Türkiye’nin Gordion düğümü: Büyük kapatılma
Bugün Türkiye’de yaşanılanlar bir Gordion düğümü meselesidir. Türkiye’nin lideri olmakla yetinmeyip neo-osmanlıcılık hayallerine kapılıp tüm Ortadoğu coğrafyasının lideri olma hırsına kapılan Erdoğan, düğümü çözmek yerine onu kılıcıyla kesmek niyetinde.
Hatice Özhan
DUVAR- Sabah saatlerinde, ekranlarının başına geçen herkes bir son dakika haberi ile karşılaştı. Söz konusu haber, havuz medyasının klişe deyimiyle “terör operasyonu”ydu.
Cumhuriyet gazetesine polis baskını yapılmış, soruşturma kapsamında Murat Sabuncu, Bülent Yener, Turhan Günay, Aydın Engin, Eser Sevinç, Hakan Kara, Hikmet Çetinkaya, Musa Kart, Bülent Utku, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Musa Kart’ın gözaltına alındığı bilgisi ulaştırılıyor. 16 değerli kalemin yanı sıra, gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar hakkında da yurt dışında bulunduğu için çıkartılan bir yakalama kararı var. Ayrıca ilerleyen saatlerde bir son dakika haberi ile karşılaşıyoruz. Gazeteci-yazar Kadri Gürsel hakkında da gözaltı kararı verilmiş.
Gözaltı sayısının artabileceğine ilişkin tahminleri söz konusu eden soruşturmada verilen gizlilik kararı da cabası. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca öne sürülen gözaltı gerekçesi "FETÖ/PDY ve KCK/PKK'ya destek vermek". Bu gerekçe, Türkiye’nin önüne açılan kara sayfanın başında asılı duran sabitlenmiş tivit misali ‘sen kaldırmadığın müddetçe’ gözlerden kaybolmak bilmiyor. Kürdistan’da tek bir serde baş bırakmayıncaya dek sallanan demoklesin kılıcı şimdi ise Fırat’ın Batısı’nda sallanıyor. 15 Temmuz askeri kalkışmasından sonra hızını arttıran ve keskin kısmını muhaliflere doğru uzatan kılıç, bu gidişle daha da çok baş götüreceğe benziyor. Birkaç gün önce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Gülten Kışanak ve Fırat Anlı, HDP’nin bir dönem önceki vekillerinden Ayla Akat Ata’nın tutuklanmaları ve HDP’li vekillerin bu kılıcın gölgesi altında hayatlarına devam ediyor oldukları dikkate alındığında iki coğrafyada eş güdümlü ilerletilen bir “kılıç harekatı” olduğu şüphesizdir. Büyük gözaltı furyasının, Kürdlerle Türkiyeli demokratlara yönelik bir ortak fail tarafından işleniyor olması, devletin Kürd/Kürdistan fobisine işarettir. Bu korku, mesele ile dışardan ve içerden ilgili olan kesimlerin tümünü hedefe koymuş halde. Kürd sorununun çözümünden yana olan, Kürd sorununun bir demokrasi sorunu olduğu ve devletin bu bağlamda demokrasi, hak ve özgürlükler çizgisine yanaşması gerekliliğini köşelerine taşıyan yazarların elinde patladı denilebilir.
Bilmezlerdi ki köşelerine taşıdıkları şeyin her an patlamaya müsait fikir yüklü bir bomba olduğunu. O bomba şimdi Cumhuriyet gazetesinde patladı. Sütunlarına taşıdıkları ‘büyük kapatılma’nın itaatkâr edilmeye uğraşılan bedenlerinden biri olunmak isteniyorlar. ‘Büyük Reis’in sınır ve muhalefet tanımayan büyük hırsı, iktidar tutkusu ve sabırsızlığı sesli düşünen kim varsa beyninden vuruyor. Bu sayede de bu müdahalelerden devşirilecek korku, toplumun sesli düşünen tüm kesimlerini sarmalayarak onları da itaatkâr birer bedene dönüştürecek. Tüm itaatkâr bedenlerin toplamından oluşan “güvenlik toplumu”nda böylece de Reisin tek kişilik iktidarı sağlanmış olacak. Reis ile birlikte tam bir polis devleti olan Türkiye’nin içine konulduğu “büyük kapatılma”dan kendilerini görece kurtaranlar onun iktidarını tartışmasız kabul edenler olacaktır. Sadece Erdoğan sempatizanlarının/seçmelerinin muaf tutuldukları mevcut güvenlik toplumunda bu kesimin yanına toplumun muhalif kanadı da itaatkâr ya da kullanışlı bedenlere dönüştürülerek getirilmek isteniyor. Ama Büyük Reisin tüm bunları yaptırtırken gayet sabırsız olduğu da gözlerden kaçmıyor. Onun sabırsızlığı akıllara Büyük İskender’in Gordion’daki sabırsızlığını getirtiyor doğrusu.
Literatüre ‘Gordion düğümü’ olarak geçen olayda ‘yeni bir lider arayışında olan Firegler’e bir kâhin tarafından şehre öküz arabası ile giren ilk adamı kral olarak ilan etmeleri söylenir. Bu kişi kağnısıyla kente giren yoksul bir köylü olan Midas’ın babası Gordios olur. Gordios, kral ilan edildikten sonra öküz arabasını Frig tanrısı Sabazios için toprağa adar. Araba kızılcık dallarından bir düğümle toprağa bağlanmıştır ve bu düğümü çözecek kişinin Asya’nın hakimi olacağı söylentisi ile ünlenir.’ Büyük İskender Gordion’a geldiğinde düğümü çözmeye çalışır ama başaramaz. Sabrı tükenince öfkeyle kılıcını çekip düğümü keser. İskender gerçekten de Pers İmparatorluğu’nun fatihi ve Asya’nın hakimi olma yolundadır. Ancak 33 yaşında ateşli bir hastalıktan zamansızca ölür. Onun ölümü bilgelerce, Gordion düğümünü çözmek yerine sabırsızca davranarak düğümü kesmesinin bir cezası olarak yorumlanır.
Hırsı ile bertaraf olan liderlerin, kişilerin ibretlik öyküleri tarih sayfalarında, tarihi anlatımlarda her zaman yer edinmiştir, etmeye de devam edeceğe benziyor. İktidar hırsları uğruna kendilerinin olduğu kadar toplumlarının mahvına yol açan liderlerin öykülerinden ders çıkarmaksızın bihaber dolaşan, ölümsüzlüklerine inan liderlerin irrasyonel dünyaları yarını görmekten çok uzak oysaki. Bugün Türkiye’de yaşanılanlar bir Gordion düğümü meselesidir. Türkiye’nin lideri olmakla yetinmeyip neo-osmanlıcılık hayallerine kapılıp tüm Ortadoğu coğrafyasının lideri olma hırsına kapılan Erdoğan, düğümü çözmek yerine onu kılıcıyla kesmek niyetinde. Ancak düğümün öncesinde, tüm muhaliflerin serini bedeninden ayıran kılıç, sonrasında o düğüme uzanacak. Çok uzak da değil o gün. Ancak o gün geldiğinde dileyelim de Gordion’un Türkiye versiyonu toplumun toptan mahvına yol açmasın!