'Yepyeni' programa ekonomistler ne diyor?

Türkiye’nin içine girdiği ekonomik kriz yılda bir “yeni ekonomi programı” adıyla bir paketin ilan edilmesine neden oldu. Bütçe açığından ekonomik büyümeye kadar pek çok başlığın yer aldığı programın başarısı konusunda ise ekonomistler iyimser değil.

Abone ol

ANKARA - Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bugün 'yeni ekonomi paketi'ni ilan etti. Program 2019-2022 yılları için enflasyon, büyüme, cari açık, istihdam, bütçe açığı ve bu başlıklara dönük alınacak önlemleri içeriyor. Sunuşuna, kur atağı, ticaret savaşları, Avrupa ekonomisindeki yavaşlama gibi faktörleri anarak başlayan Albayrak ardından 2019-2022 arasında “değişim” sloganını merkeze alan paketi ilan etti.

Geçen yıl Eylül ayında ilan edilen Yeni Ekonomi Programı’ndan bir yıl sonra yine aynı isimle program açıklanması ise soru işaretlerine neden oldu. Peki ekonomistler Albayrak’ın ilan ettiği programı nasıl buldu? Veysel Ulusoy, Uğur Gürses ve Ali Rıza Güngen'e sorduk, değerlendirmeleri şöyle:

ULUSOY: TASARRUF VE BÜTÇE AÇIĞINDA DİSİPLİN YOK

Veysel Ulusoy

"Yeni Ekonomi Programı 2018’de DENGELENME-DİSİPLİN-DEĞİŞİM sloganı veya süreci ile başladı. Ancak anlaşılan o ki DİSİPLİN kısmını atladık… Yani şimdi DEĞİŞİM’i disipline tabi olmadan yapacağız. 'Merkez Bankası’na yardımcı olacağız' deyimi ile söze başladık, ama bütçe kapsamında tüm yardımlar bu zamana kadar Merkez Bankası’ndan merkezi hükümete gitti. Merkez Bankası’na yapılacak en büyük yardım, onun bağımsızlık fonksiyonuna uymaktan geçer. Cari açık verilerinin gelinen süreçteki oranının bir başarı olarak sunulması yapılacak en büyük hatalardan biridir. Toplam talebin yüzde 5’lere düşüşüne ek olarak yatırımlarda yüzde 22.8 erime, zaten cari açığın bu seviyeye gelmesinde etken. Toplam ithalatın yüzde 90’a yakın kısmı ara malı ve sermaye malı olması gerçeği cari açığı azaltmanın maliyetini açıkça göstermektedir.

IMF’nin son Türkiye raporunda özellikle fiyatlandırmalarda (ücret vb.) beklenen enflasyonun uygulanması önerilmişti. Sayın bakanın cümle aralarında böyle bir yaklaşımın uygulanacağını belirtmesi ise ilginç bir nokta…

Disiplin kapsamında geçen yıl özellikle 60 milyar lira bir kamu tasarrufu öngörülmüş ve bunun yatırımlara yöneltileceği belirtilmişti. Bu sefer bu tasarruftan söz edilmediği gibi bütçe açığının GSTH içindeki payı ise sırayla 2019 için yüzde 1.8’den 3’e, 2020 için yüzde 1.9’dan 2.9’a; 2021 için ise yüzde 1.7’den 2.5’a yükselmiştir. Özetle bütçe açığında bir disiplin olmayacak. İşsizlik ve istihdamda belirtilen veriler büyüme rakamları ile uyuşmuyor. Özellikle istihdam seferberliği projesi sonrasında istihdamda bırakın 2.5 milyon artmayı, yılı yaklaşık 1 milyon azalma ile bitireceğiz. İşsizlik konusunun ise ölçüm/uygulama yaklaşımlarındaki yöntemden dolayı düşük olduğu yadsınamaz bir gerçek. Geniş anlamdaki işsizliğin yüzde 20-21 seviyesinde olduğunu biliyoruz.

Vergilerin artacağı sinyali geldi. KİT’lerin yeniden yapılandırılacağı yaklaşımı yapılan özelleştirme kapsamında rasyonel değil. Ana hedef enflasyon olmakla birlikte büyümesiz bir düşük enflasyonu yaratmak oldukça zor. Ekonomi yüzde 0 büyürken gelecek yılın yüzde 5 olarak gerçekleşmesi zaten doğal ekonomik süreçtir. Son vurgu TÜRKİYE YENİ BİR EKONOMİK MODELE GEÇİYOR oldu. Ben anlamadım."

GÜNGEN: 'KREDİ, DÖVİZ HESAPLARI VE VERGİDE BAŞARISIZ OLDUK' DENİLDİ

Ali Rıza Güngen

"Yeni YEP açıklamasının kanımca en önemli yanı büyüme sorunu yaşadığımızda 'bütçe olanaklarını kullanmaktan çekinmeyiz' vurgusuydu. 2019’un başında belirginleşen harcama temposunu sürdürme olanakları aslında artık bulunmuyor. Buna rağmen ekonomik toparlanmanın gerçekleşmemesi durumunda bütçenin alt üst edildiğini, borç limitinin aşıldığını görüyoruz. Resmen 'yine yaparız' açıklaması bugün yapılmış oldu.

Söylenmeyenler ya da utangaç bir şekilde dile getirilenlere bakarsak döviz hesaplarını çözdüremedik, kredi kanalını tamamen açamadık, vergi düzenlemesi yapamadık itirafı geldi. Bakan Albayrak, krizin sona erdiğini ve tekrarlanmasının imkân dahilinde olmadığını anlatıyor. Açıklama Erdoğan yönetiminin umudunu merkez ülkelerde parasal genişlemeye bağladığını, ihracatta Türk Lirası'nın çöküşü sırasında gerçekleşen sınırlı artışın devam etmesinin beklendiğini gösteriyor. Ekonomi yönetimi ısrarla Türkiye ekonomisinin yapısının büyük bir değişim gösterdiğini ve devamının geleceğini söylüyor. Ancak ortada böyle bir emare bulunmuyor."

GÜRSES: PROGRAMDA KATILDIĞIM TEK NOKTA 'DEĞİŞİM BAŞLIYOR' OLDU

"Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak sunuşunda Türkiye’nin küçülmediğini ifade etti. Aslında bu teknik resesyon tanımına odaklanıyor. Durgunluk (resesyonun) teknik tanımında çeyrekten çeyreğe bakılır ve 'iki çeyrek üst üste küçülme olduğunda resesyon başlar' der. Albayrak bu tanımı merkeze alarak 'durgunluğu atlattık' diyor.

Enflasyon konusu en sorunlu başlıklardan biri. Hükümet enflasyonu düşürmek için piyasa dışı yöntemlere başvurdu. Örneğin firmalar aranarak ucuza satmaları için baskı yapıldı. Benzer biçimde Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) veri kaynakları değiştirildi. Buysa sokaktaki enflasyonla TÜİK verileri arasında fark oluşmasına neden oldu. Bu durum daha önce de vardı, ancak bir ortalama alınıyor deniyordu. Oysa bugün bunun çok dışına çıkıldı. Nitekim TÜİK bugüne kadar bu yöntemlerine gelen hiçbir eleştiriye yanıt vermedi.

Uğur Gürses

Büyüme konusunda 2019 için yüzde 0.5 diğer kalan üç yıl için yüzde 5 öngörülmüş. Ancak büyümeyi sağlayacak kaynak açıklanmıyor. Son bir yılda dış kreditörlerin Türkiye’ye kredi vermekte gönülsüz oldukları sır değil, zaten kredi verme azaldı. Neredeyse gelmiyor. Hangi kredi kaynağı ile yüzde 5 büyüme sağlanacak? Büyümenin kaynağı ne? Dahası basılı metinle bakanın anlattığı arasında fark var. Yani grafikler özensiz hazırlanmış.

Sunumda Albayrak yine özellikle özel ve yabancı bankaların kredi konusundaki ihtiyatlı tavrını eleştirdi. Bankalar kredi verdi, ancak borçlar ödenemiyor, şirketler batıyor. Bankalar kredide küçülmeye gidiyorsa bunun bir sebebi var. Son bir yıldaki kredi büyümesi sadece kamu bankalarının kredileriyle sağlandı. Özel bankaların kredi verme oranları küçüldü. Kredi vermekte gönülsüz olan özel bankalar sermaye yeterliliğini korumak için kredi küçülmesine gidiyor, çünkü piyasa ekonomisi böyle işler. Piyasa ekonomisi gerçeklerine rağmen bankaları dövmek anlamsız.

Bütçe açığı toparlanmaya çalışan ekonomilerde görülür ve buna belirli bir program ve canlandırma içinde başvurulur ama Türkiye’de bütçe açığının hangi programa göre artırıldığı hâlâ bilinmiyor. Seçim harcamaları için bütçe seferber ediliyor. Bütçe konusunda ilk dikkate alınması gereken disiplin. Program değişim sloganına odaklanıyor, son yerel seçimlerde büyük şehirlerde ve İstanbul’daki ikinci defa yapılan değişimin seçimde başladığını gördük. Bakan Albayrak’a katılıyorum Türkiye değişiyor."

Albayrak: Yılı pozitif büyümeyle kapatacağız