Yunanistan-17 Kasım

17 Kasım'ın liderlerinden Christodoulos Xyros hapisten kaçtı. Bir yıl sonra yerini tespit etti polis. Christodoulos bisikletiyle giderken motor kazası yapmış gibi yaptı bir sivil polis. Hemen yardımına koştu Christodoulos. Vicdanından yakaladılar onu.

Metin Yeğin myegin@gazeteduvar.com.tr

Savvas’la telefonla konuşuyorduk. 17 Kasım örgütün ilk yakalanan kişisiydi. Adını duyurduğu 1976 yılından 2002 yılına kadar hiç kimse yakalanmamıştı bu örgütten. İlk eylemleri CIA’nın Atina şefini öldürmeleriydi. Yaklaşık 30 yılda 103 saldırı düzenlediler, 24 kişiyi suikast yaparak öldürdüler ki bunların çoğu ABD ve NATO subaylarıydı. 11 banka soydular. Yaklaşık 3.5 milyon euro ediyordu bu soygun tutarı. Bir ara askeri bir kışladan 104 roket atar ele geçirdiler. Sonra bunu tek tek askeri hedeflere karşı kullandılar. Bu kadar uzun süre yakalanmadıkları için aslında hiç olmadıkları söylendi. Cunta sırasında birlikte oldukları direnişçilerin bir kısmı hükümette olduğu için, ele geçmiyorlar, dendi. 2002’de Savvas’ın elinde patladı bomba ve o yaralı ele geçtikten sonra iki kardeşini tutukladılar. Biri itirafçı oldu ve ilk defa 17 Kasım ortaya çıktı. Sıradan insanlardı! Liderleri matematik öğretmeni Alexandros Giotopoulos’tu. 1971 yılından beri illegal yaşıyordu. 3000 yıl kadar istiyorlardı hakkında. Giotopoulos reddediyordu. Ben bilim adamıyım diyip matematik kitabı yazıyordu cezaevinde. Galiba logaritmaya ilişkin bir kitaptı.

Örgüt ismini 17 Kasım 1973 gününden alıyordu. 17 Kasım günü Politeknik Üniversitesi’nin 24 saat yayın yapan öğrenci radyosu ‘Özgür Savaşçı’da Maria Damanaki sesleniyordu; ‘Burası politeknik... burası politeknik..., özgür savaşçılar size sesleniyor..burası politeknik... burası politeknik... dinleyin, çocuklarınız size sesleniyor…’ derken cuntanın tankları girdi üniversiteye. Onlarca öğrenci hayatını kaybetti. Bu isyanla cunta işin sonuna geldi bir yıl içinde iktidardan düştü. Fakat cuntadan sonra değişen bir şey olmadı diyordu 17 Kasım Örgütü bıraktıkları imza ile: 17N.

Telefonla olsa da Savvas’la, 17N ile yapılan ilk röportajdı bu ama henüz yayınlamıyorduk. Sağlık nedeniyle serbest kalabilir diye düşünülüyordu. Elinde patlayan bomba bir tarafını neredeyse imha etmişti. Bir gözü tam görmüyor, bir kolu sakattı. Yakalandığında doğrudan CIA sorguya çekmişti. Atina’da bir cafede İspanyol eşi ile birlikte oturuyorduk. Eşi, O yakalandıktan sonra öğrenmişti 17N’de olduğunu. Evde 2 milyon euro çıkmıştı ama ikisi de çalışıyorlardı ve o çalıştıkları parayla kıt kanaat geçiniyorlardı. Savvas kilisede ikon boyuyordu.

-İyi bir işçidir Savvas..

-Hiç mitinge filan gider miydi?

-Yok hiçbir zaman, hiçbir mitinge gitmezdi.

-Hiç politik bir tartışmaya katılır mıydı?

-Yok hiç politik bir tartışmaya katıldığını görmedim. Eğer bir tartışma uzarsa gider başka şeylerle uğraşırdı.

Yunanistan’da politik mülteci arkadaşımız çağırmıştı beni. Hemen gelin Savvas sizle röportaj yapmak istiyor demişti. Her gazetecinin güçlü olduğu bir tarafı vardır. Sinema yazarının en iyi filimin galasına davet edilmesi gibi. Benimkisi de sokaklar… Zaten bir Yunan adasındaydık bizi aradığında. Denize girip balık yiyorduk ve uzo içiyorduk tabii ki. Bir gün sonra Atina’da Savvas’la konuşuyorduk. Eşi bize saksıda ‘Stevia-Şeker otu’ hediye etti. O zaman marketlere düşmemişti bu Paraguay otu. Uçakta kucağımızda taşıdık. Hosteslerden onun için su istedik. Sonra gidip annemin çiçekleri arasına yerleşti bu ot. Her bir yaprağı şekerden 40 kat daha tatlıydı.

17N’nin liderlerinden Christodoulos Xyros hapisten kaçtı. Bir yıl sonra yerini tespit etti polis. Christodoulos bisikletiyle giderken motor kazası yapmış gibi yaptı bir sivil polis. Hemen yardımına koştu  Christodoulos. Vicdanından yakaladılar onu. Sol tarafından…

Tüm yazılarını göster