Referandum sürecinden her durumda başarılı çıkmanın yolu
Böylesi bir süreçte iş hepimizin başına düştü. Söz konusu aynı topraklarda birlikte insanca nefes almaksa hepimizin bu süreçte sorumluluğu ağır. Umutsuzluk, başka bir yerden medet umma dönemi bu sürecin ilacı değildir.
Tezcan Karakuş Candan*
Latin Amerika Çalışmaları'nda yüksek lisansımı Şili'de, Allende ve Pinochet üzerine yaparken, Türkiye'de yaşadıklarımız ile Şili'de yaşanan süreçlerin benzerliği şaşırtıcıydı. Aslında şaşıracak bir şey yoktu. Neoliberal politikaların ilk uygulama alanı Şili'ydi. Şili bir laboratuvar işlevi gördü. Şili'de uygulanan politikalar, düzenli olarak yapılan anket ve değerlendirmeler, halkın verdiği tepkilerle geliştirildi ve tüm ülkelere transfer edildi. Kimi ülkelerde askeri darbelerle kimi ülkelerde otoriter rejimlerle uluslararası sermaye yaşamlarımızı ele geçirmeye çalıştı. Şili'de Pinochet projesi askeri darbe ile birlikte neoliberal politikaları yaşama geçirdi.
Türkiye'de ise '24 Ocak Ekonomik Kararları'nın uygulanması için yapılan 12 Eylül faşist darbesi ile neoliberal politikaların 1'inci kuşak yapılandırılması uygulandı. Ortadoğu'daki egemenlik sürecinde Türkiye'de siyasal İslam hem bu egemenliğin sağlanmasında hem de neoliberal politikaların 2'inci kuşak yapılandırması olan eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, kentleşme süreci AKP Hükümeti ile birlikte şekillendi. Şu anda Türkiye neoliberal politikalar ile siyasal İslam kıskacı arasında pres haline getirilmeye çalışılıyor. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek referandumla yapılması planlanan Anayasa değişikliğinin özü, ülkenin geleceğine ilişkin karar verilecek süreçte halkın aklının ve iradesinin tasfiye edilerek bütün yetkilerin tek elde toplanmasıyla istenilen her şeyin kolayca yaptırılmasıdır. Dış mihrak gerçeği işte buradadır. Halkın iradesinin dışında, uluslararası güçlerin isteklerine boyun eğecek bir rejimin kurulmasıdır.
REFERANDUMDA HAYIR OYU VERMEK HEPİMİZ İÇİN BİR NEFES ALANI
Anayasa değişikliğine doğru gerçekleşecek referandum süreci bu nedenle partilerüstü bir durumdur. Bu ülkede birlik içerisinde, adalet içerisinde, birbirimize saygı duyarak aklımıza ve irademize sahip çıkarak yaşamak istiyorsak referandumda #HAYIR oyu vermek hepimiz için bir nefes alanı olacaktır. Bugün ülkemizin derin bir nefes almaya, aldığı nefesi hesapsızca geri vermeye ihtiyacı var.
Böylesi bir süreçte iş hepimizin başına düştü. Söz konusu aynı topraklarda birlikte insanca nefes almaksa hepimizin bu süreçte sorumluluğu ağır. Umutsuzluk, başka bir yerden medet umma dönemi bu sürecin ilacı değildir. Referandum sürecinden #HAYIR çıkarak başarıya ulaşması hepimizle ilgilidir. Diktatörlüklerin sandıkta yenilebileceğini Şili Halkı tüm dünyaya gösterdi. Pinochet'e karşı sandıkta birlik oldular #HAYIR dediler. Burada Pinochet bir kişi değildi. Pinochet, neoliberal politikaların yaşama geçirilmesinde halkın ve Şili'nin baskıyla teslim alınmasında uluslararası güçlerin bir simgesiydi.
Şili halkı bu uluslararası güçlere karşı Şili gerçeğinde birlik olarak umudu yaygınlaştırdı, cesareti ortaya çıkararak tüm dünya halklarına halkların gücünü gösterdi. Yıllar öncesinde Şili'de yürütülen NO(#HAYIR) kampanyası ağır baskılar altında gerçekleşti. Bugün de Türkiye'de OHAL sürecinde gerçekleşecek ve yasaklamaların yaygınlaştığı bir süreçte gidilecek referandumda izleyeceğimiz yol oldukça önemli. Şili halkının deneyimiyle referandum sürecinden başarıyla çıkmanın kurallarını birlikte alt alta yazalım.
1) Umut ve Cesareti Bulaştırma: Umut ve umutsuzluk, korku ve cesaret aynı anda insan bünyesinde bulunur. İkisini de kontrol eden beynimiz ve yüreğimizdir. Korkunun ve umutsuzluğun bedenimizi ve yüreğimizi ele geçirmesine izin vermemeliyiz. Pozitif söylemlerle bardağın dolu tarafını görerek cesareti ve umudu herkese bulaştırmalıyız.
2) Aklın tutsaklığına karşı yüreklerin özgürlüğünü kullanmak: Bugün bir algı yönetimiyle karşı karşıya olduğumuz bir süreçteyiz. Akıl tutulmalarının yaşandığı, en temel insani değerlerin bile yok olduğu, insanlığın harcının bozulduğu bir noktada çıkış yolu yine insanlıktır. En temel insani değerleri #HAYIR kampanyasında yeniden keşfetmek en önemli kazanım olacaktır. Yürekler geçirgendir, hepimiz duygusalız, hepimiz bu duygudaşlığımızı yaşayacak dili ve yolu yüreklerimizde referandum sürecinde yeniden bulmalıyız.
3) Hepimiz Türkiyeyiz: Aynı topraklarda yaşıyoruz, hepimiz farklıyız hepimizi bu topraklarda var eden ortak değerler, simgeler var. Dil, din, ırk farkı olmadan ayağımızı bastığımız yere anlam katan bizim birlikteliğimiz, ortak sahip olduklarımızdır. Bir arada yaşamamızı sağlayan ortak değerlerimiz, ortak ezgilerimiz, ortak kültürlerimiz ve simgelerimiz bu kampanyanın en önemli kaynaklarıdır.
4) Muhalefetin parçalı yapısına karşı HAYIR'ın birleştiriciliği: Toplumsal muhalefetin parçalı yapısının Şili'deki gibi bir araya gelerek irade göstermesinin zor olduğu açıktır. Ancak bu birlikteliğin en güçlü argümanı, Türkiye'ye farklı noktalardan tutunan yaklaşımların, tutunduğu noktadan söylediği HAYIR'dır. Neden HAYIR dediği değil HAYIR demek hepimizin ortak birleştirici noktasıdır. Bu ülkede farklılıklarımıza rağmen bir arada barış ve huzur içerisinde yaşam birlikteliğimizin bütünleştirici gücü referandum sandığından çıkacaktır. Türkiye cephesi sandıkta kurulacaktır.
5) HAYIR'dan POZİTİF Bir Kampanya: Gerilimli bir süreçten geçiyoruz, belki de daha gerilimli ortamları yaşayacağız referandum sürecinde. Otoriter rejimlerini sürdürmek isteyenler, mağduru oynamak içi her türlü yolu deneyeceklerdir. Bu gerilim ortamı üzerinden, kaybedeceklerimizi değil #HAYIR dediğimizde neyi kazanacağımızı toplumla paylaşmak önemli. Nitekim Şili'de yürütülen kampanyanın en önemli argümanları gerilim üzerinden değil iyilik üzerinden örgütlendi. Hepimizin yeniden gülmeyi keşfetmesi bu kampanyanın pozitifliğine bağlıdır.
6) Müzik ruhları besler: Referandum kampanyasında seçilecek müzikler ortak ezgilerimiz, yüreğimizi hoplatacak, pozitif enerji yükleyecek ritmlerle coşmalıdır. Müziğin dayanılmaz çekiciliği birleştiricidir. Sokaklar şenlenmelidir. İnsanlığın birleştirici müzikleri ile ülkenin birleştirici müzikleri, herkesi bir araya getirecek güçtedir. Her durumda acıya gülebilmeyi öğrenmek ve sokakları gerilime teslim etmemek zorunluluğumuzdur.
7) Ortak değerlerimiz: Şili kampanyasında, ülkenin kendisi, bayrağı, rengi ve kurtarıcıları herkesin tartışmasız ortak değeriydi.
8) Kampanyanın simgesi: Bizim gibi toplumlarda, görmenin önemi büyük. Sürekli unutma üzerinden yürütülen bir politika içerisinde hafızayı diri tutmak için hatırlatma simgelerinin olması önemlidir. Gezi direnişindeki merdiven boyama böyle bir görselliğin mekânsallaşmasıdır. Tek başına da olsanız boyanmış renkli merdivenleri görmek hepimize özgürlük hissi verdi. Renkli merdivenler haklı kuvvetimizin kudreti olarak simgeselleşmişti. #HAYIR kampanyasında öyle bir simge ve obje bulunmalı ki, onu gördüğümüz her an aklımıza yalnız olmadığımız gelmeli. Hem neden hayır dediğimizi bize yeniden hatırlatmalı hem hayır dediğimizde neyi kazanacağımız hatırlatmalı.
9) Yaratıcı ve Barışçıl Gösteriler, Flashmobeylemler: Otoriter baskının yoğun olduğu dönemleri insanlık tarihi yaratıcı, barışçıl gösterilerle ve anlık eylemliliklerle aşabilmiştir. Türkiye'de toplumsal muhalefet açısından yaratıcı eylem deneyimleri vardır. Aydınlık için bir dakika karanlık eylemi, Gezi direnişinde çalınan tencere ve tavalar Şili'den deneyimlediğimiz eylemliliklerdi. Türkçe'nin ağdalı kullanımı üzerinden yola çıkan "Saltanata Son" kampanyası ise internet üzerinden örgütlenen anlık eylemlilikleri (flashmob) ile göze çarptı. "Altın günü değil, Üstün günü", "Kızılay Meydanında toplanalım" gibi etkinlikler yaratıcılıklarıyla ezber bozdu. Başkent Dayanışmasının, sanatçı desteğiyle, simgesel hatırlatmalarla bir üst boyuta taşıdığı "Gözüne gözlük", "Maskeli Balo", "Rögar Kapağı Açılışı" eylemlilikleri, etki gücü yüksek yaratıcı eylemlilikler olarak literatüre geçti. Gezi direnişindeki sosyal medyanın kullanılması ve mizahın gücü ise yüreklere geçirgenlik sağladı. Anayasa değişikliğine karşı ayağa kalkma, kırmızı kart gösterme, sosyal medyayı hareketlendirme, eylemlilikleri başlangıç aşamasında olsa da yaratıcı eylemliliklerin arayışları olarak değerlendirilmelidir. Yapılan hiç bir işin küçümsenmemesi, sokağa çıkan herkesin sayısının azlığına bakmadan teşvik edilmesi, pozitif söylemlerle ele alınması kaçınılmazdır.
10) Teknolojik ve Geleneksel Medya Kanalları: Ana akım medyanın kontrol altında tutulduğu bir süreçte referandum sürecinin medya örgütlenmesi iki şekilde yürütülmek durumundadır. Bir, teknolojik; iki, geleneksel. İnternet ve sosyal medya teknolojik açıdan en önemli medya arenasıdır. Baskının yoğun olduğu ve tek elden yönetildiği süreçlerde halka doğrudan ulaşmanın en önemli medyası ise geleneksel olandır. Bu noktada fısıltı gazeteciliği, mekâna bağlı paylaşım yerleri: pazaryerleri, kahvehaneler, kafeler, yemekhaneler, sinema salonları, stadyumlar, günler, marketler, AVM'ler, toplu taşıma durakları yani insanın gündelik yaşantısının geçtiği her yer, bilginin yaygınlaşmasının ana mekânlarıdır.
SONUÇ YERİNE: SÜREKLİLİK ve RİTM
Şili halkı otoriter bir rejime karşı kendi ortak değerleri ile bir kampanya sürecini başardı. Elbette ki zaman o zaman, yer o yer değil. Ancak halkların mücadele deneyimleri ve başarı öyküleri insanlığın ortak mirasıdır. Onu korumak, geliştirmek en önemlisi uzlaşma kültürünün zor yakalandığı topraklarda referandum süreci bizim için paha biçilmez bir olanak sunuyor. Kendimizi, toplumsal muhalefet yapma biçimlerimizi, söylemlerimizi, bir arada yaşama kararlılığımızı ve gelecek hayallerimizi tazelemek yeniden keşfetmek için.
Ancak yaşam ve mücadele sadece bir referandumdan ibaret değil. Referandum sürecinde yakalanan ritmin sürekliliği referandumdan ne çıkarsa çıksın sürdürülmek zorundadır. Bu noktada hepimizin en büyük eksikliği, bir noktaya odaklanıp, olunca rahatlamak, olmayınca yıkılmak üzerinden şekilleniyor. Sonuç ne olursa olsun bütün olasılıklar üzerinden fikrî takip ve ritmin sürekliliğinin sağlanması başarıya götürecektir.
Referandum sürecinde, #HAYIR dediğimizde neyi kazanacağımızı paylaşmak, en temel insani değerlerimizi yeniden keşfetmek, pozitif bir sürecin başlangıcı olan bu süreci geleceğimiz açısından bize sunulmuş bir fırsat olarak değerlendirmek inancıyla... Şili halkı başardı biz de başaracağız.
* Tezcan Karakuş Candan'ın 2014 yılında yayınlanan, Neoliberal Laboratuvar Şili-Türkiye ile Benzerlikler, Farklar, Kıyaslar adlı bir kitabı bulunmaktadır.