Eskişehir’de yüksek binaların dış cephe temizliğini yaparak geçimini sağlayan "Örümcek Adam" kostümlü T.U, kan bağışının önemine dikkati çekmek için çatısına tırmandığı Kan Merkezi'ne pencereden girip kan verdi. Aynı özveriyi Hulk, Batman, Demir Adam’dan beklemek en doğal hakkımız değil mi? Diriliş Ertuğrul'dan etkilenerek 800 yıl önce ölen Saadettin Köpek'e pusu kurmak için belediyeden otobüs istemişiz, Kurtlar Vadisi’nde ölen Süleyman Çakır için gıyabi cenaze namazı kılmışız, neden Kaptan Amerika’dan da Örümcek Adam’ın sergilediği bu hassasiyeti beklemeyelim ki?
İstanbul’da resmi açılışı yapılan Çamlıca Camii’nin 72 metre yüksekliğindeki ana kubbesi İstanbul'da yaşayan 72 milleti, 34 metre çapındaki kubbesi de İstanbul'u simgeliyormuş. Eee ırkçı faşistler yıllarca bize bu topraklarda 72,5 millet yaşandığını söylemediler mi, ne oldu şimdi o 50 santime? Ayrıca camii, 7 metre 77 santimetre boyunda, dünyanın en büyük “alem”ine de sahipmiş. Sanmam ki bu da “7’den 77’ye Barış Manço” programına gönderme olsun…Vardır bir başka simgesel anlamı elbette…
Malatya’da son dönemlerde sebze fiyatlarında yaşanan aşırı artışın karşısında bazı vatandaşlar, evlerinin önündeki alanlara sebze ekerek bu soruna çözüm bulmaya çalışıyorlarmış. Şimdi bunun neresi haber dediğinizi duyar gibiyim. Artık haberler böyle…Haberin subliminal boyutunda muhtemelen şu var, lütfen atlamayalım: “Her koşulda çözüm var şu fani dünyada; hayat pahalı mı bahçene ek sen de, evinin önünde bahçe mi yok, kuzum saksı ne güne duruyor, saksına biber ek, domates ek. Hep şikayet, hep sitem… Cep telefonlarına zam gelmediğine, sadece yeni fiyatları belirlendiğine inanırsak, evimizin önünü de tarlaya çevirirsek hayat çok daha güzel oluyor işte.”
Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde bir grup serçe muz serasında bulunan muz dalları arasına yuva yapınca, üretici M.T., yuva bulunan dalları kesmedi ve bu da haber oldu. Ajanslar, siyaset, zam, ekonomik kriz haberleri vermemek için artık böyle sevimli haberler geçiyor. Muhtemelen yakında “Yozgat’ta iki çocuk grip oldu, Çorum’da beş kişi aynı gün emekli oldu, Sivas’ta üç çocuk sünnet oldu” haberleri göreceğiz. Ruhumuzu karartan siyasi haberler yerine, bu tarz haberlerin hayata ilişkin güzel tarafı olduğunu da kabul edelim lütfen.
Düzce’nin Gümüşova ilçesinde Ocak ayında evlerden hırsızlık yaptıkları iddiasıyla tutuklanan 3 kadının ardından aynı yöntemle evlere girip, hırsızlık yapan 3 kadın daha yakalandı. Yakalanan kadınların daha önce tutuklanan kadınlarla aynı hırsızlık çetesine bağlı oldukları ortaya çıktı. Bu kadar rağbet gören yöntem neymiş mi pekiyi? Ne yazık ki koca bir hayal kırıklığı, yazıklar olsun: “Kiralık ev arıyoruz bahanesiyle binalara girerek evleri soymak.” Bu haberin kıssadan hissesi de büyük filozof Herakleitos’tan gelsin o zaman. “Bir nehirde iki kere yıkanılmaz. Çünkü o nehir aynı nehir değildir, o kişi aynı kişi değildir.”
Ordu'da taksi şoförü olan Ö.G, çocukluk hayali olan oyuncak arabalardan yaptığı koleksiyonu, ticari taksinin konsolunda sergiliyor. Yaklaşık 100 adet maketin sergilendiği taksiye binen müşteriler şaşırırken, çocuklar ise mutlu oluyor. Gerçi Şoför Bey’in konuyla ilgili vermiş olduğu aşırı ciddi fotoğrafa bakınca, “oyuncak arabalarıma dokunanı levye ile döverim Allaaama” izlenimine kapılmıyor değil insan, ama olsun… Haber sevimli, lakin hemen “peki frene basınca düşmüyor mu, ne bu bee” diye çemkirenlerinizi duyar gibiyim. Haberi yapan araştırmacı gazeteci elbetteki bu konuyu da sormuş: “İlk başlarda bu araçları yapıştırmamıştım, frene basınca yerinde durmuyorlardı. Ancak şimdi bunların hepsini aracın konsoluna yapıştırdım, o yüzden bana hiçbir engeli olmuyor.” Çok şükür.