Yüksekdağ davasında 'sürpriz' savcı yorumu: Baskı sayılır
HDP Eş Genel Başkanı iken gözaltına alınıp tutuklanan Figen Yüksekdağ'ın bugün görülen duruşmasını Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Aytekin Cenikli de izledi. İstanbul'un eski Baro Başkanı Turgut Kazan, başsavcıvekilinin duruşmayı izlemesine, "Böyle bir durumu yargı tarihinde hatırlamıyorum" derken ceza hukukçusu avukat Cahit Kırkazak da; "Psikolojik baskı yapılıyor" dedi. Hukukçu siyasetçiler de durumun normal olmadığını belirtti.
DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı iken tutuklanan Figen Yüksekdağ'ın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Aytekin Cenikli’nin duruşmayı izlemesi duruşmada şaşkınlık yarattı. Yüksekdağ'ın avukatları yurtdışından gelen heyetler ve bazı gazeteciler davaya alınmazken başsavcıvekilinin salonda olmasını eleştirdi. İstanbul Barosu eski başkanı avukat Turgut Kazan, yargı tarihinde bir başsavcıvekilininin duruşma izlediğini hatırlamadığını söyleyerek, “baskı unsuru olabilir”dedi. Ceza hukukçusu avukat Cahit Kırkazak ise, “Buradaki mesaj, 'Sizin ne yaptığınızın farkındayız. Ona göre hareket edin' anlamına geliyor” yorumunda bulundu.
'İYİ BİR ŞEY YAPMADIKLARINI SÖYLEMİŞ OLUYORLAR'
Turgut Kazan, başsavcıvekilinin duruşmayı izlemesinde sakınca olmadığını ama bunun 'olağan koşullarda' olması gerektiğini belirterek, gazetecilerin ve yabancı heyetlerin duruşmaya alınmamasını ise şöyle yorumladı: “Burada anlaşılıyor ki başka şeyler olmuş. Yabancı heyetten izleyiciler duruşmayı izlemek için Türkiye'ye gelmiş. Ama izlemelerine izin vermiyorlar. Gazeteciler içeri alınmamış. Bir ülkenin en kral şeyi yargıdır. Eğer yapılan şey iyiyse göğüslerini gere gere, 'Buyrun duruşmayı izleyin' diyebilmeleri gerekiyor. Ayrıca gazetecileri içeri almıyorlarsa, hukuka ve adalete duyarlı insanları içeri almıyorlarsa iyi bir şey yapmadıklarını söylemiş oluyorlar. Türkiye'de siyasal nitelikli sayılabilecek bütün yargının yargı faaliyeti sayılamayacağını, yargı faaliyeti kullanılarak susturulmaya çalışıldığı kanısındayım.”
'BU KADAR ŞEY YETMİYORDU...'
“Dün FETÖ'cü yargı ne yapıyorsa bugünkü yargının da benzer bir şey yaptığını görüyoruz” diyen Kazan, başsavcıvekilinin duruşmayı izlemesinin mahkemede bir 'baskı unsuru' olduğunu belirtiyor, “Böyle bir ortamda eğer başsavcıyla duruşmayı izliyorsak ayrıca bu bir baskı sayılır. Her durumda bir yargıç, bir savcı da duruşmayı izlemeyi düşünebilir. Bu gayet doğal sayılır ama her şeyin olağandışı olduğu, olağanüstü koşulların uygulandığı, zaten OHAL rejimi altında hukukun ve yargının bir hükmünün kalmadığı bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte bu kadar şey yetmiyordu bir de başsavcıvekili gözetiminde, 'Dur bakalım şu savcı ya da şu yargıç ne yapacak, sanığa ve müdafiye nasıl bakıyor' diye duruşmaya gözlemci gibi geldiği varsayılır. Bu da hem sanık için hem yargı için bir baskı unsuru olarak sayılır.”
'PSİKOLOJİK BASKI SAYILIR'
Ceza hukukçusu avukat Cahit Kırkazak da bir başsavcıvekilinin duruşmayı izlemesinde sakınca olmadığını ancak buradaki yargılamanın ayrı tutulmasını gerektiğini söyledi. Kırkazak, “Buradaki uygulamanın en temel sebebi amiri olduğu savcıyı ve orada bulunanları psikolojik bir baskı altına almaktır. Yani mesaj, 'Sizin ne yaptığınızın farkındayız. Ona göre hareket edin' anlamına geliyor. Bu tür politik davaların hemen hepsinde Adalet Bakanlığı mahkemeye yazı yazar. Gönderilen yazıda da, 'Yapmış olduğunuz yargılamanın, tutanağın dosyanıza gelen belgelerin birer örneğini tarafımıza gönderin' ifadeleri kullanılır. Aslında bu, hakim teminatının ve bağımsızlığının askıya alındığını gösterir. Mahkeme, başsavcıvekilinin duruşmada olmasında bir sakınca görmüyor ama yabancı heyetlerin mahkemede olmasında sakınca görüyor. Mahkemenin asıl adaleti bu tarz gözlemcilere açık olmasıyla sağlanır. Oraya hükümet komiseri gibi gelenlerle değil" diye konuştu.
ALDAN: SAVCILIK GELENEĞİNDE YOK... KAPLAN: SAVAŞ HALİ UYGULAMASI GİBİ
CHP'nin savcı kökenli milletvekillerinden Ömer Süha Aldan görülen duruşmaların yazılı ve görsel tutanaklarının başsavcı vekili tarafından rahatlıkla incelenebileceğine dikkat çekerek "müfettiş edasıyla duruşma izlenmesi savcılık geleneğinde olağan bir durum değil" değerlendirmesi yaptı.
Şırnak eski milletvekili hukukçu Hasip Kaplan ise şunları söyledi: "Şu an uygulamada olan OHAL yargılamaları değil darbe dönemleri sonrası ilan edilen sıkıyönetiminin askeri mahkemeleridir. OHAL, Anayasal bir uygulamadır ancak şu an fiilen başarıya ulaşmış darbe sonrası oluşturulan sıkı yönetiminin 353 sayılı askeri yargılama usulünce oluşturulan askeri mahkemelerdeki 'Savaş hali' uygulaması fiilinin tatbik edilmesidir. Bu da Silivri ve Sincan'da uygulanmaktadır. Adliyelerin etrafının tutulması, izleyicilerin duruşma salonlarına alınmaması avukat sayılarının sınırlanması başka türlü izah edilemez." (ANKARA/DUVAR)