Anadolu parsı Türkiye’de: ‘Yaşam alanlarını korursak sayıları çoğalır’

Türkiye topraklarında Anadolu parsına rastlandığı resmen açıklandı. Uzmanlar, parsın korunması için stratejik çalışmaya ve toplumsal bilincin artırılmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor.

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Anadolu parsına ait bu fotoğrafı paylaştı.
Google Haberlere Abone ol

Osman Çaklı

DUVAR - Geçtiğimiz günlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) sosyal medya hesabından foto kapan görüntüsü paylaştı. Paylaşımda, nesli tükenme tehlikesi altında bulunan Anadolu parsına ait bir görüntü yer aldı. 

Anadolu parsının 1974’den sonra Türkiye’de ilk kez görüldüğü bilgisi doğaseverler tarafından heyecanla karşılandı. Fakat bu bilgi, yaban hayatı üzerine çalışan uzmanlara göre gerçeği yansıtmıyor. Anadolu parsının Türkiye’deki varlığının en önemli kanıtlarından biri 2000 ve 2010 yılları arasında Antakya, Bitlis ve Siirt’te vurulmuş pars ve onlara ait post görüntüleriydi.

Peki Anadolu parsının nesli tükenme seviyesine nasıl geldi? Yapılan yanlışlar nelerdi? Anadolu parsının popülasyonunu artırmak mümkün mü? Türün korunması için hangi yöntemlere başvurulmalı? Sorulara cevabı, Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Koordinatörü Şafak Arslan ve IUCN Kedigil Uzman Grubu Türkiye Sorumlusu Dr. Deniz Mengüllüoğlu verdi.

Doğa Derneği Biyoçeşitlilik Araştırma Koordinatörü Şafak Arslan

‘TÜRKİYE’DE YOK OLMADI ANCAK ÇOK AZALDI’

Doğa Derneği 2006 yılında hayata geçirdiği Hedef Sıfır Yok Oluş projesiyle Anadolu parsını korumayı amaçladı. Ancak proje, türün neslinin tükendiği düşüncesinin hakim olması nedeniyle yeterli desteği bulamadı. Doğa Derneği’ne Türkiye genelinden ulaşan bildirimler, parsın halen Antakya, Bitlis, Diyarbakır ve İran sınırı arasında kalan dörtgen içerisinde, Güneydoğu Toroslar’da yaşadığını ortaya koyuyordu. Ancak hiçbir yerde canlı olarak görüntülenemedi. DKMP’nin geçtiğimiz günlerde foto kapan görüntüsü paylaşmasıyla Anadolu parsının hala Türkiye’de olduğu ortaya çıktı. Doğa Derneği uzmanlarından Şafak Arslan, bakanlığın açıklamalarının eksik olduğuna dikkat çekti. Arslan, 1974 yılında Beypazarı’nda vurulan Anadolu parsından sonra, çeşitli tarihlerde varlığına dair emareler olduğunu kaydetti. “2013 yılına kadar avcılar tarafından vurulan ölü bireylerin olduğunu bakanlık da biliyor, biz de biliyoruz. Bu tür, Türkiye’de yok olmadı ancak çok azaldı” diye konuştu.

‘İRAN’DAN GELDİĞİ DÜŞÜNÜLÜYOR’

Arslan, 1937 yılında çıkarılan Kara Avcılığı Kanunu’nda avlanmanın yasal olduğunu belirtti. Sürecin 2002 yılına kadar süre geldiğini anlatan Arslan, “Yırtıcı memelileri ‘tehlike’ yarattığı için vurana, köylü ve devlet tarafından ödül veriliyordu. Daha sonra sayıları Türkiye’de azalınca, durumun ciddiyeti ortaya çıktı. 1974 yılında Beypazarı’nda Anadolu parsını bir av operasyonuyla yok ettiler. Nesli tükenmedi aslında. Şu an görünenlerin İran’dan geldiği düşünülüyor. Türkiye’de üreme kaydı var mı, yok mu bilmiyoruz” dedi.

‘PARSLARIN YAŞAM ALANLARI PARÇALANDI’

DKMP’nin Anadolu parsıyla ilgili paylaştığı son görüntüleri inceleyen Arslan, görüntülere takılan pars bireylerin genç erkekler olduğunu belirterek, yeni yaşam alanları aradıklarını söyledi. Anadolu parsının neslini tüketen başlıca sebebin avlanma olduğunu vurgulayan Arslan, yaşam alanlarının yok olmasının da başka bir etken olduğunu sözlerine ekledi. Türün ilk bulunduğu ve literatüre kazandırıldığı yerin İzmir olduğunu vurgulayan Arslan, “Türün yaşamına uygun alanları bırakmadığımız için bu hayvan buraları terk etti. Özellikle son 20 yıldır barajların, HES’lerin, madenlerin artması bu tarz geniş yayılış alanlarına ihtiyaç duyan parsların yaşam alanlarını parçaladı. Doğanın parçalanmasıyla bu türler de görülmemeye başlandı. İran, Ermenistan ve Azerbaycan gibi ülkelerde yoğun koruma çalışmaları yapıldı. Bunun sonucunda da pars popülasyonlarının durumu iyi noktaya geldi. Yeni yaşam alanları arayan genç erkeklerde en yakın üreme alanları olan Türkiye’ye gelip daha fazla vakit geçirmeye başladı” ifadelerine kullandı. 

‘BESİN VARSA HAYVAN ORAYA YERLEŞİR’

Türkiye coğrafyasının Anadolu parsının yaşam alanı için uygun olduğunu anlatan Şafak Arslan, İzmir’den Ardahan’a kadar türün yayılış gösterebileceği habitatın mevcut olduğunu belirtti. Türün korunması ve varlığını sürdürmesi için kapsamlı bir eylem planına ihtiyaç olduğunu belirten Arslan bunu şöyle anlattı: “Ekolojik koridorlar içerisinde habitatların parçalanmaması gerekiyor. İkincil olarak, besin kaynağını artırmak gerekiyor. Yaban domuzu, alageyik, karaca, yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi gibi türler, Anadolu parsının birincil besin kaynağı. Bir ortamda besin varsa bu hayvan orada yerleşik üreme aktivitesi gerçekleştirecektir. Bu nedenle, yaban hayatını koruyup ve artırıcı tedbirleri hayata geçirmek gerekiyor. Dolayısıyla kaçak avcılığı önlemek ve yaşam alanlarının parçalanmamasına izin vermemek gerekiyor.”

IUCN Kedigil Uzman Grubu Türkiye Sorumlusu Dr. Deniz Mengüllüoğlu, yaban hayatını takip eden çalışmalar yapıyor.
BÖLGESEL PARS KORUMA STRATEJİSİ

Anadolu parsının güncel görüntüleri üzerinden sosyal medya hesabından paylaşım yapan bir başka uzman ise IUCN Kedigil Uzman Grubu Türkiye Sorumlusu Dr. Deniz Mengüllüoğlu. Türkiye için Pars Koruma Eylem Planı hazırlarken IUCN Kedi Uzman Grubu olarak Pars Koruma Stratejisi üzerine de çalıştıklarını anlatan Mengüllüoğlu, çalışma programındaki tek hedef türünün Anadolu parsı olmadığını, Aysa çıtası, kar leoparı, Gobi bozayısı gibi başkaca büyük etçillerin de olduğunu kaydetti. Çalışma programından bahseden Mengüllüoğlu şu bilgileri verdi: “Bu türlerin popülasyonları yine Anadolu parsı gibi pek çok ülkede dağınık halde. Girişimin amacı, bu ülkeleri bir araya getirip göç eden, çoğu tehlikede ve dağınık olan bu türlerin popülasyonlarının bağlantısını sağlamak, göç yollarındaki tehdit ve tehlikeleri azaltmak ve devamlılıklarını sağlamak.”

‘TÜRKİYE’DE YERLEŞİK PARS POPÜLASYONUNUN OLDUĞU BİLİNMİYOR’

Anadolu parsını korunması için uluslararası iş birliğine dikkat çeken Mengüllüoğlu, her ülkede kullanılacak takip yöntemlerinin standartlaştırılması ve verilerin karşılaştırılabilir olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de yerleşik bir pars popülasyonunun olup olmadığının bilinmediğini de sözlerine ekledi.  

Mengüllüoğlu’na göre, Anadolu parsının Batı Anadolu’da yok olmasının birden çok sebebi var. Öncelikli sebeplerden biri biri, 1900’lü yılların ortalarında yaban keçisi, alageyik, kızıl geyik gibi parsın besin maddeleri olan hayvanların aşırı avlanması. Bir diğer sebep ise parsın, kürk ticareti nedeniyle düzenli avlanması… Bir diğeri de parsın habitatının madencilik gibi projelerle bozulması… Bu faktörler, parsın popülasyonunu devam ettirme önünde engel teşkil ediyor. Bu nedenle Mengüllüoğlu, insan faaliyetine karşı uyarıyor. Eğer Anadolu parsını korumak ve sayısını çoğaltmak istiyorsak parsın habitatında yer alan madencilik ve insan faaliyetlerinin bu çerçevede planlanıp denetlenmesi gerekiyor.

‘MÜFREDATA YABAN HAYATI DERSLERİ EKLENMELİ’

Bunlara ek olarak Mengüllüoğlu, toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğine de dikkat çekti: “Ülke çağında müfredata yaban hayatı ve ekoloji derslerinin eklenmeli. Ayrıca parsın yerleşip üreyebileceği, gerekirse birey takviyesi ile üremesinin sağlanacağı çok iyi korunan ve tür açısından tehlikelerin sıfır derecesine indirildiği güvenli pars koruma alanları gerekiyor. Besin kaynağı ana av türlerinin sayısı yeterli seviyelere getirmek, düzenli popülasyon takibi, popülasyon oluşması ve devamlılığın sağlanması, uluslararası iş birliklerine ihtiyaç var.”