'Yüzde 5'lik büyüme kalıcı değil'
CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, yüzde 5 olarak açıklanan büyüme oranlarına, TÜİK'in milli gelir hesaplama yönteminde yaptığı değişikliği hatırlatarak şerh düştü. Böke, yüzde 5 gerçek bile olsa bunun kalıcı bir büyüme olmadığını söyledi.
ANKARA - Türkiye’nin yılın ilk çeyreğine ilişkin yüzde 5 büyüme oranı, TÜİK’in geçen yıl yaptığı milli gelir hesaplama yöntemindeki değişikliğin gölgesinde kaldı. Ekonomi uzmanlarının 'şaşırtıcı' bulduğu büyüme oranına CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke de şerh düştü. Böke’ye göre yüzde 5 büyüme gerçek bile olsa bunun kalıcı bir büyüme olması mümkün değil.
Ekonomik büyüme oranlarını değerlendirirken TÜİK’in 2016 yılı 3. çeyreğinde milli gelir hesaplarında yaptığı değişikliği düşünmek gerektiğini belirten Böke, bu değişiklik sonrasında geçmişle karşılaştırma yapıp, bu yüzde 5'in ne anlama geldiğini ifade etmek imkansız” dedi. Geçen nisan ayında TÜİK Başkanı Mehmet Aktaş’a gönderdiği mektubu hatırlatan Böke o mektupta şunları söylemişti:
“Milli Gelir hesaplarındaki revizyon ulusal ve uluslararası alanda güvenilirlik ve tutarlılık açısından kuşku yaratmaktadır. Yapılan revizyon sonucu, GSYH değeri ve büyümesi özellikle 2011 yılından sonra, eski serinin çok üzerindedir. Bununla beraber sektörlerin toplam içindeki paylarında değişiklikler gözlemlenirken, yatırım ve tasarruf oranları da yukarı yönlü revize edilmiştir. Bu tutarsızlıklar ve değişiklikler GSYH rakamlarının ve bu rakamları kullanan analizlerin doğruluğuna gölge düşürmektedir. Söz konusu değişikliklere ilişkin gerekçeler de ikna edici değildir."
GÜNÜ KURTARIYOR
Açıklanan büyüme oranına yeni hesaplama yöntemi nedeniyle şüpheyle baktıklarını anlatan Böke şöyle devam etti: “Bugünün yüzde 5'i geçmişin yüzde 8'i mi yüzde 3'ü bilmiyoruz. TÜİK, teknik olarak anlayabilecek bizleri dahi ikna edecek bir açıklama yapamadı. O nedenle bu şerhi buraya koymak zorundayız. Diyelim ki yüzde 5'i kabul ettik. Şimdi bu yüzde 5'in temelinde yatanlar da geçici. Kredi garanti fonu, iç tüketim, tüketimin de ağırlıklı olduğu alanlar kamu. KDV indirimi ile desteklenen bazı sektörler iç tüketime yansımış. Bir de Kredi Garanti Fonu ile ileride risk teşkil edeceği düşünülen bir kredi büyümesi. En çok finansal sektör büyümüş. Bu şu açıdan sakıncalı: Yüzde 5 büyümüş olabilir. Ama bu kalıcı bir büyüme değil. Bu Türkiye'nin esas ihtiyaç duyduğu, yeni kalkınmasından doğan bir büyüme değil. Yatırımlar yüzde 2, kamu tüketimi yüzde 9, finans yüzde 12 büyümüş. Böyle bakılınca bu büyümenin kalıcı olmadığı, günü kurtaran bir büyüme olduğu, yine tüketim temelli, inşaat temelli, rantçı bir büyüme olduğu ortada.”
Türkiye’nin temel ihtiyacının yapısal değişim olduğunu belirten Böke, bu yapısal değişimin temelinde de eğitim, özgür düşünce, hukuk, bilim, teknoloji olduğunu, bunların doğuracağı yeni bir ekonomik düzene ihtiyaç olduğunu söyledi.
EKONOMİ BORSA ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMEMELİ
Bu arada borsa kırılan rekor da merak konusu. Böke, borsa rakamlarına da mesafeli yaklaşarak şunları söyledi: “Ekonomiyi borsa üzerinden değerlendirmeyi doğru bulmam. 80 milyonun yaşadığı ekonomiyi borsa üzerinden okumak özellikle Türkiye’deki gibi bir borsa üzerinden okumak çok doğru değil. Ama Türkiye’deki artışın küresel piyasalarda risk algısının değişmesi, bizim gibi ülkelere yatırım yapma iştahının hafif artmış olması ama bunun da sürdürülebilir olduğuna dair sorular olduğunu bilerek değerlendirmek gerek. Sonuç olarak oradaki artış 80 milyon için birşey ifade etmiyor.”
KATAR’LA İLGİLİ İKİ ENDİŞE
CHP’li Böke, Katar krizinin Türkiye’ye olası etkileriyle ilgili soru üzerine de iki noktada endişe taşıdıklarını belirtiyor. Birincisi AKP'nin kendi siyasi geleceği için önemsediği ilişkilerin Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu ilişkilerden ayrışmaya başlaması. Böke, Ortadoğu'da taraf değil sorun çözen bir abi olması gereken Türkiye’nin Ortadoğu’daki mücadele içinde tarafa düşmüş olmasını büyük bir ekonomik risk olarak değerlendiriyor. Kavgada taraf olmanın ekonomide de bir tarafta olup diğer alanları kaybetme riski taşıdığına dikkat çekiyor.
Böke’nin dikkat çektiği ikinci endişe ise Katar’la soru işareti taşıyan ekonomik ilişkiler. Böke, “Katar’dan bilmediğimiz, kaynağını net olarak göremediğimiz paralar kulis bilgisi olarak önümüzde. 'Çay-Kur’a, Varlık Fonu’na para aktaran Katar mı?' soruları var. Bunlar geleceğe dönük ne ifade edecek? Bilemiyoruz. Ancak konuyu soru önergeleriyle gündeme getirebiliyoruz.
KAYNAĞI BELİRSİZ 10.9 MİLYAR’IN NE KADARI KATAR’IN?
Böke, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde Katar’la soru işaretleri yaratan ilişkiye dikkat çekmiş, bir kısmı aşağıda verilen çok sayıda soruya yanıt istemişti:
“Türkiye Varlık Fonu aracılığıyla Türkiye’ye giren kaynağın/fonun/sermayenin kaçı Katar kaynaklıdır? Katar’dan Türkiye’ye, Varlık Fonu’nun Çaykur hisselerini güvence göstermesi sonucunda 600 milyon dolarlık sermaye girişinin gerçekleştiği doğru mu? Ödemeler dengesi tablolarında yer alan hata noksan kaleminin işaret ettiği kaynağı belirlenemeyen döviz girişi 2016 yılı sonu itibariyle 10.9 milyar dolara ulaşmıştır. Bakanlığınız verilerinden kaynağı belirsiz para girişlerinin ne kadarının Katar kökenli olduğuna dair bilginiz var mı?