Yeşilova Kazı Başkanı Zafer Derin anlattı: İzmir'in ilk sakinleri!
İzmir’in tarihini değiştiren Yeşilova nasıl ortaya çıktı? İlk yerleşimcilerin yaşam tarzı nasıldı, inanç şekilleri neydi? Yeşilova Kazı Başkanı Dr. Zafer Derin sorularımızı cevapladı.
İZMİR - İlk Egeliler kırma saz çatılı birbirinden ayrı evlerde oturmayı tercih etmişlerdir. Bu tür evlere ait Yeşilova Höyüğü’nde ele geçen bir ev modeli arkeolojik bulguların doğruluğunu kanıtlar nitelikte. Yeşilova Höyüğü Tarih öncesi dönemdeki evlerin ayrı ayrı, yan yana yapılması ilk İzmirlilerin özgür yaşama isteklerini yansıtır…
Yeşilova Höyüğü İzmir’in en eski yerleşim alanı. 2003 yılında en çok 5 bin yıl eskiye giden bir tarihi olduğu düşünülen İzmir’in, Yeşilova Höyüğünde yapılan kazılarda ele geçen buluntularla birlikte 8 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu ortaya çıktı. Bugüne kadar 55 binden fazla ziyaretçi, kazı alanını ve merkezi gezdi, bilgi aldı ve aktivitelere katıldı. Halen tüm yıl boyunca birçok aktivitenin gerçekleştirildiği merkez, aldığı ödüllerle aktif kazı alanı olarak ziyaretçilere ücretsiz hizmet vermeye devam ediyor.
İzmir’in tarihini değiştiren Yeşilova nasıl ortaya çıktı? İlk yerleşimcilerin yaşam tarzı nasıldı, inanç şekilleri neydi? Yeşilova Kazı Başkanı Dr. Zafer Derin sorularımızı cevapladı.
Yeşilova ile birlikte İzmir’in tarihinin değiştiğini biliyoruz. Bize biraz anlatabilir misiniz, Yeşilova nasıl ortaya çıktı?
2003 yılında bir vatandaşın Bornova Ovası’nda yapılan hafriyatın içinde tesadüfen bulduğu eserleri İzmir Arkeoloji Müzesi’ne götürmesiyle başlıyor hikaye. Açıkçası bu duyarlı vatandaş bulduğu eserleri müzeye götürmeseydi İzmir’in tarihini değiştiren Yeşilova höyüğü burada yapılan hafriyatla belki de tamamen yok olacaktı. Bu sayede hafriyat alanında yaptığımız araştırmalar kentin Neolitik Çağa uzanan ilk kültürel sürecinin yaşandığı alanların keşfedilmesine neden oldu. Birkaç parça kırık çanak çömlek parçası, çakmak taşı aletler ve pişmiş topraktan yapılmış dokuma tezgahı ağırlıkları, 8500 yıl önce yaşamış ilk Egelilere ait, ilk ipuçlarını vermişti.
Böylece 2005 yılı Ağustos ayında Yeşilova Höyüğü kazılarına başlamış olduk. Kazı çalışmaları başlangıçta İzmir Arkeoloji Müzesi – Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ortak çalışması olarak birkaç arkeoloji öğrencisinin emeğiyle gerçekleşti. Daha İlk çalışmalarla kentin tarihinin 8500 yıl öncesine gittiği anlaşılan kazı çalışmalarını 2008 yılından itibaren Kültür ve Turizm bakanlığı ve Ege Üniversitesi adına başkanlığım altında sürdürüyoruz.
Peki, İzmir’in ilk sakinleri yerleşmek için neden Yeşilova’yı seçmişler?
Günümüzden 8500 yıl öncesinde İzmir’in coğrafi yapısı günümüzden oldukça farklıydı; deniz bugünkü seviyesinden 30-35 m. daha aşağıda yer alıyordu ve kıyı kesimi neredeyse İzmir Körfezi’nin dışında başlıyordu. Bornova Ovası; Bornova, Manda ve Gökdere gibi içinde birçok akarsuyu olan, doğuda Belkahve Geçidi ile doğudan gelecek sert hava şartlarına karşı adeta bir çanak gibi korunaklı, av ve tarım için zengin doğal kaynaklara ve insan yaşamı içinde uygun topraklara sahipti. Yeşilova Höyüğü’nün bulunduğu alan yakın döneme kadar sahip olduğu zengin su kaynakları nedeniyle, “azmak” olarak adlandırılmaktaydı.
Höyük bulunduğu yer itibarıyla ovanın ortasında yolların kesiştiği bir kavşak noktasında yer alıyor. Ova üzerinde hiçbir zaman eksik olmayan esinti, Tarih Öncesi toplulukların yaz sıcaklarında kısmen uygun hava şartlarında yaşamalarına olanak sağlamıştır. Aynı zamanda tarım, hayvancılık, avcılık ve toplayıcılık için ideal çevre şartları, İzmir’in ilk sakinlerinin Yeşilova Höyüğü'nün bulunduğu alanda yerleşmelerine neden olmalı.
İzmir’de lokal olarak Yeşilova’dan sonra başka prehistorik yerleşimler de görüyor muyuz?
Bornova Ovası’nın olumlu koşulları, Yeşilova Höyüğü kültürel süreci içinde aynı alana başka yerleşim alanlarının da kurulmasına neden olmuş tabii. Yeşilova Höyüğü ‘nün yer aldığı 800 metre çapındaki alanda Yassıtepe ve İpeklikuyu Höyükleri, Pınarbaşı’nda Tepebağ ve Bayraklı Höyükleri, Bornova Ovası’nda hiçbir kentte görülmeyen Tarih Öncesi Dönem’e ait kültür zenginliğini ortaya koyuyor. Bornova Ovası’nda Yeşilova Höyüğü ile başlayan kültürel sürecin irili ufaklı yeni yerleşimlerle bütün ovaya yayıldığı anlıyoruz. Tarih Öncesi Döneme ilişkin yerleşimler aynı zamanda İzmir’in merkezinin dışında; Kemalpaşa, Efes, Menemen ve Torbalı ovalarında da benzer devamlılıklar gösteriyor.
İzmir’in ilk sakinleri nasıl bir yaşam tarzı benimsemişler, kazılarda ortaya çıkan bulgular bu konuda bize ipucu veriyor mu?
Yeşilova Neolitik toplumu kıyıdan ve kıyıya yakın alanlardan midye türü çift kabuklu ve deniz minaresi, salyangoz gibi tek kabukluları toplayarak yemişler. Bunun dışında aynı toplum büyük ve küçükbaş hayvan besiciliği yapmış olmasına karşın, çevreden elde ettikleri domuz, geyik gibi yabanıl hayvanları avladıklarını ve bunları yediklerini de biliyoruz. İzmir’in ilk sakinleri yerleşik düzenin gereği tarım da yapmıştır. Topraklardan alınan örnekler buğday, mercimek ve arpa yetiştirdiklerini gösteriyor.
Metalin bilinmediği bu dönemde Yeşilova toplumunun üretimde kullandıkları başlıca maddeler kil, taş ve kemik olmuştu. Kemik, yetiştirdikleri ve avladıkları hayvanlardan kolaylıkla elde ettikleri hammaddeydi. Hayvanların kol- bacak ve kaburga kemikleri ile boynuzları usta ellerde şekillenerek bir alete dönüştürülebiliyordu. En basitinden kemiklerin ucunu sivrilterek deri giysilerini işledikleri deliciler yapabiliyorlardı. Deriyi işlemede kullandıkları ve ucuna kesici bir taş yerleştirdikleri aletlerin sapı da çoğunlukla kemiktendi. Kemik kimi zaman kendinden daha sert olan taşların alete dönüştürülmesine de yardımcı oluyordu. Zira Yeşilova toplumunun üretimini yansıtan somut bulgulardan birini çakmak taşlarının işlendiği atölyeler oluşturur. Yakın çevreden getirdikleri çakmaktaşı ve daha uzak kaynaklardan getirttikleri obsidyen atölyelerde taş ve kemiklerin yardımıyla bir silaha, kesici ya da delici aletlere, çevreden elde ettikleri kil kadınların ellerinde şekillendirilerek çanak çömleklere dönüştürülmüş.
İLK İZMİRLİLER ÖZGÜR YAŞAMI SEVİYOR
Yeşilova’yı çağdaşı olan Çatalhöyük, Hacılar gibi yerleşimlerle karşılaştırdığınızda aralarında benzerlikler ya da farklılıklar var mı?
Yeşilova Höyüğü Neolitik toplumu ile Çatalhöyük ve Hacılar toplumları arasında yaşam şekilleri ve nitelikleri bakımından önemli benzerlikler dikkati çekiyor tabi. Günlük yaşamın temel üretim şekillerinde yakın benzerlikleri etkili bir şekilde görmek mümkün. Örneğin günümüzden 8-9 bin yıl önce ürettikleri çanak çömlek form, renk ve yapım tarzı açısından benzerdir. Çoğunlukla krem ya da kırmızı renkli, kabartma ya da baskı bezemeli, çanak, çömlek, tabak ve bardak türünde kaplar üretimin ortak unsurları. Mühür gelenekleri şekil olarak benzerlik gösterir. Çakmak taşı ve obsidyen gibi taşların işlenmesinde de benzer ustalıkların varlığı dikkati çeker. Yeşilova, Çatalhöyük ve Hacılar gibi yerleşim alanlarında ortak özelliklerin ortaya çıkmasında, ticaret ve kültürel bağlar oldukça önemli. Yeşilova Höyüğü toplumunun alet yapımında kullandıkları obsidyeni, Çatalhöyük yakınındaki Nenezi Dağı’ndan getirttiği bilinmektedir. Bu da bölgeler arasında kültürleri etkileyecek nitelikte ticaretin varlığını ortaya koyuyor.
Ayrıca günümüzden 8 bin yıl önce olasılıkla iklim şartlarının etkisiyle doğudan batıya doğru bir göçün varlığından da söz etmek gerekir. Zira İzmir ve civarındaki yerleşim sayısındaki artış ve yerleşimlerin nitelik ve nicelik bakımından zenginleşmesinde, bu göçlerin etkisi olmuştur.
Bütün bunların yanı sıra yerleşimler arasında farklılıklar da bulunmaktadır. Ege mimarisi, Çatalhöyük ve Hacılar ’da görülen bitişik nizamdaki düz damlı yapılarından ayrılmaktadır. İlk Egeliler kırma saz çatılı birbirinden ayrı evlerde oturmayı tercih etmişlerdir. Bu tür evlere ait Yeşilova Höyüğü’nde ele geçen bir ev modeli arkeolojik bulguların doğruluğunu kanıtlar nitelikte. Yeşilova Höyüğü Tarih öncesi dönemdeki evlerin ayrı ayrı yan yana yapılması ilk İzmirlilerin özgür yaşama isteklerini yansıtır.
Bugüne kadar yapılan kazılarda demografik yapı hakkında bilgiler elde edebildiniz mi?
Yeşilova Höyüğü’nde yaşayan toplulukların demografik yapısı hakkında henüz yeterli bilgiye sahip değiliz. Ancak en yoğun yaşam sürecini içeren sürecinde en az 400-500 kişiden oluşan bir yerleşimden söz etmek mümkün.
Yeşilova ne kadar uzun bir yerleşime sahiplik etmiş, en erken dönemlerden en geç döneme uzanan kültür tabakaları neler?
Yeşilova Höyüğü’nde dört farklı kültür tabakası tespit ettik. İlk kültürel süreci Neolitik Dönem diğer adıyla Cilalı Taş Dönemi oluşturur. Üst üste sel ve yangın felaketleri ile yıkılıp tekrar inşa edilen 10 ayrı köy tipi yerleşimlerden oluşan sürecin yaklaşık 800 yüzyıl sürdüğünü düşünüyoruz. MÖ.6500-5700 yılları arasındaki bu dönem İlk Egeli topluluklar yuvarlak kulübelerle başlayıp, dikdörtgen planlı mekanlarda sürdürdükleri barış dolu geçmişleri ile tanınıyor. Olasılıkla iklim değişimi sonucu ortaya çıkan olumsuz çevre koşulları bu toplulukların Ege Bölgesini terk etmeleriyle sonuçlanmış ve İzmir Bölgesi 200-300 yıllık bir ıssızlığa gömülmüştür.
Yeni yerleşimin başlaması uzaklardan, Güneydoğu Avrupa’dan gelen oldukça ilkel topluluklar sayesinde olmuş, metale geçiş dönemi olarak görülen Kalkolitik Çağ iki dönem sürmüş, Tunç Çağlarla birlikte Batı Anadolu’da ilk feodal yapının da temelleri atılmıştır. M.Ö. 1900'lü yılların başına kadar devam eden bu dönem içinde Yassıtepe ile birlikte savunma, depolama, bağları ve ticareti ile öne çıkan ve gittikçe zenginleşen, ama buna karşılık birçok artı değerin savaşlar yoluyla elde edildiği bu dönemde, Neolitik yerleşim alanları kalın bir alüvyon tabakası altında kaybolmuştu. Aynı alanlara MS. 4.yy da çiftlikler kurarak ovaya yerleşen Romalı varlıklı aileleri, çok daha sonra yerleşecek Bornova Levantenleri’nin de öncüleri olarak görmek mümkün. Böylece Yeşilova Höyüğü’nde çeşitli aralıklarla 1500-2000 bin yıl kadar yerleşildiği anlıyoruz.
KADINLAR VE BAZI HAYVANLAR TAPINMA OBJELERİ
Günümüzde nesli tükenmiş Anadolu parsının ilk izlerine Yeşilova’da rastladık. Buradan yola çıkarak ilk yerleşimcilerin nasıl bir doğal ortamda yaşadıklarını hayal edebiliyor muyuz?
Yeşilova Höyüğü’nde 2012 yılı kazı çalışmalarında ele geçen binlerce çanak çömlek parçaları arasında iki gövde parçası dikkati çekiyor. Bunlar üzerinde yüksek kabartma şeklinde yapılan betimlemeler, yabani hayvanlara ait kabartmalar. Özel kaplar üzerindeki bu hayvanlar, İzmir ve civarında yaşadığı bilinen pantere, Anadolu Leoparı ya da Anadolu Pars’ına ait ilk betimlemeler olmalıdır. Yeşilova Höyüğü bulgularına göre farklı türdeki kapların üzerinde yer alan panter kabartmalarından, bu canlının İzmir ve civarında, 8 bin yıldır bilindiğini söylemek mümkün. Yeşilova Höyüğü Neolitik toplumu içinde kutsal bir yere sahip olan ve bu yüzden ana tanrıça gibi kapların üzerinde gösterilen, bu coğrafyanın parçası olan panter, İzmir’i doğa ve tarihi geçmişi ile bütünleştiren bir simgedir. Bulgular Yeşilova ve civarında panter dışında alageyik, yaban domuzu, sığır, keçi ve ayı gibi hayvanlarında yaşadığını ortaya koyuyor. 2017 yılında ele geçen yeni bulgular yabanıl yaşama yeni bir hayvanı , “ayı” yı da eklememize neden oldu.
İlk yerleşimcilerin inanç şekilleri ile ilgili bilgilere ulaştık mı? Mesela Çatalhöyük’te ki gibi belirgin bir boğa kültü ve ana tanrıça kültüne dair veriler var mı?
Buluntular İzmir’e ilk yerleşen toplulukların günlük yaşamı ve sosyal yapısına ilişkin önemli bilgiler kazandırdı. Örneğin bu toplumun kadını ve doğadaki bazı hayvanları kutsallaştırarak, onların niteliklerini simgesel eşyalar şeklinde tapınım objeleri haline getirdiğini öğrenmekteyiz. Ana tanrıça, küçük heykelcikler ve kaplar üzerine yapılmış kabartmalar şeklinde karşımıza çıkıyor. Doğurganlığın ve çoğalmanın önemli olduğu bu dönemlerde, Neolitik toplumun yaşamının ortakları olarak görülen, kimi zaman korku kimi zamanda hayranlık kavramıyla karşılık bulan; boğa, panter ve ayı gibi hayvanlar, Anadolu’nun Göbeklitepe’den beri devam eden Şamanist duyguların bir yansıması olarak görülebilir.
YAŞAMLA ÖLÜM KESİN ÇİZGİLERLE AYRILIYOR
Ortaya çıkan Arkeolojik veriler dışında antropolojik veriler bize neler söylüyor? Yeşilova’da nasıl bir yaşantı var?
Yeşilova Höyüğü’nde Neolitik Döneme ilişkin herhangi bir gömüye rastlamadık. Bu nedenle insana ait doğrudan bir kanıta sahip değiliz. Bu durum Ege Bölgesi’nin tamamında geçerli. Yaşamla ölümün Çatalhöyük’ün aksine kesin çizgilerle ayrıldığı anlaşılıyor. Bu nedenle evlerin tabanları altında mezara rastlanmıyor. Buna karşın ele geçen mühürler ve düzenli yapılaşma, Yeşilova’da yaşayanların organize olmuş, üretime ve toplayıcılığa dayanan barışçıl bir topluluk olduklarını ortaya koyuyor.
Yeşilova höyüğü sakinleri şimdilik en erken yerleşimciler olarak görünüyor. Ancak ilerleyen zamanlarda sizce bölgeden daha eski yerleşimciler ortaya çıkması beklenebilir mi?
Yeşilova Höyüğü’nde ve yakın çevresi içinde 8500 yıldan önceye giden yeni yerleşimlerin olması olasıdır. Özellikle Bornova Ovasını kaplayan yüksekliği 5 metreye ulaşan alüvyonların altında ve belki bu günkü körfezin bulunduğu yerde daha eskiye gidebilecek toplulukların varlığı düşünülebilir. Ancak kentin merkezindeki hızlı yapılaşma bu tür yerleşimlerin keşfedilmesinde en önemli engeldir. Yüksek paravanların arkasında çoğunlukla geceleri hızla devam eden temel hafriyatları kent arkeolojisinin en önemli sorunu. Her geçen yıl, İzmir kenti içinde var olan zengin yerleşimlerin korunmasının, ne denli öneme sahip olduğunu gösteriyor.
Peki, Yeşilova’nın nekropol alanını bulduk mu?
Yeşilova Höyüğü ‘nün Tarih Öncesi yerleşimcilerine ait bir mezarlık alanı bulunamadı. Bilindiği kadarıyla Çatalhöyük gibi İç Anadolu’daki birçok yerleşimde topluluklar ölülerini yaşadıkları mekanların tabanları altına gömüyorlardı. Yeşilova Höyüğü’nde taban altında hiçbir gömüye rastlanmaması, İlk İzmirliler ’in ölülerini yerleşim dışında mezar alanlarına gömdüklerini ortaya koyuyor. Henüz yakın çevre içinde herhangi bir mezarlık alanı keşfedilmedi. Ayrıca İzmir Bölgesi’nde yapılan çalışmalarda Yeşilova Höyüğü dışındaki yerleşmelerde de mezar bulunamadı.
Son olarak höyük denince bir tepe bekliyoruz ancak Yeşilova düz bir yerleşim gibi duruyor, bunun nedeni nedir?
Yeşilova Anadolu’da yaygın olarak görülen höyük tipi bir yerleşim. Bu tür yerleşimlerde olduğu gibi Yeşilova’da sadece Neolitik Dönem ’de üst üste 10 kez yıkılıp tekrar yerleşilmiştir. Genelde bu tür yerleşimler üst üste tekrar yapılaştığı için zamanla doğal olmayan bir tepe oluşur. Yeşilova Höyüğü de yaklaşık 4-5 metre yüksekliğinde böylesine bir tepeye sahip olmasına karşın, irili ufaklı onlarca derenin getirdiği alüvyonlarla zamanla üstü dolmuştur. Yeşilova Höyüğü çevresindeki alüvyon kalınlığı beş metreye ulaşıyor. Günümüzden beş binyıl önce taşkınların etkisiyle Yeşilova alüvyonların altında kalarak yükseltisini tümüyle kaybetmiştir. Bu nedenle toprak yüzeyinde Neolitik döneme ilişkin herhangi bir buluntuya rastlanmaz. (DUVAR)