1938 yılında Birleşik Krallık'taki görsel sanatlar alanında üretim yapan sanatçılara destek vermek ve uluslararası görünürlüklerini artırmak amacıyla yola çıkan British Council koleksiyonu 8500'den fazla eseri barındırıyor. Jake ve Dinos Chapman Kardeşlerden Lucian Freud'a, Richard Hamilton'dan Tracey Emin'e kadar dünyaca tanınmış birçok İngiliz sanatçının yer aldığı koleksiyon bir yandan da güncel üretimlerden kamusal bir koleksiyonun nasıl oluşturulabileceğine dair örnek oluşturuyor.
"Duvarları Olmayan Müze" olarak kendini tanımlayan British Council Koleksiyonu dünyanın çeşitli ülkelerindeki sergilere verdikleri destek, eğitim programları ve misafir küratör programlarıyla da koleksiyonun farklı şekillerde yorumlanması için çalışmalar gerçekleştiriyor. Türkiye'ye yönelik çağrıyla başlatılan Misafir Küratör Programı'nın ikinci konuğu da Pera Müzesi'nde koleksiyon sorumlusu olarak çalışan Ulya Soley oldu. Soley program kapsamında online olarak yayınlanan "Tanışıyor muyuz?" sergisini hazırladı.
"Tanışıyor muyuz?" koleksiyonda yer alan portre çalışmalarının izinde Birleşik Krallık'ın portre geleneğindeki son 80 yıldaki dönüşümlere bakıyor. Elitist bir sanat formu olarak yüzyıllar boyu Kraliyet'in ve soyluluğun temsiline dönüşen portrenin geride bıraktığımız çağ içinde nasıl yeni olanaklara alan açtığını görmüş oluyoruz sergiyle. Soley, "Tanışıyor muyuz?" başlığının tanıdık olana yakın hissetme güdümüzden yola çıktığını vurguluyor. "Bu basit gündelik ifade, tanışmanın getirdiği yakınlığın ve sıcaklığın altını çiziyor. Bu yakınlığı kurmak, belki de çeşitliliğin ve eşitliğin gerçek anlamda hissedildiği bir toplum fikrine yakınlaşmamız için atabileceğimiz ilk adım."
Soley, portre geleneğinin güçlü bir temsil gücüne sahip olduğunu düşündüğünü belirtiyor ve artık selfie çağında portreyi elitist bir sanat olarak düşünmenin imkansızlaştığını vurguluyor. (Online serginin son bölümünde tüm izleyiciler kendi portrelerini ekleyebiliyor mesela.) Soley portre çalışan güncel sanatçıların portre geleneğinin kalıp yargılarını kıran ve izleyicinin beklentilerine ters düşebilecek eserler ortaya koyduğunu vurguluyor. "Sergideki seçkide de portrenin temsil ettiği kültürel değerler ile cinsiyetçi, ırkçı ve sınıf temelli politikaya karşı bir araç olarak gücü öne çıkıyor."
Craigie Aitchison'un 1998 tarihli "Chris Ogidih'in Portresi" mesela, geleneksel anlamda portresi yapılmayacak birinin temsilini karşımıza getirir. Michael Fullerton da sergideki iki işinde elektronik dolandırıcılık alanındaki son yılların en ünlü kişilerinden Megaupload'un kurucusu Kim Dotcom'un iki farklı portresini sunar. Jake ve Dinos Chapman Kardeşler de 2006 yılında Frieze Sanat Fuarı'nda bir stüdyo içinde isteyen ve parasını ödeyen herkesin portresini yarım saatliğine yapar. Sergideki portre de 20 yıl boyunca British Council'in görsel sanatlar direktörlüğünü üstlenen Andrea Rose'a aittir.
Gary Hume'un 1998 tarihli işi de kavramsal sanatçı Cerith Wyn Evans'ın çağdaş bir yorumdan oluşan portresidir. Hume hem portre sanatındaki benzetme algısını kırar, hem de portreyi kavramsal sanata yaklaştırır. Lubaina Humid'in portreleri de sömürge dönemini tersinden okuyacak şekilde Afrika kökenlilerin temsillerini karşımıza getirir. Sergideki en eski tarihli işlerden biri de Lucian Freud'un Gül Tutan Kız portresi. Güncel İngiliz portre sanatındaki değişimi haber veren Freud'un çalışmaları bir anlamda Tanışıyor muyuz? sergisinin başlangıç noktasını oluşturur.
İlginç bir tesadüfle Tanışıyor muyuz? sergisiyle aynı zamanda bizde de Ali Elmacı'nın futbolcu Volkan Demirel'in ailesini çizdiği portresi gündeme geldi. Her ne kadar son yüzyıl içinde toplumsal ve sanatsal olarak büyük dönüşümler gerçekleşse de bazı tartışmaların kolaylıkla değişmeyeceğini görmüş olduk.
Sergiyi online olarak gezin!