Eşsiz bir mekân olmaya doğru: Küçük Armutlu Cemevi
Mart 2013’te başlanan projenin şimdiye kadar bitmesi gerekirdi. Ancak imecenin çarkları o kadar kolay ve hızlı dönmüyor. Geçen üç buçuk yıl içinde birkaç kez durma noktasına gelen, ama her defasında devam etmeyi başarmış bu inşaatın tamamlanması için duyarlı kamuoyunu dayanışması şart.
Abbas Karakaya
İstanbul’un, belki de Türkiye’nin en güzel manzaralı cemevi-kültür merkezi Küçük Armutlu’da Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından yaptırılıyor. Üç katlı yapının kaba inşaatı neredeyse tamamlanmış. Yakında camları takıldıktan sonra bazı alanları hizmete açılacak. Bittiğinde bu yapı da birçok emsali gibi iki temel işlev görecek. Bir yanda tapınma, cenaze hizmetleri sunan bir inanç mekânı, öte yanda kültür, eğitsel etkinlikleri yapılan bir alan olacak. Başka bir deyişle, inançsal olanla dünyevi olan yan yana aynı yapı içinde buluşacak. Bu ikili işlevi yapının mimarisinde de gözlemlenebilir. Çatı yekpare olmayıp iki parça ve parçalar kırlangıç çatı dediğimiz, cemevi mimarisinin tarihi, tipik çatılarını andırıyor.
Bitirildiğinde, yakınındaki birçok semt ve mahalleye de hizmet verecek binanın girişinde, yani birinci katında bir kafeterya olacak. Bu katın öbür yarısı kütüphane, sınıflar ve yönetim odalarına ayrılmış. İkinci katın bir yarısı cem yapılacak salon, öbür yarısı ise konferans salonu olarak tasarlanmış. Uzaktan gelecekler, araştırmacılar için yapılacak misafirhane de bu katta olacak. Binanın alt katında ise yemekhane, mutfak, kesimhane ve cenaze hizmetlerinin verileceği birimler bulunacak. Bu eserin kıymetini artıracak bir şeylerden biri de tiyatro sahnesidir diye düşünüyorum. Tiyatro insanı insana çok daha doğrudan öğreten sanatların başında, belki de en önde gelenidir. Konferans salonu olarak düzenlenen alan acaba tiyatroya oynamaya da uygun bir biçimde tasarlanabilir mi?
Bina inşaatının bir yanı, içinde bank ve piknik masaları olan ağaçlıklı bir alana bitişik. Özellikle yazın çok kullanılan, şenlik de düzenlenen bu bahçenin projede aynı işleviyle korunuyor olması Küçük Armutlu Cemevi’nin başka bir artısı olacak. Ayrıca, inşaat tamamlanıp cemevi-kültür merkezi tam kullanıma açıldığında, şu an hizmet veren, bulup buluşturulmuş malzemelerden çatılmış, son derece mütevazı “hanelere” (yemekhane, çayevi, meydan, derslik ve kütüphane) gerek kalmayacak. Yaratılacak bu boş alanın nasıl değerlendirileceği tam belli değilse de, muhtemelen toplanma, sosyalleşme alanı olarak kullanılacak. Acaba bu alanın bir kısmına bir anaokulu yapılamaz mı? Aklımdan geçen bu soruyu projenin çizilmesi, takip ve kontrolünü üstlenmiş Halkın Mühendis Mimarlarına (HMM) ve mahalle halkına sormuş olayım.
İnşaat HMM, halkın ve Küçük Armutlu mahallesinin bağlı olduğu Sarıyer belediyesinin katkılarıyla yürütülüyor. Mart 2013’te başlanan projenin aslında şimdiye kadar bitmesi gerekirdi, ancak ne yazık ki imecenin çarkları o kadar kolay ve hızlı dönmüyor. Geçen üç buçuk yıl içinde birkaç kez durma noktasına gelen, ama her defasında devam etmeyi başarmış bu inşaatın tamamlanması için duyarlı kamuoyunu dayanışmaya davet edip katkı sunmaya çağırıyor derneğin başkanı Zeynep Yıldırım.
Bu halk imecesine ne yazık ki ve de tahmin edilebileceği gibi merkezi idarenin, siyasal iktidarın hiçbir katkısı yok. Tersine, bu güzel dayanışmanın yaşandığı, inşaatın yapıldığı mahalle “devlet dersinde” öldürülen canları ile bilinen bir mahalle. Devletin buraya tek yatırımı karakol, toma ve daha çok polis… Bir de, nerede iyi, güzel şey oluyorsa, onu imha etmeye çalışmak: “Bugün [3 Ekim 1026] sabah saatlerinde AKP'nin polisleri, Armutlu'daki Dilek Doğan Parkı alanındaki temelleri söktü, alana çukurlar açıp yerle bir etti.”
Yerlerinden yurtlarından göçtürülmek istenen, kentsel talana karşı çıkan mahalle halkı “cemevimiz birliğimizdir, geleceğimizdir” diyor. Barınma hakkının evrenselliği adına onların yanında olmak, imecelerine katkı koymak hem ahlaki bir davranış hem de artık bizzat kendi geleceğimizi de ırgalayan bir zorunluluktur. Çünkü ancak “birliktir her nefsin sarayını yıkan”. (anonim)