Edirne Emniyet Müdürü’nün, düğünlerde silah kullanılması üzerine, “Türk milletinde var bu ama şehir içinde bu işler olmaz, düğünlerde pat pat pat atılıyor. Öyle değil mi? Muhtarım” uyarısına Menzilahir Mahalle Muhtarı “Müdürüm atılıyor, adet o be, bunda bir sıkıntı olmaz. Onlar bilerek atıyor, insanları öldürmeye atmıyor be müdürüm” şeklinde verdiği cevap, kahvehane içerisinde bulunan Roman gençler arasında gülüşmelere neden oldu. Aslında adet, gelenek kavramlarının da değiştiğine şahitlik ettiğimiz yıllardan geçiyoruz. Örneğin rakı geleneğimiz yokmuş, Sayın İçişleri Bakanımız öyle buyurdu ve Adana’da adı aslında rakı festivali olmayan Rakı Festivali’ne izin çıkmadı. Lakin görülüyor ki bireysel silahlanmanın adeta teşvik edilmesi sonucunda düğünlerde havalara ateş edilmesi artık bir “gelenek” ve vatandaşlar tarafından Edirne örneğinde olduğu gibi gayet içselleştirilmiş bir “gelenek”. 2017 yılında “maganda kurşunu” tabir edilen ölümlü ya da yaralanmalı vaka sayısı tam 634. “Kasıt” olmadığı için bu vakalarda suçlu olanlar sadece birkaç yıl yatıp çıkıyorlar. Çünkü “gelenek” bu, rakı gelenek olacak değil ya, öyle diyor halkımız… Geleneksel geleneklerin gelenek olmaktan çıktığı, yeni geleneği kutsayan, post-geleneksel bir dönemdeyiz artık.
Giresun’da hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle mayıs ve haziran aylarında hasat edilen meyveler yemiş verdi. “Yalancı bahar”ı sadece iklim gerçeğinde yaşamıyoruz, geçen hafta borsa tarihsel rekorlarını kırdı. Sanayi üretimimiz arttı, ülkemizde kış ortasında çiçekler açıyor. Biz de o zaman Cengiz Kurtoğlu’nun “Yalancı Bahar” parçasına bağlanalım, yaşadıklarımıza arabesk bir tat vermesi açısından “Yaşamaksa yaşanılır, kader buysa katlanılır, bende bir kaç hazin duygu kalleşliğin sende kalır.”
Gaziantep'te bir kebapçı, çırak bulmakta zorlanınca drone'u çırak olarak kullandı. Kebapçı, ciğerleri drone ile Alleben Göleti'ne taşıdıktan sonra közlenmiş mangalı da drone rüzgarı ile harladı. Kebapçının sosyal medyada paylaştığı o anlar ise büyük ilgi gördü. Böylelikle saç kurutma makinasından drone’a terfi eden kebap sektörümüz inovatif çalışmalarda önemli bir aşamayı daha geride bıraktı. Sonraki aşamada evlere servis gündeme gelecektir muhtemelen. Zira gelişimin önünde kimse duramaz. Alleben demişken Ülkü Tamer’i de anmadan geçmek olmaz. Üstadın “Alleben Öyküleri” kitabında “Bugün rekor kırdık der Elmas. Tam 21 lira” Çete İsmail ise “ O zaman tatil edelim” diye yanıtlar. Rekorlar kırıyoruz her yerde, o zaman hepimiz tatili hak ettik.
Ardahan’ın Damal ilçesinde bir doğa olayı olarak ortaya çıkan Atatürk siluetinin bulunduğu arazi "Doğal Sit Nitelikli Doğal Koruma Alanı" olarak tescillendi. Böylece doğal Sit alanlarının kaldırılmasının Meclis gündeminde olduğu bir süreçte bir “gölge” koruma altına alınmış oldu. Ne kadar sevinsek azdır.
HAFTANIN EN ÇARPICI SAHTEKARLIK VAKALARI
İstanbul Büyükçekmece İbrahim Sancak Camii’ndeki muslukları çalan şahıs, güvenlik kameraları görüntülerinden tespit edilerek yakalandı. “Camii burası çarpılırım” kaygılarından azade gelişen bu cesur girişim vesilesiyle, muslukların iyi para ettiğini öğrenmiş olduk.
Rize'de 18 köy evine giren hırsızlar, çaldıkları tarım makinelerini satmaya çalışırken yakalandı. Soba yanmayan evleri soyan hırsızların evlerde kahve yapıp içtikleri ortaya çıktı. Ne iş yaparsan yap demek işini ciddiye alacaksın arkadaş! Ne biçim lakayıtlık bu, Allah bilir zengin evine girince buzlu viski de içer bu aymazlar.
Adana’da, hayır amaçlı açılan aş evine iki kez giren hırsızlar, yemek kazanları, tencere, çay semaveri ile alınan kefenleri bile çaldı. Evet yanlış okumadınız kefen…
İstanbul Bayrampaşa'da 229 yıllık tarihi Ali Paşa Kemeri'ne taş hırsızları dadandı. Zaman içinde çevresine yapılan otoyollar yüzünden var olma mücadelesi veren definecilerin de hedefindeki kemer gün geçtikçe yok oluyor.
Burdur’da böceklenmiş unları eleyip çuvallayarak piyasaya süren ve halkın sağlığını tehlikeye atan 3 şahıs köyün boş bir arazisinde un elerken suçüstü yakalandı. Her örnekte olduğu gibi Burdur’dakilerde de geniş bir rahatlığın egemen olduğu gözlemleniyor.
Böylece “geleneklerine bağlı”, tarih bilinci ise dizi izleyerek daha da gelişen ülkemizde; camiden musluk, yoksullara yardım amaçlı çalışan kuruma girip kefen çalan, tarihi kemerlerin taşlarında dahi gözü olan hırsızlarımız olduğunu bir haftada idrak etmiş olduk.
TARİHTE BU HAFTA
Kayseri'de Araplara yapılan tanıtım toplantısında "Helal Kayak Merkezi" misafirlere tanıtıldı. Domuzların basmadığı bir kar hizmeti mi sunuyorlar acaba? (18 Aralık 2017)
Trabzon Yomra Belediye Başkanı 650 dönüm araziyi doldurup golf sahası yapacağını şu sözlerle açıklamış: "Bilindiği gibi Trabzon’da geçmişten beri tenisinden tutun da yelkenlisine kadar birçok dalda spor yapılıyordu. Kent insanının golf hususunda önemli yetenekleri olduğunu düşünüyorum." Aslında futbol değilmiş yani ana sporları meğerse, Trabzon Türkiye'nin sofistike sporlar merkeziymiş de bu zamana kadar çaktırmıyorlarmış.Yelken demişken, bilen bilir, yelkencilikte yapraklama deyimi vardır. Eğer yelkenli rüzgarla dolmuyorsa, yelkenli bir sağa, bir sola oynar, dalgalanır. İşte bu harekete yapraklama denir. Bu durumda yelkende herhangi bir güç elde edilmez ve yelkenli tekne ilerleyemez, öylece durur. Oksijenin beyne gitmemesi gibi bir şey yani. Topluca bir yapraklama seansı yaşıyor olabilir miyiz? (14 Aralık 2017)
Antalya'da bir grup muhtar, üzerine 'Trump' yazdıkları turpları ısırarak eylem yaptı. Bizim aklımızı, sabrımızı, eylem pratiğimizi kimse sınamasın. Şimdi sen düşün Trump efendi...(11 Aralık 2017)