Gerçekten yıldız sporcular neden var? Sadece temaşaya çıkılan insanlar mı onlar? Yetenekleri dolayısıyla diğerlerinden ayrılmak dışında bir işlevleri olmamalı mı? Bu kadar güç, bu kadar ün, bu kadar gündem olma potansiyelinin bir şekilde hayatımıza olumlu yansıması gerekmiyor mu?
Aksi takdirde gelip geçiyor yıldızlar. Parlıyor, sönüyor, kayıyor gidiyor. Ama bazıları ise asılı kalıyor gök yüzünde. İyi bir sporcudan daha öteye gidiyorlar. Mesela Marcus Rashford. Manchester United altyapı çıkışlı futbolculardan biri Rashford. Henüz 23 yaşında ve sadece topuna bakmıyor. Yaşına başına bakmadan giriyor sosyal eşitsizlikle mücadeleye. Maddi durumu yetersiz çocukların yaşadığı gıdaya erişim sıkıntısına son verilmesi konusunda aktif rol alıyor. Siyasetçilere geri adım attırıyor. Pandemi sürecinde okul çağındaki çocuklara verilen yemek kartlarının tatillerde de dağıtılmasını sağlayan Rashford, vitesi bir adım daha arttırıp kartlara yüklenen haftalık bedellerin yükseltilmesi için çalışmaya devam ediyor. Yani gün gelip top kendisine küstüğünde sırtını yaslayıp, “Neler yaptım neler” diyebilecek. Çünkü kendisine ait olan haber kotasında sosyal meselelere girmek bir yana aktif olarak rol almanın huzurunu yaşayacak.
RAPINOE FENERİ YAKTI
Bu huzuru yaşayabilecek başka sporcular da var tabii. Kuşkusuz akla ilk gelenler Messi ve Ronaldo. Dünyanın en ünlü sporcuları onlar. Peki ne yapabilirler? ABD Kadın Milli Takım kaptanı Megan Rapinoe onlara bir ışık yakmış. L’Equipe Mag’e konuşan Rapinoe, UEFA’nın ırkçılık karşıtı programlarına dahil olan Messi ve Ronaldo’nun hatta arkalarından gelen Kylian Mbappe’nin, global anlamda daha etkin bir şekilde ırkçılığa karşı çıkabileceklerini söyledi ve ekledi: “Eğer inanılmaz seviyedeki ünlerini ırkçılık karşıtlığında kullanmaya karar verirlerse… Tabii ‘Siyahların Hayatı Önemlidir’ yazılı tişört giymekten bahsetmiyorum. Mbappe de bu isimlere katılabilir. Messi ve Ronaldo sonrasında bu süper ünü o devralacak. Ve umarım insanlar üstünde nasıl bir etkisi olduğunun farkına varır. Dünyaya olağanüstü bir yetenekle geldiği için olağan üstü ve oldukça rahat bir hayat sürüyordur. Dilerim ki kendisine gençlere nasıl örnek olacağı konusunda soru sorar.”
Gerçekten de yıldız sporcular hayata çok farklı yetenekleri dolayısıyla önde başlıyorlar. Bunu da doğru yönetmek bu yeteneğin borcu olmalı. Yanlış olana yanlış demek, düzelmesi için çaba sarf etmek hatta ‘şöhretiyle’ ulaşılması zor yerlere ulaşmak, açılması güç kapıları epritmek için çaba göstermek gerekir.
HASHTAG DEĞİL PROJE
Kısacası depremi ‘Güzel İzmir’ hashtag’leriyle geçiştirmek, gol sevincinde enkazdan çıkan Elif Bebek’le özdeşleşen baş parmak tutmakla yetinmek yetmez. Bu binaların neden yıkıldığını sormaya, şehirlerin deprem dönüşümüne ama Türkiye gibi değil de Japonya gibi dönüşümüne ön ayak olmak, belki bunun için sivil toplumu örgütlemelerini beklemek doğal hakkımız. Çünkü dünyanın her yerinde iktidara sahip olanlar, halkın çıkardığı sesi duymakta zorlanırlar. Kah gücün kulaklarını tıkamasından kah koltuklarının halktan Kaf Dağı’na taşınmasından sağırlaşırlar. İşte o sebeple ‘Kaf Dağı’na yakışır’ yarı tanrılar aracı olmalı ki dünyadaki adaletsizlik biraz olsun azalsın.
Örneğin Messi ırkçılığa, Ronalda açlığa, Mbappe kadın şiddetine, Yusuf Yazıcı depremle yaşamaya dikkat çeksin. Sonra projelerini hayata geçirsinler. Koskoca bir denize taş atsınlar. Maalesef bu dünyada normal insanın attığı taşın çıkardığı dalga ile ünlü insanların attığı taşın çıkardığı dalga bile farklı. Belki onların taşının çıkardığı dalga tsunami yaratır. Bu isimler de tabela kalkıp kariyerleri bitince yastıklarına başlarını farklı bir huzurla koyarlar.