Zorunlu din dersine, zorunlu seçmeli din dersi eklendi: Anayasal suç

Turgut Aydın, seçmeli din derslerinin zorunlu hale getirilmesini, “eğitimin dinselleştirilmesi” projesinin bir parçası olarak görmek gerektiğini belirterek anayasal suç işlendiğini söyledi.  

Abone ol

İZMİR - Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaokullar ve liselerde öğrencilerin zorunlu olarak 'Din, Ahlak ve Değer' grubundan bir ders seçmesi kararını alıp yeni bir programı uygulamaya sokmasına tepkiler devam ediyor.  Yeni müfredata göre seçmeli dersler üç kategoriye ayırılıp her kategoriden bir tane ders seçilmesi zorunlu kılınıyor. Böylece eğitimde Din dersinin yan alanlarının da alınması zorunlu hale getirilerek 'zorunlu din dersi'ne ek olarak 'zorunlu seçmeli din dersi' eklenmiş oldu.

Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal ve Veli-Der 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Aydın ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim öğrencilerine seçmeli din derslerinin zorunlu tutulmasına tepki göstererek değerlendirmelerde bulundu. Necip Vardal, düzenlemeyle birlikte dezavantajlı bölgelerde öğrencilerin başarısının düşeceğini vurgularken, Turgut Aydın, bu uygulamayı 'eğitimin dinselleştirilmesi' projesinin bir parçası olarak görmek gerektiğini söyledi. Okullardaki öğretmen kadrosuna dikkat çeken bir Din Dersi öğretmeni ise “Öğretmen atamalarının düzensiz ve kısıtlı olduğu şu dönemde bazı okullarda bu derslerin imam, müezzin ya da müftülük görevlisi ile doldurulacağı öngörülebilir“ dedi.

‘SEÇMELİ DERSLER ZORUNLU SEÇMELİ DERSE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ’

Düzenlemeye tepki gösteren Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Necip Vardal, geçmiş eğitim öğretim yıllarında uygulamada çeşitli sınırlılıklar olsa da seçmeli derslerin seçiminin öğrenci ve veli inisiyatifinde olduğunu belirtti. Geçmiş yıllarda öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre istediği dersi seçebildiğini söyleyen Vardal, “2023 yılı Ağustos ayında yapılan tebliğler dergisinde seçmeli derslerde yapılan değişiklik sonucunda orta öğretim gruplarında 8 gruba toplanan dersler 4 gruba, ilköğretim okullarında 6 grupta toplanan dersler 3 gruba toplandı ve her gruptan bir ders seçme zorunluluğu getirildi. Böylelikle özünde öğrencinin yeteneği ve ilgisine uygun olarak konulan seçmeli dersler zorunlu seçmeli derse dönüştürüldü. Öğrencileri din-ahlak ve değerler grubundan bir ders seçmeye zorladılar” dedi.

‘DEZAVANTAJLI BÖLGELERDE ÖĞRENCİLERİN BAŞARISI DÜŞECEK’

Orta öğretim kurumlarında Müze, Sanat Tarihi, Drama ve Müzik derslerinin de içinde olduğu 16 dersin çıkarıldığını ve yerine Adab-ı Muaşeret, Türk Sosyal Hayatında Aile, Kur’an-ı Kerim’in Anlam Dünyası ve metin tahlillerinin bulunduğu 15 ders eklendiğine dikkat çeken Vardal, ikinci yabancı dil dersinin kademeli olarak kaldırıldığını ifade etti.  Yine ilk öğretim ders programında Halk Kültürü, Zeka Oyunları, Drama gibi derslerin çıkarılıp tek derse dönüştürülerek, Kültür ve Medeniyetimize Yön Verenler, Görgü Kuralları ve Nezaket, Yapay Zeka Uygulamaları gibi 14 yeni ders konulduğunu dile getirdi. Vardal, son olarak şunları söyledi:

“Ders çizelgelerinde yapılan değişiklikle öğrencilerin akademik başarılarının yanında ilgi ve yeteneklerinin geliştirilmesi amacından uzaklaşıldı. Her yıl şubat ayında yapılan seçmeli ders seçimlerinin bu yıl sene başında, üstelik eğitim öğretimin başlamasına ve ikinci yabancı dilin kademeli olarak kaldırılması sebebiyle öğretmenler norm fazlası duruma düştü ve mağdur oldular. Yine ortak ders olan 2’nci yabancı dilin seçmeli ders olması öğrenci nakillerinde de ciddi sorunlar yaratacak. Dezavantajlı bölgelerdeki ortaöğretim kurumlarında seçmeli matematik dersi uygulaması nedeniyle üniversite sınavına girecek öğrencilerin başarısı düşecek, üniversite hayalleri de ortadan kalkacak. Zaten düşük olan matematik net sayısı bu sebeple daha da düşecek. Tüm bunların eğitim sürecinde kesintiler yaratacağı çok açık.”

‘HAFTADA 2 SAAT OLAN DİN DERSİ 4 SAATE ÇIKTI’

İktidarın eğitim politikalarını eleştiren Veli-Der İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Aydın, seçmeli din derslerinin zorunlu hale getirilmesini, aslında 'dindar ve kindar nesil' yetiştirme hedefine hizmet eden 'eğitimin dinselleştirilmesi' projesinin bir parçası olarak görmek gerektiğini söyledi. Bu hedefe ulaşmak için eğitimin dinselleştirildiğini ve anayasal bir suç işlendiğini belirten Aydın, şöyle devam etti:

“Milli Eğitim Bakanlığı, bu amaçla, bir yandan imam hatip okullarına yenilerini eklemekte, imam hatipleştirmediği okulların müfredatlarını ise dinsel dogmalarla ve çağ dışı bilgilerle dolduruyor. Diğer yandan, Diyanet İşleri Başkanlığıyla, tarikat ve dini cemaatlerle Anayasaya ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı olarak imzaladığı ÇEDES ve benzeri protokollerle hiçbir pedagojik formasyonu olmayan din görevlilerine okulların kapılarını sonuna kadar açıyor. Anayasayı, yasaları, altına imza attığı uluslararası sözleşmeleri, AİHM kararlarını pervasızca çiğneyerek, zorunlu din derslerinin yanı sıra; bu öğretim yılı başında seçmeli dersler konusunda yaptığı değişiklikle, seçmeli din derslerinin seçimini de zorunlu hale getirdi. Böylece haftada 2 saat olan din dersi 4 saate çıktı”

‘ÇOCUKLARIMIZI SİYASİ PROJELERİNE ALET EDEMEZLER’

Bu uygulamanın Anayasanın 24. Maddesine ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 6. Maddesine aykırı olduğu gibi seçmeli ders mantığına da aykırı olduğunu hatırlatan Aydın, “Çünkü öğrenci, ilgi istek ve yetenekleri doğrultusunda seçmeli dersler içerisinden tercih yapar. Öğrencinin, tercih etmek istemediği dersleri seçmeye zorlanması, başarısını da olumsuz yönde etkileyecektir.   Böyle bir uygulama asla kabul edilemez. Veli-Der olarak, iktidarın, eğitimi dinselleştirmesine ve çocuklarımızı siyasi projelerine alet etmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bu kararda ısrar edilmesi durumunda her türlü meşru ve hukuki zemini kullanarak, iktidarın bu uygulamasını durdurmak için, mücadele edeceğiz.  Ayrıca, bu konuda veliler, Veli-Der Şubelerimizi arayarak destek alabilirler” ifadelerini kullandı.

‘DERSLERE İMAM YA DA MÜEZZİNLER GİREBİLİR’

Bir din dersi öğretmeni ise “Her öğrenciye zorunlu din dersinin yan alanlarından birisini almayı zorunlu kılan bu uygulama ders saatlerinin 2’yle çarpılması anlamına geliyor. Okullardaki öğretmen kadrosu dikkate alındığında bu derslere girmek için yetersiz kalacağız. Öğretmen atamalarının düzensiz ve kısıtlı olduğu şu dönemde bazı okullarda bu derslerin imam, müezzin ya da müftülük görevlisi ile doldurulacağı öngörülebilir “dedi.

Bir veli de “Ben çocuğuma bu şekilde din eğitiminin dayatılmasını istemiyorum. Velilerin çoğu bizim gibi istemiyor. Ama aileler eğer bunu söylersek “eve polis gelir, okulda çocuğumuzu dışlarlar” diye korku içinde. Bu nedenle çocuk istemese de aile buna mecbur kalıp çocuğunu gönderiyor “diyerek düzenlemeye tepki gösterdi.