Zaman berberlerde tek şeyi değiştiremedi!
Berber Osman amca, sosyalist Yugoslavya döneminde başladığı berberlik yaşamına günümüzde Kadıköy Hasanpaşa'da devam ediyor. Osman Amca’da hikâye bol. Günlük yaşamdaki değişimle berberler kuaföre dönüşse de değişmeyen tek şeyin berber muhabbeti olduğunu belirten Osman amca, "Berberler dedikoducudur. Eskiden kalan bir tek bu var!" diyor.
DUVAR - Kadıköy Hasanpaşa’da 70 yaşını geçmiş bir berber var: Osman Hoca. Osman Amca’nın dükkânı üçgen şeklinde; iki adet duvarı, bir de camekanı var. “Ben tutmadan önce burası tesisatçıymış. Sonra mal sahibi buraya böyle bir bölme yapmış ve iki dükkân çıkarmış ortaya” diyor Osman Amca. 25 yıldan fazla bir süredir aynı dükkânda berberlik yapan Osman Amca Makedonya doğumlu; Makedonya’nın Yugoslavya’ya bağlı bir şehir olduğu zamanlarda. “Aslında rahmetli babam Pendik doğumludur,” diye başlıyor ve “Harp çıkınca askere alınıyor. İki erkek kardeşin büyüğüymüş babam. Küçüğün yaşı tutmayınca onu almışlar. Tam dokuz sene askerlik yapmış. Sonra da kalmış Makedonya’da,” diyerek devam ediyor. Bunları Osman Amca’nın tatlı şivesiyle dinlemek bir başka güzel elbette.
KOOPERATİF USULÜ BERBERLİK
Osman Amca ilk ve ortaokulu Makedonya’da okumuş. “Biz Müslüman olduğumuz için” diyor Osman Amca “Ortaokul sonuna kadar Türkçe okuduk. Sonrasına devam etmek için Arnavutça ya da Makedonca bilmek şarttı. O nedenle zanaat okuluna girdim. Orada da üç seçeneğimiz vardı: Berberlik, ayakkabıcılık ve terzilik. Benim amcaoğlum berberdi. Ona özenip berberliği seçtim.”
Üç senelik bu eğitim süresince hem mesleği öğrenmiş, hem de çalışmış Osman Amca.
Okulu bitirdiğinde kooperatif usulü çalışan bir dükkânda işe başlamış. “Orada öyleydi” diyor ve ekliyor: “Tek başına dükkân sahibi olamazdın. Tam 18 berber aynı yerde çalışırdık. Ay sonunda kasada duran bir görevli, kazandığımız ücreti yapılan kesintiler sonucu bize teslim ederdi. 1000 lira kesilirdi mesela, 250 lira da sana kalırdı.”
Delikanlılık çağını bu şekilde geçiren Osman Amca’nın anne ve babası bir süre sonra Türkiye’ye dönmek üzere başvuru yaparlar. Osman Amca 19-20 yaşlarındayken de ülkeye dönerler.
‘ORADA 8 SAAT ÇALIŞIRDIK, BURADA 12 SAAT AZ’
“5 yıl Sağmalcılar, Murat mahallesinde oturdum” diyen Osman Amca, çalışmaya da Eminönü’de başlamış. Balık pazarındaki bir berberde yaklaşık üç yıl kalfalık yapmış. “O zaman berberler Küçükpazar tarafındaydı. Gidip ‘nasıl çalışıyorlar’ diye onlara bakardım. Biz başka türlü tıraş yapardık; makineyle değil, el işi. Daha iyi zanaat yapardık. Enseyi makineyle alsak bile makasla tık tık tık işlerdik” diye anlatıyor Osman Amca. Sadece tıraş yapma tarzı değil, çalışma saatleri de değişmiş. “Orada sekiz saatten fazla çalışmazdık. Buraya gelince 12 saatten az çalışmamaya başladık.”
Türkiye’deki düzene alıştıktan sonra yine aynı bölgede kendi iş yerini açıyor: “Toplam 19 sene kaldım Eminönü’nde. Ama oraları yıkmak istediler. Ben de mecburen Kadıköy, Hasanpaşa’ya geldim.” Aslında bildiği bir yer olduğu için gelmiş Hasanpaşa’ya. Eminönü’de çalışırken evlenmiş; kayınpederinin demesiyle evini bu semte taşımış. Burada yeniden bir buçuk yıl kadar kalfalık yapmış. Sonrasında dokuz yıl ikâmet edeceği kendi dükkânına geçmiş. “Dükkân sahibi kendine bakkal açmak istedi, beni çıkardı oradan. Bu üçgen yere öyle geldim. Bu yirmi altıncı yılım bu dükkânda” diye anlatıyor Osman Amca.
ARTIK BERBER DEĞİL, KUAFÖR
Mesleğe başlayalı 50 seneyi geçen Osman Amca “Artık yaş ilerledi, vücut bırakıyor seni. Saat iki, üçe kadar yetiyor benzinim. O saatten sonra eve gidip iki saat kadar dinleniyorum. Kapatana kadar enerjim kalıyor. Şişman olsam dayanmak daha zor olurdu, ayaklarım taşımazdı” diyor. Osman Amca makas kullanarak tıraş yapmayı hâlâ daha çok seviyor; “Makine daha kolayıma geliyor; ama eski olduğum için ekseriyetle makas kullanmayı tercih ediyorum. Bazı müşteriler ‘biraz daha yavaş tıraş et de, şu makasın tıkırtısını dinleyerek kestireyim’ derler. Bu koltukta çok uyuyan oldu.”
Gençlerin kendisine çok gelmediğini anlatan Osman Amca şöyle devam ediyor: “Artık berberler lüks oldu, kuaför oldular. Ben yokum o bakımdan. Bazen geliyorlar ‘ağda yapıyor musun?’ diye soruyorlar. ‘Yapmıyorum,’ diyorum. Alışmamışım, anlamam. Çekip gidiyorlar sonra. Bu tip bakım işlerini kuaförler yapar. Eskiden tabelalarda ‘kuaför’ diye yazmazdı. Hep ‘berber’di. Şimdi ‘berber’ yazmıyor.”
Berberler kuaförlere dönüştükçe saç modelleri de çeşitlenmiş. “Eskiden öyle çok model yoktu” diyor Osman Amca ve ekliyor: "Kısaltmaya gelirlerdi, en fazla ‘şöyle yap’ derlerdi. Bir de naturel ense yapardık. Başka yok.”
‘BERBERLER DEDİKODUCUDUR!’
Zamanın etkisi Osman Amca’nın tıraş yapma hızını da etkilemiş. “Eskiden çok hızlı tıraş yapardım; bir sağa gider, bir sola giderdim. Şimdi yavaş yavaş kesiyorum. Acelesi yok” diye anlatıyor. Zamanla değişmeyen tek şey berber dükkânlarında yapılan sohbetler. “Mahallede ne olur, ne biter, kim ne iş yapar berberler bilir” diyor ve devam ediyor: "Berberler dedikoducudur. Eskiden kalan bir tek bu var. Gençken ben de çok dedikodu yapardım. Şimdi torun sahibi oldum, artık yapmıyorum; başka şeyler konuşuyoruz...”
Osman Amca’da hikâye bol. Mesleği bırakmadan gidip ilk ağızdan bunları tatlı tatlı dinlemenizi tavsiye ederim. Hele bir de makine sesleri ve kuaför salonlarının kalabalığı yerine ninni gibi gelen makas şıkırtıları da olunca, keyfinize diyecek olmaz. Şimdiden sıhhatler olsun!..