Her yeni yıl sadece ‘yeni’ olduğu için kendisinden önceki yıla göre daha büyük umutlar beslenmesini, beklenti içine girilmesini sağlar. En azından sağlar gibi olur… Birkaç gün… Sonra hayat normale döner: Geçim sıkıntısı, işsizlik tehlikesi, çocukların okulu, borç harç… Yeni yıl, ‘yeni’ olduğundan haberi yokmuş gibi gitmeye başlar! Tıpkı bir önceki yıl gibi: E hani sen yeniydin, ne çabuk eskidin!
***
Demek ki sadece yıl ‘yeni’ olduğu için işler değişmiyor. Değişmeyecek. Ki buna da alışıldı sanki artık. Yeni yıllar, ‘aman eskisini aratmasın’ diye karşılanıyor epeydir. Gel gör ki o bile olmuyor, olamıyor.
2023 yılı daha ikinci ayında yaşadığımız deprem felaketiyle başlamadı mı? ‘Deprem felaketi’ diyoruz ama yerin altı mı yarattı o ‘felaket’i gerçekten? Yoksa yerin altında ne olduğunu, ne olabileceğini anlatan bilime kulak tıkayıp, bitmez tükenmez imar aflarıyla, inşaat rantının büyüsüne kapılıp çürük zemine 250 dairelik rezidans yaptıranlar mı?
11 ili vuran, Hatay’ı, Adıyaman’ı, Maraş’ı, Malatya’yı neredeyse tamamen yıkan, resmi açıklamalara göre 50 binden fazla can kaybının yaşandığı, 100 binden fazla insanın yaralandığı, milyonlarca insanın ruhunun ve vicdanının sakatlandığı depremleri unuttuk mu?
‘Unutmadık’ denecek belki ama unutulmadığını gösteren bir işaret var mı? Tüm bunların siyasete faturası kesilebildi mi örneğin? Mayıs 2023’te yapılan iki seçim sonucunda görüldü ki kesilmiyor, kesilemiyor… Kaybeden hep kaybetmiştir evet. Muhalefeti suçlamak da kolaydır ve zaten epeyce de suçlandılar. Ancak işte dedik ya, ‘zaman’ da her şeyi kendi kendine ve iyiye doğru halledivermiyor. “2023’ten 2024’e geçildi madem, artık bazı hataları görmezden geleyim, doğal afetlerde insanların ölmesine engel olayım” demiyor mesela, yıl ‘yeni’ olduğu için...
Televizyonda 6 Şubat yıkımını izlerken infial halinde evine sağlam raporu almak için sıraya girenler bu yıl bir kez daha ve bu kez yerel seçim için sandık başında sıraya girecek. Sonuç 2023’ten farklı olur mu? Yoksa depreme karşı, sele karşı, yangına, kuraklığa, salgına karşı kendisini ‘güvende’ hissetmeyenlerin birinci önceliği ‘güvenlik’ mi olacak yine?
***
‘Güvenlik’ dendiğinde de aslında biliyoruz ki söz konusu olan, “ya bendensin ya da bölücüsün” umacısı. 2023 seçiminin kaderini belirleyen fasit daire: İktidarın yaptığını beğendin beğendin, beğenmezsen ‘ama montaj ama gerçek’ seçim meydanında yaftan hazır!
Yine de gittin oyunu bildiğin gibi kullandın diyelim. Bildiğin gibi, doğru olduğuna inandığın gibi… Bu defa da duruma göre ‘kayyım’ sopası, soruşturma kıskacı, dava baskısı başında. Sadece Kürde de değil üstelik. Eskiden hapisteki insan vekil seçildiğinde bırakılırdı, şimdi Can Atalay hakkındaki kararlara rağmen bırakılmıyor mesela. Demokrasi illüzyonundan en taze örnek!
Hakkında kesinleşmiş mahkeme kararı olmayan KHK’liler de bu kez aday olamayacakmış yerel seçimde. YSK tercih hakkını o yönde kullandı. Nihayet! Nihayet, çünkü daha önce bu konu ‘belirsiz’di, aday oluyordunuz açık farkla kazanıyordunuz ama o da ne? KHK’lisiniz diye kazandığınız seçimi kaybettiğiniz ve fark attığınız adayın kazandığı açıklanıveriyordu! Ama bu defa YSK net: KHK’li iseniz ve hakkınızdaki mahkeme süreci tamamlanmamışsa aday olamayacaksınız. Mahkumiyet kararınız yok ama aday olamıyorsunuz! Yargıtay’da olduğu gibi YSK’de de tercih yine özgürlüklerin aleyhine ama en azından bu yerel seçimde durum net!
***
Başka birçok noktada ise öyle değil: ‘Belirsizlik’ sürüyor…
Depremzede kışı yaşarken baharın düşünü bile kuramıyor… Her artçı depremde yine sokağa dökülüyor insanlar. Ne yapıldı, ne yapılacak, yapılacağı söylenenden kim nasıl yararlanacak? Vaatler var, açıklamalar var. Hatta ‘helalleşildi’ bile ama tüm bunların ‘gereği’ nasıl yapılacak?
Selahattin Demirtaş yargılanıyor halen. Defalarca anlattıklarını bir daha anlatıyor ‘son savunma’sında. Memlekette partisine ilk kez yüzde 10 barajını aştıran, iki cumhurbaşkanlığı seçiminde (2014-2018) en çok oyu alan üçüncü aday olan, yedi yıldır hapiste tutulduğu halde bugün de siyasette büyük etkisi bulunan bir siyasetçi olarak sabırla ve yeniden anlatıyor yeni yıl arası verilen Kobane davasında. 2 Ocak’tan sonra da devam edecek anlatmaya, ‘yeni’ yılda…
Demirtaş, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Dicle Müftüoğlu, Erol Zavar ve yeni yıla girilirken tutuklanıp cezaevine konulan genç gazeteci Furkan Karabay gibiler için bir ‘adalet’ görülebilecek mi mesela 2024’te?
Eline 17 bin 2 lira sıkıştırılarak 2024’ün kapısına bırakılıveren milyonlarca çalışan ve aileleri için sağ salim geçecek mi yeni yıl?
Yeni bir 365 güne başlanırken böyle cevaplanmamış çok soru var. Yenileri de gelecek belli ki.
Peki yanıtlar?
Gayret etmeden doğru yanıt bulunur mu böyle zor sorulara?
“2023’te bulunamadı, 2024’te hiç bulunamaz” deyip zayıf not almayı baştan kabul etmeyeceklerin gayretine bağlı her şey yeni yılda da: O gayreti gösterecekler için kutlu olsun!