Yılmaz Güney’in sanatsal mirasını temsil eden Güney Filmcilik
şirketi, özellikle Yılmaz Güney’in 1960’ların sonu ve 70’lerde
yönettiği ya da senaryosunu yazdığı filmlerin yapımcılığını yaptığı
şirket olarak Yeşilçam’ın içinde politik sinemanın adeta bir adası
konumundaydı.
"Ağıt", "Arkadaş", "Aç Kurtlar", "Bir Çirkin Adam", "Umut",
"Zavallılar" gibi Yılmaz Güney’in yönetip oynadığı filmlerin
yanında hapiste olduğu dönemde senaryosunu yazıp yapımcılığını
yaparak farklı isimlerin yönettiği 1970’lerin politik atmosferini
ve insan hikayelerini dönem filmlerinden daha gerçekçi bir
görsellikle yansıtan "Bir Gün Mutlaka", "İzin", "Endişe", "Düşman",
"Sürü" ve "Yol" filmleri Güney Filmcilik eliyle ortaya çıkan
yapımlardı.
Günümüzde bu filmler Güney Filmcilik’in YouTube hesabından izlenebiliyor. Uzun süre
bulunması mümkün olmayan, yasaklı kalan bu değerli arşivin tek
elden resmi bir YouTube hesabından ulaşılabiliyor olması oldukça
kıymetli. Şaşırtıcı olansa bu filmlerin adeta 1970’lerin ikinci
yarısında ortaya çıkan seks filmleri furyasını hatırlatırcasına
parçalanarak bağlamından koparılmış halde teşhir ve istismar
sineması örneğiymiş gibi sunuluyor olması.

"Ben bir kavga adamıyım. Sinemam da bir kavganın, halkımın
kurtuluş kavgasının sinemasıdır" diyen Yılmaz Güney teşhir
meraklılarının cazibesini çeksin diye yapılan bu dejenere
hareketleri hak etmiyor.
Güney Filmcilik’in YouTube hesabından paylaşılan film
parçalarına verilen isimlerden bazıları ne demek istediğimi daha
net açıklayacak.
Kiralık Bir Kadınım Ben, Kim Kiminle Eşleşecek?, Hatice Kötü
Yola Düşüyor, Hatice Faik’in Dostu Oluyor, Yapma Pişman Olmayalım,
Karısı Cemil’i Aldatıyor, Cemil Karısından İlgi Göremiyor, Arap
Naciye’yi Avlıyor, Seks Problemlerinizi Nasıl Hallediyorsunuz?,
Olgun Erkekleri Severim, Bütün Gece Koynundaydım, Kocan Sattı Seni
Bana, Bino Çapkınlıkta, Gel Anam Son Defa Gel, Geceyi Beraber
Geçiremez miyiz?, Karısının Irzına Geçtiler, Son Defakini
Unutamıyorum, Karıları Değiştirelim mi?, Önce Nikah Bas da Sonra…
Liste böyle uzayıp gidiyor.

Yılmaz Güney’in yönettiği, oynadığı ya da hapiste olduğu için
onun senaryosuyla çekilen filmlerden yapılan 5-8 dakikalık
kolajlar, bu isimlerle izleyicilere sunuluyor. Sunuluş görselleri
ise isimlerden daha rezilce.
Ömrünü toplumsal bir dönüşüme adamış, filmlerinde de bu çizgiyi
tutturmaya çalışan ve önemli bedeller ödemiş bir insanın arşivini,
hele ki bu mirasın temsilcilerinin resmi hesabından bu şekilde
halka sunmaya kimsenin hakkı yok. Yılmaz Güney bu filmleri
internette bir teşhir görselliği malzemesi oluşsun diye
yaratmadı.