Yüzme sporcusu Ayşe Ceren Yeşilbaş: Bin yıllık gizemi temsil ediyorum
Paletli yüzme sporcusu Ayşe Ceren Yeşilbaş, yüzme tekniği ve paletlerinden dolayı sıkça deniz kızına benzetildiğini anlatıyor: “Bu benzetme hoşuma gidiyor. Sonuçta deniz kızlarının mitolojide bin yılı aşkın bir gizemi var. Bu gizem de onları efsane yapıyor.”
DUVAR - Milli sporcu Ayşe Ceren Yeşilbaş, 10 yaşındayken paletli yüzme (monopalet) sporuna başlamış. Öncesinde cimnastik, voleybol, tenis, bale gibi spor dallarıyla uğraşan Ayşe Ceren, her spordan ayrı keyif aldığını ancak hiçbirinin kendisine suyun verdiği hissi vermediğini anlatıyor. “Suyun içindeyken kendimi her şeyi yapabilecek güce sahip olduğuma ikna ediyorum” diyen paletli yüzme sporcusu 2017 yılında 1500 m. Gençler Dünya Şampiyonluğu elde etti. Ayşe Ceren aynı zamanda 200, 400, 800 ve 1500 m'de Gençler ve Büyükler Türkiye rekortmeni.
Tek parça paletle yüzücünün ayaklarını birbirinden ayırmadan yaptığı bu spor dalı bir yunusun suda süzülüşünü andırıyor. Ayşe Ceren, tekniği gereği hiç de göründüğü kadar kolay olmayan monopaletin hem fiziksel hem de psikolojik yönden birtakım zorlukları olduğunu belirtiyor. Paletinin 5-6 kilo olmasından kaynaklı sürekli ayaklarının ödem yaptığını ve kanadığını söylüyor.
Şu an İTÜ Spor Kulübü adına yarışan 19 yaşındaki milli sporcu, paletli yüzmenin Türkiye'de çok bilinen bir spor olmamasından yakınıyor. Bu durumun kendisine destek konusunda büyük sıkıntılar yaşattığını anlatıyor: “Kullandığımız malzemeler yurt dışından geliyor ve yüksek maliyetleri olan ürünler, tabii yurt dışına çıktığınızda rakiplerinizin bu konuda çok daha avantajlı olduğunu görüyorsunuz. Buna bağlı olarak da yarışmalar kadar bu zorluklarla da boğuşuyorsunuz.”
Sözü daha fazla uzatmadan işin aslını kendisinden dinleyelim...
Paletli yüzmeyle tanışma hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?
Paletli yüzmeyle tanışmadan önce birçok spor dalı ile uğraştım. 4-5 yaşlarımdayken, ailem beni esneklik kazandırması amacıyla cimnastiğe başlatmış. 3,5 senelik cimnastik deneyimimden sonra voleybol, hentbol, tenis, bale gibi birçok farklı spor dalını deneme fırsatı buldum. Her spordan ayrı ayrı keyif aldım. Ama 10 yaşıma geldiğimde denediğim sporların hiçbirinin suyun bana verdiği hissi vermediğini fark ettim. 2-2.5 yaşlarında bile saatlerce suyla oynayan bir çocuk olmam da ailemi doğru sporun yüzme olduğuna ikna etmiş sanırım. O yaşlarda yaz okulunda yüzme derslerime devam ederken, ailem eski cimnastik eğitmenim ile konuşma fırsatı bulmuş. Kendisi de ailemi Marmara Üniversitesi’nde açılacak olan 'paletli yüzme' takımına başvurmaya yönlendirmiş. Bu sayede ben de Marmara Üniversitesi’nde açılan tek kişilik takımda antrenmanlarıma başlamış oldum. Yaklaşık 1.5-2 sene sonra yeni takımım İTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Spor Kulübü antrenmanlarıma başladım ve profesyonel olarak bu spora devam ettim.
'SUDAYKEN HER ŞEYİ YAPABİLECEK GÜÇTEYİM'
Paletli yüzmede başladığınız günden bu yana sizi rekorlara götüren bağlılığınızın sebepleri neler?
Sanırım suyun bende yarattığı etki. Suyun içindeyken kendimi her şeyi yapabilecek güce sahip olduğuma ikna ediyorum. Suyun içinde yaşadığım özgürlük bana disiplin, kontrol, sabır ve doğru karar verme imkanı sağlıyor. Bunları da çalışma ile birleştirdiğimde başarıların geldiğine inanıyorum.
Neden normal yüzme değil de paletli yüzmeyi tercih ettiniz?
Bunun özel bir sebebi yok. Küçük yaşlardan itibaren bu branşın içinde yer almaya başlamam ana faktör diyebilirim. Bakıldığında her ikisi de, havuzun içinde kulvarlara bağlı spor olarak görülebilir. Ama bizim sporumuzun öncelikle ekipmanları başta olmak üzere farklı özellikleri mevcut. Bu ekipmanları kullanmak ve suyun verdiği hissiyat tercihimde önemli bir rol oynadı.
'KULLANDIĞIMIZ PALETLER 5-6 KİLO'
Bu spora ilk başladığınızda alışmak zor oldu mu?
Tabii ki. Hem fiziksel hem de psikolojik yönden birtakım zorlukları var. Kullandığımız paletler nereden baksanız 5-6 kilo. Ayaklarınızın kanlar içinde kalması, su toplaması, ödem olması gibi durumlara alışmanız gerekiyor. Ama gerçekten çok istekliyseniz bu acıların hepsi arka planda kalıyor sizler için.
'FİZİKSEL OLDUĞU KADAR ZİHİN DE HAZIR OLMALI'
Paletli yüzmenin bel hareketindeki farklılıktan dolayı net bir tekniği olmadığından bahsetmişsiniz. Bu durumda bu sporda başarılı olmak için sadece hız yeterli mi?
Kesinlikle yeterli değil. Hız tabii ki antrenman temposu ve çalışmalarınıza bağlı arttırılabilir bir etken ama başarılı olmak için fiziksel olduğu kadar, her zaman zihinsel de hazır olmanız gerekli. Örneğin 1500 metre yarışlarında, çıkışımdan bitirişime, her 50 metrede kaç adet palet vurduğumdan esnekliğime, kullandığım dip mesafesinden taklama kadar her detayı düşünmek zorundayım. Başarı sabır ve zamanla geliyor. Ne kadar çok tekrar yaparsanız, o kadar deneyimli hale geliyorsunuz ve bizim sporda deneyim çok önemli bir başarı anahtarı diyebilirim.
'UFAK HATALARA BİLE YER YOK'
Görüntüsü gereği de çok estetik bir spor paletli yüzme. O kıyafetlerle, o şekilde yüzerken ne hissediyorsunuz?
Ben yarışmayı seven biriyim. Tam bir yarış insanıyım aslında. Rekabet etmeyi seviyorum. Suya girdiğim andan, yarışı bitirene kadar düşünmem ve odaklanmam gereken çok fazla şey oluyor. Ufak hatalara bile yer yok. Çok konsantre girmem gerekiyor yarışlara. Bundan dolayı açıkçası ne hissediyorum o an farkına varmıyorum bile ama ilk başta da dediğim gibi özgürlüğün keyfini çıkarıyorum sanıyorum.
Deniz kızı benzetmesiyle de sıkça karşılaşıyor olmalısınız...
Evet, yüzme tarzımız ve paletlerimizden kaynaklı olarak deniz kızı ya da yunus benzetmeleri oluyor. Hoşuma gidiyor, sonuçta deniz kızlarının mitolojide bin yılı aşkın bir gizemi var. Bu gizem de onları efsane yapıyor.
'YOGA VE PİLATES DE YAPIYORUM'
Esnekliğinizi korumak için yüzme dışında çalışmalar yapıyor musunuz?
Tabii ki. Su antrenmanları haricinde kara antrenmanları da yapıyoruz. Küçük yaşlarda yaptığım cimnastiğin hala faydalarını görmekteyim. Vücut olarak hem esnek hem de elastik bir yapımız olmalı, buna bağlı olarak yoga, pilates gibi çalışmaları da antrenman programlarım dahilinde sürdürüyorum.
'DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU BENİ MOTİVE ETTİ'
Paletli yüzmede sizi avantajlı ve dezavantajlı kılan özellikleriniz neler?
En büyük avantajım çok küçük yaşlarda bu spora başladım. Bu da bana artı bir deneyim ve tecrübe kazandırdı. 2017 yılında gençlerde kazandığım dünya şampiyonluğu sporumun gelişmesine katkı sağladı. Hangi açıdan derseniz uluslararası bir alanda sağladığınız başarı, bir sporcu olarak öncelikle özgüveninizin artmasına ve daha büyük başarılar için motive olmanıza büyük bir fayda sağlıyor. Ayrıca aile faktörü benim en büyük avantajım. Annem ve babam bu spora başladığımdan beri benimle beraberler, güzel günler kadar zorlukları da beraber yaşıyoruz ve problemlerin çözümünde bu bana büyük bir kolaylık sağlıyor.
Dezavantaja gelirsek, ülkemiz açısından çok bilinen bir spor branşı değil paletli yüzme. Bu da destek konusunda büyük sıkıntılar yaşatıyor. Kullandığımız malzemeler yurt dışından geliyor ve yüksek maliyetleri olan ürünler, tabii yurt dışına çıktığınızda rakiplerinizin bu konuda çok daha avantajlı olduğunu görüyorsunuz. Buna bağlı olarak da yarışmalar kadar bu zorluklarla da boğuşuyorsunuz diyebilirim.
Sık ve düzenli antrenman gerektiren bir spor türü. Sizin nasıl bir çalışma disiplininiz var?
Yıllardır sabahları okul öncesi havuz antrenmanı, okul çıkışında ise kara antrenmanlarımı yapıyorum. Belirli bir düzene oturttuğum için artık vücudum alıştı. Önemli yarışlardan önce ise havuz antrenmanlarını gün içerisinde iki kez yapabiliyoruz. Oldukça fazla vakit harcıyorum havuzda fakat çalışmadan başarı elde etmek de mümkün değil elbette.
''MONOPALET' DEDİĞİMDE 'MONOPOLY Mİ?' DİYORLAR'
9 yıldır bu sporun içindesiniz. 9 yılda bilinirlik değişti mi? Daha çok duyulması için önerileriniz neler olur?
Bildiğimiz gibi paletli yüzme sporu Türkiye’de çok da tanınmıyor. Bu sebeple de, açık söylemek gerekirse, bilinirlik oranının çok fazla değiştiğini düşünmüyorum. Ben bile, paletli yüzme sporuna
başladığımda böyle bir sporun varlığından haberdar oldum. İlk zamanlar “monopalet” dediğimde çevremdekilerin ilk tepkisi “monopoly mi?” oluyordu. Hala daha paletli yüzme sporunu hiç duymamış olan birçok insan var Türkiye’de. Sporun tanınması adına birçok çalışma yapılıyor.
'BRANŞIMI TANITMAYA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİM'
Yaptığımız spordan başkalarına bahsettiğimde en çok aldığım tepkiler ise “Paletle ben de yüzerim”, “Sizinki spor bile değil”, “Ne yani normal yüzemediğiniz için mi palet takıyorsunuz?”… Bu tepkiler aslında bizi çok üzüyor. İzlemesi çok keyifli ve heyecanlı bir spor dalı olduğuna inanıyorum paletli yüzmenin. Daha fazla farkındalık yaratmak istiyoruz. Yurt dışında durum biraz daha farklı, Dünya Şampiyonluğu elde ettiğim yarış Rusya’nın Tomsk kentinde düzenleniyordu, yarış için biletler satışa çıkartılmıştı ve haftalar öncesinde tükenmişti. Tribünler ağzına kadar doluydu. Türkiye’de düzenlenen yarışlar için bilet almanız veya bir ödeme yapmanız bile gerekmiyor ama genellikle bizim tribünlerimizi sadece velilerimiz dolduruyor. Sizler gibi mecralar aracılığıyla ben branşımı tanıtmaya çalışıyorum ve bunu yapmaya devam edeceğim.
İTÜ Peyzaj Mimarlığı bölümünde eğitiminizi sürdürüyorsunuz. Oldukça detaylı çalışma gerektiren bir bölüm diye biliniyor. İkisini sürdürmek zorluyor mu sizi?
Zorlamaz mı? Okul zamanında hem antrenmanlar, hem sınavlara hazırlık ve proje sunumları... Bazen gün değil haftaların nasıl geçtiğini anlamıyorum. Sabah çok erken saatte havuz, sonra okul ve ders, ardından proje ödevleri. Ama ikisinde de başarmam gerektiğine inanıyorum.
'BESYO HARİCİ BÖLÜMDEYSEN SPOR YAŞAMIN NEREDEYSE İMKANSIZ'
Peki bu iki uğraş birbirini nasıl etkiliyor?
Pozitif etkilediğini söyleyebilirim. Dünyada olimpik ve olimpik harici branş sporcularının birçoğu hem sporcu hem de eğitim hayatlarını tamamlıyor. Tabii onların yapısı biraz daha farklı. Profesyonel bir sporcu için eğitim kurumları buna bağlı bir yapı belirleyebiliyor, özellikle üniversite döneminde vs. daha büyük kolaylıklar yaşayabiliyorlar. Ülkemizdeki eğitim sisteminde, bir sporcunun BESYO harici bir bölümde yer alıp, hem okul hem de spor hayatına devam etmesi gerçekten imkansıza yakın. Ben bunu kendi içimde pozitif çözümlemeye çalışıyorum. Sporumu da, spor hayatım sonrasında mesleğim olacak dalı da çok sevdiğim için, birbirini dengeleyen unsurlar olarak görüyorum. Vücut olarak özellikle beni çok yoruyor olabilir ama zihnen de dinlendiğim anlar oluyor.
'MALZEME TEDARİĞİ EN BÜYÜK SORUNUMUZ'
Paletli yüzmede ilerlemek için Türkiye'de yeterince imkan sağlanıyor mu?
Türkiye’de ana sıkıntı branşın çok bilinmemesi. Çalışma alanı, havuz gibi imkanlar sağlanıyor tabii ki. Yıllık plan dahilinde yurtiçi ve yurt dışı planlamalarımız yapılıyor. Federasyonumuz ve hocalarımız tüm imkanlarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Ama örneğin bu branşta yer alan sporcuların ana sorunu malzeme tedariği. Hem yarışlara konsantre olup dereceler elde etmek istiyoruz hem de bazen birebir bu ürünlerin gelmesini beklemekle, tedariği ile uğraşmak durumunda kalıyoruz. Bunlar da bazen can sıkıcı oluyor.
Paletli yüzmede gelecekteki hedeflerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Birçok sporun aksine, yıllar geçtikçe derecelerin de geliştiği bir spor paletli yüzme. Maalesef Türkiye’de 20’li yaşlarına gelen sporcularımız bu sporu bırakıyor, fakat yurt dışında durum böyle değil, rakiplerim 30-40 yaşlarında. Artık yaşım sebebiyle sadece Büyükler kategorisinde ülkem adına yüzüyorum. Başarı öyle hemen elde edilen bir şey değil. Dünya Şampiyonluğu elde ettiğim sene, benim tek hazırlandığım sene olsaydı, hiçbir başarı elde etme şansım olmazdı açıkçası. Yıllar süren bir süreç aslında bu hazırlık. Tabii bir yaşa kadar. Çünkü bir süre sonra dereceleriniz oturuyor, o tecrübeye erişebilmek için çalışmaya devam etmem gerekiyor. En yakın hedefim, birkaç yıl içerisinde büyükler kategorisinde de madalya elde edebilmek. O sebeple çalışmaya devam!