Yücel Erten: Direnmekten başka bir seçeneğimiz yok

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten, insanların yasak ve sansürlere demokratik yollarla direnmekten başka bir seçeneğinin olmadığını söyledi.

Abone ol

İZMİR - İzmir Büyükşehir Belediyesi İsmet İnönü Sanat Merkezi yeniden kapılarını açtı. Tiyatro oyunları, konserler ve konferansların yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın (İzBBŞT) oyunlarına da ev sahipliği yapacak.

Tiyatro, sinema oyuncusu ve yönetmen Avni Dilligil’in yönetiminde 1946’da başlayıp dört yıl açık kalabilen İzmir Şehir Tiyatroları, dönem dönem yeniden hayata geçirilmeye çalışılsa da girişimler başarılı olamadı. 1989 yılında Prof. Dr. Özdemir Nutku, Şehir Tiyatroları adını tekrar kent yaşamına kazandırmaya çalıştı. Bu çaba Gezici Kamyon Tiyatrosu uygulamasıyla ancak iki yıl yaşayabildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in seçim vaatleri arasında yer alan Şehir Tiyatroları, 70 yıl aradan sonra geçtiğimiz yıl 1 Ekim’de perde açtı. Bu yıl ikinci sezonunu açan İzBBŞT, 6’sı yeni olmak üzere 10 oyunla seyirci karşısına çıkacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten ile İzmir Şehir Tiyatroları ve İzmir’de kültür-sanat üzerine konuştuk.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İzBBŞT) ikinci sezonunu açtı. Geçen iki yılda geldiğimiz noktayı anlatabilir misiniz?

Bu ‘geçen iki yıl’ sözü, ikinci defadır karşıma çıkıyor da, biraz şaşırıyorum. Perdemizi açışımızdan bu yana sadece bir yıl geçti çünkü. Ama zararı yok, bundan pozitif bir yorum da çıkarabilirim. Demek İzmir Şehir Tiyatrosu bir yılda öyle yoğun bir etki bıraktı ki, iki yıl gibi görünüyor.

Şaka bir yana, gerçekten çok yoğun ve heyecanlı bir yıl geçirdik. Şöyle yahut böyle dar boğazlar oldu ama bu ikinci sezonumuza girerken, sanki yüzümüze doğru esen tatlı bir rüzgâr, bütün o sıkıntıları alıp götürdü. Şimdi onları heyecanlı anılar, tatlı şakalar gibi hatırlıyoruz. Çünkü sahnemize kavuştuk. Sayın Başkan Tunç Soyer ve çalışma arkadaşları, olağanüstü çabalarla bize bir yuva armağan ettiler. Artık evimiz olan İsmet İnönü Sahnesi’nde çocuklar gibi sevinçli, yarışçılar gibi heyecanlı çalışıyoruz.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, İzmirli tiyatro seyircisi ile kucaklaşabildi mi?

Nicelik olarak konuşursak, ilk sezonumuzda, gişesiz halimizle yaklaşık 12 bin seyirciye ulaşmışız. Bence bu çok iyi bir işaret. Nitelik açısından bakınca da seyirciden yansıyan sıcaklık, övgüler ve ödüller, bizim seçenekleri çoğaltacak olmamız, o rakamın orada kalmayacağının işareti. Demek ki daha sıcak, daha sıkı kucaklaşacağız. Ben mutlu ve umutluyum.

.

'ARALIK AYINDA ŞEHİR TİYATROLARI BULUŞMASI DÜZENLEYECEĞİZ'

Yeni sezonda hangi oyunlar bizleri bekliyor? Bu yıl değişiklikler/yenilikler var mı?

En büyük değişiklik, İsmet İnönü Sahnesi. Biliyorsunuz, salonun yanlarında görüş açısı sorunluydu, bir akustik problem vardı. Bunlar giderildi. Salondan sahneye, ışıktan sese her şey yenilendi. Artık seyircimiz salonun her yerinden oyunlarımızı keyifle izleme ve dinleme konforuna kavuşmuş oluyor. Biz de oyunlarımızı artık genellikle bu sahnede sergileyeceğiz. Çocuk oyunlarımız ise İzmir Sanat Sahnesi'nde sergilenmeye devam edecek. Kafesi ve bahçesiyle orası hem çocuklar için, hem de anne-babalar için daha elverişli bir ortam sunuyor.

Geçen sezonun oyunları “Azizname”, “Bir Felâket Kutlaması”, “Mor Şalvar” ve “Robinson Dans Öğreniyor” devam ederken; 6 yeni oyunun repertuvarımıza eklenmesini hedefliyoruz.

Bir de yenilikten söz edelim. Aralık ayında bir ilki gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Şehir Tiyatroları Buluşması düzenleyeceğiz. Ülkemizdeki Büyükşehir Belediyesi tiyatrolarını birer oyunla sahnemizde buluşturacağız. Şu sırada hazırlıkları sürüyor. Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, Kocaeli, Mersin Büyükşehir Belediye Tiyatroları, birer oyunla bu buluşmaya katılsınlar istiyoruz. Buluşmanın tematik belirleyeni, yaşayan oyun yazarlarımızın oyunları olacak. Böylelikle yaşayan oyun yazarlarımızın önemine bir vurgu yapmış oluyoruz.

'KURUMLARIN KENDİNİ GELİŞTİRMESİ, DERİNLİKLİ SEYİRCİYİ DE YETİŞTİRİR'

İzmir’in 'kültür-sanat fakiri' bir kent olduğu yönündeki eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz? İzmir’i kültür sanat zenginliği yönünden değerlendirdiğimizde ortaya nasıl bir tablo çıkıyor?

İzmir, bütün bir yıl boyu çok renkli, çok çeşitli sunumlarla karşı karşıya. Adım başı festivallerle, konserlerle, turne tiyatroları ile karşılaşıyorsunuz. Bir büyükkent için bu canlılık güzeldir tabii. Ama benim buradaki gözlemlerim, dikkatimi öncelikle seyircideki genel bir alışkanlığa çekiyor. Genellikle dışardan gelen etkinliklere daha büyük bir rağbet var gibi görünüyor. Bu belki bir dönemde kentin kendi sanat kurumlarını oluşturmasındaki, beslemesindeki yavaşlık ve ilgisizlikle açıklanabilir. Kesin bir yargı olarak öne süremem ama; sanki İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerin sanat olayları daha önemliymiş gibi bir algı yerleşmiş. Ya da onları izlemek yeterliymiş gibi bir duygu. Mevcut kurumlara haksızlık etmek istemem. Ama sanki dışarıdan gelen daha kıymetli sayılır olmuş.

Bir kentin sanat yaşamı buraya doğru evrilmişse; biraz taşıma su ile değirmen döndürmeyi andırır. Oysa kentin kendi enerjisinden doğan sanat kurumlarının gelişmesi, oluşturacağı sinerji ile öne geçmesi, önemsenmesi, giderek vazgeçilmez olması; kent yaşamı açısından tercih edilecek yoldur. Kent halkının aklına, yüreğine, nabzına bambaşka bir dirim kaynağı olur. Bir an için düşünelim: Sözgelimi İzmir’in operası, ya da senfoni orkestrası, tiyatrosu ya da ne bileyim balesi, kazandığı kimlikle, sanatsal düzeyi ile en önde dursa da, insanlar diğer kentlerden akın akın gelseler? Hattâ uluslararası platformda aranır, beklenir olsa? Bu özlenmeyecek bir şey midir? “Aman boş ver, uzun iş. Turneye, festivale gelenleri izleyelim yeter” diyebilir miyiz? Bu yeterince anlamlı olur mu?

Kaldı ki festival deyince, bir şölen gelmeli aklımıza. Bir ölçeği olmalı ve seçimler o ölçeğe uygun şekilde yapılmalı. Bunlar gözetilmeden “Duyan gelsin, maksat şenlik olsun, hareket olsun, hattâ biraz da destek olsun,” gibi bir tutum, zamanla her şöleni panayıra çevirebilir. Panayır kötü bir şey mi? Hayır. O da pek cümbüşlüdür. Ama başka bir şeydir. Orada kıymetli şeylerin yanında “Bul karayı al parayı” da vardır, “Cambaza bak” da. Oradan seyirci yetişmez. Kentin sanat kurumlarına özen gösterilmesi, kurumların kendini geliştirmesi, aynı zamanda derinlikli, seçici seyirciyi de yetiştirir. Bu yönde önemli adımlar atıldığını da eklemeliyim. İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın 70 yıllık bir bekleyişten sonra hayata geçmesi de bunun bir örneği.

.

‘BİR ÇEŞİT ÇORAKLAŞMA YAŞANIYOR’

Konserlerin yasaklandığı, tiyatro oyunlarının sansüre uğradığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Öte yandan iktidarın kendi kültürel hegemonyasını kurma konusunda da zorlandığı görülüyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Cumhuriyetimizin ve kırık dökük demokrasimizin bir tür karşı devrim hareketi ile karşı karşıya olduğunu görmek zor değil. Sinsice sürdürülen bu hareketin paralelinde, iktidarın da bilime ve sanata karşı topyekûn savaş açmış gibi bir yürüyüşü var. Sanat alanları ile kurumlarının yüz yüze kaldığı ihmâl, küçümseme, umursamazlık, baskı ve hattâ yıkımcılık girişimleri, toplumun ruh zenginliğini kısırlaştırıyor. Bir çeşit çoraklaşma, çölleşme, toprak kayması yaşanıyor. Halkımızın, bilim ve sanat insanlarımızın, aydınlarımızın, buna demokratik yollarla direnmekten başka bir seçeneği de yok. Aymazlık ve acımasızlığa karşı dayanışma içinde yürümek, yol almak gerekiyor. Konuya tiyatro alanından baktığımız zaman da, Tunç Soyer’in, İzmir’de Şehir Tiyatroları gibi bir sanat kurumunun oluşumu için gösterdiği kararlılık, direnç ve özen, bir kere daha teşekkürü hak ediyor.

Yenilenen İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde neler yapıldı?

Yenileme çalışmaları 6 ay sürdü. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında tiyatro sahnesinde perde açıklığı ve yüksekliği arttırılarak sahnede ışık ve ses mekanik sistemi hayata geçirildi. Havalandırma sistemi ve seyirci oturma alanları yenilendi. Sahne zemininde akustiği sağlamak için doğal ahşap malzeme döşendi. Seyirci yan ve arka duvarlarında komple salonu saran akustik ahşap paneller kullanıldı. Akustik asma tavan uygulaması yapıldı.  Akustik taş yünü paneller döşendi. Ses ve ışık odasının içine akustik kaplama yapıldı. Fuaye zemini ve dış doğramalar yenilendi. Sahne kapıları da akustik özelliğe kavuştu.