Zar kehanetleri
Fal ve kehanet sonsuza kadar yaşamaya devam edecek. Kahve telvesinde beliren şekillerden geleceği anlamaya çalışacak, hiçbir şey yapmasak, şarkılardan fal tutacağız. Çünkü insanız...
Pınar Özlem Aytaçlar*
Antik Çağ'ın Yunan dünyasında, her dönemde, tanrısal kehanetin yadsınamaz bir önemi olmuştur. Kahin tanrı Apollon'un tapınakları, sadece geleceğini öğrenmek isteyen insanların değil, bir savaşa girmek ya da yeni bir koloni kurmak gibi önemli adımları tanrının görüşünü almadan atmak istemeyen Yunan kent devletlerinin de ilk başvurdukları yerlerdir. Bu kehanet merkezlerinin içinde en önemlisi ve en çok bilineni şüphesiz Delphi'dekidir. Burada Pythia adı verilen rahibe vardır. Tanrı ve insan arasındaki bu aracı, tanrısal ruhun içine girdiği bu beden, bir vecd haline girer ve Apollon'un kehanetini insanlara iletir. Geleceği öğrenmek için gelen ziyaretçiler, tapınağa girerken kutsal suda yıkanarak arınmışlardır. Huşû içinde, Pythia'nın ağzından çıkan manzum dizelere kulak verir ve tanrının, vatanlarının kaderini belirleyen kehanetiyle birlikte ülkelerine geri dönerler.
Tanrının, bir insanın bedenine girerek kehanetlerde bulunması, Anadolu'daki Apollon kehanet merkezlerinde de uygulanan yöntemdir. Klaros'taki ve Didyma'daki tapınaklarda tanrının elçisi olan rahiplerin kehanetleri ilettiğini biliyoruz. Ancak, buradaki tapınaklarda, geleceği görmek için kullanılan başka yöntemler de vardı. Bu yöntemler, Anadolu'nun kadim inançlarından kaynağını alan, binlerce yıldır bu topraklarda yaşamaya devam ettiği için, Anadolu-Yunan tapınaklarındaki uygulamalara da sirayet etmiş ritüellerdi. Bu ritüellerin en başta geleni ise zar atarak kehanette bulunmaktı. M.Ö. 14. ve 13. yüzyıllara ait yazılı kaynaklardan bildiğimiz üzere, Hitit ve Luvi kültürlerinde, kura çekerek ya da zar atarak kehanette bulunuluyordu. Zar olarak koyun, keçi ya da domuzun aşık kemiği kullanılırdı. Astragalos adı verilen bu zarlar, Anadolu'da Kalkolitik Çağ'dan itibaren görülürler. Bronz Çağı’nda da, Aphrodisias ve Beycesultan gibi merkezlerde karşımıza çıkarlar. Elbette astragalosların tümü dinsel amaçla kullanılmamaktaydı. Hatta en yaygın kullanımının çocuk oyunlarında olduğunu biliyoruz. Muska ya da nazarlık olarak da işlev gören bu kemik zarların en önemli fonksiyonları ise geleceği görmek için kullanıldıklarında ortaya çıkıyordu.
LUVİLERİN FAL YAZITLARI
Anadolu'da astragalosların kehanet için kullanımına ilişkin kanıtların başında sikkeler gelir. Üzerlerinde aşık kemiğinin tasvirini taşıyan sikkelerin çoğu, Luvi kültürünün izlerini taşıyan Kilikia, Pisidia ve Lykia kentlerine aittirler (Resim 1). Bir kısmı da kahin Apollon'un kültüne sahip olduğunu bildiğimiz Klaros, Efes, Kalkedon gibi merkezlerde bulunmuşlardır. Sikkelerin çoğu M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenir. Yine 4. yüzyılda, Klaros'daki Apollon tapınağının basamak bloklarını bağlayan bronz kenetler, astragalos formunda yapılmıştır. Apollon Manteios kültünün varlığını bildiğimiz Efes’de de arkaik dönem tabakalarında bol miktarda astragalos ele geçmiştir.
Ancak M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren, kehanet için kullanılan astragaloslara ait kanıtlar birden kesilir. Ta ki M.S. 2. yüzyılda, bu kez yazıtlarda karşımıza çıkana kadar... Zar kehanetlerinin kaydedildiği bu fal yazıtlarının tümü Anadolu'nun güney-batısından, yani gene Luvi kültürünün baskın olduğu bölgedendir. Yazıtların ele geçtiği bölgenin merkezi Pamphylia ovasıdır. Hinterlandında ise Pisidya, doğu Likya, güney Firigya ve ovalık Kilikya’nın batısının şehirleri vardır. Metinlerin tümü M.S. 2. yüzyıla tarihlenir. Büyük ve etkileyici yazıtlardır. Genellikle 1,5 ilâ 2 metre boylarında, 50-60 santimetre genişliğinde, yerel taştan monolitik bir sütunun dört yüzü üzerine yazılırlar (Resim 2). Bu yazıtlar sayesinde sadece zar kehanetlerini değil, aynı zamanda astragalosların zar olarak nasıl kullanıldığını da öğrenmiş oluyoruz. Astragaloslar yani aşık kemiklerinin iki tarafı yuvarlak olduğundan, atıldığı zaman bu yüzlerde durma imkanı yoktu. Ancak ikisi dar ve diğer ikisi daha geniş olan dört düz yüzeyde durabilirdi. Bu 4 yüz, iki karşıt kenarın sayı değerleri toplamı 7 olacak şekilde, 1, 3, 4 ve 6 sayılarını karşılıyorlardı. Bu dört yüze Pranes, Hyptios, Koos ve Khios isimleri verilmişti ve her birinin sayısal değeri farklıydı. Pranes geniş dışbükey yüzeydi ve 4 rakamına karşılık geliyordu. Hyptios geniş içbükey yüzey olarak 3, koos, dar düz kenar olarak 6 ve khios dar içbükey yüzey olarak 1 sayısına karşılık gelmekteydi.
Yazıtlarda 56 adet kehanet metni bulunuyordu. Çünkü 5 astragalosun olası kombinasyon sayısı buydu. İlk seri 5 astragalosun aynı anda atılmasıyla başlardı. Seriler, en düşük değer olan 5 ile başlıyor, 5 zarın 6 kez üst üste atılmasıyla 30'a kadar ulaşıyordu. İlk seferde 5 zar aynı anda atılarak sayı değerleri toplanmaktaydı. En son 5 zar 6 kez atılarak bu işlem yapılıyordu. Farklı kombinasyonlar aynı sonucu verebiliyordu. Mesela 14 sayısı için 1+3+3+3+4, 1+1+3+3+6 ve 1+1+4+4+4 kombinasyonları gelebiliyordu. 5 astragalos atıldıktan sonra çıkan sayılar toplanıyor ve hangi anlama geldiğini öğrenmek için yazıta bakılıyordu. Eğer farklı kombinasyonlar aynı sonucu verdiyse bu sonuç esas alınıyordu.
TİCARET İÇİN KEHANET
Her bir kehanet bir tanrının ya da tanrısal varlığın adıyla başlardı. İlgili tanrı, sorulan soruya karşılık olarak kehanetini bildirirdi. Kehanetlerin çoğu olumlu ve cesaret verici idi:
"(Athena) Eğer dört tane bir ve bir tane üç gelirse tanrı şöyle der: Düşmanlık ve kinden uzak durursan ödülünü alacaksın. Dileğine ulaşacaksın ve mavi gözlü Athena seni koruyacak. Aklındaki iş dilediğin gibi gerçekleşecek."
"(Zeus) Eğer iki üç ve üç tane bir gelirse: Gezginin sağ elinin olduğu tarafta yüksekten uçan bir kartal iyiye alâmet olacak. En yüce Zeus’un yardımıyla, amacına ulaşacaksın. Korkma!"
"(Nike) Eğer üç tane üç ve iki tane bir gelirse: Kazanacaksın! Dilediğini alacaksın ve her şeyi elde edeceksin. Daimon seni onurlandıracak ve düşmanlarını yeneceksin. Yapmakta olduğun plan, gönlüne göre olacak."
"(Afrodit) Eğer üç tane bir, bir altı ve bir dört gelirse: Dilediğin yere yelken aç. Keyifle döneceksin. Aklında kurduklarını bulacak ve her şeyin üstesinden geleceksin. Ama Aphrodite ve Maia’nın oğluna (Hermes) dua etmelisin."
"(Hermes) Bir tane bir, bir altı, iki üç ve bir dört gelirse: Bana sorduğun şeyler içinde acı verecek hiçbir şey görmüyorum. Küçük düşünme, cesaretle ilerle. Dilediğin her şeyi bulacaksın. Dileğin yerine gelecek ve senin için mükemmel bir fırsat var."
"(Tanrıların annesi) Dört tane altı ve bir tane bir gelirse şunu söyler: Nasıl ki kurtlar koyunlara, güçlü aslanlar ise geniş toynaklı öküzlere boyun eğdirirse, sen de tüm bunların üstesinden geleceksin. Zeus’un oğlu Hermes’in yardımıyla, sorduğun her şey senin olacak."
"(Tykhe) Eğer bütün üç’ler birlikte gelirse: Çocuk doğuran kadının iki göğsü de kurumuştu ama tekrar sağlık kazandı ve bol bol süte sahip oldu. Sen de bana sorduğun şeyin meyvelerini toplayacaksın. "
Bazı kehanetlerin de olumsuz olduğu ve kişiyi uyarırcasına ilan edildiği görülür:
"(Poseidon) Hepsi dört ama sonuncusu altı ise şunu söyler: Denize tohum atmak ve yazı yazmak boşuna emek, yararsız iştir. Ölümlü olarak, sana zarar verebilecek bir tanrıyı zorlama."
"(Mevsimler) Tanrı planına engel oluyor. Bu yüzden bekle. Düşmanlığa, yarışa ve mahkemeye girmek felaketle sonuçlanacak."
"(Poseidon) Bir tane bir, üç tane üç ve bir tane dört gelirse: Tanrı bildirir: Direnerek kendine zarar veriyorsun, dalgalarla savaşıyor, denizin içinde bir balık arıyorsun. Bu işi yapmakta acele etme. Tanrıları yanlış zamanda zorlamak sana yardım etmeyecek."
"(İyi zaman) Bir altı ve dört üç gelirse kehanet şöyle der: Acele etme, daimon sana karşı. Bekle ve kör yavru doğuran köpek gibi davranma. Tavsiyeyi sakince kabul edersen işler senin için mutluluk verici hale gelecek."
"(Moiralar) Eğer bütün dört’ler aynı şekilde gelirse: Güneş battı ve korkunç gece geldi, herşey karanlığa büründü. Bana sorduğun konuyu duraklat; ne almak ne de satmak iyi olacak."
Kehanetler içinde sağlıkla ilişkili olanlar da azımsanmayacak sayıdaydı:
"(Nike) Eğer iki dört ve üç tane bir gelirse: Tüm işlerini yap, çünkü sonu iyi olacak. Yatağında hasta yatanı tanrılar kurtaracak. Tanrılar ayrıca başka bir ülkede olanın eve döneceğini söylüyorlar."
"(Asklepios) Eğer bir dört, iki tane bir ve iki üç gelirse: İşinle ilgili bir fırtına gelmek üzere, ama sonu iyi olacak. Tanrı ayrıca, hastalıktan çeken birini bundan kurtaracağını söylüyor. Ve tanrılar yurt dışında olan birinin sağ salim dönmesini sağlayacaklar."
Kehanetlerin içinde çok büyük bir kısmı, ticaret yapmak için yola çıkacak kişilerin sorularına cevap vermekteydi:
"(Hephaistos) Üç altı ve iki tane bir gelirse şunu söyleyecek: İş yapmak mümkün değil, boşuna kendini yorma! Her taşı kaldırma ki altından bir akrep çıkmasın. Titizlenmek sana şans getirmeyecek, bütün talihsizliklere hazır ol!"
"(Talih) Bir tane bir, üç tane altı ve bir üç gelirse: Elini kurdun ağzına sokma ki sana zarar gelmesin. Sorduğun konu zor ve hassas. Ama sakin kal. Seyahat ve iş alış-verişlerinden uzak dur."
"(Kronos) Bir dört ve dört tane üç gelirse: Yolunda akrepler duruyor. Niyet ettiğin iş için acele etme, bekle! İstediğin şey daha sonra gerçekleşecek. Ne almak ne de satmak iyi olacak."
"(Zeus ve Athena) Eğer bir tane bir ve dört tane üç gelirse: Her işe uygunsun her işe girişebilirsin. Tanrılar hasta olanı koruyacak ve her şey iyi olacak."
"(Tykhe) Üç tane bir, bir altı ve bir üç gelirse: Henüz gitmekte acele etme. Bekle! Gitmek mümkün görünmüyor. Eğer düşünmeden acele edersen, kendine büyük zarar vereceksin. Ama eğer masumca beklersen zaman her şeyi halledecek."
"(Zeus'un kartalı) Eğer iki üç ve üç tane bir gelirse: Gezginin sağ elinin olduğu tarafta yüksekten uçan bir kartal iyiye alâmet olacak. En yüce Zeus’un yardımıyla, amacına ulaşacaksın. Korkma!"
Söylediğimiz gibi, fal yazıtları, ortalama boyda bir erkeğin zorlanmadan okuyabileceği büyüklükte tasarlanmışlardı ve bu nedenle büyük monolitik sütunlar üzerine yazılmaktaydılar. Boyutları nedeniyle, geç dönemlerde başka amaçlarla tekrar kullanılmak için cazip bulunmuşlardı. Bu yüzden fal yazıtlarının çoğu, ait oldukları dönemdeki yerlerinde değil, tekrar kullanıldıkları alanlarda ele geçmişlerdir. Orijinal yerinde bulunan az sayıda yazıt ise bize, bunların kutsal alan ya da tapınaklardan ziyade, agora gibi kamusal alanlara dikildiğini gösterir. Tıpkı Termessos'daki fal yazıtının, şehrin giriş kapısının yanında yer alması gibi... (Resim 3) İşle ve ticaretle ilgili kehanetlerin bolluğu da bu fallara başvuranların arasında önemli bir kısmının seyahat halinde olan ve agorayı kullanan tüccarlar olduğuna işaret eder.
Roma imparatorluk çağında, Anadolu'nun güney-batısında yaşayan insanlar fal ve kehanete ilişkin inançlarını binlerce yıllık geleneklerle uygulamaya devam ediyorlardı. Muhtemelen bizim yazıtlarla kanıtlayamadığımız dönemlerde de bu inanç yaşıyordu. Astragalosların fal için kullanımı bir süre sonra sona erdi ama aşık kemikleri çocuklar tarafından oynanan oyunların baş aktörü olmaya devam etti. Günümüzde de, şehirlerde olmasa da, kırsalda hâlâ oyunlarda kullanılıyorlar. (Resim 4) Fal ve kehanet ise sonsuza kadar yaşamaya devam edecek. Kahve telvesinde beliren şekillerden geleceği anlamaya çalışacak, hiçbir şey yapmasak, şarkılardan fal tutacağız. Çünkü insanız ve insan evladı, hem gelecek denen şeyin var olduğu bilgisine sahip olmakla hem de onu nasıl kontrol edebileceğini bilememekle lanetlenmiş bir varlık.
* Doç. Dr. / Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü.