Zeytinci kararlı: Zeytinlik satılmaz!

Zeytin tasarısı dün TBMM'de komisyona geri gönderildi ancak 'tehlike' tamamen geçmiş değil. Türkiye'de 'zeytin' denince ilk akla gelen Ege bölgesindeki önemli zeytinlik bölgelerinde üreticilerle konuştuk. Zeytinliklerin imara açılması gibi bir ihtimali akıllarına dahi getirmek istemiyorlar: Daha önce engelledik bu bizim ikinci sınavımız...

Abone ol

Oğulcan Bakiler

İZMİR - Süleyman Çokgenç, 45 yaşında, İzmir’in Seferihisar ilçesindeki Orhanlı köyünde yaşıyor. Dört ay boyunca tüm uğraşı zeytin... Diğer aylarda da buğday ve şaraplık üzüm. Geçim kaynağı ise en çok zeytin; o olmasa yaşamanın çok zorlaşacağını söylüyor. Ayrıca hiç de iyimser değil: Köyün yakınında kurulmak istenen taş ocağının, köydeki zeytin ağaçlarına zarar vereceğini ve hayatı boyunca hiç dışına çıkmadığı köyünün yavaş yavaş öleceğini düşünüyor.

Bütün hayatı, çocuğu… “Groscelli sendromu olduğu için doğal şeyler yemesine dikkat ediyoruz, zeytin bizim için çok önemli” diyor.

‘Zeytinlik kanunu’ olarak bilinen 3573 sayılı kanuna göre, zeytinlik sahalara en az 3 kilometre mesafede, kimyasal atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamıyor ve işletilemiyor. Geçtiğimiz hafta, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda kabul edilen ve dün Genel Kurul'dan çekilerek tekrar bu komisyona geri çekilen tasarı yasalaşacak olursa, zeytinlik sahalara artık fabrika ve maden kurulabilecek.

'SATSAM BEN SATARDIM'

“Sinerji Isı” adındaki firma, 2011 yılında başvuru yaparak “ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) gerekli değildir” belgesi aldığı Orhanlı köyünün yakınındaki alanda, geçtiğimiz yıla dek hiçbir faaliyette bulunmadı. Firma, şimdi 'kapasite artışı' başvurusunda bulunarak daha büyük bir taş ocağı kurmak istiyor. Köyde yaşayanlar avukatları aracılığıyla yeniden ÇED raporu almasını firmadan isteyince, firma da ikinci kez ÇED süreci için başvurduğunu bildirdi.

Avukat Şehrazat Mercan, köyde taş ocağı yapılmak istenen yerin zeytinlik sahalara 3 kilometreden yakın olduğunu belirtiyor. Mercan, “Tam 20 yıldır, onlarca davayı zeytinlik kanunu ve 20. madde [en az 3 kilometre mesafeyle ilgili madde] sayesinde kazandık. Yoruma açık olmayan ve bağlayıcı bir madde. Bu değişiklik geçerse işleri kolaylaşır” diyor.

Zeytin üreticisi Hatice Ener: “Zeytinliklerimizi alırlarsa, Rize’deki o kadın gibi [Havva Bekar] biz de sopayı elimize alırız.”

Süleyman Çokgenç’le tanıştığımız köy kahvesinde oturanlara, ‘Ya köydekiler zeytinliklerini işletmelere satarsa?’ diye soruyoruz. ‘Zeytin iyi kazandırıyor, kimse satmaz’ diyorlar. Ayrıca köydeki zeytin ağaçlarının da çok yaşlı olduğunu vurguluyorlar. Orhanlı’da ‘Erkence’ denen yağlık bir zeytin üretiliyor, bu zeytin acı olmadığı için dalından da yenebilen özel bir tür.

Çokgenç, “Şimdiye kadar satsam ben satardım. Çocuğumu borçla harçla tedavi ettirdim, yine de satmadım” diyor.

TAŞ OCAĞI ‘KAMU YARARI’ MI?

Kemalpaşa, İzmir’de zeytin üretiminin yoğun olduğu ilçelerden bir tanesi. Kemalpaşa’daki Ansızca Köyü’ne de bir taş ocağı yapılmak isteniyor. Köy kahvesinde muhtar Mustafa Kara’yla oturuyoruz. Birazdan köyde yaşayan bir zeytin üreticisi olan Mustafa Dinç (53) de geliyor. Zeytin tasarısıyla ilgili aralarında tartışma başlıyor.

Muhtar Mustafa Kara (ortada): “İnşallah Akalan Köyündeki gibi ağaçların başında nöbet tutmamıza gerek kalmadan çözüm bulunur.”

Muhtara göre, zeytinlik sahalara yatırım yapabilmek için tasarıdaki ‘kamu yararı’ kriteri esas; köylerine yapılmak istenen taş ocağında da ‘kamu yararı’ yok: “İş imkanı sağlanacak diyorlar ama Kemalpaşa’da her yer sanayii… Fabrikalar işçi bulamıyor.”

Mustafa Dinç ise, tasarı yasalaşırsa, köyün yakınında yapımı devam eden İzmir-İstanbul otoyol inşaatı için ‘kamu yararı’ denilerek taş ocağının kurulmasına izin verilebileceğini söylüyor.

Muhtarın, “bazı zeytinliklerle arasında bir metre bile yok, köye 500 metre yakında” dediği taş ocağını kurmak için firma, ÇED raporunu bekliyor. Geçtiğimiz ay firma yetkilileri köyde projenin tanıtım toplantısını düzenledi ancak köylülerden hiç kimse katılmadı.

Muhtar Kara, Başbakan Binali Yıldırım’ın zeytinciliğe en çok desteği AK Parti hükümetinin verdiği sözlerini anımsatarak, yasa değişikliği olursa bundan taş ocağının faydalanmasını istemediklerini aktarıyor. Ansızca Köyünün yakınındaki Akalan köyünde de iki yıl önce taş ocağı yapılmak istenmiş, köylülerin zeytin ağaçlarının başında nöbet tutmasının ardından taş ocağı projesi iptal olmuştu. Muhtar Kara, “Hukuki yoldan bir sonuç alınamazsa, biz de Akalan’dakiler gibi çadırları kurarız, gelsinler yapsınlar” diyor.

ZEYTİN Mİ JES Mİ?

Germencik’e gelirken, jeotermal elektrik santrallerinin (JES) arasında kalan tarım arazileri göze çarpıyor.

Germencik Aydın’ın bir ilçesi. Zeytin ve incir üretiminde Aydın önde geliyor. Buradaki Tekin köyüne 100 metre mesafede JES yapılmak istenmiş. Ali Erol (68) köyde yaşayan emekli bir ilkokul öğretmeni. “Mahkemeye verip açılmasını engelledik ama doğaya verdikleri zarar duruyor” diyor.

Ali Erol (sağda)

Erol, JES firmasının, kuyu kazma çalışmaları yaptığı sırada zeytin ve incir ağaçlarını söktüğünü söylüyor.

- Ya zeytinlik kanunu?

- Arazi sahiplerine gelip diyorlar ki, jeotermal kuyu açılacak, bize sat. Satmam derse, senin yerin kamulaştırılacak, şimdi on liraysa yarın beş lira olur, diyorlar. Yeri önce bu yolla alıyorlar. Araziyi satın aldıktan sonra zeytinlik kanunu, SİT sahası olması, yerleşim alanına yakınlığı, doğaya verdiği zarar umurlarında olmuyor.

- Zeytin tasarısı yasalaşırsa?

- Bu tasarı yasalaşırsa, aslında yasadışı olan bu işler yasa kılıfına girmiş olacak. Ama şu ana kadar diğer köyler mücadele etmedi. Sadece biz JES’lere karşı mahkemeyi kazandık.