Elektrik Piyasası Kanunu teklifi bu hafta meclise geliyor. Alt komisyon ve komisyondan sorunsuz geçen teklif, 21 dağıtım şirketine ve yenilenebilir enerjiyi suistimal eden şirketlere temelde yeni imtiyazlar getiriyor. Kanun teklifinin en kısa tanımı bu.
Yenilenebilir enerjinin suistimali ise bu teklifin en damga vuran, pek konuşulmayan, bilinmeyen yanı. Ama şimdilerde konuşulmaya başlandı. Bunun en sıkı örneği, en güzel göstergesi LES’ler, yani lastikten elektrik santralleri.
Burada bildiğimiz çok önemli şeyler var. Birincisi, 2016 yılında yapılan değişiklik ile araba lastikleri ve sanayi arıtma çamurları biyokütle sayıldı ve dolayısıyla yenilenebilir oldu. Böylece fahiş fiyatla elektrik satma imtiyazı aldılar. İkincisi ise, Erzincan, Kocaeli ve Düzce’de lastiği yakıt olarak kullanan santraller ortaya çıktı. Üçüncüsü ise bu son düzenleme ile LES’ler patlarken ÇES’ler de başımıza bela olacak. Çünkü biokütle tanımına orman atıkları ve belediye çöpleri de ekleniyor. Böylece ormana sulanan yatırımcılar, plastik çöpleri yakan ve imtiyaz sağlayan uyanıklar çıkacak.
GERİ DÖNÜŞTÜRME, YAK!
AK Parti 2010’lu yıllarda geri dönüşüm, atık azatlımı ve tekrar kullanımı politikasını engellemiş, mevcut depolamaya “vahşi depolama” demiş ve kendi hafriyat şirketlerine ise işi vererek “düzenli depolama” palavrasını yutturmuştu. Şimdi o depolama sahaları geri dönüşüm, azaltım ve tekrar kullanım politikası olmayınca hemen doldu. Milyonlarca ton çöp toprağa gömüldü. Bu yüzden ülkede dağ başı bile çöplük oldu. Peki şimdi çöpleri nereye gömeceğiz?
AK Parti bu son hareketi ile artık çöpü havamıza gömecek!
Aslında politika bu kadar net. Özetle geri dönüşüm yerine bütün plastik çöpler, lastikler ya doğrudan toprağa ya da yakılarak havaya gömülecek, buna da biokütle denilerek fahiş fiyatlar ödenecek. Çevrecilere yenilebilir palavrası satılırken halka da fahiş fiyatı ödetilecek!
Böylece basit bir tanım değişikliği ile iktidar hem yenilenebilir sektörünün, hem de atık sektörünün ahlakını bozdu ve daha da bozacak!
Yeni teklifte yenilenebilir destekleri devam edeceği için bundan haberdar olan şirketler, yeni tesisler için süreci başlattılar bile. O zaman gelin 2020 yılı içinde LES tesisi için başvuruda bulunan yerlere bakalım. Lastiği yakıt olarak kullanarak elektrik üretmek için Çorum, Kayseri, Konya ve Ankara’da da tam iki tesis başvuruda bulunmuş. Ankara’dakinin biri Mamak’ta, diğer Gölbaşı’nda! Tam 5 tesis yenilenebilir desteklerinin uzatılacağı kokusunu almış olmalılar ki ÇED sürecini 2020 yılında başlatmış. Hatta haziran ayında Gölbaşı’ndaki tesis “ÇED Gerekli Değildir” kararı aldırırken bu hafta Çorum’daki tesis “Nihai Karar” aldı.
Tabii bizim haberimiz olmadı ama meğerse herkesin haberi varmış!
CHP VE İYİ PARTİLİLER SES ÇIKARMAMIŞ!
CHP komisyon görüşmelerinde tanıma değil, fahiş desteğin kuruna karşı çıktı. Ama sahada ise tam destek veriyor. Örneğin ÇED başvurusunda belediyeler gayet iyi yardımcı olmuş. Tabii ki Mamak Belediyesi AK Parti’de, Gölbaşı da MHP’de. Belediye meclislerinde Mamak’ta CHP’den 18, Gölbaşı’nda CHP’den 5, İYİ Parti’den 4 meclis üyesi var. Hiçbiri konuyu sızdırmamış. Projelere görüş veren Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde durum farklı ama trajedi aynı. CHP ve İYİ Partili 40 meclis üyesinden bir tanesi bile konuyu sızdırmamış. Üstüne CHP’li Mansur Yavaş da konuyu Ankaralılara söylememiş ve gayet sorunsuz bir görüş vermiş.
Anlayacağınız 2016’da geçen tanımı ülke olarak benimsemişiz, sorgulamaya bile zahmet etmemişiz.
ÇÖZÜM: ANKARA LİNKÖPİNG OLSUN!
Linköping, İsveç’te, 100 binden fazla nüfusu olan bir kent (1). Belediyenin tam bir geri dönüşüm, tekrar kullanım ve atık azaltım programı var. Linköping 1997 yılında atıklardan biyogaz üretimine geçti. Elde edilen gazı ise toplu taşımada yakıt olarak kullanmaya başladı. Zamanla bütün belediye otobüsleri bu gazla çalışır hale geldi. Ayrıca gaz dolum istasyonu açılarak taksilerin, ticari araçların ve bireysel araçların da deposuna bu gazı doldurabiliyor. Devamında kent 2025’te petrolü, 2030’da ise bütün fosil yakıtları sıfırlamayı hedefliyor.
Yani kendi atıklarımızla enerji, gübre, ulaşım sorununu çözebilecekken biz halkı kazıklayarak lastik ve plastik yakmayı düşünüyoruz! Çözüm çok basit, ama konu teknoloji değil, politika!
VEKİLLER GÖREVE, MECLİSTE BULUŞUYORUZ!
2016’da yenilenebilir enerji tanımına araba lastiği sokulduğunda komisyonda karşı çıkan vekil sayısı sadece sıfırdı.
Genel kurulda karşı konuşma yapan vekil sayısı da sıfırdı.
Oylamada RED oyu veren sadece ve sadece 25 vekil vardı. Tam olarak CHP’den sadece 15, MHP’den 7 ve HDP’den 3 (yazı ile üç) vekil vardı.
Aradan 4 yıl geçti!
Daha geçen hafta TBMM Genel Kurulu’nda İşsizlik Sigortası Kanunu gibi önemli bir kanuna sadece 34 vekil RED oyu verdi. 245 muhalefet vekilinden 34’ü katıldı!
Ama bu tasarı için 25 vekile değil, 34 vekile değil, 245 muhalefet vekiline de değil, bütün vekillere ihtiyacımız var.
2016’da araba lastiğini biokütle yapan tasarıyı şimdi düzeltmek, üstüne plastik çöplerin eklenmesini engellemek bizim elimizde. Bu teklif büyük bir fırsat. Halkı soyan ve fahiş fiyatla elektik satan Erzincan, Kocaeli ve Düzce santrallerine şimdi Kayseri, Çorum, Konya’da birer, Ankara’da iki santral eklenecek. Herkes kendi kentine, kendi vekiline sahip çıkarsa bu tasarı geçmez. Zaten vekillerimize bu bilgileri anlatabilsek kanun teklifine kimse göz yumamaz.
Hatta son bir bilgi ile yazının finali yapalım.
Adına yenilenebilir dedikleri araba lastiği yakma işinin alt sektörü ne biliyor musunuz? “Tehlikeli ve/veya özel işleme tabi atıklar” sektörü! Hatta tam olarak alıntılayacak olursak "Tehlikeli ve/veya özel işleme tabi atıkların geri kazanıldığı, yakıldığı (Oksitlenme yoluyla yakma, piroliz, gazlaştırma, plazma vb. termal işlemler) düzenli depolandığı ve/veya nihai bertarafının yapıldığı tesisler."
Biz tehlikeli ve berbat bir sektöre yenilenebilir diyoruz. Var mı bundan âlâ bir utanç!
Salı günü tam kadro TBMM Genel Kurulu’nda görüşmek üzere!
1- https://350ankara.org/linkoping-fosil-yakitlari-sifirliyor/