.” Ve umalım ki 1 Nisan sonrası, herkesin kendi konfor alanına döndüğü bir dönem olmasın! Başak Demirtaş İBB adayı olmalıdır! Mart’taki yerel seçimlerde CHP, elindeki belediyelerin önemli bir kısmını kaybederse -ki öyle görünüyor- bunun tek bir sorumlusu olur; o da kendisi. Haa, bir de Meral Akşener elbette. Sorumlusu ne Kürt halkı ne de solcular olur. Neden güçlü bir üniversite gençlik mücadelesi yok bu ülkede? Bu dönemin üniversite gençlik mücadelesi, saray iktidarının kurduğu gerici-faşist egemenliğe karşı direnme ekseninde gelişecek. Bu iktidarın; bilime, üniversiteye, üniversite yaşamına ve üniversitelilerin ideolojik tercihlerine dayattıklarına karşı bir direniş! Doğrudan bu iktidar ile kapışmayı göze alan bir cüret ve militanlık ile. Can’ı ve adaleti cezaevinden çıkarmak hala mümkün Yok Bahçeli’nin hesabı şuymuş, yok Erdoğan bunu bekliyormuş, yok birileri jüristokrasi ile ülke yönetmeye kalkıyormuş… Bize ne bunlardan? Sanki doğru şıkkı işaretlesek, “Cevabı buldunuz, Can Atalay’ı çıkarıyoruz” diyecekler! Bir motokuryenin kaza sonucu ölümü Bu cinayet ve sonrasında icra edilen 'organize işler', bu ülkede emniyet teşkilatında ve yargı müessesinde kapsamlı bir sorgulamaya, gündelik hayatımızın kaçınılmazı haline gelen 'motokurye sorunu'nun (bir nebze de olsa) çözümüne yardım eder mi? Genelde kaybeden yerelde nasıl kazanır! CHP’den beklentileri olan hatta onun açacağı çatlaklarda yer tutma çabasında olan solcularımız, İmamoğlu’nun, Turgut Özal’dan kopyaladığı “dört eğilimi birleştirme” stratejisinde, yerlerinin ancak eğilimlerden birini temsil etmek olabileceğinin farkındalar mı? AYM, 50+1, İYİP, CHP: Yeni bir siyasi düzlem mi kuruluyor? Kıssadan hisse; devreler, dönemler, hemşeriler, içgüveysiler, az paylaşanlar, çok paylaşanlar, arşivi geniş olanlar ya da az olanlar, görünenler, görünmeyenler sadece yer değiştirir bu devlet içinde... AKP’nin muhalefeti de AKP İsrail’in en büyük destekçisi de Erdoğan, İsrail’e en büyük “muhalefet”i yapan da Erdoğan. Can Atalay’ı içeride tutan da AKP, Can Atalay’ı dışarı çıkarmaya çalışan da AKP. Ya Cumhuriyet olmasaydı da… Var olanı korumaya çalışmak ufuk körlüğü yaratır; “daha iyisi yoktur, ulaşılabilecek son nokta budur ve ilelebet payidar kalacaktır”. Oysa var olanı korumaya çalışarak ne bağımsızlık sağlanabiliyor ne de gericiliğin, faşizmin gelişmesi engellenebiliyor. Gazze’de yazılacak olan senin kaderindir! Değiştirilebilir ve değiştirilmek zorunda olan bir 'son'! Çünkü savaş bir kere başlayınca onun nasıl sonlanacağını kimse garanti edemez. Ve savaşlar sadece en güçlülerin kazandığı bir 'oyun' olsaydı ne Hitler kaybederdi ne de Kurtuluş Savaşı kazanılırdı! Filistin bu sefer kazanabilir mi? Artık Filistin konusu, Ortadoğu’da 'yeniden' yeni eksenlerden biri oldu! Her şeye rağmen bir gün öncesine 6 Ekim’e dönmek için çırpınıyorlar, özellikle AKP iktidarı. Erdoğan hemen, 'arabulucu olabiliriz, devreye girebiliriz' demeye başladı. Sanki taraflar uzlaşmaya karar verdi de 'arabulucu bulamadıkları için' uzlaşamıyorlar! Gezi’de 3 milyon suçlu vardı! Kısacası ve açıkçası, bu ülkede iktidar değil muhalefet “sorunu” mevcuttur. Bu iktidara “mecbur” isek önce sosyalistler sonra CHP sorumludur! Bu ülkede yeni anayasa, ya darbe ile ya devrim ile yapılır Anayasa’nın temel metninde, madde sayılarının toplamından daha fazla değişiklik yapılmış AKP döneminde. Anayasa 177 madde, değişiklik 180’den fazla. Erdoğan tarafından 12 Eylül Anayasası olarak adlandırılsa da değiştirilmiş haliyle bu Anayasa, bir AKP Anayasasıdır. Meğerse voleybol bir spor değilmiş! Bu ülkedeki kadınların yıllardır sürdürdüğü özgürlük mücadelesi olmasa Ebrar kendisini bu kadar güçlü hisseder miydi ya da filenin sultanlarının birbirleriyle uyumu, koordinasyonu ve motivasyonunun politik olması, kadın mücadelesi ve dayanışmasının politik izlerini taşıması… Her yazı, susuz kalma korkusuyla geçirmek zorunda mıyız? Asıl suç demokratların, solcuların. Önlem alması, tasarruf yapması gereken ilk onlar. Ekstra bir görevleri daha mevcut; AKP’nin elinden alınmasına yardım ettikleri CHP’li belediyeleri savunmak, özellikle İstanbul’u. Çünkü AKP’liler, İmamoğlu’nu alaşağı etmek için evlerindeki muslukları bütün gün açık bırakıyorlar…