Yurtdışından gelenler: Distopyaya indik sandım

Korona virüs nedeniyle uçuşların yasaklandığı 9 ülkede yaşayıp Türkiye’ye dönmek isteyen 2 bin 807 kişi ülkeye geldi ve karantina süreci için KYK yurtlarına yerleştirildi. Almanya’da Erasmus eğitimini yarıda bırakıp Türkiye’ye gelen, şu an İstanbul’da bir KYK yurdunda kalan üniversite öğrencisi İrem Tulgaroğlu yolculuk sırasında yaşadıklarını ve yurttaki koşulları anlattı. Tulgaroğlu, “Uçak havaalanına indiğinde orada kaos vardı. Distopyaya indik sandım” dedi.

Abone ol

ANKARA - Korona virüsüne karşı alınan önlemler kapsamında çok sayıda ülkeye uçuşlar durduruldu. Dokuz Avrupa ülkesinden Türkiye’ye dönmek isteyen 2 bin 807 kişi, 18 Mart sabahı itibariyle ülkeye geldi ve 14 gün karantina süreci için Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) yurtlarına yerleştirildi.

Almanya’da Erasmus eğitimine devam ettiği sırada konsolosluğa başvurarak Türkiye’ye dönmek istediğini belirten ODTÜ Felsefe öğrencisi İrem Tulgaroğlu da İstanbul Başakşehir’de bir KYK yurdunda karantina altına alındı. Yurdun koşullarından uçaktaki yolculuk sürecine kadar tüm yaşadıklarını anlatan Tulgaroğlu, “Bu 14 gün bahçeye bile çıkamayacaksam aklıma mukayyet olmaya çalışacağım” dedi.

‘150 EURO’YA BİLETİMİZİ ALDIK’

Karantina altındaki İrem Tulgaroğlu’nun Almanya’dan kalkan uçağı dün (17 Mart) İstanbul Havalimanı’na indi. İki haftadır Erasmus eğitimi için Almanya’nın Marburg şehrinde bulunan Tulgaroğlu, ilk aşamada dönmeyi düşünmediğini, Dışişleri Bakanlığı’nın çağrısının ardından konsolosluk görevlilerini arayıp bilgilerini paylaştığını belirterek şunları anlattı:

İrem Tulgaroğlu

“16 Mart gece yarısında görevliler beni aradılar ve ‘sabah 07.00’de havaalanında olmanız lazım uçuşunuz da 12.00’de’ dediler. Ben de Frankfurt’a bir saat uzaklıktaki Marburg şehrindeydim. Sabah 7’de orada olmak zorunda olduğum için hiçbir işlemi yapamadım. Kaldığım yurdu kapatamadım, bankalardan paralarımı dahi çekemedim. Havaalanına vardığımda Türk Hava Yolları’nın standının önünde kocaman bir kuyruk vardı. 150 Euro’ya biletimizi aldık. Normal uçak bekler gibi bekledik. Uçağa binme sırasında üzerlerinde karantina kıyafeti olan insanlar ateşlerimizi ölçtüler. Hayatımın en zor uçuşuydu.”

‘HAVALİMANIN EN ÜCRA KÖŞESİNDE BEKLETİLDİK’

Uçaktaki yolculuk sırasında kalacakları adrese ilişkin kendileriyle bilgi paylaşılmadığını, pasaportlarına da üzerlerine ateş derecelerinin yazılarak alındığını söyleyen karantina altındaki Tulgaroğlu, “Uçakta haber okuyan herkes kafasına göre şöyle olacakmış böyle olacakmış diye konuşuyordu. Bu süreçte bize kimse bir şey söylemedi” dedi. Tulgaroğlu uçağın havalimanına inmesinin ardından yaşananlara dair ise şunları söyledi:

“Uçak havaalanına indiğinde orada kaos vardı. Distopyaya indik sandım. Bir yandan da Türkiye’ye gelmiş olduğum için mutluydum. Bizi havaalanının anladığım kadarıyla ücra ve tenha köşesine indirdiler. Orada çok uzun süre bekledik. Polis arabaları, beyaz kıyafetli adamlar bizim bavullarımızı ve pasaportlarımızı getirmişler. Herkes bavulunu aldı ve mülteci kampına gidercesine otobüslere bindirdiler. Bir Allah’ın kulu şuraya gideceğiz diye o saate kadar söylemedi. Tüm uçaktakileri Başakşehir’deki yurda getirdiler.

‘GÖREVLİLER SANIRIM VİRÜS BULAŞACAK KORKUSUYLA KONUŞMADILAR’

Özel timlerin tüfekleriyle KYK önünde beklediğini söyleyen Tulgaroğlu görevlilerin kendileriyle doğrudan iletişim kurmaktan kaçındığını belirterek, “Bavullar indiriliyor kimse bizimle doğru düzgün iletişim kurmuyor. Görevliler sanırım virüs bulaşacak korkusuyla konuşmadılar. Şuraya şuraya diye bağırdılar” dedi.

Yurdun eksi dördüncü katında gelen tüm yolcuların toplandığını ve kendini doktor olarak tanıtan bir kişinin video konferansla bilgi verdiğini belirten Tulgaroğlu, “Burada maskelerinizi çıkarmayın dediler. Kendisinin doktor olduğunu söyleyen bir kişi video konferans aracılığıyla bize yapılması gerekenleri anlattı. Çoluk, çocuk, yaşlılar kafalarda bir sürü soru işareti vardı. ‘İnternet olacak mı telefon olacak mı’ soruları yöneltildi. Bizi sırayla çağırdılar. Odalarımızın isimlerini verdiler" ifadelerini kullandı.

Karantina altında tutulanlara KYK yurdunda verilen kahvaltı kumanyası.

‘EVLİLERİ ZAR ZOR AYNI ODAYA KOYUYORLAR’

Bahçeye çıkmanın yasak olduğunun kendilerine söylendiğini, dört kişilik odalarda tek başlarına kaldıklarını belirten Tulgaroğlu, hijyen anlamında sorunla karşılaşmadığını ifade ederek yurt koşullarına dair şunları paylaştı:

“Odalar dört kişilik ama tek kişi kalıyor. Evlileri zar zor aynı odaya koyuyorlar. Çok küçük çocuk da burada var. Herkes odasında yemeğini yiyor. Herkesin odasında duşu ve banyosu var. Her katta koridorlarda görevliler var. Kapının dışarısına çıkınca ‘bayan içeri bayan içeri’ diye bağırıyor. Muhtemelen başıma bir şey gelse o görevlilere ileteceğim. Çok sayıda uzmanlara ait olduğunu düşündüğüm telefon numarası da odalarda var.”

‘BAHÇEYE BİLE ÇIKAMAYACAKSAM AKLIMA MUKAYYET OLMAYA ÇALIŞACAĞIM’

Ailesinin İstanbul’da yaşadığını, yaşamını ise Ankara’da sürdürdüğünü ifade eden karantina altındaki öğrenci İrem Tulgaroğlu, 14 günlük karantina sürecinde ne yapacağını bilmediğini ifade ederek şunları kaydetti:

“Burada akıl sağlığıma mukayyet olmaya çalışacağım. Erasmus’a gittim ama sadece iki hafta orada kalabildim. Almanya’da da her şey teker teker kapandı bu süreçte dışarıya çıkamadım. Şimdi dört kişilik bir odada tek başımayım ve bir gazeteciyle konuşuyorum. Bu da yeterince ilginç geliyor. Şu an buhranda değilim ama ‘vay be neler oluyor’ diye düşünüyorum. Bu 14 gün bahçeye bile çıkamayacaksam aklıma mukayyet olmaya çalışacağım.”