'Zehir' gemisini durdurmak için dava açıldı: Geldikleri gibi gidecekler

Emek ve meslek örgütleri ile İzmir Büyükşehir Belediyesi, Asbest ve tehlikeli atık yüklü Nao Sao Paulo gemisinin Aliağa'da sökülmesini durdurmak için dava açtı.

Abone ol

İZMİR - Aralarında DİSK, KESK, TMMOB ve TTB'nin de bulunduğu İzmir Gemi Koordinasyon Grubu, asbest ve tehlikeli atık yüklü Nao Sao Paulo gemisinin Aliağa'da sökülmesini durdurmak için dava açtı. Sabah erken saatlerde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Güney Kapısı önünde toplanan birçok siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi, buradan “Aliağa dünyanın çöplüğü değildir, adaleti göreve çağırıyoruz” yazılı pankart ile adliyenin içerisine doğru hareket etti. Yürüyüşe DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ve Barolar Birliği'nin merkezi düzeyde yöneticileri ile HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de katıldı. Yürüyüşte “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Zehirli gemiye dur de” ve “Ölüm gemisini geri göndereceğiz” sloganları atıldı. 

ÇERKEZOĞLU: DOĞAMIZI SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKENLERLE HİÇBİR ZAMAN AYNI GEMİDE OLMADIK

Yürüyüşün ardından adliye önünde yapılan açıklamada ilk olarak söz alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, bugün insana dair ne varsa her şeyi değersizleştiren bu zihniyete karşı bir araya geldiklerini belirterek, zehir gemisinin ülkeye girmesini engellemek için burada olduklarını söyledi.

Geçtiğimiz haftalarda Brezilya Sendikalar Konfederasyonu ile birlikte açıklama yaptıklarına dikkat çeken Çerkezoğlu, işçi sınıfı olarak bu talan düzenine ve zehir gemisine karşı ortak mücadele edeceklerini duyurduklarını hatırlattı. Hükümetleri şeffaf biçimde denetimleri yapmaya Uluslararası sözleşmelere uymaya çağırdıklarını da belirten Çerkezoğlu şöyle devam etti:

“Buraya doğru bir zehir gemisi yol alıyor. Biz biliyoruz ki bu gemi bugün dünyamızı, bütün birikimlerimizi tüm değerlerimizi piyasaya açan her şeyi para olarak gören ve sermayeye rant olarak sunan zihniyetin temsilcisidir. Bu gemi tüm dünyada her şeyi piyasaya açan ve artık iflas ettiği çok açık olan neoliberal kapitalizmin simgesidir. Bu gemi halkın sağlığını, doğayı kentleri yok sayan bir zihniyetin sembolüdür. Ülkemizde de bu zihniyetin temsilcileri yıllardır iktidardadır. Rant uğruna işçi sağlığını ve halkın sağlını yok sayarak bu geminin gelişine izin veriyorlar. Hani bugünlerde 'aynı gemideyiz' diyorlar ya herkes bilsin; yıllardır bu ülkede emeğimizi değersizleştirenlerin, Türkiye'nin dört bir yanında doğamızı sermayeye peşkeş çekenlerin ve aynı zamanda bu ülkenin değerlerini yok sayanların gemisinde biz hiçbir zaman olmadık, olmayacağız. Sao Paulo onların zihniyetinin gemisidir.”

'İKTİDAR BU ÜLKEYİ ÇÖPLÜĞE ÇEVİRİYOR'

Ardından söz alan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan, geminin Aliağa'da sökülmesine izin vermeyeceklerini vurgulayarak, “20 yıldır biz bu ülkede bu iktidarın doğamızı talanına tanıklık ediyoruz. Bu da yetmiyor bunlara sahip çıkanlara doğası geleceği için yaşamı hayatı savunanlara cezalarla karşısına çıkıyor. Bu iktidar kadın düşmanı politikalarla kadınların katledilmesinin suç ortaklığını yapıyor. Bu iktidar sermayeye peşkeş çektiği kaynaklarımızla ekonomik krizi derinleştirerek yoksul emekçilerin ekmeğini aşını her gün çalıyor. Aynı şekilde yaşayacağımız doğayı da sermayeye peşkeş çekerek bizlere bu ülkeyi dar etmeye çalışıyor. Son 16 yılda Türkiye katı atık ithalatında yüzde 196 artışla Avrupa birincisi oldu. Yani bu ülkeyi çöplüğe çeviriyor. Bugün de aynı şeyi Aliağa'da ölüm gemisine yol açarak yapmaya çalışıyor. Bizim sözümüz açık ve net. Bizim için tek bir tercih var. Çocuklarımızın ve bizlerin bugünü ve yarını için 'O gemi gidecek. Asla o geminin burada sökülmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

'BİZ BU FİLMİ DEFALARCA İZLEDİK'

TMMOB adına söz alan Emin Koramaz, doğaya, insan sağlığına zarar verecek her türlü projeye ve uygulamaya karşı olduklarının altını çizerek, bugün yine bir çevre felaketine, halk sağlığına yönelik tehditler içeren uygulamaya karşı İzmir Adliyesi önünde olduklarını söyledi. Bu geminin sökümüne yönelik anlaşma yapıldığı günden itibaren İzmir halkı, çevre örgütleri, emek ve meslek örgütleri olarak bir dizi açıklama yaptıklarını hatırlatan Koramaz, şunları söyledi:

“Bu konunun kamu nezdinde en büyük temsilcisi olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bizlerin bu konuda hazırladığı raporları göz ardı ederek, kulak tıkayarak kulağını sadece söküm için anlaşılan firmaya dikti. Firmanın hazırladığı raporlar esas alınarak söküm için geminin Türkiye'ye getirilmesine izin verdi. Sökümün mevzuatlara uygun olduğu ve geminin içerisindeki atıklara yönelik raporlar olduğunu söylüyorlar. Ama defalarca talep etmemize rağmen bunların hiçbirini kamuoyuyla paylaşmadılar. Zararlı atık içerdiğine dair ciddi iddialar ve kamuoyuna sunulan belgeler var. Ancak Çevre Bakanlığı bütün bunlara kulağını tıkayarak firmanın beyanlarına güveniyor. Firmanın beyanları ve bakanlığın açıklamaları gerçeği yansıtmamaktadır. Biz bu filmi defalarda izledik. Hızla tersanelere giriliyor, gemiler sökülüyor ve bütün atıklar ülkemize bırakılıyor. Mahkeme süreçleri beklenmiyor. Açtığımız davanın sonucu beklenmeden geminin sökümüne izin verilmemelidir.”

'900 TON 9 TON TARTIŞMALARINA GEREK YOK, 9 GRAM ASBESTE BİLE KARŞIYIZ'

Türk Tabipler Birliği adına konuşan Prof. Dr. Nursel Şahin ise “Bir ölüm gemisi geliyor. Bundan bir yıl önce Brezilya'yı uyarmamıza rağmen Aliağa Çevre Platofrmu ile bu tehlikeli geminin Türkiye'de ya da herhangi bir karasularında gerekli önlemler olmadan sökülemeyeceğini söylememize rağmen bu ölüm gemisi Brezilya'dan yola çıktı. Söküm işlemini alan şirket henüz ihaleye girdiğinde zehirli atık envanterini bile yeterince incelememiştir. Bakanlık bizimle asbestin miktarını tartışıyor. Buradan bir kez daha söylüyoruz. 900 ton 9 ton tartışmalarına gerek yok. 9 gram asbeste bile karşıyız” ifadelerini kullandı.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da gemi karasulardan çıkana kadar mücadele edeceklerini vurgulayarak, “Burada en başta kadınlar bu ülkenin toprağına havasına suyuna sahip çıkmak için mücadele ediyorlar. Burada emek ve demokrasi güçleri bu ülkenin doğal güzelliklerinin ranta kurban edilmemesi için mücadele ediyor. Bu ülkeye yapılan en büyük ihanetlerden birisiyle karşı karşıyayız. Brezilya Mahkemesi'nin kararına rağmen kaçırılarak ülkeye sokulmaya çalışılan geminin halkın sağlığına vereceği zarara rağmen sadece ve sadece rant uğruna bunun gerçekleştirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bizler bu suça ortak olmayacağız. O gemi bu karasulardan çıkana kadar bu mücadeleyi devam ettireceğiz” dedi.

SOYER: EMPERYALİZME, FAŞİZME İZMİR GEÇİT VERMEYECEK

“Bir belediye başkanının asli görevi şehrini korumaktır" diyerek sözlerine başlayan İzmir Büyükşehir Başkanı Tunç Soyer ise şöyle devam etti:

“Ölüm gemisi, zehir gemisi diyoruz ama bir küçük düzeltmeye ihtiyaç var. Gelen gemi falan değil gemi olma özelliğini yitirmiş bir kargo geliyor. Bu kargo bir zehir kargosu. Gelen binlerce tonluk bir zehir. Bu sabah 850 kardeşimizi İzmir'den Afyon'a yolcu ettik. Mustafa Kemal Atatürk'ün yürüdüğü güzergâhtan 9 Eylül'de İzmir'e varacak güzergâhı yürüyecekler. Bugün o büyük zaferin başladığı ilk gün. Geçmişte emperyalistler çizmeleri ile masum ülkeleri işgal ederlerdi. Şimdi tohumları, zehirleri, çöpleri ile işgal ediyorlar. Ama yağma yok, geçit yok. Emperyalizme, faşizme İzmir geçit vermeyecek. Geldikleri gibi gidecekler. Geldikleri gibi geri göndereceğiz. Bu vatan bizim.”