Yeniden Refah Partisi: Görüşmeler sonuçsuz kalmıştır, kendi adayımızla çıkacağız
Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Mustafa Doğan, "Bugüne kadar olan görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Şu anda bir ittifak söz konusu değil. Bütün hazırlıklarımızı yaptık" dedi.
İSTANBUL - 31 Mart yerel seçimlerine kısa bir süre kalırken, partiler arasında yapılan ittifak görüşmelerin de sonuna gelindi. Yeniden Refah Partisi yerel seçimlere kendi adaylarıyla girme kararı aldı. Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Mustafa Doğan, görüşmelerin sonuçsuz kaldığını, kendi adaylarını çıkaracaklarını yineledi. Ancak Doğan, "Siyasette 24 saat uzun bir süre. Ne olacağını kestirmek zor" diyerek bir ihtiyat payı da bıraktı.
Adalet Partisi İstanbul İl Başkanı Ercan Canpolat, bugün ekibiyle ve 300 üyeyle birlikte Yeniden Refah Partisi'ne katıldı. Mustafa Doğan katılıma ilişkin olarak "İstanbul teşkilatı olarak bizlere katılım sağladılar. Şahıs olarak maşallah çok dinamik. Etrafına pozitif enerji veren bir insan. O katkısı bile bizim için çok önemli.Teşkilatımızı daha güçlü hale getireceğiz. 2028 seçimlerinde Yeniden Refah Partisi birinci parti olacak" ifadesini kullandı.
Yerel seçimlere ilişkin sorularımızı yanıtlayan Doğan, hayat pahalılığının yerel seçimleri etkileyeceğini düşünüyor. Doğan, "Tepkisellikler ciddi oranda olacaktır. Emekli vatandaşlarımız başta olmak üzere. Bu anlamda yerel seçimi ekonomik şartlar etkileyecek" diyor.
Yeniden Refah Partisi, büyükşehirler başta olmak üzere tüm kentlerde kendi logo ve adaylarıyla seçime gireceğini açıkladı. Geçtiğimiz genel seçimler öncesinde de benzer bir karar alınmıştı ancak son anda Cumhur İttifakı'na dahil olmuştunuz. Benzer bir karar değişikliği yerel seçimler için de olabilir mi?
Siyasette 24 saat uzun bir zamandır diye bir klişe vardır. Bu hafta itibariyle adaylığını ilan eden adayların dün adaylıktan çekildiğini okuduk. Dinamik bir süreç devam ediyor. Ancak şu anda kararımız gerek büyükşehir gerekse bütün ilçelerin hepsinde Yeniden Refah Partisi olarak kendi adaylarımızla katılmaktır.
İstanbul için bir aday ismi var mı?
Cumartesi günü Ankara’da büyük bir program var. Bu programda çok büyük sürprizler olacak. Türkiye’de Yeniden Refah Partisi’nin belirlemiş olduğu başka illerdeki adaylar çok büyük ses getirdiler. Şu anda onların yaptığı mitingler konuşuluyor. Aynı şekilde partimizin çok isabetli, halkımızın da, "Ya bunu çok iyi düşünmüşler" diyecekleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayımız da Ankara Atatürk Spor Salonu’nda sayın genel başkanımız tarafından ilan edilecek.
Nasıl bir profil düşünüyorsunuz?
Milli görüşü özümsemiş, Milli Görüş belediyeciliği diye tarihe geçmiş hizmeti yeniden ayağa kaldıracak, vatandaşlarımıza en güzel şekilde hizmetlerini ayaklarına kadar götürecek şekilde çalışmalar yapacak bir adayla inşallah çıkacağız.
Son dönemde muhafazakar seçmen için birçok alternatif parti var. İstanbul özelinde sizi DEVA'dan, Gelecek'ten, Saadet'ten ve AK Parti'den farklı kılan nedir? Seçmen neden sizi tercih etsin?
Size bir farklılık hemen söyleyeyim. Mesela biz adayımızı çıkarttığımız zaman, az önce saymış olduğunuz partiler, daha önce birlikte çalıştığımız insanlar da "Çok doğru bir aday, bu aday İstanbullulara hizmet getirir" diyeceklerdir.
İstanbul, Ankara gibi büyük ya da genel seçimlerde Cumhur İttifakı'nın kıl payı kaçırdığı şehirlerde mesela Adana, Balıkesir, Denizli, Uşak gibi kentlerde bir fermuar sistemi ya da ittifak kurulabilir mi?
Şu anda bir ittifak söz konusu değil. Bugüne kadar AK Parti'yle yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştır. Genel Başkanımız Sayın Dr. Fatih Erbakan bey, bu görüşme sürecinde elinden gelen bütün iyi niyeti, AK Partili seçmenlerin hatırına yapmıştır. Süreçteki aksaklıkları da tamir ederek gitmiştir. Dolayısıyla şu anda bir ittifak söz konusu değil. Bütün hazırlıklarımızı yaptık. İlçe başkanlarımız ve Büyükşehir Belediye Başkan adayımız hazır.
CHP'den size bir ortaklık teklifi geldi mi?
Hayır gelmedi. Başka iş birlikler oluşuyor. Ancak resmi olarak almış olduğumuz bir davet yok. Bir görüşmemiz de yok.
Geçen seçimlerde iktidarla ortaklık kurmanızın tabanınız açısından nasıl bir etkisi oldu?
Çok isabetli oldu. Genel Başkanımız mükemmel bir karar vermiş oldu. Burada daha sonra özellikle muhalif dediğimiz Millet İttifakı'nın yapmış olduğu anlaşmalar gün yüzüne çıkınca bizim teşkilatımızda "Ya biz niye AK Parti ile ittifak yapıyoruz" diyen üyelerimiz bile "İyi ki Genel Merkez böyle bir karar vermiş" dediler. Çünkü o kadar gizli, kaçak anlaşmalar ortaya çıktı ki, milletimiz şok oldu. Ümit Özdağ ile olan, Yeşil Sol Parti ile olan anlaşmalar seçim bittikten sonra ortaya çıktı. Çok sözler verilmiş. Sözler havada uçuşmuş. Daha sonra ayrılan partiler oldu. Bu ayrılan partilerin CHP tarafına yüzde bir bile katkısı olmuyor fakat 40'a varan milletvekilini almış oldular. İyi pazarlık var. Biz sonuç olarak değerlendirdiğimizde ülkemizin, vatandaşımızın refahı için 30 tane madde koyduk. Bu maddelerin altına imzayı attık. Bunların da takipçisi olduk. Bunların hiçbiri partimizle, partimize bir getiri ile alakası değil. Bütün bunların hepsi vatandaşımızın ve memleketin hayrına olan konularıdır. Doğru bir yerde ve doğru bir zamanda durmamızı Sayın Genel Başkanımızın bu kararı sağladı. Genel seçimlerdeki ittifak açıklamamızda bir beka meselesi vardı. Millet İttifakı'ndaki anlaşmalar da bu beka meselesinin ne kadar vahim bir konu olduğunu gösteriyordu.
Yerel seçimlerde de benzer bir 'beka sorunu' görüyor musunuz?
Yerel seçimlerde beka durumu söz konusu değil. Burası bir mahalli seçim. Belediyecilik hizmetleri ile alakalı bir seçim. Biz iyi bir aday koyduğumuz zaman malumunuz insanlar teveccüh edebiliyor. Bence siyaset anlamında güzel bir gelişme. Mahalli seçimlerde ittifak yapmamamız, genel seçimlerdeki ittifak kararımız kadar isabetli olur.
Peki tabanınız ne diyor buna?
Tabanımız ittifak yapılmadan bu seçimlere girmemiz noktasında genel başkanımıza görüşlerini ve değerlendirmelerini beyan ettiler.
Genel seçimlere giderken ülkedeki ekonomik koşulların seçim sonuçlarına etki edebileceği yorumları yapılıyordu. "Boş tencere hükümet devirir’’ yorumları yapıldı ancak öyle olmadı. Yerel seçimlerde hayat pahalılığı faktörünün özellikle büyük şehirlerde daha etkili olacağını düşünüyor musunuz?
Bazı ekonomik adımlar seçimlere göre atılıyor. Genel seçimlerden önce son anda bazı kesimlerin talepleri kabul ediliyor. Talepler, seçimlere kadar bekletilip, seçim yaklaşınca taktiksel olarak kabul ediliyor. Zamlar ve artışlar da buna göre ayarlanıyor. Belediyecilikte ise bir caddemiz ya da sokağımız, bugüne kadar bekletiliyor. Tam seçime kısa bir süre kala çalışma başlıyor. Ben ekonomik şartların yerel seçimi etkileyeceğini düşünüyorum. Bununla birlikte yine son dakika bazı aksiyonlar olacak. Ancak vatandaşımızda "Artık bunlar seçimlere doğru bir şeyler yapıyorlar" algısı var. Bu algıdan dolayı yapılan şeyleri de takdir edecek bir durumda değiller. Çünkü bunun seçime yönelik olduğunu biliyorlar. Tepkisellikler ciddi oranda olacaktır. Emekli vatandaşlarımız başta olmak üzere. Bu anlamda ekonomik şartlar yerel seçimi etkileyecek.
Fatih Erbakan ve partinin dört milletvekili TBMM Başkanlığı’na nafaka teklifini sundu. Teklifte, “Kanun maddesinde geçen ‘süresiz’ ibaresinin fazlaca mağduriyet yarattığı ortadadır. Nafakanın süresiz istenebilmesi nafaka yükümlüsü için bitmeyen bir borç anlamına gelmektedir” denildi. Teklifte, nafakanın beş yılla sınırlandırılması istendi. ‘’Bu teklifle Yeniden Refah Partisi tüm kadınların sosyal haklarını karartacak gasp eylemi gerçekleştirmiş oldu, cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönündeki ilerlemeleri durdurup tersine çevirmek istiyorlar’’ yorumları yapılıyor. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok beyhude yorumlar. Bir kere cinsiyet eşitliği varsa o zaman nafaka ödeyen tarafa bir sorun bakalım. Siz ölene kadar nafaka ödeyeceksiniz. Madem cinsiyet olarak eşitsiniz. Burada bir kadın tarafı var. Kadın tarafı diyor ki, "Ben süresiz nafaka almazsam mağdur olurum." Ödeyen tarafa da soralım. "Ey ödeyen taraf, ömür boyu nafaka ödeyeceksin" dediğimiz zaman o ne diyor? O, "Ben de mağdur oluyorum" diyor. İşte eşitlik ve adalet bu şekilde sağlanmıyor. Cinsiyet eşitliği anlamında toplumumuzda kadın kadındır, erkek erkektir. Bunların eşit olma gibi durumları yaratılış veya fizyolojik olarak mümkün değildir. Her biri kendi başına insandır. Bu anlamda bakmamız gerekiyor. Kadına kadın muamelesi, erkeğe erkek muamelesi yapılması daha doğru olur. Süresiz nafakanın da eğer bir tarafta mağduriyet oluşturuyorsa, bu mağduriyeti gidermek için bir adım atılması gayet normal. Her iki tarafın da kendini planlayabileceği bir alana çekilmesi daha adaletli olur.