Yeni Amedspor yönetimi ve transfer politikası

Günün sonunda Amedspor yönetimleri herhangi bir vasat Türk futbol kulübü yönetimlerinden farklılaşmıyor ve elindeki hem insan kaynağını hem de dar bütçeleri hoyratça kullanıp heba ediyor. Her şeyden önce transfer illetiyle kendi arasına bir ilkesel mesafe koyamıyor.

Ali Fikri Işık polesar@hotmail.com

Yıllardır Amedspor’un yönetsel olarak, Türkiye futbol yönetim anlayışından ayrışıp, ortaya farklı bir yönetim pratiği koymasını umut ederek bekliyorum. Aslında Amedspor felsefesinden beklenilen budur. Ama her nedense yıllardır, söylem haline getirilen yönetim felsefesine uygun bir icraat gün yüzü görmüyor. Günün sonunda Amedspor yönetimleri herhangi bir vasat Türk futbol kulübü yönetimlerinden farklılaşmıyor ve elindeki hem insan kaynağını hem de dar bütçeleri hoyratça kullanıp heba ediyor. Her şeyden önce transfer illetiyle kendi arasına bir ilkesel mesafe koyamıyor. Sanki kulüp olmanın biricik şartı transfer yapmakmış, sanki transfer yapılmadan yarışmacı olmak mümkün değilmiş gibi, bir iklim yaratılıyor.

Prensip olarak bir transfer zorunluluğu orta yerde duruyor olsa bile, transfer yapmadan üç büyük soruna çözümler bulunmuş olmalı. Çünkü transfer yapmak, bir oyuncunun kolundan tutup onu sahanın ortasına fırlatmak demek değildir; her şeyden önce bir yönetim transfer yapmadan önce, kamuoyuna nasıl bir oyun ve takım istediklerini deklere etmelidir. Ya da başka bir ifadeyle, oyun tarzına karar verdikten sonra, eldeki imkanlarla ne tür bir kadro mühendisliği yapacaklarını ilan etmelidir.

Belki tuhaf olacak ama, bir yönetim kurulunun birinci işi bir oyuna karar vermektir. İkinci işi ise, bu oyunu oynatabilecek, yeterli ve ehil bir teknik adamla anlaşmaktır. Üçüncü adım da eğer ihtiyaç varsa, bu ihtiyacı giderecek ölçüde oyuncu transfer etmektir. Yani oyuncu transferi öyle menajerlerin insafına bırakılacak bir iş değildir. Eğer kısıtlı bir bütçeye sahipseniz yapacağınız ilk iş menajerlerden uzak durmaktır.

Yeni Amedspor yönetimi, ne yönetim kuruluna dair, ne yönetim ilkelerine dair, ne de tercih edecekleri oyun tarzına dahil hiçbir açıklamada bulunmadan bir teknik direktörle anlaştıklarını kamuoyuna duyurdu. Öyle anlaşılıyor ki, oynanacak oyun tarzına dair Amedspor yönetiminin en küçük bir fikri yok ve bu iş bütünüyle teknik direktöre havale edilmiş durumda. Bunun anlamı şudur; Amedspor’un tüm transferlerini teknik adam ve menajerler kendi aralarında hal edeceklerdir.

Sözleşme imzalanan Aykan Atik kimdir bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var, Aykan Atik Diyarbakır doğumlu biri değil. Futbol geçmişi Diyarbakır’da şekillenmiş olamaz; dolayısıyla futbol habitatı Diyarbakır dışıdır. Bu durum da bütün yerli oyuncuların eleme dışı kaldıkları hakikatine işaret eder.

Oysa Amedspor dar ve yerel bir ligde mücadele ediyor. Türkiye 2. Ligi transfer gerektiren bir lig değildir. Çünkü bu ligdeki bütün takımlar ve bütün oyunlar sistematik nitelikler taşımıyor. Bu ligde şampiyon olmak için usta ve tecrübeli ayaklara ihtiyaç yok; tam tersine fiziksel olarak yeterli vasat bir takım, sırf dayanıklılık ve kondisyon özellikleri bakımından şampiyon olabilir.

Bu seviyede yarışacak takım, kuvvetli ve dayanıklı olmak zorunda. Defansif olarak da alan daraltan bir savunma perspektifi işlerin yüzde ellisini halleder. Geriye kalan yüzde ellilik dilimler de pres yapma kapasitesiyle çözülebilir.

Eğer durum buysa neden transfer yapılır? Neden takım yerel ve yerli oyunculardan oluşturulmaz? Hiç kimse bana bir takımı oluşturacak sayıda yerli ve yerel oyuncu yok demesin. BAL liginden bir karma seçerek Amedspor şampiyonluğa oynayabilir. Bütün mesele fiziksel yeterlilik ve uygulanması basit bir oyundur.

Tüm yazılarını göster