Zagroslar’ın ötesinde Urartular…

Urartular, Zagroslar’ın ötesini, Kuzeybatı İran’ı tarımsal zenginliği, hayvan varlığı, sosyopolitik ve jeopolitik öneminden dolayı egemenlik alanında tutmaya çalışmıştır.

Abone ol

LEİLA AFSHARİ* - SORAYA AFSHARİ**

Urartuların doğudaki yayılım alanı Kuzeybatı İran topraklarını kapsar. Kuzeyde Aras Nehri, güneyde ve batıda Zagros dağ silsileleri sınırları belirler. Arkeolojik veriler ve yazılı metinler, Urartu Krallığı’nın MÖ 9-7. yüzyıllar arasında İran’ın kuzeybatı kesiminde, özellikle Urmiye Gölü ve çevresinde etkin olduklarını gösterir. Son yıllarda Tarage Dağı’nda keşfedilen kaya yazıtı, bölgedeki Urartu varlığının Kral İšpuini veya oğlu Minua ile ortak saltanatından itibaren başladığının kanıtıdır. Urmiye Gölü’nün güneyindeki Taştepe Yazıtı’na göre, bölgedeki Urartu işgali Minua döneminde de sürer. Ajabşir Yazıtı’na göre, gölün doğusu ise Urartu I. Argišti döneminde denetim altına alınır.

KUZEYBATI İRAN’DA URARTU EGEMENLİĞİ

Hasanlu Tepesi.

MÖ I. binyıl Asur yazılı kaynakları, Urartu, İskit, Med ve Babil gibi güçlerin yanında Urmiye Gölü’nün güney ve doğu kesimlerinde yaşayan Mana adlı yarı bağımsız bir krallığın varlığından defalarca söz eder. Gerek Asur gerekse de Urartu yazılı kayıtları, saha araştırmaları ve arkeolojik kazılar Mana Krallığı’nın merkezinin bugünkü Saqez ve Bukan şehirlerinin çevresiyle örtüştüğünü gösterir.

Mana politik birliğinin oluşumu, krallığın topraklarının Asur ve Urartu arasındaki mücadele sahasına dönüşmesi ile ilişkilidir. Asur ve Urartu gibi güçlü krallıkların varlığı ve karşılarındaki Mana’nın zayıflığı, yöneticilerinin bu iki güçten biriyle ittifakı gündemlerine almalarına neden olmuştur. Ancak Asur’un Mana üzerindeki egemenliği daha belirgin izlenebilmektedir.

Qalatgah Kalesi’nden Keleşin Geçidi’nin
bulunduğu Zagros Dağları.

İran’daki Urartu Krallığı hakkında en önemli bilgiler Urartu yazıtlarından elde edilir. Bazı krali yatırımlar, bölgenin Urartu için yalnızca bir yayılım alanı olmadığını, kısa zamanlı bir istiladan çok bölgede kalıcı bir yapı kurmak istediğini gösterir. Urmiye Gölü’nün batısı, güneyi ve bu hattan Orta Aras kesimine doğru kurulan Urartu yerleşimleri yanında Ahar Vadisi ve Sabalan Dağı civarında bulunan Urartu yazıtlarında doğuda da şehirlerin inşa edildiğini anlarız.

Kuzeybatı İran’ın bir kısmı, yani bugünkü İran Batı Azerbaycan’ı ve özellikle Urmiye Gölü havzası, MÖ 820-810 yılları arasında Urartu Kralı İšpuini ve oğlu Minua’nın ortak saltanatı sırasında işgal edilmiş olmalıdır. İran Doğu Azerbaycan’ı ve Aras Nehri’nin diğer yakasındaki toprak parçaları ise MÖ 8. yüzyılın sonlarında Urartular tarafından ele geçirildi. Urartu Kralı II. Argišti’nin Sabalan Dağı etrafındaki ve Aras Nehri boyunca görülen yazıtları, bu işgal harekâtını doğrular.

Keleşin Steli, Urmiye Müzesi.

Doğal kaynaklar ve elverişli coğrafi konum, bu alanlara saldırmak ve hükmetmek için Urartu’da yeterli motivasyonu yaratmış olmalıdır. Özellikle Uşnaviyeh (Uşno/Şino) bölgesi, MÖ 9. yüzyıldan, İran’daki Urartu varlığının başlangıcından itibaren Urartu topraklarının bir parçasıydı. Uşnaviyeh ve doğuda Solduz Ovası’ndaki Hasanlu, Aqrap Tepe ve Qalatgah gibi kale ve yerleşimler Urartuların bölgedeki kalıcı iskânını göstermesi açısından önemli merkezlerdir.

Yine Uşnaviyeh Ovası, Irak Kürdistanı’ndaki Sideqan yöresinde bulunan Urartuların baş tanrısı Haldi’nin kutsal kenti Muşaşir’e giden yol güzergahının geçtiği yer olması açısından oldukça stratejiktir. Uşno-Rewandız güzergahı üzerinde Urartu kralları İşpuini ve oğlu Minua’ya ait Kelişin Steli ile yine bir başka Urartu kralı Rusa’nın Mowana, Mergeh Karwan ve Topzawa gibi Asurca-Urartuca çift dilli stelleri bulunmuştur.

Uşnaviyeh bölgesinden Piranşehr’e doğru şu ana kadar tespiti yapılan en güney noktadaki Urartu izleri taşıyan yer, Sofian köyü yakınındaki GérdéSour (Kırmızı Tepe) Kalesi’dir. Ancak MÖ 9. yüzyılda Piranşehr ve Serdeşt yörelerinin olduğu Zagrosların doğu kısımları muhtemelen Mana, Gilzanu ve Hubişkia gibi yerel yönetimler arasında paylaşılmıştı. Bu alandaki ŞinAbad ve Pesve bölgeleri, 10 hektardan fazla alana sahip yerleşme alanlarıdır. Bu kalelerin savunmaları, giriş ve duvar buyunca yerleştirilmiş kulelerle güçlendirilmiştir.

Keleşin Steli, Urmiye Müzesi.

Bu yerleşmelerin hiçbirinde Urartu dönemine ait çanak çömlek ve mimari kanıt yoktur. Bu merkezler büyük bir ihtimalle Mana egemenliği altındaydı. Elbette Uşno-Rewandız hattındaki kutsal Muşaşir yolu üzerinde yukarıda adı geçen stellerin varlığı, bölgedeki sık Urartu gidiş gelişlerini kanıtlar. Bununla birlikte Urartuların daha güneydeki Serdeşt bölgesine nüfuz ettiği söylenemez.

Mahabad’ın batısında ve güneyinde bin 500 ila 2 bin 800 metre arasında değişen yükseklikteki dağ sıraları, yine Zagros ana silsilesinin bir devamıdır. Bölge, elverişli doğal konumu ile Solduz Ovası ve Zab Havzası’na yakınlığı nedeniyle, Demir Çağı’nda yerleşmelerin oluşumu için iyi bir potansiyele sahipti. Bu alandaki Şeytanabad yerleşimi dikkat çekicidir. Kleiss’in incelediği Mahabad’ın 10 kilometre kuzeyindeki Şeytanabad’ın Urartu veya Urartu’nun çağdaşı mimari özellikleri taşıdığı söylenir.

Mahabad’ın doğusunda uzanan Zagros Dağları.

Bu bölgedeki en önemli tarihsel olay, II. Sargon’un 8. yılına ait yıllıklarında bahsettiği MÖ 714 yılındaki askeri seferidir.

Bu seferden sonra Urmiye Gölü’nün kuzey kesiminin hala Urartu kontrolünde olduğu söylenebilir. Güneyde ise artık Urartu krallarına ait hiçbir yazıta rastlanmaz. II. Sargon’un bu yıkıcı saldırısından sonra, Mana Krallığı Urmiye Gölü’nün güney ve batı bölgelerinin kontrolünü ele geçirmiş olmalıdır.

URARTU’NUN URMİYE GÖLÜ’NÜN BATI VE KUZEYİNDEKİ VARLIĞI VE YOLLAR

Urmiye Gölü’nün kuzey kesiminin, krallığın yıkılış sürecine değin Urartu egemenlik alanı altında olduğu düşünülür. Bölgede Urartu’nun karakteristik özelliklerini yansıtan kent ve mezarlık alanları saptanmıştır. Urartu’nun bu bölge ile iletişiminin iki güzergâh üzerinden gerçekleştiğini Doğu Anadolu ve Urmiye’nin kuzeyindeki Urartu merkezlerinin konumlarından yola çıkarak söyleyebiliriz. Bu güzergahlardan biri, bugün dahi İran-Türkiye arasında en önemli transit yolunu oluşturan Doğubayazıt üzerinden Maku’ya uzanan yoldur. Bir diğer işlek yol ise İşpuini ve Minua’nın ortak krallığı zamanında kullanılmaya başlandığı anlaşılan Anzaf-Erçek-Kotur-Hoy-Tebriz yol güzergâhıdır. Van’dan Kotur’a uzanan ve Urartu Krallığı’nı kuzeybatı İran Urmiye bölgesine bağlayan bu anayol üzerinde oldukça önemli arkeolojik kanıtlar keşfedilmiştir.

Maku’dan Ağrı Dağları.
Maku-Senger Kaya Mezarı.

Urmiye Gölü’nün kuzeybatısındaki Şapur çevresindeki yerleşim ağı Urartu ile ilişkilidir. Bunlar büyük olasılıkla İskitleri, Manaları, yine bunların yeni müttefiki olan Medleri, ayrıca Asurluları izlemek ve geride tutmak amacıyla inşa edilmiştir. Daha kuzeyde, Maku’daki Senger Kalesi, duvar işçiliği, çok odalı kaya mezarı ve çanak çömlek buluntuları ile Urartu dönemine ait olduğunu kanıtlar. Bunun yanı sıra yine Maku yakınlarındaki Bastam Kalesi büyük Urartu yatırımlarındandır. Argišti oğlu Rusa tarafından inşa edilen Bastam büyük, bir sitadele sahip krali bir ikametgâh ve aynı zamanda dini bir merkezdi. Kale, yoğun nüfusuyla ve tarıma elverişli bereketli topraklarıyla, kanallar tarafından sulanan zengin Qaraziyaeddin Ovası’nı kontrol ediyordu.

Bastam Yerleşmesi’nin W. Kleiss tarafından yapılan restitüsyonu.

Urartular, Zagroslar’ın ötesini, Kuzeybatı İran’ı tarımsal zenginliği, hayvan varlığı, sosyopolitik ve jeopolitik öneminden dolayı egemenlik alanında tutmaya çalışmıştır. Bölge, Urartu’nun kutsal saydığı Muşaşir kentine inen yol güzergahlarını barındırıyordu ve bu yollar Urartu tarafından sıklıkla kullanılıyordu. Özellikle Zagros Bölgesi, başta Manalar olmak üzere birçok yerel siyasi gruba ev sahipliği yapıyordu.

Bastam Aşağı Kale ve gerisinde
Qaraziyaeddin Ovası.

Urartu’nun kuzeybatı İran’daki yerleşmelerinin güvenliği için bu güçlerin denetim altında tutulması gerekmekteydi. MÖ 9. yüzyılda başlayan Urartu’nun bölgedeki güvenlik politikası, MÖ 714 yılında gerçekleştiği düşünülen II. Sargon’un 8. seferiyle büyük bir zafiyete uğradı. Bu süreç sonunda Urartu’nun egemenlik alanının Urmiye Gölü’nün kuzeyine doğru çekildiğini söyleyebiliriz.

*Türkiye-İran Qalatgah Arkeoloji Projesi, İran Başkanı, Tahran/İran

**İran Arkeoloji Araştırmaları Merkezi, Tahran/İran