Yılmaz Büyükerşen: 'Sakın yalanlara kanıp şehrinizi satmayın, oylarınızı satmayın'
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, "Sakın yalanlara kanıp şehrinizi satmayın, oylarınızı satmayın. Şehrinizi bir büyük maceraya atmayın" diye konuştu.
DUVAR - Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Yunus Emre Spor Tesisleri’nde düzenlenen toplantıda gelecek dönem projelerini kamuoyuna tanıttı. Başkan Ataç, “Bu seçimi alacağız. Nasıl alacağız? Büyükşehir’de Ayşe Ünlüce, Odunpazarı’nda Kazım Kurt. Bu 3’lüyü kimse deviremez. Sevgili dostlar, şu manzara zaten diyor ki, bitti artık bu iş. Yolumuz açık olsun” dedi.
Toplantıya Başkan Ataç’ın yanı sıra CHP Eskişehir Milletvekilleri Jale Nur Süllü ve İbrahim Arslan, Büyükşehir Belediye (EBB) Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP EBB Başkan Adayı Ayşe Ünlüce, İl Başkanı Talat Yalaz, ilçe belediye başkan adayları katıldı.
Toplantıda konuşan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, “Sakın yalanlara kanıp şehrinizi satmayın, oylarınızı satmayın. Şehrinizi bir büyük maceraya atmayın. İşte Kazım, işte Ahmet, işte Ayşe Ünlüce. Türkiye ilk defa bir Cumhuriyet kadını, bu toprakların kültürlü bir kadını, bir hukukçunun bu şehri nasıl yönettiğine şahit olacak. Ve görecek hanımlar nasıl yönetir bu şehri. Onu ve Kazım ile Ahmet’i sizlere emanet ediyorum. Yalnız kendi attığınız oylar değil, karşı oylardan da 3-4 kişiyi ikna etmek size vatan borcudur, şehir borcudur” diye konuştu.
'ESKİŞEHİR YEŞİL CENNET OLDU'
Başkan Ataç ise şöyle konuştu:
“1999’da Sevgili Yılmaz Hoca’m ile değerli liderimiz rahmetli Bülent Ecevit’in önerisi ile DSP’den belediye başkanı seçildik. O zaman vatandaşımız, ‘Bizim özgürce yaşayıp, onur duyabileceğimiz bir kent oluşturursanız yanınızda oluruz’ dediler. Ve bizi seçtiler, bugün hala seçiyorsunuz. Bu tespit o kadar doğruydu ki bize yön verdi. O ilk 5 yıl içinde mütevazı Tepebaşı’nın geleceği hazırlandı. Altyapısı, üstyapısı yapıldı, yeşil alanları tanzim edildi. İkinci dönemimde ise artık Tepebaşı’nın kaderi farklı bir yöne gitmeye başladı. Hiç sıradan bir iş yapmak istemedik. Yapacağımız işlerde Türkiye’de ilk olmasına da dikkat ettik. Bunu da başardık. Geçmiş dönem projelerimizi izlediniz, hepsi birbirinden güzel projeler. 1999’da Tepebaşı’nda spor sahası diye bir şey yoktu. Market değil, iri bakkal yoktu. Bakın, Batıkent’te Murat Kent’in olduğu alanlarda kamyon kasasının içinde bakkal vardı. Oradan alışveriş yapılıyordu. Bunu Tepebaşılı olanlar çok iyi bilir. Tozunu, çamurunu çok iyi bilir. Şehre geldiğinde çamurun renginden mahallesi söylenirdi. Şirintepe’den, Çamlıca’dan geliyor. Farklı renklerde gördüğü mahallesinin ayrımı yapılıyordu. Ama bugün Çamlıca Eskişehir’in en geniş mahallelerinden biri oldu. O zaman 20 bin nüfusu olan Çamlıca’da bugün 65 bin nüfus var. Kurak bir Tepebaşı’ydı, bugün 2 bin 500 dönüm yeşil alanı suluyoruz. Kişi başına 13 metrekare yeşil alan düşüyor. İstanbul’da kişi başına 30 santimetrekare düşen yerler var. Eskişehir gerçekten bir yeşil cenneti oldu.
'BU SEÇİMİ ALACAĞIZ, MANZARA DİYOR Kİ: BİTTİ BU İŞ'
Yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı gösterdik. Yapacaklarımızı beğendiniz mi arkadaşlar? Şimdi sakın şöyle bir düşünce olmasın, ‘Bizim mahallemize bir şey yapılmıyor’, yok öyle bir şey. İnanın, şimdi bunları tasarladık. Koşullar elverdiğince bazıları yapılabilir, bazıları olmayabilir. Ama hiç düşünmediğimiz noktalarda da hizmetlerimiz son sürat gelebilir. Bugün bizim yaptığımız projeleri, Tepebaşı’nda Eskişehir’de kimse düşünmüyordu ama hepsi gerçek oldu. Bugün Alzheimer Merkezi’ne Türkiye’den insanlar müracaat ediyor. Alzheimer Merkezi’ni niye yaptık? Alzheimer hastası, bakımı çok zordur, maliyetlidir. Sırf o ailelere destek verelim diye yaptık. Zihinsel engelli çocuklarımızın Montaj Atölyesi Türkiye’de tek. Nadir Küpeli Başkan’ımıza bir tane de sizle açalım dedik. İkinci atölye de orada kuruldu. İki atölyede çocuklarımızın yaptığı montaj sayısı 21 milyon. Nasıl çalışıyorlar, bir de kafalarında ne yalan ne dolan var, sadece sevgi var. Çocuklar için ağız diş sağlığı merkezimizde yaklaşık 75 bin çocuğumuz elimizden geçti. Tabii kuruş ödenmeden, bedava. Bugün bir lira, iki lira için ekmek kuyruğuna giren baba, çocuğunun dolgusunu nasıl yaptırabilir? Mümkün değil. Hele bu yoksullukta. Bir de açıklıyorlar, 4 milyon 400 bin aileye yardım yapıyoruz diyorlar. Bu 20 milyon kişi eder. Türkiye’nin 4’te 1’i açlık, sefalet içinde demek ki. Utanmadan bunu açıklıyorlar. Etkilenmeyen tek yer var, saray. Bir, iki, üç, dört maaş… Nasıl çocuklarına yediriyorlar anlamıyorum. Hepimizin hakkı var o paralarda. Eğer 31 Mart’ta sandıkta bunlara sarı kartı göstermezsek vay halimize. 4 yıl sonra seçim. 4 yılda bizim pestilimizi çıkartırlar. Ama direneceğiz, yaptırmayacağız. Çünkü bu seçimi alacağız. Nasıl alacağız? Büyükşehir’de Ayşe Ünlüce, Odunpazarı’nda Kazım Kurt. Bu 3’lüyü kimse deviremez. Sevgili dostlar, şu manzara zaten diyor ki, bitti artık bu iş. Yolumuz açık olsun.”