Yunanistan'da hükümete tepki: Mülteciler istatistikten ibaret değil

Mora Yarımadası açıklarında meydana gelen tekne kazasının ardından Yunanistan'da geçici hükümete tepki geldi. SYRİZA'dan yapılan açıklamada, "Mülteciler istatisktikten ibaret değildir" denildi.

Abone ol

DUVAR - Mora Yarımadası'nın güneybatısında mültecileri taşıyan balıkçı teknesinin batması sonucu 78 kişi hayatını kaybetti. Teknede bulunan yolcu sayısı belirsizliğini korurken, denizde ve karada arama-kurtarma çalışmaları devam ediyor. Kayıp kişileri arama çalışmaları da tüm hızıyla devam ederken, denizde yürütülen operasyona Sahil Güvenlik gemisi, bir Donanma fırkateyni, bir helikopter ve bölgedeki altı kıyı gemisi katıldı. 

78 mültecinin cenazesi Atina'ya nakledildi. Otopsiler için incelemelerin, Atina ve Pire adli tıp servisleri tarafından yürütüleceği belirtildi. 

ÖN SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR

Kurtarılan 104 kişiden 43'ü 5'i çocuk olmak üzere Mısır, 3'ü çocuk olmak üzere 47'si Suriye, 12'si Pakistan ve 2'si Filistin uyruklu. Kurtarılan kişiler arasında insan tacirlerinin olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Kalamata Liman Başkanlığı tarafından yürütülen ön soruşturma devam ediyor.

Kazadan kurtarılanlar geceyi Kalamata limanının önünde kurulan bir alanda geçirdi. Kurtulanların, yarın sabah başka bir konaklama tesisine nakledilmesi bekleniyor. Yetkili birimler, kimlik tespitinin yanı sıra, kurtarılan kişilerin sağlık durumlarını da kontrol ederek nakillerine ya da hastaneye yatırılmalarına karar veriyor.

28 KİŞİ HASTANEDE

ERT'ye göre, Kalamata limanından toplam hastaneye ulaştırılan 34 kişiden 28'inin tedavisi sürüyor. Hastane yönetiminin ERT'ye verdiği bilgiye göre, Kalamata hastanesindeki durum idare edilebilir durumda; hastane kazazedeleri herhangi bir sorun yaratmadan kabul ederken komşu bölgelerdeki hastaneler de kazazedeleri kabul etmek ve onlara ilk yardım sunmak üzere hazır bekliyor.

Öte yandan İtalya, Mısır ve diğer ülkelerden insanlar kazadan kurtulanlar arasındaki akrabalarının yerini bulmalarına yardımcı olacak bilgileri arıyor. Liman Başkanlığı'ndaysa insan tacirlerini tespit etmeye yönelik soruşturma süreci, şüphelilerin sorgusu ile devam ediyor.

ERT'nin aktardığına göre, 10 kişi sorgulanırken 3 ya da 4 kişinin tutuklanması olasılığı gündemde. Çarşamba günü öğle saatlerinden itibaren ön sorgulama için Kalamata Merkez Liman Başkanlığı'na nakledilenlerin sayısının başlangıçta üç olduğu açıklanırken, daha sonra bu sayı sekize yükseldi. Soruşturmalar Yüksek Mahkeme Savcısının talimatıyla, Yüksek Mahkeme Savcı Yardımcısı Sayın George Economou tarafından yürütülüyor.

'GEÇİCİ HÜKÜMET, KAÇAKÇILARIN ARKASINA SAKLANIYOR'

Kalamata'da ve bölgenin açıklarında arama-kurtarma operasyonu sürerken insan hakları savunucuları, Yunanistan basını ve yabancı medya kuruluşları yetkili makamlarının trajik deniz kazası ile ilgili resmi açıklamasının doğruluğunu sorguluyor. Efimerida ton Sintakton gazetesi, konu ile ilgili haberinde Yunanistan'ın geçici hükûmetini "trajik gemi kazasında insan tacirlerinin sorumluluğunun arkasına saklanma" ve "mültecilerin yardım teklifini kabul etmemesi bahanesinin arkasına saklanmak" ile itham etti. 

Gazete, hükümete şu sorular yöneltildi: "Sahil Güvenlik Entegre Arama ve Kurtarma Koordinasyon Merkezi'nin Mora Yarımadası'nın güneybatısında içinde çok sayıda göçmen bulunan bir geminin varlığından haberdar edildiği andan geminin yerini belirlemek üzere Midilli'den bir helikopterin havalandığı ana kadarki süre zarfında kurtarma operasyonu neden başlatılmadı? Tekne neden saatlerce kaderine terk edildi? Yüksek Komisyon ve Uluslararası Göç Örgütü'nün vurguladığı gibi mülteci teknesi salı sabahı itibariyle tehlikede miydi, yoksa Yunan hükûmeti ve Sahil Güvenlik'in iddia ettiği gibi tehlike söz konusu değil miydi? Aç ve susuz mülteciler, yüzlercesi üst üste yığılmış ve bilinmeyen bir kısmı da muhtemelen ambarlarda bulunan aşırı yüklü bir tekneyle İtalya'ya doğru yolculuğa devam edebilir durumda mıydılar? Kaza anında mültecilerin aktivistlerle iletişiminden ve balıkçı teknesinin coğrafî konumundan da anlaşılacağı üzere tekne sürükleniyor muydu, yoksa Sahil Güvenlik'in iddia ettiği gibi normal seyrine devam mı ediyordu? Sahil Güvenliğe göre dün öğleden sonra balıkçı teknesini havadan tespit eden Frontex'in tutumu ve sorumluluğu nedir?"

Yukarıdaki sorularla ilgili hükümet kaynakları mülteci teknesinin 'seyre elverişli' olduğunu iddia ederken, Sahil Güvenlik yaptığı açıklamada balıkçı teknesinin "sabit bir rota ve hızda seyrederken" tespit edildiğini ve batmadan kısa bir süre önce, çarşamba sabahı saat 01.40'a kadar bu şekilde seyretmeye devam ettiğini belirtiyor. Ancak bu açıklama, "Alarm Phone" örgütünün verileri ile uyuşmuyor. Alarm Phone'a göre tekne yaklaşık bir saat yirmi dakika içinde neredeyse hiç hareket etmemişti.

Diğer yandan Sahil Güvenlik yaptığı açıklamada farklı noktalarda mültecilerin yardımı reddettiğine işaret ediyor. Aktivistler, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildiriyor. 

'MÜLTECİLER SAYGIYI HAKEDİYOR'

İnsan hakları savunucuları gibi Yunanistan'ın muhalif partileri de, açıklamaları tatmin edici bulmazken Atina ile AB ülkelerinin göç ve iltica konularında sergiledikleri tavra sert tonda tepki gösterdi. Bu arada Yunanistan'ın çeşitli noktalarında büyük deniz kazası için protestolar düzenleniyor.

Dün Kalamata Limanını ziyaret eden Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropoulou, insan hakları savunucularının tepkisine ve eleştirisine maruz kaldı. Aktivistler Cumhurbaşkanı'na yakın zamanda Evros-Meriç sınırına örülen beton duvarın önünde resim çektirdiğini hatırlatarak hükümetin büyük kazadaki rolüne atıfta bulundular.

Atina'da ana muhalefet partisi SYRİZA liderliği hükümetin kazadaki rolünü sorgularken konu ile ilgili yazılı bir açıklamayı kamuoyu ile paylaştı.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bu inanılmaz trajedi tüm Avrupa'yı sarstı. Ne yazık ki tüm bulguların son yılların en büyük mülteci ve göç trajedilerinden biriyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Haksız yere kaybedilen bu kadar çok hayatın acısını ifade edecek kelimeleri bulmak çok zor. Pylos gemi kazası, mülteci ve göç meselesinin kolay yoldan, ağlamalarla ve demagojilerle halledilemeyeceğini bize en dramatik şekilde hatırlattı. En karmaşık uluslararası meselelerden birinin basit bir çözümü yoktur. Ama aynı zamanda bize başka bir şeyi, daha önemli bir şeyi hatırlatıyor. Göçmenler ve mülteciler istatisktikten ibaret değildir. Onlar saygıyı hak eden insanlardır."

KKE'DEN 'İNSANLARI GÖÇ ETMEYE ZORLAYAN SİYASİ ZÜLME KARŞI MÜCADELE' ÇAĞRISI

Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Genel Sekreteri Dimitri Koutsoumbas ise Kalamata'da gerçekleştirdiği açıklamada şöyle konuştu: "Bugün burada, mülteciler ve ilticaya ilişkin AB Paktı'nın değiştirilmesine yönelik prosedürlerin tartışıldığı ve hızlandırıldığı bir dönemde bulunuyoruz; bu aynı zamanda mültecilere ilişkin Cenevre Sözleşmesi'nin, tarifsiz sonuçlarla ve yoğun baskılarla birlikte kesin olarak gömülmesi anlamına gelecektir. Ve elbette, yabancıları bu sulu mezarlara getiren ve kadın ve çocukların hayatlarını kaybetmesine neden olan suç kaçakçılığı şebekelerine 'iştahı' daha da kabaracak. Haksız emperyalist savaşları durdurmak, devletlerin istila ve işgallerini durdurmak, insanları daha iyi bir yaşam olanağı bulmak için göç etmeye ve Akdeniz'in sulu mezarına düşmeye iten tüm siyasi zulüm, yoksulluk ve açlık çıkmazına dur demek için hepimizin mücadelesi. 'Onların kârları ya da bizim hayatlarımız' sloganı her zamanki kadar güncel ve biz de buna net bir şekilde yanıt veriyoruz: İnsanların hayatlarının yanındayız."