Yeşilbağ: Bağımsız okul öncesi eğitim hiç gündeme gelmemiş
Korona salgını, okul öncesi eğitim kurumlarını da olumsuz etkiledi. Bu kurumların taleplerini dile getiren Dr. Yüksel Yeşilbağ, ‘Okullar kapanınca okul öncesi eğitim kurumlarının geliri kesildi ama çalışanların ücretlerinin ve kiranın ödenmesi gerekiyor. Bunun için devletin desteği şart’ dedi.
ANKARA - Korona nedeniyle birçok sektör zor durumda. Okulların tatil edilmesinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) bağlı, bağımsız yani bir koleje bağlı olmayan anaokulları ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na (AÇSHB) bağlı gündüz bakımevleri, kreşler gibi okul öncesi eğitim kurumları da önünü görmeye çalışıyor. Beylikdüzü Özel Düş Bilginleri Anaokulu’nun kurucu müdürü ve İstanbul Beylikdüzü Özel Anaokulları Derneği (BEYANADER) yöneticisi Dr. Yüksel Yeşilbağ, okul öncesi eğitim kurumlarının içinde bulunduğu durumu Gazete Duvar’a anlattı. Yeşilbağ şunları söyledi:
GELİRİMİZ YOKKEN ÇALIŞANLARIN ÜCRETİNİ, KİRAYI NASIL ÖDEYECEĞİZ? Okul öncesi eğitim sektörü, öğrencilerinin yanı sıra öğretmenleri, yardımcı öğretmenleri, idari personeli, aşçısı, şoförü, temizlik görevlileriyle çok sayıda kişinin istihdam edildiği büyük bir sektör. Bu sektörde MEB’e bağlı anaokulları, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı kreşler, gündüz bakım evleri, yuvalar var. Bu kurumların temel gelir kaynağı öğrencilerden alınan eğitim ücretleri. Peki nisan ayından itibaren hizmet alamadıkları için veliler ücret ödemek istemediklerinde bu kurumlar personel ve kira giderlerini nasıl karşılayacaklar? Bu işin ekonomik boyutunun yanısıra bir de hukuksal boyutu var. Sene başında yapılan bir yıllık öğrenci sözleşmesi olur ve bu sözleşmeye göre velilerin imzalayarak kabul ettikleri okul ücretini aylık taksitler halinde ödemeleri gerekir ama veli almadığı hizmetin parasını ödemeli mi? Bu soru kolejler için de sorulabilir. Veli ödemesi gereken okul taksidini ödemezse bunun veliye yönelik yasal bir yaptırımı olur mu? Bu konunun bir an önce MEB tarafından açıklığa kavuşturulması ve duyurulması zorunludur. Okulların kapalı olduğu süre boyunca sabit olan personel maaşları, sigortaları ve kiraları da var. Bu kurumların herhangi bir eğitim geliri olmadan bu maliyetleri karşılayabilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla devletin bağımsız okul öncesi eğitim kurumlarını ekonomik olarak desteklemesi çok önemlidir.
AÇIKLANAN PAKETTE EĞİTİM SEKTÖRÜ YOK: Cumhurbaşkanının açıkladığı pakette eğitim sektörü yer almıyor. Kaldı ki, o paketle KDV’yi, muhtasarı, ÖTV’yi ve nisan ayından itibaren SGK ödemelerini ötelediler. Nisan-mayıs-haziran ayındaki ödemeleri ileri bir tarihe almak “halen bize borçlusunuz ama size para biriktirmeniz için zaman veriyoruz” demekten başka bir şey değil. Buna ek olarak borç faizsiz ertelenmiyor, faizler işlemeye devam ediyor. Yani üç ay sonra borcunuzu mevcut anaparaya ek olarak faiziyle ödeyeceksiniz. Üstelik bu üç ay zarfında okul kapalı olacağı için para kazanacağınızın hiçbir garantisi de yok.
BANKALARIN KREDİ VERECEĞİ BİLGİSİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR: Başta kamu bankalarının, kredi limiti uygun olmasa bile ödemelerin 6 ay sonra başlayacağı krediler vereceği duyuruldu. Ne yazık ki bu durum gerçeği yansıtmıyor. Bugün benim tanıdığım üç anaokulu sahibi Halkbankası ve Vakıfbank’a kredi başvurusu yaptılar ancak halen ödedikleri kredi olduğu için ve limitlerinin yeterli olmaması nedeniyle başvuruları onaylanmadı. Kredi çekme yolu da kapalı olunca bu kurumların ayakta kalması mümkün değildir.
DEVLETİN HEM ÇALIŞANI HEM İŞVERENİ DESTEKLEMESİ ŞART: Kira giderleri konusunda da devletin mutlaka önlem alması şart çünkü okulun kapalı olmasından dolayı biriken kira borçlarını ileri bir tarihte de olsa ödemek zorunda kalmak bu kurumların gelecekteki kârlarına ipotek koymak demektir. Çalışanların da bakmakla yükümlü olduğu kişiler var, ev geçindiriyorlar, kira ödüyorlar. Bu nedenle devletin hem işvereni hem çalışanları destekleyeceği tedbirlere ihtiyaç duyuluyor. Fransa bu kapsamda çok güzel önlemler aldı. Kanada çok ciddi önlemler açıkladı. Takip ettiğim kadarıyla başka ülkeler de bu çerçevede kararlar aldı. 24 Mart 2020 tarihinde özel okullarla ilgili derneklerin başkanları Ankara’ya giderek Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile görüştüler. Ancak bu derneklerin yaptığı açıklamadan öğrendik ki o görüşmelerde bağımsız okul öncesi eğitim kurumlarının durumu hiç gündeme gelmemiş.
SALGININ SAĞLIK BOYUTU KADAR EKONOMİK BOYUTU DA ÖNEMLİ: Bizim okulumuzdaki öğrencilerin yarısından fazlası öğretmen çocuğu. Okullar kapalı olduğu için ebeveynleri evde şimdi ama geri kalan velilerimizin büyük çoğunluğu özel sektör çalışanı ve çalışmaya devam ediyorlar. Bize “çocukları nereye bırakacağız” diye soruyorlar. Evinde çocuğuna bakacak kimsesi olmayanlar için çok zor bir dönem. Bazı velilerimiz ise salgın döneminde işten çıkarıldı ya da ücretsiz izne gönderildi. Korona salgınının sağlık boyutu kadar ekonomik boyutu da önem taşıyor ama ne yazık ki bu konu ciddi şekilde konuşulmuyor, konuşanların da karar alma güçleri yok.
EYLÜL AYINDAN İTİBAREN DURUM DAHA DA KÖTÜLEŞECEK: Bu sektörde faaliyet gösteren kurumların iflas etmesi demek, ki önlem alınmazsa olacak olan budur, doğrudan 1,5 milyon civarında insanın çok zor durumlarda kalması anlamına gelir. Kurumların kapanmasından dolayı ortaya çıkacak önemli bir gerçek de buralarda çalışan insanların işsiz kalması ve işgücü piyasasında yaratacağı baskıdır.
BORÇLARIMIZIN ÖTELENMESİNİ DEĞİL SİLİNMESİNİ İSTİYORUZ: Okul öncesi eğitim kurumlarının talepleri şunlardır: Kısa çalışma ödeneğinden koşulsuz yararlandırılmalıdır. Özellikle kamu bankaları kredi verme koşullarını dikkate almadan 100 bin lira kredi sağlamalıdır. Faaliyetimize ara verilmesinden itibaren SGK, KDV, stopaj borçları ötelenmek yerine silinmelidir. Okullar yeni dönemde tekrar açılana kadar olan kira borçları bir şekilde stopaj borcundan veya KDV’den silinmelidir.