Esenyurt’ta bir tekel bayisinde yaşanan olay günlerdir
gündemimizde. İlk önce görüntüleri “analiz” ettik, sonra
tişörtleri. İsimleri aklımıza tutmaya çalıştık. ‘An’ı geriye
sardık, geçmiş ilişkileri, husumeti anladık. “Kan parası” neymiş
sözlükten öğrendik. Bırakmadık peşini; önce karakola sonra adliyeye
çevirdik gözümüzü. ‘Allahtan’ hepsi yakalandı ve tutuklandı da
“rahatladık”. Şimdi, dava süreçlerini birileri takip ederse yeniden
bu günlere dönüp hatıralarımızı canlandıracağız!
Olay, meğerse o kadar dehşetengizmiş ki ‘şok’u devletimiz de
yaşamış. Polis kuvvetlerimiz günlerce Esenyurt’a çıkarma yaptı,
binlerce polis kontrol üzerine kontrol, uygulama üzerine uygulama…
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 35 başdanışmanından biri olan Oktay
Saral(1); “Bu namussuz için ve onlara ortaklık
eden alçaklar için yaşasın idam. Kısasta hayat vardır aksi halde
ailelerin yüreği soğumaz" tweeti atarak olaya müdahil oldu da
bizler de “idam taraftarları ve karşıtları” olarak yerlerimizi
iyice belirledik.
Aslında Esenyurt’ta yaşanan vukuatın, bu ülkede her gün ama her
gün yaşananlardan hiçbir farkı yok. Umut Vakfı’nın açıklamalarına göre “asayiş veya silah şiddeti
dediğimiz, silahla ilgili suçlarda da artış var. Her gün en az 10
vatandaşımız ölüyor, 20 vatandaşımız yaralanıyor”. Bilgiyi
tekrarlayalım; günde 10 kişi öldürülüyor. Esenyurt’ta yaşananın tek
farkı, görüntülerin servis edilmesi olsa gerek! Diğerleri de servis
edilse, üstelik daha hareketli, daha kanlı ve olay sürekliliği
olan, dizi film misali…
Esenyurt vukuatında, çok üzerine gidilmeyen bir ayrıntıyı
eklemek gerek! Tekel bayisinde üç silah bulunuyor; iki tabanca ve
bir pompalı. Baskına gelenlerde iki silah var; biri bulundurma,
diğeri taşıma ruhsatlı. Türkiye’de 4 milyon ruhsatlı, bunun 9 katı
kadar da yani 40 milyona yakın silah mevcutmuş, vatandaşlarda. Yine
Umut Vakfı’na göre “silah edinme durumunun psikolojik boyutuna
baktığımızda da yüzde 50'sinde aslında kişilik problemi var. Üçte
birinde öfke problemi var.” Durum yeterince anlaşılabilir,
sanırım.
YENİ ESENYURT’LARIN OLMASI ENGELLENEBİLİR Mİ? ELBETTE
HAYIR!
Çünkü bu ülkede, işlenecek suçların karşılığı olan (yazılı)
cezalar bile caydırıcılıktan çok uzak. Her şeyden önce canı değil,
malı korumayı önceleyen bir cezalandırma hukuku mevcut. Paranız
varsa silah ruhsatı cebinizde olur, paranız yoksa silahı
yakalattığınızda borç almanız yeterli olacaktır. (Silah bulundurma
para cezası ile halledilir)
Çünkü bu ülkede, işlenecek suçların karşılığı olan (yazılı)
cezalar bile uygulanmıyor. Ceza infaz düzenlemeleri ile, sözde iyi
hal indirimleri ile, polis tutanakları ile, yeniden yargılamalar
ile ve akla gelmedik yeni “keşif”ler ile çeşitli yol ve yöntemler
rahatlıkla bulunabiliyor.
Çünkü bu ülkede “adamına göre” adalet mekanizması
işliyor/işletiliyor. Rüşvetle dönen, nüfuz ticaretinin gücüne göre
işleyen bir yargı mekanizmasının olmadığını kim iddia edebilir?
Hangi suça hangi miktar ödeneceği bile kataloglandırılmıştır.
Çünkü bu ülkede feodalite hala hüküm sürüyor. Bir aşirete
mensupsanız, üç-beş tane erkek kardeşiniz, 10-15 tane amcaoğlunuz
varsa, ya da hemşehriniz bir polis müdürü, AKP yöneticisi falan
varsa, hatta MHP’li varsa o bazı durumlarda daha makbul olur, hukuk
size en farklısından uygulanır.
Çünkü bu ülkede, suç işleyenlere karşı mahalle baskısı değil,
mahalle pohpohlaması vardır. Yani suç işlediğinizde bırakın sosyal
ilişkilerden dışlanmayı, icraatın “kalitesine” göre itibarınız
artar.
Yeter ki iktidardakilerin koltuğu için bir tehlike olarak
görünmeyin. Hatta dolaylı bile olsa onlardan yana gözükün. Bir, iki
kıyak yaptığınız icraata “albüm”ünüzde yer verin (Bir, iki fotoğraf
falan). İnanmasanız da (onlar inanıyor mu ayrı konu) ideolojik
çizginizin aynı olduğunu ifade edin; din kardeşliği, ezan susmaz,
bayrak inmez, devlet parçalanmaz falan…
Ama “devlet düşmanı” olarak kodlanmışsanız, o zaman size yazılı
hukuk bile uygulanmaz, yazılı olmayan hukukun en üst cezalarından
seçki yaparlar. Öyle silahlı falan da olmanız gerekmez, gazeteci de
olabilirsiniz, avukat da, hatta herhangi bir tweeti RT yapan
da…
DEVLET, ESENYURT’UN NERESİNDE?
Devletin ortağı olan Devlet Bahçeli’nin ve yandaşlarının, hem
devlet içindeki önemli bir gücün temsilcisi hem de onların hamisi
olarak, fiili güçlerini korumak ve büyütmek için “şiddet”e ihtiyaç
duydukları aşikar. Üstelik Bahçeli bunu, gizli kapaklı da yapmıyor
zaten. Neredeyse mafyanın bütün “öndegelenleri” ile fotoğraf
çektiriyor. Bu açık bir tercihtir çünkü bu fotoğraflar özellikle
yayınlanıyor. Verilmek istenen mesaj açık; “icraatlarında, ben onun
arkasındayım, o da benim yandaşım. Bilinsin”. Yasanın olduğu yerde
mafya, mafyanın olduğu yerde yasa olur mu?(2)
Pekiyi ya Saray’ın kendisi ve kabinesi? Onlar bu durumdan, yani
sosyal ilişkilerde “kimin kime gücü yeterse üstünlük kursun”
düsturundan rahatsız mı? Öyle olmadıkları kesin.
Sadece bir gelişmeye bakalım. Bilindiği üzere İçişleri Bakanı
değiştirildi. Süleyman Soylu gitti, Ali Yerlikaya (Esenyurt
ilçesinin de bağlı olduğu İstanbul’un eski valisi) geldi. İlk iş
olarak; bakanlıktaki personel dairesinin başından başlayarak
neredeyse bütün üst düzey yöneticileri değiştirdi. Ve tüm medya bu
değişikleri, “Soylu’nun ekibi tasfiye ediliyor” şeklinde
değerlendirdi.
Elbette bir yönetici, “çalışma arkadaşlarını” değiştirme hakkına
sahiptir. Ancak bunun mesleki yetersizlik, ahlaki zafiyet ya da
ceza gerektiren fiili durumların varlığı gibi gerekçeleri olması
gerekir. Gidenlere ilişkin böyle açıklamalar yapılmadı, elbette.
Örneğin; “Geçen yıl dolandırıcılık yüzde 41,
çocukların cinsel istismarı yüzde 33, hırsızlık yüzde 30,
uyuşturucu yüzde 25, yağma yüzde 23, kasten öldürme yüzde 17,
kasten yaralama yüzde 11 oranında arttı.” Bu durumu
değiştirmek için İçişleri Bakanlığı yeniden yapılandırılmalıdır,
denmedi. Yaratılan algı; “onun adamları yerine benim adamlarım”
oldu.
Kısacası; sadece İçişleri Bakanlığı için değil, seçimden sonra
Saray tarafından değiştirilen her Bakan ve bakanlık için benzer bir
durum mevcut. Yaratılmaya çalışılan algı, sanki yenileniyormuş ve
“tedavi ediliyormuş” olsa da aynı iktidar, aynı tarz ve aynı çürüme
devam edecek. Ve bu iktidarı meşru göstermeye çalışan her çaba,
sadece ve sadece yeni Esenyurtların sayısını arttıracak!
NOTLAR
(1) Hangi konuda başdanışmanlık icra ediyor,
bulamadım. İki yıl Of Belediye Başkanlığı yapmış, sonra da Kızılay
Of Şube Başkanlığı. Eski AKP vekili.
(2) Mafyanın da kendine ait bir yasası
vardır, gibi birtakım gevezelikler yapanlar olacaktır! Mafyanın
kuralı; çıkar ve keyfiliktir.