Yeni Yargı Paketi Meclis’te: Kadrolaşma hevesi olabilir
Hâkim ve savcı yardımcılığı getiren ‘Altıncı Yargı Paketi’ Meclis’e sunuldu. Hukukçulara göre düzenleme, yargı bağımsızlığı sağlanmadan sadece yargı içindeki örgütlenme şemasını değiştirecek.
ANKARA - AK Parti’nin “Yargı Reformu Strateji Belgesi” kapsamında hazırladığı “Altıncı Yargı Paketi” TBMM Başkanlığı'na sunuldu. 24 maddelik yargı paketine göre hâkim adaylığı kurumu kaldırılıp yerine hâkim ve savcı yardımcılığı getirilecek.
HAKİM VE SAVCI YARDIMCILIĞI NELERİ KAPSIYOR?
Hakim ve savcı yardımcılığı sürelerinin 3 yıl olarak belirlendiği düzenlemede, hakim ve savcı yardımcıları görevlerinin önemli kısmını atandıkları adliyelerde, eğitici hâkim ve savcının nezaretinde ve fiilen görev yaparak tamamlayacak. Düzenlemede ayrıca hakim ve savcı yardımcılarının iyi bir şekilde yetiştirilmesi için eğitici hâkim ve savcılar görevlendirilecek. Bu kişilere ise Türkiye Adalet Akademisi’nde eğitim verilecek. Hakim ve savcı yardımcılarının yargı mercilerindeki asli görevlerinin kanunla belirlenmesi öngörülürken, bu kişiler temel eğitim, görev ve son eğitim dönemlerinde mevcuttan farklı olarak birden fazla yazılı sınava tabi tutulacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ahilik geleneğinin temelini oluşturan usta-çırak sistemiyle” ilişkilendirdiği hakim ve savcı yardımcılığını değerlendiren hukukçular, bu konuya sıra gelene kadar Türkiye’nin yargı temelli daha derin sorunları olduğu görüşünde.
‘HAKİM VE SAVCI YARDIMCILIĞI YARGIDAKİ SORUNLARI ÇÖZMEZ’
TÜRK Ceza Kanunu’nun (TCK) mimarlarından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer’e göre, pakette yer alan hakim ve savcı yardımcılığı düzenlemesi derinleşmiş yargı sorununa çözüm olmayacak.
Yargı alanındaki temel sorunların başında yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geldiğini ifade eden Sözüer, bu noktada özellikle hakim ve savcıların coğrafi teminat gibi yeterli güvenceleri olmadığına dikkat çekti. Sözüer, “Hakim ve savcı mesleklerine girişte esas ölçütün fakülte derecesi ve giriş sınavındaki başarı yerine ‘tanıdıkların referansı’ olması da bağımsızlık ilkesine aykırıdır” dedi.
‘ÖNCE YARGI BAĞIMSIZLIĞININ SAĞLANMASI GEREK’
Hakim ve savcılara coğrafi teminat, başarı kriterlerinin dikkate alınması gibi güvencelerin bu yargı paketine yansımadığını belirten Sözüer, şunları söyledi: “Fakülteyi ‘pekiyi’ ile bitirmiş giriş sınavında ilk ona giren öğrencimiz güvenlik ve benzeri açıdan hiçbir sorunu olmasa dahi etkili bir referansı yoksa mesleğe alınmamaktadır. Bu sorunların çözümüne ilişkin olarak bu yargı paketinde de bir düzenleme yok. Bağımsızlık açısından yeterli güvenceleri olmayan hakim ve savcıların yanına hakim ve savcı yardımcıları koymak esas sorunlara çözüm değildir. Yapılması gereken, kişi hak ve özgürlüklerini esas alan ve 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren ceza kanunlarıyla yapılan büyük reformu, yargı bağımsızlığını güçlendiren adımlarla daha geliştirmek ve etkin olarak hayata geçirmektir.”
‘BAĞIMSIZLIĞINI YİTİRMİŞ BİR YARGININ ÖRGÜTLENME ŞEMASINI DEĞİŞTİRİYORUZ’
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu’na göre de Türkiye’nin en önemli ve öncelikli sorunu yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Yargı alanındaki bu ihtiyacının karşılanmaması durumunda yapılacak her şeyin “çözümsüz” kalacağını vurgulayan Durakoğlu, “Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda en küçük bir adım atılmıyor. Tarafsızlığını, bağımsızlığını yitirmiş bir yargının kendi içerisindeki örgütlenme şemasını değiştiriyoruz” diye konuştu.
‘YARGIÇLARIN VİCDANLARINA GÖRE KARAR VERMELERİNİ SAĞLAYACAK COĞRAFİ GÜVENCE NEDEN GETİRİLMİYOR?’
Bu düzenlemenin ihtiyaç sıralamasında belki de 30’uncu sırada yer aldığını ifade eden Durakoğlu, şu noktalara dikkat çekti: “Doğru bir sistem olup olmadığı tartışılır. İktidar yargı üzerindeki iş yükünü aşılması gereken bir sorun olarak görüyor ve bu sorunu yeni kadrolar ihdas etmek suretiyle çözmeye çalışıyor. Şu anda hukuk fakültelerinde o kadar yetersiz bir eğitim mevcut ki, mezunları doğrudan hakimlik ve savcılık ataması yaparak yetkilendirmiyor. Ancak burada sormamız gereken sorular farklı. Hakim ve savcıların yardımcılığı gibi bir göreve ihtiyaç var mı? Bu düzenleme iki başlı bir sistem oluşturur mu? Bu düzenleme yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına katkı sunar mı? Mesela yargıçların vicdanlarına göre karar vermelerini sağlayacak coğrafi güvence neden getirilmiyor? Ben söyleyeyim; iktidar yargı alanında alternatif çözüm yolları arayışlarına devam ediyor. Şunu biliyoruz ki, sunulan altı yargı paketi de Türkiye yargısındaki yozlaşmaya çare olmadı. Bu da olmayacak.”
Durakoğlu, söz konusu düzenlemenin yargıda yeni bir kadrolaşma hevesi ile de ortaya çıkmış olabileceğine vurgu yaparak, bu paketin hiçbir anlamı olmadığını söyledi.