Anadillerinin korunması için araştırma komisyonu talebi

DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek, Türkiye'de konuşulan anadillerine yönelik çalışacak Meclis araştırma komisyonunun kurulması için önerge verdi.

Anadillerinin korunması için araştırma komisyonu talebi
Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - DEM Partili Cengiz Çiçek, Türkiye'de yok olma tehlikesi altındaki dillerin korunmasına yönelik Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önergesini, TBMM Başkanlığı'na sundu. 

Çiçek, önergenin gerekçe kısmında şu ifadelere yer verdi: "Ubıhça, Mlahso ve Kapadokya Yunancası artık konuşulmuyor. Osetçe, Çerkezce, Romanca, Batı Ermenice, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Abazaca ve Suret gibi diller ise risk altında. Kürtçenin Zazaca (Kirmanckî) lehçesi de giderek yok olma tehdidine yaklaşıyor. 2016 sonrası dönemde baskılar daha da arttı. Anadilde yayın yapan basın organları, eğitim kurumları ve kültürel merkezler kapatıldı. Kayyımlarla birlikte yerel yönetimlerde anadilinde hizmet sunumu engellendi, çok dilli tabelalar kaldırıldı. Seçmeli ders uygulamaları fiilen etkisiz hale getirildi ve eğitimi destekleyecek kurumsal altyapılar oluşturulmadı. Mahkemeler, hapishaneler ve hastaneler gibi kamu hizmetlerinde anadilinde hizmet verilmemektedir. Yapılan araştırmalar, Türkiye’de anadillerin yeni nesiller arasında hızla kullanım kaybına uğradığını gösteriyor. SAMER’in araştırmasına göre, ebeveynler arasında anadili kullanım oranı yüksekken, 11 yaş altındaki her 5 çocuktan yalnızca 1’i anadilini konuşabiliyor. Dil hakları, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık yasağı gibi temel insan haklarının ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak Türkiye’de bu haklar, siyasi iktidarın tercihlerine bağlı olarak keyfi biçimde yorumlanmaktadır. Anadilinde yayın yapan televizyon kanallarının varlığı, devletin bu hakları tanıdığı iddiasını desteklemek için öne sürülse de Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekenlerin gözaltına alınması veya kayyımlar marifetiyle 'pêşî peya' yazılarının silinmesi gibi uygulamalar, resmi söylemle gerçeklik arasındaki çelişkiyi ortaya koymaktadır. Dil politikaları, kalıcı çözümler üretmek yerine, kısa vadeli siyasi kararlarla belirlenmiştir."