'Yönetenlerin yegane meşruiyeti hukuka uygunluktur'
Adli yıl açılış töreninde konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, "Hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık üçte birinin terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur" dedi. Cirit, 'FETÖ' yargılamalarında da görevlerinin 'coşkuyla, önyargıyla' değil, objektif delillere göre karar vermek olduğunu söyledi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, söz hakkı tanınmadığı için ilk kez törene katılmadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bu yıl törende yoktu.
DUVAR - Yeni Adli Yıl Açılış töreni geçen yıl Beştepe'de yapıldıktan sonra bu sene adres değiştirerek Yargıtay salonunda yapıldı. Törende konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 'yönetimlerin yegane meşruiyet kaynağının hukuka uygunluk' olduğu mesajını verdi.
Yargıtay'daki töreni Başbakanı Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın katıldığı törende Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu yıl yer almaması dikkat çekti.
Geçen yıl Cumhurbaşkanlığı sarayında yapılan ancak bu yıl yeniden Yargıtay'a dönen adli yıl açılış töreninde konuşan Cirit özetle şunları söyledi:
DÜNYANIN VİCDANINI TEMSİL EDİYORUZ: Adalet toplum ve devlet arasındaki bağdır. Kurmuş olduğumuz 16 büyük Türk devleti de adalet üzerine yükselmiştir. Yönetimlerin yegane meşruiyet kaynağı hukuka uygunluktur. Suriyeli Aylan bebek ve Arakanlı küçük Muhammed'in çamurlar içerisinde yatan cesedini gösteren fotoğrafı insanlığın terk ettiği vicdanının resmidir. Bugün ülkemimiz dünyanın vicdanını tek başına temsil etmektedir.
KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK İTİCİ GÜÇ: Bir yargı mensubunu üstün kılan sadece hukuku uygulamasını emreden vicdanıdır. Bu coğrafya üzerinde yaşayan insanlar arasındaki kültürel çeşitlilik Türkiye'nin varlığının itici gücüdür.
HUKUK İÇİNDE MÜCADELE: Demokrasimizin önündeki en büyük engellerden biri de terördür. Terör olgusu, insan hakkı ve demokrasiler için tehdit oluşturmaktadır. Teröre karşı, bireylerin, kurumların ve devletlerin birlikte mücadele etmeleri zorunluluktur. Terörle mücadelede bütün devletlere görev düşmekte olup devletler silah ve mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmemesi için önlem almalıdır. Ülkemizde terör dış destekli olarak varlığını sürdürmektedir. Devletimiz hukuk kurallarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürmekte ve sürdürecektir.
HSYK ÜYELERİ GAYRİ MEŞRU FİİLLERE DESTEK VERDİ: Özellikle HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarımız gayri meşru fiillere sessiz kalmış, desteklemiş ve meşruiyet kazandırmıştır. HSYK ve Yargıtayımız hain darbe girişimine karşı net tavır almış, halkımızın ve demokrasimizin yanında yer almışlardır. Bu kişilerin adil şekilde yargılanması, sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır. Bizim görevimiz, insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden, objektif değerlere göre karar vermektir. Tamamen bir güven mesleği olan hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık üçte birinin terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur. Toplumun en çok güven duyması gereken meslek mensuplarının bir terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etme ihtimali dahi, tek başına bir toplumun şaşkınlık ve sarsıntı yaşamasına yeterlidir. Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Bu kişilerin, adil bir şekilde yargılanması, hukukumuzda öngörülen cezalara çarptırılması ve sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır.
DUYGUYLA DEĞİL HUKUKLA YARGILAMA: (FETÖ yargılamaları) Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, ön yargıyla davranmak değil, Türk hukuk sisteminin son yıllarda büyük bir başarı ile yükselttiği insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir. Firari FETÖ üyelerinin iade edilmemesi yargılamalarda bazı gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemektedir. Emanete ihanet ederek, kamu görevini ve özellikle yargı yetkisini belli bir örgütün amaçları doğrultusunda kullananlara adaletten başka bir borcumuz bulunmamaktadır. Bu kişilerin, adil bir şekilde yargılanması, hukukumuzda öngörülen cezalara çarptırılması ve sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır. Kanun kaçaklarını iade etmeyen, onları himaye eden devletlerin öncelikle kendilerinin hukuka saygılı olmaları gerektiğini vurguluyorum.
(HABER MERKEZİ)